KOMİSYON KONUŞMASI

VELİ AĞBABA (Malatya) - Teşekkür ederim.

Sayın Bakan, öncelikle, bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.

Tüm diplomat arkadaşlara, Bakan Yardımcılarına da hoş geldiniz diyorum.

Ben bir soruyla başlamak istiyorum, müsaade ederseniz: Şimdi, Dışişleri Bakanlığı konuşuluyor; dolayısıyla, eski Dışişleri Bakanlarının burada olması lazım, onlar yoksa Dışişleri Komisyonu Başkanı Sayın Fuat Oktay'ın olması lazım. Sanırım burada Dışişleri Komisyonu üyesi bir tek hanımefendi arkadaşımız var, onun dışında Necmettin Bey var, Süleyman Bey var; birisi Kırşehir, birisi Yozgat, bendeniz de Malatya Milletvekiliyim. Dışişleri bütçesi böyle bir ortamda konuşuluyor, bunu da sizlerin dikkatine sunmak istiyorum.

SEDA GÖREN (İstanbul) - Namık Bey de var.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Namık Bey hariç canım.

SEDA GÖREN (İstanbul) - Yunus Emre de var.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Onlar bizde ya, onlar hariç diyorum ben. Yani, şöyle: Sağ olsunlar, bizim bütün Komisyon üyeleri burada.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, bütçeyi Plan ve Bütçe Komisyonu yapıyor, biliyorsunuz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Biliyorum ama Sayın Başkan, bakın...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Dolayısıyla, böyle bir...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Tabii ki, tabii ki ama bir Fuat Oktay'ın olmaması doğru olmaz.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Dün de bu dile getirildi, uyarmadım ama Dışişleri Komisyonu bütçeyi yapamaz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yani, şöyle dedikodular var, ben içinize çok girmek istemiyorum ama aranızda sıkıntılar olduğu söyleniyor, bir iç çekişme olduğu söyleniyor; onu da size iletmiş olayım.

Şimdi, Sayın Bakan, siz yurt dışına çok gidiyorsunuz. Tabii, gittiğiniz Orta Doğu ülkelerinde bu soruyu sormazlar ama Avrupa'da falan şunları sorarlar örneğin: Bu Selahattin Demirtaş'ı size sorarlar; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi birden fazla karar verdi, Osman Kavala'yı sorarlar. Ya, Sayın Bakan, hadi hukuku bıraktık, elinizi biraz vicdanınıza koyun, bu adam dokuz yıldan beri cezaevinde, dokuz yıldan beri cezaevinde değerli arkadaşlar, bakın, bunun ne ajanlığı kaldı ne gezisi kaldı; yazıktır, günahtır ya! Bedeli sadece bunlar ödemiyor, bedeli sadece bu da ödemiyor; bedeli memleket ödüyor arkadaşlar, bedeli itibarsızlaşarak... Bakın, Avrupa Birliği Komisyonunda ne diyorlar? Türkiye'nin üyeliği, dışarı çıkarılması konuşuluyor. Maalesef sizin de bir açıklamanız yok yani Sayın Bakan, Çok Kıymetli Bakan, hakikaten, bu konuda sizin de bir tavır koymanız lazım, siz Dışişleri Bakanısınız yani bundan en çok siz etkileniyorsunuz. Avrupa Birliği Komisyonunda Türkiye tartışılıyor; bu, doğru bir şey değil.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu Tom Barrack kim ya, Tom Barrack kim, bizim patronumuz mu? Adam geliyor, hangi cüretle bize rejim öneriyor, rejimle ilgili öneride bulunuyor? Bir ABD Büyükelçisi... ABD'de bir büyükelçimiz -örneğin Namık Tan veya şimdiki Büyükelçi- "Ben bu eyalet sistemimize karşıyım. Bu eyaletlerin sayısı azaltılmalı." dese bizim büyükelçiyi ne yaparlar orada? Türkiye'nin rejimi hakkında konuşuyor, "İsrail ile Türkiye Hazar Denizi'nde iş yapacaklar, iş birliği olacak." diyor, Türkiye'ye bir dış politika dayatıyor, bir dış politika hattı çizmeye çalışıyor. Ya, sen kimsin? Sen kimsin? Ne diyor? "71 yaşına geldi. Türkiye bir demokrasi ama otoriter gibi. Başkan Trump dahice bir şekilde, çözüm olarak 'Ona meşruiyet vermeliyim.' diyor, şu an bu oluyor. Bence bunun sonucunda büyük değişiklikler göreceksiniz." diyor, başka şeyler söylüyor; Suriye'ye gidiyor, bir haritanın önünde resim veriyor, bakın, değerli arkadaşlar, bir haritanın önünde resim veriyor, bu haritada Hatay Suriye topraklarında gözüküyor. Ya, bu kim? Bakın, bu bir Büyükelçi. Böyle bir Büyükelçi bunu nerede söyler, biliyor musunuz? Ya vesayet altındaki bir ülkede söyler ya sömürge ülkelerinde bunu söyler ama buna cevap veren kimse yok. Değerli arkadaşlar, bakın, bu bir bölge valisi gibi, sömürge valisi gibi Türkiye'ye gelmiyor, sağ olsun, bölge ülkelerini geziyor. Ya, Türkiye bu kadar önemsiz bir ülke mi? Türkiye'ye bir değer verilmediği gözüküyor burada.

