KOMİSYON KONUŞMASI

ELVAN IŞIK GEZMİŞ (Giresun) - Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; dün elim bir kaza sonucu düşen askeri uçağımızda şehit düşen kahraman askerlerimize Allah'tan rahmet, şehitlerimizin kıymetli ailelerine ve yüce Türk Milletine başsağlığı ve sabır dileyerek konuşmama başlamak istiyorum.

Bugün kadın ve sosyal politikalar bakanlığının bütçesini konuşuyoruz fakat biliyoruz ki bütçe yalnızca gelir-gider tablosu değildir. Demokratik bir ülkede bütçe, toplumun tümünün sesinin duyulduğu, adalet ve eşitliğin yansıdığı bir araç olmalıdır. Eğer bir bütçe emeği görünmez kılıyor, kadınları, çocukları, yaşlıları, dezavantajlı grupları dışarıda bırakıyorsa o bütçe adil değildir. Bugünün Türkiye'sinde maalesef yoksulluğun tablosunu görüyoruz. Derin yoksulluğu en çok kadınlar, çocuklar ve yaşlılar yaşıyor. Bir ülkenin yaşlısı geçinemiyorsa o ülkede huzur yoktur. Bir ülkede çocuklar okula aç gidiyorsa o ülkedeki yöneticiler vicdansızlaşmıştır. Bugünün Türkiye'sinde her 10 çocuktan 1'i okulu bırakıyor. Üniversiteyi kazanan gençler ekonomik sebeplerle okullarına devam edemiyor. Bugünün Türkiye'sinde evlerde tencereler kaynamıyor, annelerin gözyaşı sofra tuzu gibi tencereye düşüyor. Gençler umutsuzluktan ülkeyi terk ediyor. Bu vahim tablo Aile Yılı ilan ettiğiniz yılda, yirmi üç yıldır sizin iktidarınızda yaşanıyor.

2026 yılı bütçesinde toplam kadın nüfusuna oranlandığında kadının güçlendirilmesi için kişi başına yıllık 186 TL, ayrılan bütçe ise yüzde 1. Yüzde 99 sorun karşısında yüzde 1'lik bir bütçe soruyorum size: Kadınların güçlenmesi için ne kadar yeterli olacak? OECD'nin son olarak yayınladığı rapora göre her 5 çocuktan 1'i okula aç gidiyor. "Yeni Türkiye yüzyılı" dediğiniz yüzyılda çocuklara okullarda bir öğün yemeği çok görüyorsunuz. TÜİK verilerine göre 15 yaş altı çocukların yüzde 13'ü bırakın eti, sütü, peyniri, balığı günde 1 kez sebze, meyve yiyemiyor. Türkiye'de çocuklarda ve gençlerde Sayın Bakan, B vitamini eksikliği var, haberiniz var mı? Ülkemizdeki çocuklar ne yazık ki doğmadan borçlu, kadınlar evindeyken bile tedirgin, gençler umutsuz, yaşlılar unutulmuş durumda. Yaşlılar yoksullaşıyor, ağır işlerde çalışıyor. Kendi bölgemde 90 yaşındaki amca "Kızım savaş gördüm, böyle yokluk görmedim." dedi. Övünebilirsiniz Aile Yılınızla.

Kadınların istihdama katılması gerektiğini söylüyoruz. Çocuklarını bırakabilecekleri kreşler yok, iş yok, istihdam alanı yok. Belediyelerimiz kreşleri açıyor, her türlü zorluğu çıkarıyorsunuz. Pek çok merdivenaltı kreş türedi, görmezden geliyorsunuz. Övünerek 83 bin çocuğun kreşe gittiğini söylüyorsunuz, oysa Türkiye'de kreş çağında 9 milyondan fazla çocuk var. Kadın haklarını yok sayıyorsunuz, kadınları görmezden geliyorsunuz. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası, Mücadele Günü; her geçen gün kadın cinayetleri artıyor, şüpheli kadın ölümleri ise istatistiklere bile girmiyor. Kadınlar bu ülkede öldürülüyor, önlem alınmıyor. Bir gecede çıktığınız İstanbul Sözleşmesi'nden bu yana ortalık feryat figan kadın çığlıklarıyla dolu. Seçim bölgem Giresun'da geçtiğimiz mayıs ayında bir devlet okulunda personel olan 2 kız kardeş yine aynı devlet okulunda personel olan eski bir hükümlü tarafından katledildi. 20'den fazla suç kaydı olan bu hükümlünün yatılı öğrencilerin de kaldığı bu okulda ne işi vardı? Okulda güvenlik yoktu. Davaya gizlilik kararı verildi. Yine, aynı ay içinde kendi ilimde gencecik bir kadın boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından katledildi; mesajlar, tehditler ortadaydı hâlbuki, tehdit mesajını yetkililere bildirmişti ve koruma istemişti. Elektronik kelepçeyi takmanız gereken bu kişilere takacağınıza gidip deprem bölgesinde mücadele eden Belediye Başkanına takıyorsunuz.