KOMİSYON KONUŞMASI

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Siz bu ülkede adı en çok bilinen Bakansınız Yusuf Tekin, sadece bugün değil, yarın da gayet fazlaca anılacaksınız bu memlekette ama yarattığınız yıkımla anılacaksınız, "Devlet eliyle çocukları en çok ölüme gönderen Millî Eğitim Bakanı." olarak anılacaksınız, çocukluklarını ellerinden aldığınız yurttaşların ahıyla anılacaksınız, sadece bugün değil, gelecekte de anılacaksınız. Her şeyi 2002'yle kıyaslıyorsunuz. 2002'de eğitimde yatırıma ayrılan pay yüzde 17'yken yüzde 8'e kadar geriletmişsiniz. Sizin kendi Bakanlığınızın strateji belgesi bile "Eğitime ayrılan ödeneklerden yatırım ödeneği yetersiz." diye bas bas bağırıyor ama "Binlerce derslik yaptık." diye burada bize açıklama yapıyorsunuz. Okul sayısı 2024-25 Eğitim-Öğretim Dönemi'nde bir önceki döneme göre 1.500'e yakın azalmış; anaokulu sayısı yarı yarıya düşmüş, 4-6 yaş Kur'an kursu sayısının yarısına kadar inmiş ama derslik sayıları artıyor. Bu matematikle çocuklar tabii ki PISA'da, TIMSS'de, hatta yerli millî ABİDE'de de sınıfta kalır. Lafı dolandırmaya hiç lüzum yok. Sizin kendi belgeleriniz eğitimdeki yatırımın iki temel kanala aktığını açık açık söylüyor, biri imam-hatipler, diğeri meslek liseleri. Derslik başına düşen öğrenci sayısı imam-hatiplerde az ama okul, pansiyon olanağı, ekonomik destekler gırla. Ama sizin en büyük övüncünüz bu ülkenin en büyük utancı olan meslek liseleri. Kamuda meslek lisesi sayısı akademik lise sayısını geçti, hâlâ konteyner okullarda öğrenciler var ama 258 sanayi bölgesine bir parmak şıklatmayla mesleki eğitim büroları kurdunuz, okul kondurdunuz; şimdi yetmiyor, bir de OSB'lere toplama kampı gibi yurt yapmaya niyetleniyorsunuz; çocuklar patrondan, ustadan başka bir şey görmesin istiyorsunuz. 2002'yle bir kıyas daha yapalım. 2002'de devletin eğitim yalanıyla ölüme gönderdiği çocuk sayısı sıfırdı. Geçen hafta Alperen'le birlikte 16 oldu bu sayı. Birinin bile adını anmadınız siz burada. Önce ortaokula indirdiniz resmî çocuk işçiliğini, şimdi de "bölge okul, ihtisas okulu, sektör içi okul, sektöre entegre okul" diye bir rezaletle el yükseltiyorsunuz. Bakın, "ülkenin ilk sektör içi okulu" diye reklamını yaptığınız şeyin ne olduğunu buradan söylüyorum: Memleketin yer altı kaynaklarını yağmalamak için zeytinlikleri yok eden Ahlatcı'nın tornası Çorum OSB'nin ortasına bir bina dikmiş, kendisine kuyumculuk elemanı yetiştiriyormuş. Bu memleketin taşını, toprağını, zeytinini, her türlü rantını yedi, doymadı; bir de 2,5 trilyon liralık cirosu olan dostunuza altı yıl boyunca 200 çocuğun bedava emeğini bir imzayla armağan ettiniz. "Sınıf" diye kurduğu yere bakın fabrikanın içinde, işte çocuklara "sınıf" diye verdiğiniz yer burası gerçekten de! Çocuk başına her birine çırak ücreti ödense aylık 1,3 milyon lira İşsizlik Fonu'ndan bunun cebine akıyor. Daha çok çok var bundan. Buna karşılık ne yapacakmış beyefendi? Altın rafinerisinde gençleri istihdam edecekmiş, işe alınan öğrencilerin bedelli askerlik ücretini karşılayacakmış. Siz yoksulun çocuğunu Ahlatcılara köle edip bir de üstüne para veriyorsunuz, sonra "Çocukları çalıştıracağız." diye övünmesi Ahlatcılara düşüyor.

