| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 13 .11.2025 |
HALİDE TÜRKOĞLU (Diyarbakır) - Sayın Bakan, evet, ülkenin bugününün ve geleceğinin yürütücüsü olan gençlere, onların hayatlarına ve yaşamlarına dair hazırlanan bu bütçe teklifini aslında konuşuyoruz. Maalesef ki bu bütçe gençlerin nasıl yaşamak istediklerine değil, nasıl yaşayacaklarına dair hazırlanmış bir bütçedir. Bu bütçe hazırlanırken tıpkı diğer bakanlıklarda da olduğu gibi, bütçeden etkilenecek kesimlerin, hayatları hakkında karar verici olan bu kesimlerin kendileri değil, siyasi iktidarın kendisi olmuştur...
Yine, konuşmama başlamadan önce, bu bütçede hakkı olan ancak erkek devlet şiddeti sonucu kaybettirilen Gülistan Doku'nun, katledilen Rojin Kabaiş'in aramızda olmadığını tekrardan hatırlatmak isterim. Gülistan ve Rojin'in akıbetleri bu ülkede genç kadınların her an, her dakika nasıl bir yaşam tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Gülistan'ın akıbetinden hâlâ haber alınamazken Rojin'e ne oldu sorusu ise buradaki herkesi ilgilendiren bir sorudur. Kredi ve Yurtlar Kurumu bu Bakanlığa bağlı bir kurum. Gülistan ve Rojin bu yurtlarda kalırken âdeta özel savaş politikalarının hedefi oldular. Bizler yaşanan bu olayların münferit olaylar olmadığını çok iyi biliyoruz.
Özel savaş politikalarının genç kadınlar üzerinden nasıl yürütüldüğünün birkaç örneğini burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakın, Hakkâri'de, Şırnak'ta fuhuş çeteleri teşhir ediliyor. Bu çeteler uyuşturucu para karşılığında genç kadınları zorla cinsel ilişkiye zorluyor, bu tehditlere maruz kalan genç kadınlar bu duruma nasıl sürüklendiğini, nasıl tehdit edildiklerini anlatıyorlar ancak günün sonunda bu çeteler değil, bu çetelerin yaptıklarını teşhir eden genç kadın gazeteciler yargılanıyor.
Şimdi, tüm bunlar yaşanıyorken gerçekten bunun önüne geçecek kapsamlı bir eylem planı geliştirebildiniz mi? Bu sorunun cevabını ben bu Bakanlıktan istiyorum. Çetelerin, çeteleşmenin önüne geçmek aynı zamanda bu Bakanlığın sorumluluğu değil midir? Genç kadınların yaşamlarını korumak bu Bakanlığın sorumluluğunda değil midir? Genç kadınlara yönelik bu suçu işleyen çetelerin teşhir edilmesine rağmen sizler bu konuda ne yaptınız? Bakın, yakın zamanda seçim bölgem olan Diyarbakır'ın Sur ilçesinde ellerinde kesici aletlerle, ateşli silahlarla 3 genç kadının evi basılıyor, kadınlar bu çete üyeleri tarafından darbediliyor, tehdit ediliyor. Aynı bölgede yaşayan üniversiteli genç kadınlar, bu çetelerin sekiz yıldan fazla bir süredir buralarda genç kadınları, genç kadınların yaşamlarını hedef aldığını söylüyor.
Şimdi, çeteleşmenin önüne geçmek, gençleri, genç kadınları korumak bu Bakanlığın görevi değil midir? Sadece bu değil, bütün gençler bu çetelerin içerisine sürükleniyor. Mahallelerde, okullarda, âdeta her köşe başında bir çeteleşme faaliyeti var. Bu çetelerin oluşması ülkede yaşanan genç işsizliğinden, yoksulluğundan ayrı düşünülemez. Bunu sadece kriminal bir mesele olarak görmek sorunun özünü anlamamaktır. Bu çetelere sürüklenen gençlerin çoğu aynı zamanda madde bağımlılığına da sürükleniyor. Uyuşturucuyla mücadele elbette ki sadece bu bakanlığın görevi değildir ancak bundan daha azade değildir. Bakın, uyuşturucu kullanım yaşının 8-9 yaşlarına düştüğü biliniyor. Sadece kullanıcı yaşı değil, bu maddenin satışının da aynı şekilde 8-9 yaşlarında düştüğü söyleniyor. Diyarbakır Barosunun buna dair kapsamlı bir raporu da var. Satıcılar bu kadar rahat bir şekilde madde satabiliyorken bu sorunun çözümü ailelerin çocuklarına sevgi, şefkat göstermesiyle çözülecek bir sorun olmadığını hatırlatmak isterim. Bir diğer sorum da şu olacak: 19 Mart olayları sırasında Saraçhane eylemlerine katıldıkları için gözaltına alınan 7 kadın öğrenci gözaltında çıplak aramaya maruz kalıyor. Genç kadınlar en doğal hakları olan protesto haklarını kullandıkları için işkence ve kötü muamele görürken siz bunun önlenmesi için ne yaptınız? Buna dair bir sözünüz olmayacak mı Sayın Bakan? Ancak ben bu sorumluluğu hatırlatmayı borç olarak görüyorum. Üniversiteli genç kadınların yaşamlarının korunması, yaşadığı şiddet, barınma, yoksulluk sorunlarının giderilmesi bu Bakanlığın da sorumluluğundadır. Ancak bırakın bu sorunlarının giderilmesi, barınma hakkını elde eden genç kadınların barındıkları yurtlarda maruz kaldıkları olaylar, yurtlarda kalan kadın öğrencilerin yaşamlarının her an tehlikede olduğunu