KOMİSYON KONUŞMASI

ASU KAYA (Osmaniye) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Sayın Bakan, kıymetli milletvekilleri, değerli bürokratlar; bugün burada konuştuğumuz şey sadece kuru bir bütçe cetveli değil, kadınların yaşam hakkı, çocukların geleceği, yaşlıların onuru, engellilerin eşitliği yani bu ülkenin vicdanıdır ve bu bütçeye baktığımızda görüyoruz ki Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bir kez daha kadınları, çocukları, yoksulları yalnız bırakmıştır. 2026 yılı bütçesi sosyal devletin değil, sosyal çöküşün belgesidir. Bakanlık 2026 yılı için 531 milyar 905 milyon TL bütçe teklifinde bulunmuş ama bu büyük rakamın içinde kadın yok, toplumsal cinsiyet eşitliği yok, en önemlisi adalet yok. Bakın, Kadının Güçlenmesi Programı'na ayrılan pay sadece 6 milyar 737 milyon TL; hiç de sizin dediğiniz gibi değil Sayın Bakan. Yani toplam bütçenin sadece yüzde 1,2'si kadınlara ayrılmış. Kadını korumak yüzde 1 önceliğiniz mi Sayın Bakan, bunun cevabını bekliyorum.

Kadınların yaşam hakkı, emeği, özgürlüğü yine arka plana itilmiş. Bakanlığın adından kadını çıkardığınız gibi yine bütçeden de çıkarmışsınız. Üstelik 2025'in ilk altı ayında bu bütçenin sadece 1 milyar 894 milyon lirası kullanılmış, yılın yarısı bitmiş ama kadınlar için ayrılan bütçenin yüzde 60'ından fazlası hâlâ yerinde duruyor çünkü kadın politikası üretmiyorsunuz, çünkü eşitlik sizin bir önceliğiniz değil. Kâğıt üzerinde kadın dostu bütçe, gerçekte ise kadınsız bir yönetim anlayışı. Bakan Hanım'ın açıklamalarına göre 83 bine yakın çocuğa kreş ve gündüz bakım hizmeti verilmiş. Oysa, Türkiye'de kreş çağında 9 milyondan fazla çocuk var yani her 100 çocuktan yalnızca 1'i bu hizmetten yararlanabiliyor ve Bakan Göktaş daha çok kreş açmak yerine komşu annelere çocuk teslim etme gibi akıl dışı bir öneriyle övünüyor ve bu AKP iktidarı Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin kreş açmasını engellemeye çalışıyor. Bu politika falan değil, sizin çaresizliğin izin resmidir. Kadınların omzundan bakım yükünü almayan, kamusal sorumluluğunu yerine getirmeyen iktidar kadını güçlendirmiyor sadece kadını yalnız bırakıyor. Kadın bütçede de yok, icraatta da yok, vizyonda da kadın yok ama "Aileyi güçlendiriyoruz." diyorsunuz. Siz aileyi değil, eşitsizliği güçlendiriyorsunuz.

Yoksullukla mücadele ve sosyal yardımlaşma kalemi; 2026 bütçesinde yoksullukla mücadele ve sosyal yardımlaşma kalemine 284 milyar lira ayrılmış ama 2027 bütçe tahminine baktığımızda bu kalem bir anda 644 milyar liraya fırlıyor. Bu olağanüstü artışın nedeni nedir Sayın Bakan? Bu seçim bütçesi midir? Önce halkı yoksullaştırıp sonra kendi yarattığınız yoksulluğun finansmanını mı sağlayacaksınız? Bu artış sosyal devletin güçlenmesi falan değil, basbayağı sizin iktidarınızın seçim yatırımıdır çünkü biliyoruz ki siz refahı değil, yoksulluğu yönetiyorsunuz. Sosyal yardımlar hak değil, lütuf gibi dağıtılıyor sizin nezdinizde. Kadınlar sizin yoksulluk düzeniniz yüzünden yardım kuyruklarında bekliyor. İşte bu yüzden bu bütçe refah bütçesi değil, bir seçim bütçesidir.

2025 yılını "Aile Yılı" ilan ettiniz, hangi aile? Kadının şiddet gördüğü, katledildiği, emeğinin karşılığını alamadığı, yoksullukla boğuştuğu aile mi? Kadını koruyamadığınız gibi kadınları adaletsiz, güvensiz bir yaşama da hapsettiniz. Bugün Türkiye'de kadınlar yoksulluğu geçti, artık yokluk sınırında yaşıyor. Kadın işsizliği erkeklerden 2 kat fazla, kadının emeği ucuz, kadın bedeni ise güvencesiz sayenizde. Kadın hayatı değersiz hâle getirilmiş durumda. Hâlâ siz "Aileyi koruyoruz." diyorsunuz. Hayır, siz kadınları yapayalnız bıraktınız.

