| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/280) ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/279) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 30 .10.2025 |
CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, değerli bürokratlar, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle ben de sizleri saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Yeni bir bütçe dönemindeyiz, bütçemizin ülkemize hayırlı olmasını bekliyoruz.
Bütçe denilince akla sonuçta rakamlar, paralar gelir, bütçe giderleri, bütçe kalemleri, giderleri gelir ancak bütçeden sadece bir harcama, sadece bir parasal gelir ya da gider olarak değil de bütçenin halka nasıl yansıdığına bakmamız lazım diye düşünüyorum. Bu bütçe geçtiğimiz bütçelerde olduğu gibi yine halkta, çiftçide, esnafta, işçide, işsizde, öğrencide, kısacası toplumun bütün katmanlarında bir umut yaratan bütçe mi yoksa yine umutsuzluk yaratan bir bütçe mi geçtiğimiz bütçelerde olduğu gibi? Buna bakmak lazım. Vatandaşımızın yüzü gülecek mi? Gençlerimizin umudu artacak mı? "Yurt dışına fırsat bulursam giderim." diyen gençler ülkemiz topraklarında kalarak nasıl mücadele edeceğine dair burada kendini görebilecek mi? Bu yıl ektiğinden zarar eden çiftçimiz "Evet, gelecek yıl ekersem kazanacağım." diyebilecek mi? Kepengini belki de günlük borçla kapatan esnaf yarına umutlu bakabilecek mi? Bugün işsiz olan gencimiz "Yarın iş bulurum." umudu taşıyabilecek mi? Yani aslında bütçeden beklentilerimiz bunlar olmalı. Bugün sokakta yüzü gülen insan kalmadı, yirmi üç yıldır iktidardasınız, artık insanların yüzü gülmez oldu. Şöyle bir sokağa çıkın bakın yani hayatından memnun olan kaç kişi var? Mutlu bir azınlık dışında "Evet, ben hâlimden memnunum, durumum iyi, rahatım." "Aldığım emekli maaşı bana yetiyor." "Asgari ücret bana yetiyor, kiramı ödeyebiliyorum, çocuğuma harçlık verebiliyorum." diyebilen kaldı mı? Bunlara bakmak lazım. Burada biz rakamları konuşacağız ama bu rakamların işte, topluma ne kazandırdığını aslında sorgulamamız gerekiyor. Yani şurada gördüğümüz şudur ki yapılan bütçeler ve tüm programların maalesef ki yeterli olmadığını ve gerçekten mutlu olmayan bir halk yarattığını söylemek zorundayım.
Şimdi, 2026 yılı bütçesine daha 2 trilyon 742 milyar liralık bir bütçe açığıyla başlıyoruz. Şimdi, değerli arkadaşlar, 2020 yılında bütçe açığı 172,7 milyar iken bugün ifade ettiğim gibi 2 trilyon 742 milyar yani 16 kat artmış, altı senede 16 kat. Faiz dersek; 2020 yılında bütçeden 133 milyar lira faize ayrılmış, bugün ise öngörülen bütçenin tam 20 katı yani 2 trilyon 740 milyar civarında bir faiz var, orada da 20 kat. Yani bu bütçenin çok önemli bir kısmı faiz açığı vermekte ve yine çok önemli bir kısmının da daha baştan faize ayrılan bir bütçe olduğunu görmekteyiz.
Değerli arkadaşlar, ifade ettiğim gibi toplumun mutlu olması, huzurlu olması ve herkesin yarına güvenceli bir şekilde bakabilmesi gerekir; esas olan budur, iktidarın en önemli görevi bu olmalı. Bunu sağlarken de başta, herkese eşit davranmalı, herkese adil olmalı, hukukun herkese tarafsız uygulanmasını sağlamalı yani benden ve senden ayrımını yapmamalı. Bugün Türkiye'nin en önemli sorunu budur. Bugün Türkiye'de "İktidardansan her şey iyi, değilsen her türlü cezaya açıksın." anlayışı var.