Şimdi, biliyorsunuz, bu Tom Barrack devlet içinden gelen birisi değil, iş adamı. Özelliği ne? Trump'ın en yakın arkadaşı. Ne için gelmiş? Herhâlde Trump'ın ticari ilişkilerini kurmak için gelmiş. Kimle kuracak? Sayın Erdoğan'la kuracak herhâlde çünkü Türkiye'yle ilgili bir şey yaptığı yok yani Türkiye-ABD ilişkileri gelişsin diye değil, maalesef, Erdoğan ile Trump'ın ilişkilerini geliştirmek için yapıyor. Bir büyükelçinin görevi iki ülke arasındaki ilişkilerin kuvvetli olması; iki ülke arasındaki ilişkileri, dostluğu artırmasıdır ama maalesef, adam ortada yok, adam ortada yok. Ya, Allah aşkına, niye bir laf söyleyemiyorsunuz örneğin buna? Bir de bir özelliği daha var arkadaşlar bunun: Epstein dosyalarının baş faillerinden birisi bu; ona da laf yok, ona da bir şey söyleyemiyorsunuz. Siz var ya, içeride kurt gibisiniz, kurtsunuz, dışarıda kuzu gibisiniz; size söylüyorum AK PARTİ'liler, size söylüyorum.

SEDA GÖREN (İstanbul) - İade ediyoruz.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Arkadaşlar, iktidar laf atmayınca bir şey olmuyor.

VELİ AĞBABA (Malatya) - İçeride kurt gibisiniz, dışarıda kuzu gibisiniz. Cumhuriyet Halk Partisinin bir eleştirisi olsun, "Ey!" diye bağırıyorsunuz; Trump'a karşı süt dökmüş kedi gibisiniz; Tom Barrack mıdır, neyse, o herife karşı süt dökmüş kedi gibisiniz. Ya, çıkın, deyin ki -Süleyman, sen de-: "Kimsin lan sen?" Tom Barrack'a Sayın Bakan bir şey diyemiyor. Sayın Bakan bir şey diyemiyor, bari sen söyle. Ya, acayip bir şey arkadaşlar.

Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, bu, vize meselesi var, vize meselesi. Vize meselesi var arkadaşlar. Öyle bir durumdayız ki vallahi utanıyoruz, evlatlarımız vize alamıyor. Bakın, ben birazdan size göstereyim; bir vekilimizin oğlu vize istiyor, vizesi reddediliyor, vize reddediliyor. Peki, bunun sebebi ne? Şimdi, Avrupa ülkelerinde biliyorsunuz, bir GRECO Sözleşmesi diye bir şey var, Yolsuzlukla Mücadele Eden Ülkeler Grubu. Oradaki yükümlülüklerimizi yerine getirememişiz. Vize serbestisi için 72 tane madde varmış, 6 kriter kalmış. En önemli şey siyasi etik kanununun çıkarılması. Siz çıkarın, bence çıkarın Sayın Bakan. Yalnız, çıkarırsanız şeyi de unutmayın, Davutoğlu meselesini.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN - Ne var onda?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Davutoğlu çıkarmaya kalktı da gitti ya, başınıza bir iş gelmesin, onu da söyleyelim. Davutoğlu siyasi etik kanunu çıkartmaya...

