KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Evet, teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bir paylaşımınız var, demişsiniz ki: "Milletimizin başı sağ olsun; Antalya ili Konyaaltı İlçe Emniyet Müdürlüğü kadrosunda görevli polis memuru Esat Koyuncu görev esnasında geçirdiği rahatsızlık sonucu kaldırıldığı hastanede kurtarılamayarak şehit oldu." Allah'tan rahmet dilemişsiniz, biz de bir kere daha Allah'tan rahmet diliyoruz.

Esat Koyuncu 15 Nisan 2025 tarihinde gece yarısı saat bir buçukta kadına şiddet vakasına müdahale etmek için bir eve gidiyor; burada bir arbede çıkıyor, kapının başında ve Esad Koyuncu kalp krizi geçiriyor. Siz de bu mesajı yayımlamışsınız, şehidimizden bahsetmişsiniz, şehitlikten bahsetmişsiniz ve şehidimiz de şehitliğe defnediliyor ancak SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu) Esat Koyuncu'nun zaten kalp rahatsızlığı olduğu, bunun MEDULA sağlık kayıtlarında görüldüğü, o nedenle vazife malullüğü hükümlerinin mümkün olmadığı konusunda bir karar alıyor ve bu şehidimize şehitlik maaşı bağlanmıyor, emekli maaşı bağlanıyor. Şu an şehidimizin ailesi, eşi, 2 çocuğu -birisi üniversite öğrencisi- 29 bin lira maaşla geçim müdahalesi veriyor.

Şimdi, burada, Esat Koyuncu vefat ettiği gece, dokuz gün boyunca 12/12 çalışmış, bakın, dokuz gün boyunca 12/12 çalışmış. Madem şehidimiz Esat Koyuncu kalp hastasıydı, nasıl oluyor da kalp hastası olan bir polis memuru on gün boyunca 12/12 çalışmak durumunda kalıyor? Nasıl oluyor da Esat Koyuncu o gece suç mahalline gidiyor? Esat Koyuncu 3 kardeş; bir kardeşi subay, bir kardeşi de polis ve bu 3 kardeş aynı anda, 2007 yılında Şırnak'ta görev almışlar.

Şimdi, burada buna benzer daha çok vaka var. Ben daha önce SGK Genel Müdürüne aktarmıştım, çözüldü. Emsal kararlar var, buna benzer çok vaka var ve SGK, nedense, bu konuda her seferinde dava açıyor ve istinafa yani Yargıtaya kadar götürüyor bu süreci. Burada bir eksiklik olduğu aşikâr. Burada yasal düzenleme gerekiyorsa yani sizlerin katkısıyla da yasal düzenleme yapılabilir. Bu ve buna benzer şehitlerimizin, daha doğrusu ailelerin mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda biz sizlerden de yardım bekliyoruz.

Şimdi, Sayın Bakanım, bizim bu son iki üç yıldan beri burada en tartıştığımız konulardan bir tanesi bu Bağımlılıkla Mücadele Programı'nın ödenekleriyle alakalı. Biz diyoruz ki bu ödenekler yetersiz ve her seferinde önerge veriyoruz ödeneklerin artırılması konusunda, Adalet ve Kalkınma Partisi yani iktidar milletvekilleri de "Yeterli." diyorlar ve reddediyorlar. 2026 yılında Bağımsızlıkla Mücadele Programı'nda Emniyet Genel Müdürlüğüne ayrılan bütçe 9 milyar 441 milyon lira, genel bütçede toplam ayrılan tutar 14 milyar 959 milyon lira, Sağlık Bakanlığı bütçesiyle beraber işte 14 milyar 959 milyon lira olacak. Şimdi, kesin hesaba baktığımız zaman, 2024 bütçesine baktığımız zaman, 2024'te Emniyet Genel Müdürlüğü Bağımlılıkla Mücadele Programı'na -ki son günlerde bağımlılıkla mücadele çok ön plana çıkıyor- 5 milyar 937 milyon lira para, ödenek ayırmışız. Harcamaya bakıyoruz, gerçekleşmeye bakıyoruz, 1 milyar 40 milyon lira yani ayrılan ödeneğin ancak yüzde 17'si harcanabilmiş. Sağlık Bakanlığında da aynı şekilde geçerli. Yani 2024 yılında biz Bağımlılıkla Mücadele Programı'na toplamda 9 milyar 310 milyon liralık bir ödenek ayırmışız ancak harcama sadece 2 milyar 825 milyon lira.