Sektöre entegre okulun ilk imzasını biriyle daha attınız, İsmet Kazcıoğlu Otomotiv Sanayi Şirketi. Fabrika binasının içine iki oturak atmışsınız, adına "okul" diyorsunuz. Çocukları 14 yaşında ensesinden tutup patronlara emanet ettiğiniz, ömrünün tamamını fabrikaya sıkıştırdığınız yeni düzen gerçekten bu. Meslek lisesi öğrencileri üzerinden katlanan ciroları neden açıklamıyorsunuz Sayın Bakan? Biz burada meslek lisesi öğrencileri üzerinden ne kadar ciro kâr yapıldığını öğrenmek istiyoruz çünkü üretim ve ciro kârları kırılıyor orada, arkasında çok büyük bir çocuk sömürüsü var. Çocukların üstünden milyonlar kazanılıyor. Özel meslek lisesi patronlarına öğrenci başına 77 bin liraya kadar para vermeyi biliyorsunuz ama "Çocuklara bir öğün ücretsiz yemek vermeye bütçe yok." diyorsunuz, geçen yıl 948 meslek lisesine 421 milyon lira öğle yemeği parası ödemişsiniz, demek ki var.

Sayın Bakan, 3 Aralıkta davamız var, davalı olan sizsiniz, kadınlar sizi dava etti, "Bir öğün ücretsiz yemek hakkımızdı, bir dönem bu hakkımız sağlandı, sonra gereksizce, mesnetsizce bu hak elimizden alındı." dediler. Gelin, burada yaptığınız konuşmaları çocukları aç aç okula gönderen annelere de anlatın o davada, davet ediyorum sizi. Size buraya 10 binlerce imza getirdik bir öğün ücretsiz yemek için.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Ama siz onlarla hiçbir şey yapmadınız.

Tamamlıyorum sözümü.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Teşekkür ederim.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - "Kamuoyu, kamuoyu" deyip sürekli okulların süresini kısaltmaktan bahsediyorsunuz, alın size kamuoyu.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Karaca...

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Bugün herkes bir öğün ücretsiz yemek için ses yükseltiyor. Gelin, davada, 3 Aralıkta deyin ki...

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Karaca...

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - "Ben o parayı sermayenin çocukları kul etmesi, köle etmesi için ayırdım, yok size bir öğün bütçe falan." deyin, kadınların yüzüne söyleyin, haydi bakalım.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Karaca, siz her gün konuşuyorsunuz, usulü de biliyorsunuz ama bunu yapmayın lütfen.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Ayrıca konuşmanızı bölmek istemedim. "Devlet eliyle çocukları ölüme götüren Bakanlık" ifadesi yakışmıyor.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Nedir MESEM, MESEM nedir? 16 çocuk nerede öldü, 16 çocuk?

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Burası kaba ve yaralayıcı... (DEM PARTİ milletvekillerinin laf atmaları)

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - 16 çocuk nerede öldü?

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sizler de mi katılıyorsunuz? Devletinize böyle bir itham olur mu?

KEZİBAN KONUKCU KOK (İstanbul) - Ya, tespit ya, yapmayın!

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Bu hiçbirimize yakışmaz.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Nerede öldü bu çocuklar, nerede öldü?

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Bu ifadeleri lütfen kullanmayalım.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Nerede öldü bu çocuklar? Anasının babasının evinde mi öldü bu çocuklar?

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Bizim yemin ettiğimiz Genel Kurulda, uyduğumuz İç Tüzük'te temiz dille konuşmamız bize ifade ediliyor.

KEZİBAN KONUKCU KOK (İstanbul) - İnsanlar ölüyorsa, çocuklar ölüyorsa bunun hesabı sorulur, başka yolu yok.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Bunu ifade etmeye, yazılı almaya da gerek yok.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Sayın Başkan, nerede öldü bu çocuklar? MESEM öğrencisi bu çocuklar.

KEZİBAN KONUKCU KOK (İstanbul) - Böyle bir şey olamaz.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Bu hepimizin bu Mecliste, bu ülkenin en kaymak, en önemli tabakasında sözlerimize dikkat etmemiz gerekiyor...

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - MESEM programıyla gönderdikleri işletmelerde öldü, nerede öldü bu çocuklar!