Bir de Sayın Bakan hep söylenir, burada ben söyleyeyim: Diyorlar ki "Bir taht kavgası var sosyal medya üzerinden." Aman, dikkat edin. Bakın, yani bürokraside görevden almaların, atamaların, üst düzey atamaların bu taht kavgasının, çekişmenin sonucu olduğu söyleniyor. Yalnız, aman, dikkat ediniz, gözünüzü seveyim. Bakın, biz Osmanlı geleneğinden geliyoruz, biz taht için evlat boğdurmuş bir gelenekten geliyoruz. Aman ha, başınıza bir iş gelmesin, dikkat edin.

Değerli arkadaşlar, bir başka mesele şu: Vizeye tekrar geleceğim ama bu 10 Ekim 2015 Ankara Garı katliamında 103 kişinin katillerinin arasında IŞİD saldırısına ilişkin 16 sanık hâlâ firari. Bunlar, biliyorsunuz, şu anda Suriye yönetiminin devamı olan örgütten buradaki canlı bombalar. Maalesef hâlâ yakalanamayan insanlar var. Mustafa Delibaş, Fadile Delibaş, Cebrail Kara, İlhami Balı, Bayram Yıldız gibi insanların hâlâ Suriye'de olduğu söyleniyor. Bunların da Türkiye'ye iadesiyle ilgili bir işlemin yapılması lazım.

Şimdi, ben notlarıma bakıyorum. Birkaç büyükelçi söyleyeceğim. Dışişleri Bakanlığı... Sayın Büyükelçim, siz siyasal mezunusunuz. Dışişleri Bakanlığı artık büyükelçiyi nereden yetiştiriyor? AK PARTİ teşkilatlarından ve SETA Vakfından yetiştiriyor. Birçok örnek var. Tabii, bunun olumlu yönleri de var Değerli Bakanım. Niye? AK PARTİ milletvekilleri sürekli bir heyecan içerisinde, "Vekilliğimiz biter, biz de büyükelçi olabilir miyiz?" diye o hevesle yaşıyorlar arkadaşlarımız, sağ olsunlar.

YÜKSEL TAŞKIN (İzmir) - Rektör olurlar olmazsa.

YUNUS EMRE (İstanbul) - Rektörlük de var ya.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Rektörler var, daha kimler var? Örneğin, Cumhurbaşkanı danışmanları var, Maarif Vakfı kurucu başkanı var. Erdoğan'ın Başbakanlığında danışmanlığını yapan hanımefendi var, eski gazeteci var, RTÜK üyesi var. Erdoğan'ın eski başdanışmanı Cezayir'de. Çekya'da dönmüş bir arkadaşımız, çok hızlı bir viraj dönmüş, Metin Feyzioğlu diye bir personel, Allah size bağışlasın, Allah sizde bıraksın onu. Metin Feyzioğlu da çok temiz bir kardeşimizdir, biz çok eskiden tanırız onu.

SÜLEYMAN ŞAHAN (Yozgat) - Sizde temizdi, bize gelince mi kirlendi?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yine, Endonezya Cakarta Büyükelçiliğinde SETA Vakfı kurucusu var. Esenler teşkilatından, Katar'da Maarif Vakfının elçisi var. Süleyman, senin de önün açık, canını sıkma.

SÜLEYMAN ŞAHAN (Yozgat) - Beş dönemim var.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bir şey söyleyeyim: Bak, burada var ya, bu Bakanlık var ya... Sayın Bakan, sizi kutluyorum. Bak, Sayın Bakan var ya, öyle dil bilmene, bir ülkeyi görmene gerek yok yani ilk kez görüyorsun o ülkeyi ve büyükelçi oluyorsun.