Bakın, değerli arkadaşlar, 31 Mart seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi kırk yedi yıl sonra 1'inci parti oldu ve 411 belediyeyi kazandı; 14 büyükşehir belediyesi, 21 il, toplam 411 belediye. İktidardan gideceğinizi anladığınız andan itibaren neler gelişti? Bakın, Sayın Cumhurbaşkanının talimatıyla, "Cumhuriyet Halk Partili belediyeler silkelensin." talimatıyla, AKP'li belediyeler zamanında yapılmış olan vergi borçları, SGK borçları Cumhuriyet Halk Partili belediyelerden kesilmeye başlandı ve bunun neticesinde orada yaşayan vatandaşlarımıza hizmet için harcanacak olan paralar kaynaktan kesilmeye başlandı ve devam ediyor; neredeyse yüzde 40'a yakın bir kaynaktan kesim var.
Bu konuyu açmışken, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, Balıkesir Sındırgı ilçesinde son günlerde art arda depremler yaşanmakta bildiğiniz gibi; bu belediyemizin, bütçesinin tam olarak ödenmesine ihtiyacı var. Tabii ki sadece bu belediye değil, bütün belediyelerin ödeneklerinin eksiksiz bir şekilde verilmesi gerekmekte ancak özellikle de güncel olduğu için, Sındırgı Belediyesinden bu yüzde 40'a yakın kesintinin sona erdirilmesi şarttır çünkü orada depremin yarattığı sorunların çözümüyle ilgili konular var.
Şimdi, "ayrımcılık" diyoruz; evet, ayrımcılığı her yerde yapıyorsunuz; bunu söylemek zorundayım. Bir taraftan Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin gelirleri kesilmekte, bir taraftan da Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin hizmetlerini açıkça engelliyorsunuz. Tekrar söylüyorum: Burada yapılan hizmet sadece belediyenin hizmeti değil, halka hizmettir, halk bu hizmetten yararlanmakta. Orada yaşayan halkın içerisinde her partiye oy vermiş vatandaşımız var. Dolayısıyla, belediyenin hizmetini engellediğiniz anda halkın genelini cezalandırmış olmaktasınız. Bir örnek vereceğim: Antalya 4'üncü aşama raylı sistem hattı var; Konyaaltı ve Varsak bölgesini kapsayan bir 4'üncü etap raylı sistem. 30 Nisan 2024 tarihinde ihalesi yapıldı, 21/8/2024 tarihinde 12 milyar 436 milyon bedelle sözleşmesi imzalandı. Kısacası, Antalya'nın en önemli projesi ve bu proje, Antalya ulaşımını rahatlatacak bir proje; bir kısmı yerin altından geçecek bir raylı sistem ve sonuç itibarıyla Antalya trafiğinde herkesin yararlanacağı yani CHP'lisi de AKP'lisi de herkes yararlanacak bu projeden ve bu projenin ihalesi yapıldı; yüzde 85'i dış kredi, yüzde 15'i öz kaynakla karşılanacak ve üstelik hazine garantisine de gerek yok. Şimdi, size şunu söyleyeyim: 2024 Yılı Yatırım Programı'na alınmadı, Büyükşehir Belediyesi tarafından talep edildi, 2025 Yılı Yatırım Programı'na da alınmadı yani siz bunu yatırım programına almayınca bu projenin inşaatına başlanamamakta ve böylelikle de Antalya trafiğinin daha da zor bir trafik hâline gelmesine sebebiyet vermektesiniz. Strateji Daire Başkanımıza buradan sesleniyorum: Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız siz de buradasınız, talimat veriniz ve bu proje 2026 yılı yatırım programına alınsın. Aksi hâlde, almadığınız takdirde Antalya trafiğini rahatlatacak bu projeyi engellediğinizi buradan ifade etmek istiyorum. 2026 yılı yatırım programına Antalya 4'üncü etap raylı sisteminin alınmasını bekliyoruz ve istiyoruz. Antalya halkı bunun takipçisidir. Bu proje geciktiği takdirde bunun hesabını iktidardan soracaktır.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, "Tarımda planlama sorunu var." dedik geçtiğimiz bütçe görüşmelerinde. İlk defa geçen yılki bütçeden sonra tarımda bir planlama çalışmasına başlandı. Bu planlama çalışması yapılırken, inanın, herhâlde, masa başında oturarak bu işleri yaptılar ve sonuçta Antalya'da en çok ekim dikim yapılan yerdeki ürünler yasaklandı; örneğin, Korkuteli ilçesinde bölgenin en çok patatesi üretilir, patates üretimi yasaklandı; başka bölgelerde fasulye üretimi yaygın, fasulye üretimi yasaklandı yani bu konuların bir gözden geçirilmesi talimatı vermeniz gerekir.
