KOMİSYON KONUŞMASI

SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

8'inci bütçem bu, sekiz senedir buraya geliyorum gidiyorum; başta çok ciddiye alıyordum Sayın Bakan, bütün cetvelleri okuyordum falan, böyle şey yapıyordum, bir açık bulursam... Muhalefet vekiliyim ya ben de, diyordum ki belki karşımda devlet bürokratları vardır, bir yanlış, bir hata tespit ederiz, onları düzeltirler. Böyle bir saflık deyin, böyle bir naiflik deyin, ilk geldiğim seneler böyleydi. Sonra baktım ki karşımda oturan insanlar kendileri yoksul ailelerden gelseler de kendileri bu cumhuriyetin imkânlarıyla okumuş olsalar da kendi sınıflarına, işçi sınıfına ihanet hâlinde insanlar ve zaten o yüzden orada oturma hâli bulabiliyorlar.

Bugün bu Komisyona tek bir fotoğraf göstermeye geldim ben size, bakmanızı istiyorum, başka bir yerde göremeyeceksiniz Sayın Bakan. Bu elimdeki Ahmet Şahin'in fotoğrafı, şu anda hâlâ Fatsa'da bir göçüğün altında yatan 75 yaşında bir kamyon şoförü. Size şunu soracaktım: Cesedi çıkarılamadı hâlâ, devam edemiyor aramalar için çünkü güvenlik sıkıntısı varmış, "75 yaşında" zaten dediler herhâlde. Bir de üstüne, fotoğrafını bile basmaya zahmet etmiyorlar artık çünkü bu ülkede sadece dokuz ayda 1.300 kişi öldü. Bu ülkede her gün 6 kişi ölüyor, haber değeri yok artık bu ülkede ölenlerin. Ben Milletvekilim ya buraya gelip size şey fan anlatmak istiyorum vallahi, beş dakikam olmasa EYT anlatmak istiyorum, emeklilerin durumunu anlatmak, MESEM anlatmak istiyorum, kıdem tazminatına çökmenizi anlatmak istiyorum, patronlara peşkeş çektiğiniz teşviklerden bahsetmek istiyorum, bahsedemiyoruz çünkü bunların hiçbirinin bir anlamı kalmadı artık, hiçbirinin bir karşılıyor. Çünkü bir insan ölürse emeklilikte kaç para aldığının bir önemi yok. Bir insan ölüyse kıdem tazminatının gasbedilmesinin bir önemi yok. Bir insan ölürse çocuk işçi olmasın artık bir önemi yok ve bu insanlar artık ölü; bu ülkede insanlar ölü. Size dedim ya, Ahmet Bey'i soracaktım "25 yaşında bir işçi ile 75 yaşında bir işin nasıl koyun koyuna gömülebilir?" diye sormaya gerek kalmadı çünkü iki gün önce Dilovası'nda 65 yaşında bir işçi ile 15-16 yaşında işçiler yanarak can verdiler, birbirlerine sarılmış hâlde bulundular, Dilovası'nda bulundular. Koşulları ne bunların biliyor musun? 6 insan, hepsi kadın, 4'ü kadın, 2 kız çocuğu diye geçiyor, biri daha 18 yaşında; 16 yaşında Cansu, 17 yaşında Nisa, 18 yaşında Tuğba, 65 yaşında 2 kadın daha atölyede çalışıyorlarmış. Ne atölyesi? Parfüm. Şişesini 10 bin liraya satıyorlar, bu kadınlara günde 800 lira veriyorlar. Bu yerleşim alanı içinde koku geliyor diye şikâyet ediliyor, yangın alarmı yok, acil çıkış yok, yangın merdiveni yok, sulama sistemi yok, hiçbir şey yok. İşçilerin koşulları, günde 800 lira alıyorlar, sigorta yok, yemek yok, yol yok; çay yok, çay. Ne yapıyorlarmış biliyor musunuz Sayın Bakan? Patronlardan artan çayın dibini işçilere dağıtıyorlarmış kalırsa. Böyle bir iş yeri burası ve bunu biliyorsunuz, siz bunu biliyorsunuz çünkü CİMER'e söylemişler bunu, defalarca şikâyet etmişler. İki yan komşusu İŞKUR ya, size bağlı, burada mı müdürü bilmiyorum. Aldınız görevden, iyi yapmışsınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Evet, iki dakikanız var.

Buyurun.

SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - İşçilerin koşulları bu. Patronun koşullarını anlatacağım ben size, bir şişe parfümü 10 bin liraya satıyor, lüks arabalarla geliyor, gidiyor, pandemi de Meclise kolonya satanın da yakınlarıymış, bugün Özgür Özel açıkladı ama daha çarpıcı bir şey var: Neler yapmış biliyor musunuz üç sene içerisinde, müthiş bir ticari başarı, bence dinleyin yani bunu: 2022 yılında 27 bin lira kâr açıklamış bu zatımuhterem, 2023 yılında 1 milyon liraya çıkmış kârı, 2024 yılında kaç paraya çıkmış Sayın Bakan, biliyor musunuz? 1 Milyar liraya. Aha savunduğunuz, teşvik verdiğiniz, vergilerini indirdiğiniz, denetlemediğiniz, işçileri ucuz can kalemi olarak önlerine sunduğunuz patronlar böyle zengin oluyor; bak, böyle zengin oluyor. Mutfağında tüp olmayan kadınların cebinden para çalarak zengin oluyorlar, siz de buna çanak tutuyorsunuz ya, çanak tutuyorsunuz. Bakanlıksınız siz. İki sene önce gelmişim, burada konuşmuşum, bir selam getirdim size... "Davalar açıldı." falan diyordunuz ya, İliç'in 4'üncü duruşması vardı, Ali Ekber Yıldız'ın selamı var size, Uğur Yıldız'ın babası İliç'te katledilen işçilerden biri, 1 tane kamu görevlisi yargılanmıyor; en yüksek yargılanan taksirle yargılanıyor, en yüksek suçtan hapis ceza sahası beş yıl hapis yatıp çıkacak oradan. Bahsettiğiniz yargı sistemi de bundan ibaret sizin. Ben geldiğimde, üç sene önce siz daha yeni Bakanmışsınız, size demişim ki: "Siz daha yeni bakansınız. Bu bir sistem sorunudur, bu, şu an sizin sorununuz değildir ama bu ülkede sadece 917 iş müfettişi var, siz bundan utanmıyor musunuz? Bunu artırmak için ne yapacaksınız?" Vaatler vermişsiniz bana, bugün geldim, sunum dosyanızı aldım hakikaten yazıklar olsun diyorum! Size değil, hepinize diyorum arkadaşlar. Sizin kendi sunum dosyanızda iş müfettişi sayısı 889'a düşmüş ya. Üç sene önce ben bu iş cinayetlerini anlatırken "Bu ülkede günde 6 işçi can veriyor." derken 917 olan iş müfettişi sayısını siz 889'a düşürmüşsünüz, düşürmüşsünüz. Üç sene önce de günde 6 işçi ölüyormuş, geçen sene de günde altı işçi ölüyormuş...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Otuz saniye içinde tamamlıyorum Başkanım.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Hemen tamamlayın, bitti süreniz.

SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Üç sene önce dedim ya size "Siz suçlu değilsiniz." diye, şimdi sizin yüzünüze söylüyorum:4.836 insanımız öldürüldü, bunların tamamından siz sorumlusunuz; sizi atayan Recep Tayyip Erdoğan'la birlikte sorumlusunuz. Geçen hafta burada verdiğimiz hukuk savaşında sınıfına ihanet içinde olan bir işçisiniz siz Sayın Bakınım!