| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 17 .11.2025 |
MEHMET SALİH UZUN (İzmir) - Teşekkür ediyorum Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, Değerli Bakan, kıymetli bürokrat arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Malumunuz İçişleri Bakanlığı diğer Bakanlıklardan bir miktar farklı çünkü mülki idare teşkilatının kadroları İçişleri Bakanlığının uhdesinde. Mülkiyede bize hocalarımız hangi dersi anlatırsa anlatsınlar mutlaka sözün bir yerinde "Siz vali olacaksınız, kaymakam olacaksınız, büyükelçi olacaksınız; devleti temsil edeceksiniz, vatandaş size baktığı zaman devleti görecek." diye uyarırlardı. Bürokrat arkadaşlarımızdan Mülkiyeli olan çok bürokrat arkadaşımız vardır. Mutlaka, kuşkusuz size de İstanbul Siyasalda aynı şuur verilmiştir. Demem o ki vatandaşın gözünde devlet kestirmeden validir, kaymakamdır, onların emrindeki kolluktur, polistir, jandarmadır. Dolayısıyla onlara bakınca vatandaş devleti görür.
Peki, devletin hangi yüzünü görecek, nasıl, hangi yanını görecek? Hani derler ya "Devletin iki yüzü vardır; biri cemal, biri celal." Hani biri müşfik, yardım edici, destek olucu; diğeri de caydırıcı, cezalandırıcı yönü. Sayın Bakan, maalesef her iki yüzünde de devletimizin çok ciddi problemleri var. Hani birincisinden başlayalım cemal tarafından; başı sıkışan, derdi olan, derdine çare arayan devletten umudunu kesmiş durumda. Sosyal medyada yardım arıyor, sosyal medyada çare arıyor. Sizin de önünüze düşüyordur mutlaka hani böyle, işte, evsiz kalmış, çocuklu aileler böyle "@" işareti yapıp etiketliyorlar "Şu hayırsever iş adamı yardım et." diye yahut "Ameliyat olacağım, imkânım yok." etiket "şu hayırsever kişi" yahut SMA'lı çocuklar ve onların aileleri çok perişanlar, aralarında polisler de var, etiketliyorlar "şu hayırsever kişi" diye. Yani devletin bu cemal yanı, yardım edici, müşfik yanında ciddi problemler var. Her geçen gün bu çağrılar sosyal medyada da artıyor.
Şimdi, gelelim öbür tarafa, Celal tarafına yani caydırıcı tarafına. İstirham ediyorum bu kısmını lütfen daha dikkatli dinleyin. Bakın, biraz önce dedim ya millet yardımı sosyal medyada arıyor diye, daha beteri var. Vatandaş adaleti, vatandaş güvenliğini sosyal medyada arıyor çünkü başında çeteler var, çetelerle boğuşuyor, çete, mafya belası var. İşte sabahtan beri sayılıyor burada, ne derler: Redkitler, Casperlar, Daltonlar, Çirkinler belki güzeller de vardır da henüz haberimiz yok, yok Arap bilmem neyin çetesi, yok efendim şu çete, bu çete. Vatandaş çetelerle boğuşuyor.
İşte, pırıl pırıl bir çocuğumuz sokak ortasında, pazar yerinde Ahmet Minguzzi olayı var, yaşadık, çocuğu katlettiler, katlettikleri yetmediği gibi uzun süre ailesi tehdit edildi. Kim tarafından? Çocuk yaştaki çete üyeleri tarafından uzun süre tehdit edildi. Devlet, bu çocuk yaştaki çete üyelerini caydıramadı; devlet, bu çocuk yaştaki çete üyelerini korkutamadı. Sonuç? Sedat Peker'in avukatı ailenin avukatlığını üstlendi de aile tehdit edilmekten kurtuldu.
Şimdi yeni bir olay daha var: Rojin Kabaiş diye bir kızımızın cinayetini aylardır konuşuyoruz. Babası feryat ediyor, isyan ediyor, bütün yetkililere yalvarıyor; sonuç alamıyor. Şimdi yeni bir haber okuduk ki Sedat Peker'in avukatı ailenin avukatlığını üstlenecekmiş. Şimdi Sedat Peker'e mi bir şey diyelim devlete mi ya da devletin yetkilerini kullanan sizlere mi? Ya, gerçekten durumumuz budur. Devlet acze düşmüş, devleti acze düşürmüşsünüz, Sedat Peker devreye giriyor, durumumuz budur, bundan biz mutlu olduğumuz için söylemiyoruz ama mesele budur.
Sayın Bakan, değerli Bakan, hani bir söz var ya "Kanun var, nizam var." diye. Nizam yani düzen, dirlik, o yoksa devlet yok, devletin asli görevi, o yoksa devlet yok. Devletimiz niye bu hâlde? Nasıl oldu devlet bu hâle geldi? Devletin celal yüzüne ne oldu? Devletin caydırıcı yüzüne ne oldu? Yani çocuk yaşta küçücük çete üyelerini bile engelleyemeyecek kadar devletin başına ne iş geldi? Sayın Bakan,