KOMİSYON KONUŞMASI

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Bakan, değerli bürokratlar; ben de bütçerizin hayırlı olmasını dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.

Önce, Malatya'yla ilgili birkaç eksikliğimizi, düşüncemi sizlerle paylaşmak istiyorum. Depremin üzerinden otuz üç ay geçti; 47 konteyner kentte yaklaşık 60 bin kişi yaşamaya devam ediyor, bu yıl da konteynerde geçecek gibi gözüküyor. Şimdi, çok da büyük hırsızlıklar oldu deprem sonrası, onu da belirtmek istiyorum. Yine, deprem bölgesinde Türkiye'nin en yoğun kurumlarının başında AFAD ve çevre, şehircilik il müdürlükleri geliyor. Biliyorsunuz, 2020 depremlerinde Malatya ve Elâzığ etkilenmişti, o işler bitmeden yeni bir deprem oldu, 2023 depremi meydana geldi; AFAD personel sayısı yetersizliği nedeniyle çok ciddi sıkıntılar yaşandı, yaşanmaya devam ediyor. AFAD'ın önünde başvurular olunca uzun kuyruklar oluşuyor, geçmişte hak sahipliği itirazları tam bir çileye döndü; siviller gergin, işlemler uzun, personel sayısı yetersiz. AFAD ve çevre şehircilik il müdürlükleri TYP kapsamında alınan personellerin desteğiyle yoğun iş yükünü aşmaya çalıştı, onlar da altı ay sonra işten çıkarılınca durum iyice kötüye gitti. AFAD Malatya'nın teknik personel eksikleri var, iş yükünün bu kadar ağır olduğu kurum 80 personelle çalışıyor; harita mühendisi, jeoloji mühendisi, inşaat mühendisi başta olmak üzere teknik personel eksikliğinin giderilmesini istiyoruz. Malatya'da şu an en çok çalışan kurum AFAD ancak Sayın Bakan, AFAD'ın Malatya'da binası yok maalesef, bina AFAD'a ait değil, YİKOB'un binasında geçici olarak görev yapıyor; mutlaka, hızlı bir şekilde binanın kazandırılmasını sizden rica ediyoruz. AFAD, odaların, sendikaların, kooperatiflerin hak sahipliği başvurularını kabul etmedi. Mülkiyet sahibi olan kişinin gerçek kişi olması isteniyor, mevzuata göre tüzel kişi sahip olamıyor; bu durum da çok ciddi sıkıntılara sebep oldu. Dernek, vakıf, sendikalar gibi kendi paralarıyla bina alanların maalesef binaları verilmiyor.

Yine, önemli bir konu, tüm Malatya ve deprem bölgesi sizden haber bekliyor. Dönemin Bakanı Sayın Süleyman Soylu "Eşya yardımı yapacağız." dedi; insanlar eşyalarını almadan evlerini terk ettiler, sabahlara kadar çadırların önünde kuyruk beklediler, sıraya girdiler ama bir kuruş eşya parası ödenebilmiş değil. Yine, Malatya'da Yeşilyurt Belediyesinin yapmış olduğu Topsögüt Konutları vardı. Topsögüt Konutları'nda da maalesef 136 daire, 6 iş yerini kapsayan proje teslim edildikten sadece altı ay sonra depremden kullanılamaz hâle geldi. Oradaki insanların da mağduriyeti devam ediyor.

