| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 21 .11.2025 |
AYLİN YAMAN (Ankara) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli katılımcılar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, her bireyin ekonomik durumuna bakılmaksızın hizmet alabilmesi erişilebilir sağlık hizmetinde önemli bir koşuldur. Türkiye'de sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için genel sağlık sigortası zorunluluğu mevcuttur. Aylık prim tutarı bugüne kadar brüt asgari ücretin yüzde 3'ü oranında iken bugün yayınlanan Resmî Gazete'de bu oran yüzde 6'ya çıkarıldı. Bugüne kadar 781 lira olan tutar bugünden itibaren 1.560 liraya yükseldi, 1 Ocakta tekrar asgari ücret artışıyla artacak. Hâlen yaklaşık 10 milyon vatandaşın 100 milyar lirayı aşan GSS borcu bulunmakta iken, bu borçları erteleme müjdesi vermiş iken yapılan bu artış bir yerden koyup bir yerden alma durumudur ve başlı başına sağlık hizmetini erişilmez kılmaktadır. Zira GSS borcu olanlar sağlık hizmeti alabilmekte fakat ilaçlarını kendileri ödemek zorunda kalmaktadırlar. Toplam uzman hekimin yüzde 30'u, toplam diş hekiminin yüzde 58'i özeldedir, hekimlere kamuda erişim zorluğu bulunmaktadır. Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla yaratılan kışkırtılmış sağlık hizmeti bir kişinin yılda 12,2 kez sağlık kurumuna müracaat etmesiyle sonuçlanmıştır. OECD ortalaması 6,4'tür. Çözüm bulamayan, sevk mekanizması bulunmayan sistemde hastalar sayısızca sağlık kurumuna başvurmakta, hizmete ulaşamayanlar çözümü, maalesef, acil servislerde aramaktadır. Bu nedenledir ki acil serviste nüfusumuzdan daha fazla hasta bakılmaktadır. 2023 yılı verisine göre acil servislerde yaklaşık 140 milyon hasta bakılmıştır. Tüm ayakta başvuruların yaklaşık yüzde 25'i acil servislerde verilmektedir. Bu durum gerçek acil hizmete erişimi bozmakta, nitelikli hizmeti önlemektedir. Üstelik, acillerde yığılıma rağmen paramedik ve ATT'deki sayısal azlık hekimin iş yükünü artırmakta ve şiddeti tırmandırmaktadır. 10 bin kişiye düşen hastane yatağı sayısı hedefini 33,5 olarak koymuşsunuz bütçenizde, şu anda 31,2. Aslında, hedefleri bölgesel olarak zayıf olduğunuz yerde koymalısınız. Şu anda Batı Anadolu'da koyduğunuz hedeften zaten daha yüksek 41,1; Güneydoğu Anadolu'da 26,3. 10 bin kişiye düşen yoğun bakım sayısı Batı Anadolu'da 7,1 iken Kuzeydoğu Anadolu'da 4,4. Kısacası, bölgesel eşitsizlikler nitelik sorunu yaratmakta. 100 bin kişiye düşen toplam diş hekimi sayısı ortalama 62 şu anda; hedef olarak da 68 konulmuş total olarak. Oysa buradaki hedef, toplam diş hekimi sayısını artırmak değil kamudaki diş hekimi sayısını artırmak olmalı zira şu an diş hekimliğinin yüzde 58'i özelde gerçekleşiyor. Kısacası, bölgesel yatak sayısı ve insan kaynağında derin eşitsizlikler mevcut ama hedefleri genel olarak koymuşsunuz, bölgesel ve kamuya yönelik koymalısınız, ancak bu şekilde nitelikli sağlık hizmetine ulaşabilirsiniz. Ayrıca, pilot olarak başladığınız aile diş hekimliği uygulamanız vardı. Ne oldu bilmiyoruz verileri; bunu da sormak isterim. Zira, çok sayıda ağız, diş sağlığı teknikeri de bize bu soruyu soruyorlar atanabilmek için.
Sağlık personeli yeterli değil, en son ekim ayında sadece 15.247 personel alımı yapıldı; üstelik, bu personel hâlâ göreve başlatılmadı. Birçoğu evlerini kiralamış, maliyetlerini ona göre ayarlamış iken başlangıçlar yapılmamıştır. Ayrıca, birçok sağlık meslek grubu meslek kanunları olmadan güvensiz koşullarda çalışmaktadır. Hemşireler hâlâ OECD verisinin üçte 1'i, üstelik, uzmanlık hemşirelik göz ardı edilmektedir. OECD'deki sağlık hizmet kalite indikatörlerinden 50-69 yaş arası kadınlarda mamografi tarama programında Türkiye 34 Avrupa ülkesinde yüzde 31'le sondan 3'ncüdür. Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanserdir. Türkiye'de her gün 7 kadın serviks kanseri tanısı almakta, 3 kadın bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Sayın Bakan, 13 Haziran 2025 tarihinde TRT ekranlarında yaptığınız açıklamada HPV aşısının yıl sonu itibarıyla ücretsiz olarak uygulamaya başlanacağını duyurmuştunuz. Bu duyuruya uygun şekilde HPV aşılamasının 2025 yılı sonunda başlayabilmesi ve sürdürülebilir olması için bir bütçe ayrıldı mı acaba? Tedavi edilebilir ölüm hızı takip ettiğimiz önemli bir parametre. İskemik kalp hastalığı bizde bu ölümlerin ilk sırasında, yüzde 20'si; pnömoni 2'nci sırada. Tedavi edilebilir ölüm hızı OECD ortalaması 100 binde 80 iken Türkiye şu anda 144. Oysa bu hastaların pek çoğu düzgün kurgulanmış bir sistemde erken yakalanabilirdi.