SÜLEYMAN ŞAHAN (Yozgat) - Tek başına yetiyor.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bak, ilk kez... Örneği var mı? Vallahi var. Ya, hiç görmemiş, ilk kez, atanıyor büyükelçi. Bu büyükelçi ne yapar yurt dışında? İkili ilişkileri güçlendirir. Ne yapar? Kültürünü, ilişkileri güçlendirir? Bizimkiler ilk kez tanışıyor mübarekler, orayı ilk kez görüyor.

SÜLEYMAN ŞAHAN (Yozgat) - Nereye getireceksin, büyükelçilik mi istiyorsun?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, onun için örnekler de var, canını sıkma. Canınızı sıkmayın AK PARTİ'li milletvekili arkadaşlar; dil bilmeye, siyasal bitirmeye, diplomatik bir kariyere gerek yok. Necmettin ağabey, Ticaret Bakanlığına bak. Ben senin olmanı isterim bak vallahi.

NECMETTİN ERKAN (Kırşehir) - Senin de niyetin var...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ticaret Bakanlığından Esnaf İşleri Genel Müdürlüğünden nereye büyükelçi örneğin? Ne bileyim, Berlin Büyükelçiliği; uyar, Kırşehirli çok orada. Süleyman, Yozgatlılar Stuttgart'ta çok, haberin olsun.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SÜLEYMAN ŞAHAN (Yozgat) - Bütün dünyada çok.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Değerli arkadaşlar, bakın, bu vize meselesi.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bitti, süre bitti.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım, biter mi benim sürem.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - İki dakika daha söz veriyorum alınan karar gereği.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Vize meselesini çözmemiz lazım. Bakın, AK PARTİ'ye yakın bir gazeteci arkadaşımız "Türkiye'nin önemli bir iş insanının eşi kanser tedavisi için Almanya'ya gitmek zorunda. Tüm evrakları eksiksiz hazırlanıyor, tedavi belgeleri, randevu kayıtları, doktor raporları. Dosya Türk-Alman İş Konseyi Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ'ın resmî imzasıyla konsolosluğa iletiliyor ancak gelen yanıt masadaki herkesi şaşırtıyor. "Kanser tedavisiyle ilgili tüm evraklar dosyada olmasına rağmen Almanya'da yeterli gerekçe göremedik." diyerek bu şeyi reddediliyor. Bu önemli. Bakın, Türkiye olarak maalesef Pasaport Endeksi'nde de durumumuz iyi değil. 2025 yılında 193 ülke arasında pasaport gücünde 91'inci sıraya gerilemişiz. Pasaport Endeks puanımız 123. Burada bir karşılaştırma var: Almanya pasaport gücü 174, Fransa 174; dünyada 5 güçlü pasaport gözüküyor. Kişi başına düşen millî geliri 13.730 dolar olan bir Güney Amerika ülkesinin puanı bizden yüksek, 162. Maalesef güçlü pasaport sıralamasında 46'ncı sırada. Samoa küçük bir ada, nüfusu 216 bin, Ankara'nın bir ilçesi kadar bile değil. Millî geliri 6.894, pasaport puanı bizden yaklaşık 132 puan daha yüksek. Bunun gibi birçok örnek var, ismini bilmediğimiz birçok ülkenin Pasaport Endeksi bizden daha yüksek. Bunun da sebepleri, biraz önce söyledim, bir siyasi etik kanunu çıkarılması lazım. Siyasetçilerin nasıl para kazandığı, nereden aldığı ortaya çıkması lazım. Siyasetin temiz olması lazım. Bu nedenle, bugün Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel de söyledi, biz de buradan ifade ediyoruz. Diyoruz ki gelin, hep beraber bir siyasi etik kanunu çıkaralım. Siyasi parti liderlerinin, bakanların, komisyon başkanlarının, milletvekillerinin mal varlıkları araştırılsın, kaynakları araştırılsın diye söylemek istiyorum.

Başka notum var mı, hemen bakıyorum Başkanım. SETA'yı söyledik, Garı söyledik, taht kavgasını da söyledik, değil mi?

Benim sözlerim bu kadar. Ben teşekkür ediyorum. Bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.