Şimdi, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz, 19 Marttan sonra, önce 30 Ekimde başladı Sayın Ahmet Özer'in tutuklanmasıyla, daha sonra 19 Martta devam etti ve kayyum uygulamaları devam ediyor. Sayın Devlet Bahçeli açıklama yaptı daha önce "Ahmet Türk görevine dönmeli, Ahmet Özer tahliye edilmeli." diye. Maalesef, Ahmet Türk beraat etmesine rağmen hâlâ kayyum uygulaması devam ediyor. 19 Mart darbesi Türkiye'nin dört bir yanında Cumhuriyet Halk Partili belediyelerden âdeta bir intikam alma operasyonu gibi gözüküyor. Bir taraftan "Huzur gelsin, barış gelsin, terörsüz Türkiye." diyorsunuz, PKK'yla barış yapıyorsunuz, Öcalan'la görüşüyorsunuz; diğer taraftan, Cumhuriyet Halk Partisine, Ekrem İmamoğlu'na savaş açıyoruz. Bakın, hepinizin vicdanına havale ediyorum değerli AK PARTİ'li milletvekilleri; şu görüntüye bakın, Allah aşkına; şu görüntüye bir bakın, hepinizin vicdanına havale ediyorum. Ya, bunlar gözaltı görüntüleri, Emniyetten servis ediliyor arkadaşlar; bunların suçlu olduğu belli değil, mahkemeye çıkmamış, yargılama yok ama bu insanların durumunu, Allah aşkına, hangi vicdan kabul eder ya? Gözaltı var ve bunu Sayın Bakan, sizin Bakanlığınız, siz servis ediyorsunuz. Bu insanlar belki ceza almayacak. Bakın, Türkiye siyasi tarihinde yargılamalara bir bakın; kimler, kimler terörist oldu? Şimdi, Türkiye'nin Silahlı Kuvvetlerinin en üstünde görev yapan, şu anda Deniz Kuvvetleri Komutanı askerî casusluktan cezaevinde yattı. Bu memleketteki Türk Silahlı Kuvvetleri karargâhı terör örgütü olarak ilan edildi, ceza aldı İlker Başbuğ. Sonuçta ne oldu? Beraat etti. Bu görüntülerin ne size faydası var ne memlekete faydası var. Bakın, bir yakınınızın, bir akrabanızın ya da aynı siyaseten olduğunuz birinin burada olduğunu düşünün arkadaşlar, memlekete bu görüntüler yakışıyor mu? Bu hakikaten büyük ayıp yani. Burada sizin yüzünüze söylemek istiyorum, ya bu görüntü olmaz Sayın Bakan, bu görüntüler olmaz. Yine, bakın, arkadaşlarımız Sayın Ekrem İmamoğlu'yla beraber görev yaptınız siz. Bu, İstanbul, ona geleceğim... Ekrem İmamoğlu'yla beraber görev yaptınız, Ekrem İmamoğlu'nu çağırsaydınız savcılığa gelmez miydi? Gelirdi ya da Zeydan Karalar, koca Adana Büyükşehir Belediye Başkanı arkadaşlar; sabah baskın yapılıyor, sabah baskınla savcılığa götürülüyor. Tekrar buradan söyleyeyim: Bütün milletvekilleri, değerli bürokratlar, Sayın Emniyet Genel Müdürü; bu Vatan Emniyete, lütfen, gidin, bir gün kalın, Vatan Emniyeti bir gün görün. İnsan insana yapmaz, insan düşmanına yapmaz; o kadar kötü. Vallahi, yapamıyorsanız, söz, biz yapalım, biz yapalım. Vatan Emniyeti koca İçişleri Bakanlığı yapamıyorsa biz yapalım. Yani bakın, biraz önce söyledim, bir belediye başkanı diyor ki: "Ben orada dört gün kalacağıma dört yıl cezaevinde kalayım." Vatan Emniyet... Ya "Esrar var, eroin var, kokusu var, koşullar iğrenç." diyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, burası İstanbul İl Binasının önü. Ya, bu polislere yazık değil mi? Bu polisler sizin köleniz mi ya? Allah aşkına, Ali Gökçek burada mı? Ali Gökçek'e 20 şeyden gaz sıkıyorlar, bakın, arkadaşlar, görüntüye bakın. Orhan Yegin, bakın, Meclisin en kemal milletvekillerinden birisi; ya, milletvekiline gaz sıkılır mı arkadaşlar? Ben o polisi suçlamıyorum, onu söyleyeyim. Şu polisin hâline bakın, sabahlara kadar polis binada bekledi ve değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri, o binada nöbet tutan, kayyuma karşı nöbet tutan Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerine ekmeğin girmesine izin verilmedi, suyun girmesine izin verilmedi; böyle bir ablukaya alındı, bunu da size söylemek istiyorum.