Obeziteye gelecek olursak 15 yaş üzeri obez ve obez öncesi durumda Türkiye, OECD ortalamasını geçmiş durumda. Ortalama yüzde 54 iken bizde yüzde 56. Biz ne yaptık bunun için? Sokaklarda vücut kitle indeksi ölçtük. Söylediğinize göre 10 milyon kişiyi taradınız, yüzde 65'in yönlendirildiğini söylüyorsunuz yani 6,5 milyon kişi eder. Oysa 286 adet sağlıklı hayat merkezi var bu ülkede. Burada "diyetisyen" "fizyoterapist" "psikolog" "çocuk gelişim uzmanı" diyorsunuz ama bunların atamaları yeterli yapılmıyor. Sağlıklı hayat merkezi başına 23 bin obez hasta eder, sürdürülebilir bir rakam değil. Bu arada, şu anda diyabet oranı yüzde 16,6; OECD ortalaması yüzde 8,6. Konu Sosyal Güvenlik Kurumunun biliyorum ama glikoz sensörlerinin yaş sınırı olmadan ödenmesi hem tıbbi açıdan önemli hem de sağlık ekonomisi açısından son derece önemli.
Koruyucu sağlık hizmetlerinin bütçedeki payı azalmaya devam ediyor; sadece yüzde 27,5'u. Koruyucu hekimlik çok yara aldı Sayın Bakanım. Şu anda kiralarını ödeyemediği için bir bir kapanan aile sağlığı merkezleri var. Şuayıp Bey Sağlık Komisyonunda yılda bin ASM yapacaklarını dile getirmişti, tutanaklarda var. Oysa, 2026 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'na bakıyoruz, Sağlık Bakanlığı hedeflerinde "yılda 100 ASM yapımı" denilmiş. Aile hekimlerinin derhâl kamuya ait binalarda hizmet vermesi çok önemli. Aile hekimleri enflasyon ve yüzde 35 gelir vergisi dilimi nedeniyle özlük haklarında büyük mağduriyet yaşıyorlar. Ayrıca, grup elemanları olarak tanımlanan sağlık ekibi bu koşullarda yaşamayı hak etmiyor. Kamu kadrolarına alınacakları söylenilmesine rağmen asgari ücret altında çalışmaya devam ediyorlar. Üstelik "Aile sağlığı merkezlerinde değer bazlı sisteme geçtik." dediğiniz şey, gerçek anlamda değer bazlı bir ödeme sistemi değil. Palyatif bakım yatağı çok önemli bizim için. Şu anda 7.537 sayısıyla son derece yetersiz. Yaşlanan nüfus yoğun bakımlarda yığılma için iyi bir çözüm olan palyatif bakım mutlaka güçlendirilmeli ama hiçbir hedef göremedim ben bütçenizde.
Evde bakıma gelecek olursak, o da çok önemli ama evde bakımda ülkede maalesef homojen bir yapı yok. Siz de veriyorsunuz hizmeti, Aile Bakanlığı da veriyor ama hizmet tamamen farklı standartlarda. Rehabilitasyon işi son derece önemli. Yine, yaşlanan nüfus ve artan engellilik durumu için inme ve iskemik hastalıklardaki artış için ama rehabilitasyon sistemine dair bir yatırım da görmüyorum ben sizin bütçenizde.
Başka bir konu, MHRS üzerinden yapılan randevulu hasta oranınız şu anda yüzde 50. Hekimlerin baktığı hastaların sadece yüzde 50'si MHRS üzerinden geliyor. Siz ne hedef koymuşsunuz? Yüzde 55 yani böyle bir şey olabilir mi? Bu hekimleri tüketen bir şey zaten, mümkün olduğu kadar düzenli bir sistemde gitmesi gerekiyor.
Bir başka konu, taşere sistemler; laboratuvar ve radyolojide gördüğümüz. Son derece hasta ve çalışan güvenliğini tehdit eden maliyet odaklı sistemlerin derhâl terk edilmesi gerekiyor. Burada konunun uzmanları, laboratuvar ve radyoloji teknikerleri yerine çok farklı görev tanımlarında insanlar çalışıyor ve maliyet odaklı. Bakın, artan MR ve CT'lerde onun da sorumluluğu var.
Son olarak, tek sağlık yaklaşımıyla bitirmek isterim. Veteriner hekimler hâlâ sağlık meslek grubunda sayılmıyorlar. Harç uygulamasını koyarken sağlık meslek grubunda olduğunu hatırladığınız bu meslek grubunun önemi önümüzdeki yıllarda çok daha iyi anlaşılacak. İnsan, hayvan ve çevre üçlüsüne bütüncül bakmak demek olan tek sağlık prensibini benimsemekte geç kaldık maalesef. Zoonozlar ve gıda güvenliği önümüzdeki döneme damgayı vuracak ama biz hazırlıksızız. Merkezî bütçenin yüzde 7,8'ini alan Sağlık Bakanlığı, bütçenin yanlış dağılımı ve önceliklendirme sorunu nedeniyle sağlık sisteminin geleceği konusunda maalesef güven vermiyor.
Teşekkürler.