| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Aksaray Milletvekili Hüseyin Altınsoy ve Sakarya Milletvekili Ertuğrul Kocacık ile 52 Milletvekilinin Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda ve 631 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3320) |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 22 .10.2025 |
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Ben de şöyle sorayım: İstihdam desteklerine tabii ki biz de hepimiz destek veriyoruz. Yani bizim önceliğimiz Türkiye'de çalışan sayısını artırmak, artı çalışanların ücretlerini artırmak olmalı.
İlk şu soruyu soralım Sayın Bakan Yardımcımıza: Bu İstihdam Koruma Programı'nı yürürlüğe aldınız, devam ettirdiniz; bitirince o çalışanların, o emekçilerin yine o tekstil atölyesinde kalacağının garantisi var mı?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Yoktur herhâlde.
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Yok. O zaman demek ki bu koruma programı bizim için aslında çok geçici bir çözüm.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ama şimdi uzatmaya geldi bak. Demek ki olmayacağını gördü, uzatmaya geldi.
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Tamam, aynen. Demek ki...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ama seneye belki buna ihtiyaç olmayacak.
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Yok, bence işte, şöyle bir şey: Eğer biz bu sektörlerde bir dönüşüm yaratmazsak ve oradaki o dönüşümü daha nitelikli iş gücüyle yaratmazsak her seferinde bu korumaya ihtiyaç olacak.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ya, eyvallah, o doğru bir şey.
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - O yüzden, eğer bizim sınırlı bir kamu kaynağımız varsa bu sınırlı kamu kaynağını bence mevcut çalışan sayısını korumak bir kenara, oradaki çalışanların niteliğini, iş gücünün kalifikasyonu arttırmaya ve o tekstil sektörünün, hazır giyim sektörünün dönüşümüne harcamamız gerekiyor.
ORHAN YEGİN (Ankara) - İşte, o bir günde olacak bir iş değil.
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Değil ama şimdi, şu...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ama işsizlik bir günde karşılaşacağın bir durum.
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Doğru.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Sizin dediğiniz bir günde olacak bir iş değil.
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Ben şunu söylemeye çalışıyorum: On seneden beri bizim için çok kritik olan bu sektörlerde -tekstilde, hazır giyimde, deride- on seneden beri bir dönüşüm hikâyesi yapılmadığı için, Covid döneminde çok yanlış yatırımlar yapıldığı için bu sektör can çekişiyor. O zaman soru şudur bizim için: O, can çekişen sektörlerde normal şartlarda korumadığımız emekçileri biz yaşatmaya devam mı edeceğiz yoksa o emekçileri başka beceriler verip onları başka yerlere kanalize edeceğiz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Biliyorum, geç oldu ama yani burada bence önemli sorulardan bir tanesidir. Yani biz tekstil sektörüne her seferinde bir çalışan desteği vererek kime iyilik yapıyoruz? Bence soru bu. Bizim bence burada önemle üzerinde durmamız gereken şey şudur: Oradaki çalışanların niteliklerini artırarak, yeni beceriler sağlayarak onlara yeni kapılar açabilmek ve o yüzden de tekstil, hazır giyim, deri gibi sektörlerde bir dönüşüm hikâyesini artık daha kalifiye, daha yeni becerilere sahip olmuş emekçilerin de katkısıyla yapabilmektir.
Tekstil sektöründen çıkma, çıkmama hikâyesiyle ilgili de bir şey söyleyeyim. İtalya'nın, İspanya'nın kişi başı millî gelirleri bizim 2 katımız, 3 katımızdır. İspanya'nın en zengin kişisi hazır giyimcidir, İtalya'nın en zengin ilk 5 kişisinden 2'si tekstil ve hazır giyimcidir. Dolayısıyla, bu ülkelere gittiğiniz zaman "Bizde artık ücretler yüksek ve biz buradan çıkmak zorundayız." diyen hiç kimseyi duymazsınız. Tam tersine, onların dönüşüm hikâyesi tekstil ve hazır giyim sektöründe bizzat ülkelerinde çalışan emekçilerin ücretlerini ve yaşam koşullarını da arttırmıştır. O yüzden -lafı uzattım, biliyorum ama- bizim burada üzerinde durmamız gereken şey şu: Bir seneliğine, iki seneliğine mevcut emekçiyi orada tutup sektörün artık kangren olmuş sorunlarına çözüm bulmamak bizi iki sene sonra daha kötü bir yere götürür. O bakımdan, bizim o dönüşüm hikâyesini çalışanlarla beraber yazmamız lazım.