Şimdi, ben baktım "Nasıl oluyor bu?" diye. Daha önceki yıllarda da aynı şeyi yapmışsınız. Yaptığınız şey şu, Sağlık Bakanlığı bütçesinde de ona benzer bir şey var: Yani şişiriliyor, memurlara ödenek ayrılıyor, il emniyet müdürlükleri memurlarına ödenek ayrılıyor fakat bu ödenek hiçbir zaman kullanılmıyor ve dolayısıyla böyle bir tablo karşımıza çıkıyor. 2025 yılında Bağımlılıkla Mücadele Programı'nda da aynı şey söz konusu. Emniyet Genel Müdürlüğü 7 milyar 341 milyon lira kaynak ayırmış, ödenek ayırmış, biz ayırmışız bunu burada yani iktidarıyla muhalefetiyle bir bütçe yapmışız, biz ayırmışız, biz "Yetersiz." demişiz, Emniyet Genel Müdürlüğü bu sene sonunda tahminî -benim tahminim, farklı çıkmayacak- 1 milyar 281 milyon lira para harcayacak, 7 milyar 341 milyon liranın sadece 1 milyar 281 milyon lirasını ayıracak.

Şimdi, biz bu kaynakların yetersiz olduğundan dem vuruyoruz burada -burada bağımlılıkla mücadele, uyuşturucu, uyuşturucunun kaçakçılığı, transit bir ülke olduğundan bahsediliyordu eskiden; artık ülkemizde kullanım oranlarının da artışından bahsediyoruz- bir kaynak ayrılıyor burada fakat bu kaynak kullanılmıyor. Bunun gerekçesi nedir? Şimdi bu kaynak kullanılmıyor. Mesela bakıyorsunuz, sizin rakamlara baktığımız zaman Sayın Bakan, uyuşturucuyla mücadele operasyon sayısı 2024 yılında 262.164'müş, 2025'te 168.796'ya düşmüş. Kaynak kullanılmıyor, yalnız yapılan operasyon sayısı azalıyor. Uyuşturucuyla mücadele farkındalığının artırılması için 2024 yılında 2 milyon 252 bin kişiye ulaşılmış, görüşülmüş; bu rakam 2025 yılında neredeyse yarıya düşmüş, 1 milyon 403 bin kişiye düşmüş, 2026 yılındaki hedef ise 665 bin. Yani bu kaynağa ihtiyaç var mı, yok mu? Bu rakamlarda operasyon sayısı düşüyor, ulaşılan kişi sayısı düşüyor, uyuşturucu kullanımında gözle görülür bir artış var, kaçakçılıkla ilgili ciddi rakamlar var ancak baktığımız zaman, Emniyet Genel Müdürlüğünün bütçesinde ilgili programa harcanan tutar her geçen yıl azalıyor. Burada bir izahat istiyoruz sizlerden.

Bir de suça sürüklenen çocuklar çok tartışılıyor son günlerde. 2024 yılında güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olaylar 612 bine çıkmış Sayın Bakanım. Şimdi, bakın, 2020 yılında bu çocukların 179 bin tanesi mağdur olarak gelmişler Emniyete veyahut da emniyet kuruluşlarına; bu, 2024 yılında 279 bine çıkmış, 100 bin çocuk artmış. 112 bin çocuk 2020 yılında mağdurmuş, 2024'e geldiğimiz zaman 202 bine çıkmış, burada da neredeyse 100 binlik bir artış var. Bu artışlar gerçekten de insanı endişelendiriyor. Bilmiyorum, siz nasıl düşünüyorsunuz. Bir de bakıyorsunuz, gelen çocukların yüzde 40'ı yaralama suçuyla gelmişler, yüzde 40'ı yaralama. Ben geçmiş yıllara da baktım, geçmiş yıllarda yaralama yüzde 30'larda, yüzde 25'lerdeyken yıllar içerisinde çok ciddi bir artış olmuş yaralama suçunda. Hırsızlık yüzde 16,6; uyuşturucu kullanmak, satmak gibi suçlar yüzde 8. Şimdi, uyuşturucuda da çok ciddi bir artış var; geçmiş yıllarda yüzde 5'lerden yüzde 8'lere çıkmış.