Değerli arkadaşlar, bu ülkede her gün biz bir kadın daha, en az bir kadın daha eksiliyoruz.

SERKAN SARI (Balıkesir) - Sayın Bakan, dinliyorsunuz değil mi açıklamaları?

ASU KAYA (Osmaniye) - Geçen yıl da dinlememişti bu yıl da dinlemiyor, telefon kaydırıyor Sayın Bakan.

Geçtiğimiz yıl tarihin en yüksek kadın cinayetlerinin yaşadığımız yıl oldu. Bu yıl da durum çok farklı değil maalesef, sadece ekim ayında 27 kadın cinayeti işlendi. 2025'in ilk on ayında 317 kadın katledildi, bunların 241 kadın cinayeti, 76'sı da şüpheli ölüm. Her gün kadınlar öldürülüyor, her gün bir evden bir çığlık yükseliyor maalesef. Rojin, Emine, Özgecan, Ayşenur Halil, İkbal, Ceren Özdemir, Ayşe Tokyaz, Başak Cengiz, Şule Çet, Pınar Gültekin ve Meclisteki -az önce de ifade ettiğimiz- Saliha Akkaş arkadaşımız; bu isimleri burada anmak bizim boynumuzun borcudur çünkü onlar istatistik değil, onlar bu ülkenin ve sizin utanç hanenize yazılmıştır. Peki, bu acı tablo ortadayken siz "Kadına karşı şiddete sıfır tolerans." demekten başka ne yaptınız? Kocaman sıfır, hiçbir şey. Kadınlar evlerinde, iş yerlerinde, sokak ortasında katlediliyor. Çağlayan'da binlerce polis Çağlayan Adliyesinin önünde bekliyor ama arka sokakta katledilen kadının korunması için bir polis veremediniz siz, hâlâ da "Aileyi güçlendiriyoruz." demeye devam ediyorsunuz, siz aslında eril şiddeti güçlendiriyorsunuz.

6284 sayılı Yasa kadın şiddetten korumak için var ama uygulama yalnızca kâğıt üzerinde kalıyor, sizin arada bir sarf ettiğiniz cümlede kalıyor. Kadınlar çantalarında koruma kararlarıyla katlediliyor. Mahkemeler uzaklaştırma kararıyla yetiniyor, elektronik kelepçe gibi etkin önlemler maalesef etkin kullanılmıyor. Süreci takip etmiyorsunuz, denetim mekanizmaları tam işlemiyor. Bu yüzden de her ihlal, her cinayet sizin denetimsizliğinizin, sizin işte bu umursamazlığınızın bir sonucudur.

Tek adam kararıyla İstanbul Sözleşmesi'ni siz feshedeli dört buçuk yıl oldu. O günden bu yana kadın cinayetleri azalmadı, arttı. Devletin görevi kadını korumakken siz korumasız bıraktınız. Bütçenizde de politikamızda da kadın yok. Bir gecede imzayı çektiniz, işte bütün kadınların ömrünü o gece kısalttınız siz ama bilin ki o kararı alanların elinde yani sizlerin elinde o kadınların kanları var.

Sayın Bakan, 2024 bütçesinde 174 sığınak hedefi koymuşsunuz. Kadınların yaşam hakkını korumakla sorumlu olan Bakanlığınız ve siz 2026 bütçe teklifinde bu hedefi 151'e düşürdünüz. Yani kâğıt üstünde bile 23 sığınak eksildi. Yani şiddet artarken devletin koruma kapasitesi geriye gidiyor.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - CHP'li belediyeler kaç tane sığınma evi açtı!

ASU KAYA (Osmaniye) - Bu iş devletin görevidir, devletin görevi, silkelediğiniz belediyelerin değil. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)

SERKAN SARI (Balıkesir) - Az kaldı, sorunları biz çözeceğiz.

ASU KAYA (Osmaniye) - Bu iş devletin görevidir, sizin görevinizin yükümlülüğünü belediyelerin üzerine atmayın!

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Biraz utanma ya! Biraz utanma ya, insanlıktan çıktınız ya!