Bir mesele daha var, biraz önce Sayın Kısacık da söyledi, biz de duyuyoruz "Tekstil, hazır giyimin kurtulması için dolar kurunun 57 lira olması lazım." diye. Arkadaşlar, reel sektörün net döviz açığı 150 milyar dolar şu anda. 57 liraya çıksa ne olur biliyor musunuz? Reel sektör darmadağın olur. Yani burada bahsetmedik, Erhan Bey her seferinde makroistikrardan, makroistikrarın öneminden bahsediyor ama çok büyük bir kırılganlığımız var bizim izlenen kur politikasından dolayı. İzlenen kur politikasından dolayı reel sektörde öyle bir döviz borçlanması oldu ki şu anda reel sektörün net döviz açığı 150 milyar dolar. 42'den 57'ye iki ayda, üç ayda çıkarsanız reel sektör diye bir şey ortada kalmaz; hepsi iflas eder.
ERHAN USTA (Samsun) - Türkiye kalmaz.
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Kalmaz, Türkiye kalmaz.
Yani bizim bir de bunun bilincinde olmamız lazım. Bize tekstil, hazır giyim ya da böyle emek yoğun sektördeki birileri gelip kurun 50-55 lira olması gerektiğini söylediği zaman bu tabloyla karşılarına çıkıp şimdi bu kırılganlıktan nasıl kurtuluruz onun bir cevabını aramamız lazım.
Çok kırılgan bir ekonomimiz var, çok kırılgan ekonomide yarın bütçeyi tartışmaya başlayacağız. O bakımdan, bunların farkında olup bu farkındalıkla beraber bu istihdam destek, istihdam koruma ve yatırımları şekillendirmemiz gerekiyor.
Sağ olun.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.
TOBB temsilcisi, buyurun.
TOBB GENEL SEKRETER YARDIMCISI CENGİZ DELİBAŞ - Başkanım, çok teşekkür ederim.
Ben Cengiz Delibaş, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Genel Sekreter Yardımcısıyım.
Değerli Başkanım, sayın milletvekilleri; geçen yıl -biraz önceki maddelerde konuştuğumuz- teşvik 2 puan azaltıldığında bundan tasarruf edilen veya artı kaynak dört sektörün teşviki için bir kısmı kullanıldı fakat burada kullanılırken "KOBİ" tanımı esas alındı, dolayısıyla 250 kişiden fazla çalışanlı işletmeler -tekstil, konfeksiyon, deri, mobilya- yararlanamadı. Bu, ciddi bir sıkıntıydı çünkü özellikle tekstil ve konfeksiyondaki sıkıntı olan firmaların hemen hemen tamamı 250'den daha fazla işçi çalıştırıyordu, onlar yararlanamadı. Şimdi, burada böyle bir kısıt olmayacak anladığım kadarıyla çünkü KOBİ'yle birlikte, KOSGEB'le birlikte Sanayi Bakanlığı da burada devreye giriyor; öncelikle, bunu önemli buluyoruz, işçi sınırının olmamasını. Kaynak yaklaşık 45-50 milyar, İşsizlik Sigortası Fonu'nun yüzde 15'i; o muhtemelen yetmeyecektir. Bir de sıkıntı olan sadece dört sektör değil, sanayi sektörünün şu anda tamamına yakınında sıkıntı var. Dolayısıyla, bu desteğin -madde zaten ona cevaz veriyor- bütün imalat sektörünün tamamına sağlanması lazım, bu miktarın da artırılması lazım.
İşsizlik sigortasıyla ilgili de şunu söylemek istiyorum: Şimdi, mühim olan, işçiyi iş yerinde korumak; yoksa işçi işinden olduktan sonra İşsizlik Sigortasından bu para zaten ödenecek ama işletmenin organizasyonunu bozmadan, işçi iş yerinde çalışırken istihdamı korursak hem işçiye hem işletmeye büyük iyilik yapmış oluruz. Dolayısıyla, aktif iş gücü programları zaten devam ediyor yani dönüşüm için şu anda birçok aktif iş gücü programları var işbaşı eğitim programları başta olmak üzere ama nasıl ki pandemide kısa çalışma ödeneğiyle işçilerin işini koruduysak... Bakarsak rakamlara, hemen hemen o dönemde hiç işçi çıkarılmadı. Biz hâlâ daha bu dönemde ısrarla kısa çalışma ödeneğinin devreye alınmasını istiyoruz çünkü dediğim gibi, mühim olan, işletmenin organizasyonu bozulmadan, işçiler işinden olmadan tedbirleri alabilmektir.
Ben önerge için teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.