KOMİSYON KONUŞMASI

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Evet, bu Bakanlık adında "Çalışma" geçse de işçilerin değil, patronların bakanlığı. Sendikalaşma hakkı bu memlekette fiilen yasaklanmış durumda, grev hakkı ortadan kaldırılmış durumda. Taşeronluk, güvencesizlik, düşük ücret, mobbing, taciz, iş cinayetleri bu ülkenin çalışma rejim hâline gelmiş durumda. Patronlar bu ülkede dilediğini yapma hakkına sahipken, işçiye tanınan tek hak patrona köle olmak. Çalışmak demek milyonlarca işçi için hayatta kalma mücadelesi demek. Bu Bakanlık hep patronların diliyle, patronların çıkarına konuşuyor. Bu kadar patron sözü yeter. Şimdi bu mikrofondan Bakanlığınızın ve bu bütçenin görmezden geldiği milyonlarca işçinin ortak sözünü, ortak sorunlarının duyacaksınız. Her birini bir fabrikanın önünden, bir direniş çadırından, bir görev alanından topladık; çok daha fazlası var ama süremiz sadece beş dakika olduğu için milyonlarca işçi adına 6 işçi konuşacak sizinle.

(Hatibin cep telefonundan bir ses kaydı dinletmeye başlaması)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sevda Hanım, böyle bir usulümüz yok.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Sadece bir kere Çalışma Bakanının işçileri dinlemesine izin verin.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sevda Hanım...

(Hatibin cep telefonundan bir ses kaydı dinletmeye devam etmesi)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sevda Hanım...

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Direkt işçilerin size seslenmesine siz izin verin Sayın Bakan. "Ben dinlemeyi kabul ediyorum." deyin burada.

(Hatibin cep telefonundan bir ses kaydı dinletmeye devam etmesi)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sevda Hanım, daha sonra onları verirsiniz, burada Plan ve Bütçenin böyle bir usulü yok.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - İşçiler direkt size ulaşmamı istediler.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Komisyonu Başkanı yönetiyor, Bakan Bey değil ama.

İSKENDER BAYHAN (İstanbul) - Sen oradan karışma...

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Ulaşamadılar, ulaşamadılar...

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sevda Hanım...

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Ulaşamadıkları için bizden bu bütçe görüşmesinde bunu size iletmemizi istediler.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sevda Hanım...

İSKENDER BAYHAN (İstanbul) - Sayın Bakan, Sayın Başkanım; biz mikrofondan kullanıyoruz sadece hakkımızı.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Böyle bir usul yok. Herkesin kafasına göre yöntem geliştiremeyiz herhâlde, kararları hep birlikte aldık.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Yine, işçilerin sesinin duyulmasına izin vermiyorsunuz, ben okuyorum, Queen Tarım işçisi: "Ben Queen Tarım işçisiydim, sendikamız BTO-SEN yetki aldıktan sonra tüm üye işçilerin katıldığı seçimde baş temsilci olarak seçildim, sonra sendikalı olduk diye başımıza gelmeyen kalmadı. İşveren önce yetki itirazı oylamasıyla önümüzü kesmeye çalıştı, sonra sarı sendikaya üye olmaya zorladı, eşlerimize, babalarımıza, ailelerimize gittiler, en sonunda silahla bizi tehdit ettiler, sonra da işten attılar. Yasal olmamasına, yetkisi bulunmamasına rağmen çantacı sarı sendikayla sözleşme imzaladılar. Çalışma Bakanına soruyorum: Bu memlekette sendikalı olmak niye en büyük suç?" "GE Grid Solutions işçisiyim, insanca bir yaşam için greve çıkmış işçiydim. Bu memleketin metal sanayisi bizim sırtımızdan büyüyor ama bizim ekmeğimiz her gün küçülüyor. Emeğimizin hakkı olan insanca yaşayacak ücret için anayasal hakkımızı kullandık, greve çıktık, Cumhurbaşkanı bir gecede grevimizi yasakladı. Kamu güvenliği içinmiş. Kim bu kamu? Kâr rekorları kıran patronlar mı? Size soruyorum: İşçiler kamunun neresine denk düşüyor?" "Ben Gaziemir Ege Serbest Bölge önünde üç yüz gündür direnen DIGEL Tekstil işçisiyim. Bu fabrikada, hamile kalan kadınlardan her yerde geçerli olan kan testi yerine zorla ultrason raporu isteniyor. Kadın işçilerin regl döneminde ikinci kez tuvalete gitmesi yasaklanıyor, gidenler azarlanıp hakarete uğruyor. DIGEL Tekstilde çoğunluğu kadın olan işçiler olarak hak ihlallerine, insan ve kadın onuruna aykırı çalışma düzenine, baskıya, taciz ve mobbinge karşı onurumuzu savunduk, TEKSİF Sendikasına üye olduk diye işten atıldık. Üç yüz gündür suç işleyen fabrika patronuna Çalışma Bakanlığı defalarca başvurmamıza rağmen tek bir yaptırım uygulamadı. Biz DIGEL Tekstil işçileri olarak Çalışma Bakanına soruyoruz: Bize yapılanlar DIGEL Tekstil patronunun yanına kâr mı kalacak, Çalışma Bakanı işçilerin mi yoksa patronların Bakanı mı?" "Ben Smart Solar fabrikasında dört yıldır çalışan bir işçiyim, sendikalı olma hakkını ancak kavga ederek kazandık. Toplu sözleşme hakkı aldık derken şimdi de patronun insafına bırakıldık. Bizim emeğimizden çaldıklarıyla gidip İzmir'de yeni fabrikalar açan patron, aynı işi yapan arkadaşlarımızı yandaş sendikaya üye olmaya zorladı. Bu durumda bize yüzde 6 zam da yaptı. İşçiler istedikleri sendikayı dahi seçemezken patronlar niye istedikleri kodlarla istedikleri iş kolunu, istedikleri sendikayı seçebiliyor? Buradan Çalışma Bakanına soruyorum: Bu ülkede sadece patronlara mı sendika seçme hakkı var?" "Ben Yemeksepetinde motokurye olarak çalışıyorum. Yemeksepetinde işçiyim ama bize "esnaf kurye" modeli diye saçma sapan bir sistem getirdikleri için vergimi ben ödüyorum, ekipmanımı ben alıyorum, hastalansam aç kalıyorum, kaza yapsam ilk önce siparişi soruyorlar, koşullar kötü, ücretler düşük, sosyal güvence yok. Çalışma Bakanına soruyorum: Açıkça kanunu dolanan, işçi olan bizlere esnaf gibi göstererek bütün yükü sırtımıza yıkan Yemeksepetine niye göz yumuyorsunuz? (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Teşekkür ediyorum.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Çalışma Bakanlığına soru soran iki kişi daha var, onları da okumak istiyorum çünkü burada bir tek işçinin sesi duyulmuyor.

ORHAN ERDEM (Konya) - Onları yazılı olarak verirsiniz.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Sayın Bakana ulaşmaya çalıştılar ve bir tek sefer bile Çalışma Bakanlığı onlarla görüşmeyi kabul etmedi.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Şimdi burada, bütün ekibi burada Sevda Hanım.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Burada sadece patron sözü dinlenmemeli.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sevda Hanım, bütün ekibi burada, notlarınızı verin.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Çalışma Bakanı, Çalışma Bakanı olarak sadece bir tek cümleyle kendisine soru soran işçileri dinlemek durumunda, buna izin vermek durumundasınız, değilse tıpkı Bakan gibi burada Bütçe Komisyonu da işçileri dinlemeyeceğini ilan etmiş olur, bunu mu ilan ediyorsunuz?