gözler önüne sermekte. Bakın, yakın zamanda İstanbul'da bir kız öğrenci yurdunda yaşanan görüntüler barınma hakkın olsa dahi bu hakkın nasıl yağmalandığını göstermiştir. Genç kadın öğrencilerin yaz tatiline gittikleri sırada yurtta bıraktıkları eşyalar yağmalanmıştır yurda dönen öğrenciler karşılaştıkları manzarayı görüntüleyerek kamuoyu yaratmışlardır. Bakın sadece bir genç kadının, öğrencinin şu sözleri yurtların öğrenciler için ne kadar güvensiz yerler hâline geldiğini göstermiştir: "Yerlerde yataklarının altında tıraş bıçakları, içki şişeleri ve sigara izmaritleri vardı. Yönetimin 'Tadilat yapıyoruz.' dediği yurt resmen yağmalanmıştı." Öğrenciler gece uyuyamadıklarını, kaygılandıklarını dile getiriyorlar. Şimdi Bakanlığınız tarafından söz konusu olaya ilişkin bir soruşturma başlatıldığı söylendi ancak bu soruşturmanın hangi boyutta olduğunu, bu suçu işleyen kişi ya da kişilerin kaçının yargılandığını ben sormak istiyorum. Soruşturma sonuçlandı mı? Sonuçlanmamış ise hangi aşamadadır? Eğitime erişim hakkında söz konusu genç kadınlar olduğunda sıkıntılar, sorunlar misli artmaktadır. Bugün birçok genç kadın yoksulluktan kaynaklı eğitim hayatını yarıda bırakarak çalışmak zorunda kalıyor. Genç kadınlar merdiven altı işlerde, güvencesiz koşullarda, en düşük ücretlerde çalışmak zorunda bırakılıyor. Mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan kadınların günün sonunda aldıkları bin lirayı dahi bulamayan ücretler genç kadınların yaşadığı yoksulluğu, sömürüyü gözler önüne sermektedir. Bakın, ülkede yüksek öğrenim düzeyinde toplam 8 milyon öğrenci var. Kız öğrenci yurtlarının 2025'teki yatak kapasitesi 640 bin ve 2026 yılı için hedeflediğiniz rakam 658 bin. Bu ülkede yüksek öğrenim gören kaç üniversiteli genç kadın var ben sormak istiyorum. Peki, bu rakamın dışında kalan üniversiteli genç kadın öğrenciler nasıl geçiniyor haberiniz var mı? Sizin sunduğunuz 3 bin TL bursla nasıl geçinsinler siz söyleyin, hele ki barınma hakkı elde edememişlerse. Bakın, biz değil, üniversiteli genç kadınlar söylüyor: "Kışlık mont alsam bot alamıyorum. Kitaplarımı almakta zorlanıyorum. Öğünlerimizden kısmak zorunda kalıyoruz çünkü yemekler çok pahalı."
İşte tüm bunlardan hareketle ben şunu söylemek istiyorum: Bu ülkede genç kadınların yaşamlarını, hayatlarını korumak bu Bakanlığın da görevidir. Eğitimde yaşanan fırsat eşitsizliğini gidererek genç kadınların eğitim hakkına rahat bir şekilde ulaşmasını sağlamak bu Bakanlığın görevidir. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayarak okul yaşamından iş yaşamına istihdam alanlarını genç kadınlar için oluşturmak bu Bakanlığın görevidir.
Ve son olarak şunu söylemek istiyorum: Bu ülkede Zeren Ertaş asansör düşmesi sonucu katledilmişken hâlen yurtlarda bu tür asansör düşmeleri, tavan çökmeleri haberleri geliyor. Üniversiteliler güvencesiz yurtlarda ölüme terk ediliyor. İhmallerin sorumluları ise cezasızlıkla ödüllendiriliyor. Odalara ek yatak, ranza atarak yurt krizi çözülmez Sayın Bakan. Yurt sayıları artırılmalı, yurtların fiziki koşulları denetlenmelidir. Bakın daha iki gün önce Ankara'da bir kadın KYK yurdunda yemeklerden zehirlenen 50'den fazla öğrenci hastaneye kaldırıldı. Yurtlarda ve kampüslerde nitelikli, ücretsiz ve erişilebilir beslenme imkânı sağlanmalıdır. Yurtlarda kadın öğrenciler taciz ediliyor, katlediliyor ve kaybediliyor. Şehrin ücra yerlerine yapılan yurtlarda sokak ışıklandırması dahi yapılmıyor. Güvenlik ise yalnızca kadın öğrencilerin giriş çıkış saatlerini kontrol ettiği denetim mekanizması hâline getiriliyor. Yurtlarda yaşayan kadınların yaşamlarını tehdit eden bu sorunlar derhâl giderilmelidir. Üniversitelerden ve şehirlerden uzak yerlere yapılması tercih edilen yurtlara otobüs hatları dahi aylar sonra geliyor. Bu denli şehrin dışına yapılan yurtlara güvenli ulaşım sağlanmalıdır.
Günlük 100 lirayla geçinmesini beklediğiniz üniversiteli kadınlar hijyen ürünlerine dahi erişemiyor. Genç kadınlar için hijyen ürünleri ücretsiz olmalıdır, KYK bursu ve kredi ücretleri enflasyona göre oranlanmalı, ücretler buna göre artırılmalıdır. 4 kişilik odaları 6-8 kişiliğe çıkaran Bakanlığınız bu yurtların temizliğinden de mesuldür.
Gençlerin, genç kadınların bu taleplerinin karşılık bulmadığı bir bütçeyi asla kabul etmiyoruz. Bu bütçe gençliğin ne istediğinin değil, nasıl bir gençlik yaratılmak istediğinin bütçesidir ve biz bu bütçeyi reddediyoruz.
Teşekkür ederim.