Şimdi, birkaç düşüncemi daha paylaşmak istiyorum. Bir de arkadaşlar, bu 19 Marttan sonra şu öğrencilerin geldiği duruma bak. Orhan Yegin, belki bunlardan birisi senin yeğenin, belki amcanın torunu; ya, bu çocuklara yazık değil mi? Bu çocukların size olumlu bakması mümkün mü ya? Şuraya bakın, sanki ellerinde silah var, düşman kovalıyorsunuz, sanki düşman kovalıyorsunuz. Olmaz arkadaşlar, bakın, her şeyin bir...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Yeğenimiz de olsa devlete taş atmamalı.

ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - Adalet isteniyor ya, özgürlük isteniyor.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Allah, Allah, "Taş attı." Alışmışsın, o yalanlara sen de inan. Burada bir şiddet yok, bir şey yok; ya, üniversite öğrencileri yürüyor arkadaş, yapamazsınız, yapmamalısınız, yapmamalısınız.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sana şurada bir laf atılıyor, deliriyorsun, kendini kaybediyorsun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Başka şey, arkadaşlar, bakın, şu belediye başkanlarımızın şeyini gören... Şuna bak, şuna, Allah aşkına, şu taş mı atıyor ya, taş mı atıyor? Taş mı atıyor?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Yok, atmıyor.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Ee?

İSKENDER BAYHAN (İstanbul) - Bir kere bir gitsene oraya, bir kere git ya, bir kere git, bak bakalım ne oluyor ya!

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yani, bakın, yazık yani, bunlar bizim gençlerimiz ya. Bizim gençlerimiz, yazık ya, yazık!

Şimdi, arkadaşlar, bakın, şu belediye başkanları... Bir örnek vereceğim: Zeydan Karalar, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı, bir dosyadan gözaltına alındı. Dosya, bildiğin suç örgütü lideri olduğu iddia edilen Aziz İhsan Aktaş'ın iş yaptığıyla ilgili. Aynı yerde Kütahya Belediyesi var, bakın, aynı işte Kütahya Belediyesi var, Kütahya Belediyesine dokunulmuyor. Başka hangi belediye var? Elâzığ Belediyesi var, ona da dokunulmuyor. Başka bir örnek: Avcılar Belediye Başkanı daha belediye başkanı değilken Aziz İhsan Aktaş buna seçim arabası vermiş, ondan dolayı cezaevinde. Isparta Belediye Başkanına A8 hediye ediliyor, ona bir şey yok, ona bir şey yok. Böyle ikili hukuk sistem olmaz arkadaşlar. Bakın...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Kötü örnek örnek değildir.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, olmaz arkadaş, olmaz!

Şimdi, değerli arkadaşlar, hepinizin, bakın, hepinizin ailesi var, birisi cinayet işliyor, kimse karısına, kızına, yeğenine dokunmuyor. Bakın, bacanak olmak suç, baldız olmak suç, şoför olmak suç. Ya, eski emniyet personeli Mustafa Akın, Ekrem İmamoğlu'nun koruması. Giresun'da "Evde kasa bulduk." dediler, TRT'de yayın yaptılar. Kasadan ne çıktı, biliyor musunuz? 1 tane beylik tabancası, 1 tane mermi çıktı. Ya, böyle bir şey olur mu ya? Biraz önce diyorsunuz ki telefon... Ne diyordunuz? "CHP'nin kurultayında 1.200 tane cep telefonu dağıtılmış." İddianamede var mı? Yok. "560 milyar var." deniliyor, iddianamede var mı? Yok. Tamamen algı operasyonuyla insanlar, maalesef, kirletilmeye çalışıldı.

ORHAN YEGİN (Ankara) - O kongrenin nasıl alındığını sen de biliyorsun Veli Ağbaba.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Üyelerin iradesiyle alındı. Ben oradaydım, sen orada mıydın?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Hayırlı olsun.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Üyelerin iradesiyle, delegelerin iradesiyle alındı.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Hayrını görün, hayrını.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Hayrını da görüyoruz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Arkadaşlar, bakın, sabah söyledim, şimdi bir daha söylüyorum: Sayın Bakan, siz İçişleri Bakanısınız, bakın, deneyimli bir bürokratsınız, Valilik yaptınız; ya, İstanbul ilinden ne istiyorsunuz siz ya? İstanbul'daki kayyum il başkanının korumasını polis niye yapsın ya, ayıp değil mi ya? Polise ayıp ya, polise ayıp!