Tarım alanlarına ve su kaynaklarına açık saldırılar var; bunların yeniden ciddi bir şekilde ele alınması gerekir. Tarım alanları ve su kaynakları yok edilmesin.
Toplulaştırma projelerinden bahsettiniz, 375 projeden. Antalya Aksu Karaöz bölgesinde yapılan toplulaştırma projesi vatandaşı birbirine düşürmüş vaziyette, vatandaşın ekili dikili alanları birbiriyle karıştırılmış ve sonuçta ihtilaflara yol açan bir toplulaştırma yapılmış durumda. Bu konuya da lütfen el atın ve oradaki vatandaşların mağduriyetini giderin.
Ve yine, Antalya eski adıyla SSK Hastanesi, yeni adıyla Atatürk Devlet Hastanesi şu an kapatılmış vaziyette, kapatılmakta. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, bakın, buradan sizlere şunu hatırlatayım: Bu hastane Antalya merkezinde hastanın en kolay ulaşabileceği bir yer. Daha projesinin, eğer gerçekleştiyse, inşaat proje ihalesi geçen hafta yapıldı, yapıldıysa. Şimdi, projesi yapılacak, altı aylık süresi var. O projeye göre inşaat ihalesi çıkacak. Sonuçta belki de her şey yolunda gitse bir buçuk sene ama hastane bugünden kapatılıyor uydurma gerekçelerle. Antalya merkezindeki bu hastanenin kapatılması doğru değildir, yeni inşaata başlanıldıktan sonra gene kapatma ya da en azından bölümlerin azaltılması ihtiyacı var. Bu konuya da sizin el atmanızda fayda olduğunu düşünüyorum çünkü orada hem hastalar mağdur olacak hem de bölge esnafı bundan zarar görecek. Bu konu çok önemli bir konu.
Değerli arkadaşlar, bu iktidarın özellikle yargıyı kullanarak Cumhuriyet Halk Partili belediyeler üzerinde ciddi bir baskı oluşturduğunu, sadece yargı da değil, gönderilen müfettişler üzerinden de belediyeler de şekillendirmeler yaratıldığına şahit oluyoruz; örneğin, Antalya'da kendisiyle ilgisi olmayan bir meseleden dolayı Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek hakkında bir tutuklama kararı verildi aynı Adana'da olduğu gibi, aynı İstanbul'da olduğu gibi. Belediye Başkanımızla ilgili ifadeler verenlerin gizlilik kararı nedeniyle kendilerinin dahi ulaşamadığı ifadeler basına yansır vaziyette, servis edilir vaziyette. Modern hukuk sisteminde delilden şüpheliye gidilir ancak bizim uygulamalarımızda önce şüpheliyi yakala, tutukla, ondan sonra da delil yarat anlayışı var ve bunun sonucunda bürokratları içeriye attılar. Bir müddet sonra onların ifadeleriyle, onları efendim, itirafçı yaparak birtakım delil yaratmaya çalışıldı. Ve yine Antalya'da iş adamları gözaltına alındı, tutuklandı ve bir müddet sonra da onlar üzerinden deliller yaratılmaya çalışıldı ve Antalya'da hangi işin, olayın kime gideceğini herkes biliyor, herkes bilir. İşte, belirli olaylarda AKP'yle yakın, içerisinde olan, dirsek temasında olan kişilere gelindiğinde ise bu soruşturmalar durdu. Aynı olayda iktidara yakın olan kişileri savcı ifadeye çağırırken neredeyse "Ya, zahmet verdik kusura bakmayın, gelin, sizin bir ifadenizi alalım." deyip gönderirken belli kişilere