ASU KAYA (Osmaniye) - Katledilen kadınların hesabını verin. Ayşe Tokyaz'ın kız kardeşi karakola gitti, eli boş döndü. Ayşe Tokyaz'ın kanı sizin elinizde, Ayşe Tokyaz'ın kanı sizin elinizde. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Ben dinledim, lütfen siz de dinleyin; dinleyin, dinlemeyi öğrenin.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sükûneti tesis edelim değerli arkadaşlar, lütfen.

ASU KAYA (Osmaniye) - 2024 yılı için hedef 164, 2025 için 169, 2026 için 174 olarak planlamışken şimdi, aynı yıllar içinde hedeflerin 150,

151, 152'ye düştüğünü görüyoruz. İşte bu, şiddete uğrayan kadınlara "Yer yok." denilmesinin sebebidir. Bu şiddeti önlemek yerine yönetmeye, yönetmek yerine de görmezden gelmeye devam ediyorsunuz, sizin anlayışınız bu. Kadın cinayetleri, ev içi şiddet vakaları, tehditler giderek artarken sığınak sayısını azaltmak nasıl bir politika aklıdır? Bir kez daha açıkça söylüyorum: Kadınlar ölürken sığınak sayısını azaltmak bütçe tercihi değil hayatlara kasteden sizin siyasi tercihinizin bir sonucudur. ŞÖNİM'ler kâğıt üzerinde kadını koruma merkezleri olarak sunuluyor ama gerçekte kadınlara yeterli hukuki, ekonomik, psikolojik, sosyal eğitim ve istihdam desteği verilmediği açık. Kadını yalnızca şiddetten değil yoksulluktan, güvencesizlikten ve çaresizlikten korumak gerekir. Koruma sadece yaptığınız duvarlarla olmaz, kadının yaşamını yeniden inşa etmekle olur ama siz bunu yapmıyorsunuz. Bu yoksulluk düzeninizde kadınlar çocuk yapmak istemiyor. Üstüne ne kadar para verirseniz verin, evlilik teşviki için verdiğiniz üç kuruş kredi, bırakın hayat kurmayı beyaz eşya almaya bile yetmiyor. Gençlerin ağzına sadece bir parmak bal çalıyorsunuz. Peki, soruyorum size Sayın Bakan: Kadınların çalışmadığı, gençlerin hayalinin bile kalmadığı bir ülkede kim çocuk sahibi olmak ister? Belçika başka tabii.

Çocuklar, engelliler, yaşlılar bu bütçede onlar da unutuldu. Çocukların Korunması Programı'na 2025'te 41 milyar, 2026'da 54 milyar ayrılmış ama TÜİK verilerine göre çocuk yoksulluğu hâlâ yüzde 32'nin üzerinde yani her üç çocuktan 1'i yoksul. Çocuklar oyun oynamak yerine çalışmak zorunda kalıyor ve işte yanarak, denetimsizlik yüzünden atölyelerde, fabrikalarda can veriyor.

Engellilerin topluma katılımı için ayrılan ödenek 99 milyardan 128 milyara çıkmış ama engelli yurttaş hâlâ istihdam dışı. Yaşlılarsa aktif yaşam değil yalnızlık ve yoksulluk içinde ömrünü tamamlıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Kaya, bir dakika veriyorum.

Buyurun.

ASU KAYA (Osmaniye) - Kadın cinayetleri politiktir çünkü bu ülkenin kadını devlet koruması altında değil devletin ihmali altında ölüyor. Bu tabloya rağmen hâlâ utanmadan "Aile yılı" demeye devam ediyorsunuz. Kadınları koruyamayan bir devlet, aileyi koruyamaz; kadını güçlendirmeyen bir Bakanlık, toplumu, aileyi güçlendiremez. Çağrımız açık: Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu bütçeyi reddediyoruz çünkü bu bütçe adaletsizdir, kadını yok saymaktadır. Kadın cinayetlerinin durdurulmadığı, şiddet mağdurlarına yeterli kaynak ayrılmayan, kadının emeğini ve toplumsal cinsiyet eşitliğine yatırım yapılmayan her bütçe eksik ve kusurludur. Biz kadınlar, bu ülkenin geleceği için mücadele edenler, şunu söylüyoruz: Bu bütçeye "evet" demek bu düzeni onaylamaktır, reddediyoruz. Biz bu ülkenin emeğiyle, alın teriyle, aklıyla var olan kadınları, gelecek arayan gençleri, yoksulluğa mahkûm edilen halkı temsilen buradayız. Biz, halkı AKP iktidarının karanlığına teslim etmeyeceğiz.