Şimdi, bir de biraz da bu açıklamanızı da konuştuk, her gün de yeni açıklamalar oluyor. Diyorsunuz ki: "Suç örgütleri, suç operasyonları" vesaire vesaire... Sayın AK PARTİ milletvekilleri, hatırlatırım, geçen dönem bakan CHP'den değildi, ondan önce de CHP'den değildi. Bu suç örgütleri yerleştirildi ya, sizin bakanlığınız döneminde, sizin iktidarınız döneminde yerleşti bunlar, türedi, yeni yeni suç türleri. Eskiden, ya, babalar vardı, kabadayılar vardı, onların yerini neler neler aldı? Akla gelmedik isimler var; Dalton'undan Casper'ına, motosikletten bisikletine kadar insanlar suç örgütlerinden para kazanmaya çalışıyorlar. Bunlar yapılırken bunlara müdahale edilmiyor. Ne yapılıyor? Sanatçıların konserleri yasaklanıyor. Ne yapıyor? Ayşe Barım üzerinden sanatçılara mesaj veriliyor, tanınmış insanlara uyuşturucu operasyonu yapılıyor, "Kullanıyor." diye haber yapılıyor. Sonra ortaya çıkıyor ki kullanmamış.

Değerli arkadaşlar, bakın, burada birkaç tane tablo var. Bu tablo organize suç endeksi diye bir tablo. Bakın, bizim durumumuza bakın arkadaşlar, bizim durumumuza bakın, bizim yerimize bakın, bu çok kötü bir durum arkadaşlar. Bakın, Avrupa'nın medeni ülkelerin durumuna bakın, bizden kötü ülkelerin durumuna bakın, bir de bize bakın, Türkiye Küresel Suç Endeksi'nde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bu kimin tablosu?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bunu şeyden aldık, bizim dükkândan aldık.

ORHAN YEGİN (Ankara) - CHP Genel Merkezinde hazırlayıp geldiniz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Her sene yayınlanan...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Otur Genel Merkezde rapor hazırla, burada istatistik diye sun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - 2025 Raporu, Küresel Organize Suç Endeksi diye bir şey var. Sen bul bir tane, sen getir. "İyiyiz." diye sen getir bir tane, sen yayınla.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Getiririz, merak etme.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Hayır, sen yayınla.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Tablo hazırlamış, istatistik diye gelmiş.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, bak, finansal suçlarda dünyada 6'ncı sıradayız, uyuşturucuda 7'nci sıradayız, devlet aygıtının içine yerleşmiş suç aktörleri bakımından dünyada... Yahu, sen "Bizde suçlu yok, çete yok, iyiyiz." diyorsan, aynı memlekette yaşıyoruz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ben öyle demiyorum, ben bu tabloyu sen Genel Merkezde hazırlayıp gelmişsin diyorum.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Nerede?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Genel Merkezde.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bak, bir şey söyleyeyim, gel, sokağa çık... Yahu, senin çocuk küçük mü, büyük mü, bilmiyorum, Allah bağışlasın. Ya, çocuklarınız gece güvenle sokağa çıkabilir mi?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Çıkabiliyor elhamdülillah.

ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - Ya, arabası var, arabadan iniyor, arabaya biniyor. Neyle gidip geliyor?

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Yahu, nereye çıkıyor, Allah aşkına ya!

VELİ AĞBABA (Malatya) - Hayret bir şey!