Şimdi, başka bir olay daha var, mesela, gene uyuşturucuyla alakalı, 2022 yılında -en yüksek olayın olduğu yıl- 206 bin olay olmuş. Bunların içinde uyuşturucu suçları 9.206'ymış, bugün 16.539; artış var Sayın Bakan. Başka bir artış cinayetlerde söz konusu. Cinayetlerde de çocukların karışmış olduğu cinayetlerde de çok ciddi artışlar söz konusu ne yazık ki.

Şimdi, dünyada yeni nesil teknolojiler konuşulmakta, bizim ülkemizde ne yazık ki yeni nesil çeteler tartışma konusu; isimleri Barış Boyun çetesi, Daltonlar, Redkitler, Casperlar. Bunlar... Gerçekten de işiniz zor çünkü kendi aralarında ciddi ittifaklar kuruyorlar, kendi aralarında çatışıyorlar, motosikletli çeteleri, infaz timleri var ve gençleri ve çocukları kullanıyorlar; sosyal medya üzerinden örgütleniyorlar ve hiçbir gizlilikleri yok, esasında her şeyi aleni bir şekilde yapıyorlar "Şunu öldüreceğiz." diyorlar ve onu da öldürüyorlar, yapacakları infazları öncesinden söylüyorlar. Belli mahallelerde, genellikle gelir durumu düşük olan mahallelerde gençler ve çocuklar ne yazık ki bu çetelere katılıyorlar. Şimdi, baktığımız zaman neden katılıyor bu çocuklar? Gençlerin ve çocukların gelecek ve geleceğe dair ne yazık ki hiçbir umutları yok ve hiçbir beklentileri yok. Okuyarak meslek sahibi olarak hayatta tutunma şanslarının zor olduğunu görüyorlar, biliyorlar. Onlara da zenginleşmek için, daha varsıl olmak için kalakala ellerinde tek yol olarak, tek adres olarak bu çeteler oluyor ne yazık ki. Bunun sebebi belli yani bununla mücadele etmek de zor, çok ciddi bir sosyolojik sıkıntıyla karşı karşıyayız. Bunun sebebi, sizin sebep olduğunuz, iktidarın sebep olduğu ekonomik yıkımdan kaynaklanmakta, otoriterleşmeden kaynaklanmakta, eşitsizlikten kaynaklanmakta, adaletsizlikten kaynaklanmakta ve karşımıza da yeni nesil çeteler çıkıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.

Bir dakika veriyorum.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Organize Suç Endeksi'nden bahsettiler. Dünya sıralamasında 10'uncu sıradaymışız fakat burada esas problem, devlet aygıtının içine yerleşmiş, faaliyetlerini bizzat devletin kurumları içerisinden yürüten suç aktörleri açısından Türkiye 193 ülke arasında 7'nci sırada. Bu, gerçekten de önemli problem. Taze bir örnek vereyim size: Mesela sigara kaçakçılığında uluslararası baron olarak bilinen Kemal Can, bir kara para operasyonunda tutuklanıyor, ifade veriyor ve Ciner Medya Grubunu, Bilgi, Üniversitesini, Doğa Kolejini devlet büyüğü ve üst düzey devlet yetkililerinin ricası üzerine aldığı söyleniyor. Gerçi savcı da sormuyor, kim bu devlet büyüğü, kim bu üst düzey devlet yetkilileri? Burada uluslararası bir kaçakçı, herkesin bildiği bir kaçakçı büyük bir holding kurmuş, tüm bu kurumları devlet büyüklerinin, üst düzey devlet yetkililerin ricasıyla almakta.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Savcı sormamış, biz soralım: Kim bu devlet büyüğü, kim bu üst düzey yetkililer?