KOMİSYON KONUŞMASI

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Evet, teşekkür ediyorum.

Sayın Yılmaz, bütçeniz büyük patronlara, finans oligarşisine, uluslararası tekellerle iç içe geçmiş holdinglere hayırlı olsun. Zaten başka kimseye de hayrı yok bu bütçenin. Bunu bütün bakanlıkların görüşmesinde kalem kalem ortaya sereceğiz ama ben madem bugün geneli üzerine konuşuyoruz, bütçenin genel ruhu üzerine bir şeyler söylemek istiyorum. Siz bütçe sunuşunuzda dediniz ki: "3 tarihî eşiği aynı anda aşmayı öngörüyoruz. Millî gelirimiz 1,5 trilyon doların üzerine çıkarken kişi başına 17 bin doları aşacak bir gelirden bahsediyoruz. Türkiye yüksek gelirli ülkeler grubunda girecek." Ben buradan size sormak istiyorum: Bu 3 tarihî eşiği kimin için, hangi Türkiye için aşmayı düşünüyorsunuz? Çünkü bizim için cevaplar açık. Bu 3 eşik şunu anlatıyor Sayın Yılmaz: Bir: Büyük sermayenin birikim sınırlarını aşması için her yöntemi devreye sokacaksınız görünen o ki. İki: Emeğin örgütlü gücünü kırmak için her aracı da kullanacaksınız bu dönemde. Üç: Saray düzeninin siyasal eşiklerini de aşmayı düşünüyorsunuz anlaşılan. Faşizme yönelişin hızlanacağı açık. Bu 3 eşik için 3 ayak birlikte çalıştırılıyor. Tekellerin çıkarını korumak için ekonomi, tekellerin ekonomi programını sorunsuz hayata geçirmek için muhalefeti, örgütlü güçleri sindirme siyaseti, bütün bunların üzerinde inşa edilen saray rejimi için hukuki düzenlemeler. Bu bütçe bunun aslında bütçesi. Bu bütçe tekellerin, saray oligarşisinin ve emperyalist blokların çıkarlarına göre biçimlendirilmiş bir yol haritası ve siz bu yol haritasına hepimizi dâhil etmeye çalışıyorsunuz. Yokuz Sayın Yılmaz. Bu bütçe sarayın siyasal baskı düzeninin bir finansman planı.

Bakın, rakamlarla konuşalım: 2026 bütçesinde gelirler ile giderler arasında 2 trilyon 700 milyarlık açık öngörülüyor. Bunun 2 trilyondan fazlası faiz gideri. Halkın cebinden alınan her 100 liranın 11 lirası doğrudan bankalara, finans oligarşisine gidiyor. Bu ülkede en güvenli, en kârlı sektör üretim filan değil, devlete faizle borç vermek aslında. Elektriğe, suya, benzine, KDV'ye, ÖTV'ye yapılan zamlarla da bu borcu halka ödetiyorsunuz. Dolaylı vergilerin oranı yüzde 70'in üzerinde yani işçi, memur, köylü, emekli her alışverişinde patronun faizini finanse ediyor sayenizde. Siz diyorsunuz ki: "Bir refah bütçesi." Vallahi, tekelci sermayeyi korumak için zırh, halkın en temel ihtiyaçları için kısıtlama bütçesini hiç kimseye "refah bütçesi" diye yutturamazsınız.

Diyorsunuz ki: "Kişi başına gelir 17 bin doları aşacak." Şimdi, bakın, TÜİK verilerine göre, nüfusun en yoksul yüzde 20'si toplam gelirden sadece yüzde 5 pay alıyor Sayın Yılmaz, Türkiye'de en zengin ve en yoksul nüfus kesimleri arasındaki makas tarihin en açık seviyesinde. Yani o 17 bin dolar bu halkın yüzde 80'ine uğramıyor bile. "Yüksek gelirli ülke olacağız." diyorsunuz, kimin yüksek geliri? Ben size üç örnek vereceğim. Bir: İzmir'de bir Amerikan tekeli TPI, yıllarca işçilerin alın terini sömürüp işçilerin tüm alacaklarını bırakıp kaçıp gitti, arkasından bir su dökmediğiniz kaldı. İki: Alman devi DIGEL patronu "Ben Anayasa, İş Kanunu filan tanımam, zaten bana da 'Yasa masa ayağına dolanmayacak.' dedikleri için buraya geldim." dedi; çiğnemediği yasa kalmadı, seyirci kaldınız. Üç: Şık Makas patronu 4 bin işçinin ücretine çöktü, kıdem haklarını gasbetti, hâlâ teşvik veriyorsunuz ona. Küçük işletmeler kapanıyor, esnaf borçla ayakta kalmaya çalışıyor, köylü tarlayı tapanı sattı, topraklarını büyük tekellere satıyor artık; bir tekele karşılık yüzlerce işletmeyi, o işletmelerin yani üreticilerini, o işletmelerin işçilerini feda ediyorsunuz. OVP yenilendi, bütçe ona göre hazırlandı, bu iki belge de açık: Yerli, yabancı tekellerin çıkarları garanti altına alınacak, ücretler baskılanacak, vergi yükü emekçinin üzerine yıkılacak, yeni zamlar, işten atmalar yoğunlaşacak, "Yeter!" diyene sallanan sopa kalınlaşacak. Bu bütçe sermayeye güven veriyor ama halkın yoksullaştırılmasıyla, korkutulmasıyla, halkı susturmak için çetelerin ortalığa salınmasıyla sağlanacağını da söylüyor aynı zamanda. Bakın, faşizm sadece polisle, yargıyla, yasakla, yasayla kurulmaz; asıl olarak bütçeyle kurulur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.

Sayın Çelenk...

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Sayın Başkan, yalnız, bugün konuşan herkes uzun uzun sözlerini tamamlayabilme olanağına sahip oldu.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Kararlarımızı aldık Sayın Demir.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Bu beş dakikaya bir dakikayı bile çok görmek gerçekten çok antidemokratik.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Karaca Demir, Komisyon kararı aldık, oyladık. Kurallara hepimizi uymak zorundayız.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Sizin milletvekillerinin söz hakkını korumak gibi bir göreviniz var.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Benim şöyle bir görevim var: Benim Komisyon çalışmalarını...

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Artı bir dakikayı kullandırmamanız çok antidemokratik.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Hayır, böyle bir usul yok.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Bakın, bugün herkes söz hakkını en uygun biçimde kullandı, sözlerini tamamladı...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Karaca Demir, Sayın Çelenk bekliyor.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Bir dakikayı bile çok görmek bu bütçenin ruhuna da gerçekten çok uyuyor; tebrik ediyorum!

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Karaca Demir, Sayın Çelenk bekliyor.

Biz usulle alakalı konuşmalarımızı yaptık, Komisyon olarak kararlarımızı aldık, kurallarımızı koyduk ve Parlamento kural koyan bir yer, herkes kurallara uyarsa daha sağlıklı müzakere yaparız.

Sayın Çelenk, buyurun.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Elbette, ama herkesin söz hakkını uzatmak gibi bir şey işlettiniz bugün.