Arkadaşlar, bakın, memlekette hepinizin çocuğu var, hepiniz korkuyorsunuz. Korkmakta haklısınız. "Çocuğum uyuşturucuya bulaşır mı? Çocuğum uyuşturucu kullanır mı?" diye korkuyorsunuz. Korkmuyor musunuz? Korkuyoruz hepimiz. Bunun önleminin alınması lazım, bunun ciddi tedbirleri alınması lazım. Cezaevine gidin, bakın, en çok hangi suçlular yatıyor cezaevinde, bir bakın. Bunun önleminin alınması lazım. Bunun hep beraber... Memleket meselesi, bakın, bu ulusal bir mesele. Bununla ilgili, bir siyasi mesele de değil, hep beraber deyin ki... Gelin bu işi bilen uzmanlarla, biz de size akıl verelim, biz de destek verelim size. Ama hâlâ itiraz ediyorsunuz, itiraz ediyorsunuz.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - İtiraz etmiyoruz, yoo.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, bakın, memleket çete cumhuriyeti olmuş ya. Ne bileyim; Sırbistan'dan, Arnavutluk'tan, Makedonya'dan çetelerin biri birbirini kovalıyor.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Neyse, PowerPoint kullanmayı öğrenmişsin.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, bir başka bir şey değerli arkadaşlar, başka bir konuya girelim. Bu Mehmet Şimşek'le Sayın Ali Yerlikaya'nın ilişkilerin iyi olduğu gözüküyor. Niye? Çünkü Mehmet Şimşek vergi koyuyor, radar cezalarını artırıyor. Bakın, radar cezalarını artırıyor; geçen yılın bütçesine göre neredeyse yüzde 100 zam var bütçede radar cezalarından.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VELİ AĞBABA (Malatya) - Hemen onların da rakamlarını...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Önemli şeyleri en sona bırakıyorsun.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Hangi birini söylesin? Yetmiyor ki.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, iki dakika daha uzatıyorum son defa.

Buyurun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bakın arkadaşlar, radar cezasının 9267'deki üst sınırı bu teklife göre 30 bin TL, yılbaşından 37.500 liraya fırlayacak. Trafik canavarı, oldu, mali canavar. Bakın, trafik cezaları caydırıcı olsun mu? Vallahi olsun; ya, bu kazaların önlenmesi için olsun ama gaza hafiften basarsan her 5-10 kilometrede artık katlamalı ceza yiyeceksin. Değerli arkadaşlar, bakın, bunun da önlemini almak lazım, trafik kazalarını azaltmak için önlemler almak lazım ama bunu ne için yapıyorsunuz gençler? Bunu bütçe açıklarını kapatmak için...

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Hiç alakası yok.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Öneriniz nedir Sayın Ağbaba?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Önerim: Fakir fukaraya bu kadar ceza bindireceğinize az için, az yiyin, az harcayın, az makam arabası alın; önerim o.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - "Az için."

İSKENDER BAYHAN (İstanbul) - Lüks araçlara ceza yazsınlar ya, lüks araçlara.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yani şatafattan uzak durun diyorum. Yahu, içebilirsiniz... Orhan Bey, Yaşar Bey; biz, sizin özel hayatınıza karışamayız, içebilirsiniz tabii.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Ayranı içmiyor musunuz Yaşar Bey, ayranı yiyor musunuz, suyu yiyor musunuz? Suyu da içiyorsun, ayranı da içiyorsun; ayran da içiliyor, yenmiyor ki.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bizlik sıkıntı yok ama içip arabaya binme Orhan... Hayır, içip binmeyesiniz arabaya da.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Yaşam tarzları karıştı Sayın Ağbaba.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Benim kısaca söyleyeceğim şey bunlar.

Değerli arkadaşlar, bakın, tekrar söylüyorum, bütün hepinizin vicdanına tekrar söylüyorum: Bakın, bu devir değişecek; bu operasyonlar, yapılan bu siyasi operasyonlar, aileleri rencide etmeniz, insanları suçluymuş gibi ortaya atmanız, kendi yandaş kanallarınızda insanları yayınlamanız doğru değil, vicdani değil, ahlaki değil.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sizinkiler melaike, melaike.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Adam ceza almamış, daha gözaltına alınmış, onların ellerinde kelepçe tek sıra hâlinde. Yahu, düşman, düşmana yapmaz ya! Bunun içinde ahlak yok, vicdan yok.

Bu duygularla bütçenizin tekrar hayırlı olmasını diliyor, teşekkür ediyorum.