de sabah operasyonlarıyla gözaltına alma işlemleri yapıldı. Bu uygulamalar tabii ki vicdanları yaralamıştır çünkü bu yapılan işlemlerde, ifade ettiğim gibi, hangi olayda hangi AK PARTİ'li veya AK PARTİ'ye yakın kişiler olduğunu herkes bildiği hâlde o kişilere dokunulmaması bu soruşturmalardaki samimiyeti ve bu soruşturmalardaki tarafsızlığı yok etmiştir. Şu an iddianame dahi hazırlanmadı, iddianame dahi yoktur ama olmayan bu iddianame üzerinden günde 15 ilaç kullanan, sağlık sorunları olan belediye başkanımız şu an tutuklu vaziyette. Tabii ki sonuçta iddia varsa herkes hakkında soruşturma açılabilir, herkes hakkında yargılama yapılabilir, ona kimsenin bir şey diyeceği yok ama bu yargı sadece Cumhuriyet Halk Partililer aleyhinde mi çalışıyor? Bu yargı, bu işin ucu AKP'lilere dayanınca niye soruşturmalarda farklı uygulamalara gidiyor bunu da biz sormak zorundayız. Biz de bu soruşturmalar bu şekilde, taraflı bir şekilde devam edecekse hangi olayın altında iktidara bağlı hangi kişiler olduğunu burada açıklamak zorunda kalacağımızı ifade etmek durumundayız. Tarafsızlığa davet ediyoruz, yargıyı tarafsız ve bağımsızlığa davet ediyoruz. Böyle dönemlerin yaşandığı bir süreçteyiz. O bürokratlar, o iş adamları, ifade ettiğim gibi, Emniyete ilk götürüldüğünde önce gerçek ifadelerini veriyorlar, arkasından adliyeye götürülüyor, gerçek ifadelerini veriyor, olayla ilgisi olmadıklarını söylüyorlar, bilgileri olmadığını söylüyorlar ama hiçbir gerekçe olmadan tutuklanıyorlar. Aradan bir hafta, on gün, on beş gün geçtikten sonra bir kısmının malına el konuluyor, kayyum atanıyor ve ifadelerini değiştirmek zorunda bırakılıyor. Bugünleri yaşıyoruz. İşte, bu şekilde elde edilen delillerle belediye başkanımız içeride tutuluyor. Biz herkesi adalete davet ediyoruz, herkesi vicdanlı olmaya davet ediyoruz çünkü adalet herkese lazım, hukuk herkese lazım ve herkesi vicdanlı olmaya davet ettiğimizi ifade etmek istiyorum.
Son olarak, değerli arkadaşlar, ülkemizin gelişmesi noktasında her aşamada görev yapan kamu mühendislerimiz var. Kamu mühendislerimiz ülkemizin her alanında; inşaatlarda, fabrikalarda, yollarda, şantiyelerde, her yerde görev yapmaktalar ancak gerçekten başta ekonomik olmak üzere çok farklı sorunları var. Ülkemizde 75 bin kişi olan kamu mühendislerimizin 60 bini kamuda, 15 bini de belediyelerde çalışmakta. Yine, teknik hizmetler sınıfında da 80 bin kamu mühendisimiz var. Ülkemizin gelişmesi noktasında en önemli hizmeti yapan mühendislerimizin bütçeden aldıkları pay on binde 2 seviyelerinde dolayısıyla aldıkları ücret çok düşük. Kamu mühendislerimizin hak ettiği şekilde ücretlerinin iyileştirilmesi gerekmekte, diğer sorunları yanında özellikle de maaşlarının iyileştirilmesi beklentisi var. Bu konuda da, bu bütçe döneminde önemli ve sağlıklı adımlar atılmasını bekliyoruz.
Bütçemizin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum, saygılar sunuyorum.