| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/280) ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/279) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 30 .10.2025 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Teşekkürler Başkanım.
2026 bütçesi işçi, çiftçi, esnaf, memur, emekli, işsiz, kadın, genç, engelli, hatta sanayici için bir umut bütçesi değil; staj ve çırak mağdurları, emeklilikte adalet arayan ve kademeli emeklilik bekleyenler, taşeronda kalıp kadro alamayanlar bu bütçede yer bulmuyor. 2026'da, bütçede, rahat yüzü görmeyenler için yine bir umut yok.
Tarım açısından bakarsak durum daha da vahim. Tarım Kanunu'nda millî gelirin yüzde 1'inin çiftçiye destek verileceği yazıyor. 2026 yılı millî gelirinin yüzde 1'i 722 milyar lira yapıyor, çiftçiye bütçeden ayrılan ise yalnızca 168 milyar lira. Esas düşündürücü olan, Tarım ve Orman Bakanlığının 2026 yılı bütçesi 540 milyar 840 milyon lira yani kanuna göre destek olarak vermek gereken tutardan daha az Bakanlığın bütçesi var. Destekler hasat öncesi ya da hasat sürecinde değil neredeyse bir yıl sonra veriliyor. Yılbaşında çiftçilerin bankalara borcu 899 milyar 745 milyon iken takipteki kredi borcu 4 milyar 480 milyon 112 bin liraydı, on ayda 1 trilyon 100 milyar lira borç çıkmış bulunuyor. 10 milyar 303 milyon 927 bin takipteki kredi borcu durumuna erdi. 1 trilyon 100 milyar lira da bankalara kredi borçları var. Traktöre, tarlaya haciz geliyor; yetmedi hayvanlara hatta depodaki buğdaya haciz gelen bir süreç yaşanıyor. Tüm kesimlerin bu yıl 8 milyon 654 bin icra dosyası gelmiş ve toplamda 24 milyon 781 bin 747 derdest bulunan dosya var. Geçmiş dönemde silinmelere rağmen icra dosyaları azalmıyor. Sürekli tarımda ihracatçı olduğumuzu söylüyorsunuz; fındık, kayısı, üzüm, incir, limon gibi ürünlerde ihracatçıyız doğru ama hububatta ve bakliyatta ise arz açığımız var ve ithalatçıyız. İki yılda nohutta üretim kaybımız 247 bin tonu buldu. Ana vatan ülkemiz olan mercimek de iki yıldaki kaybımız 194 bin ton, ürettiğimizin neredeyse 1 kat fazlası da ithalat yapıyoruz. Kuru fasulyede 2002 yılına kadar ürettiğimizi bu yıl da üretiyoruz, nüfusumuz 30 milyon artmış, 2002 üretiminde kalmışız. 2025 yılı Ekim ayı TÜİK verilerine göre meyvedeki kaybımız bir yılda 8 milyon tonu aştı. Kayıt dışıyla 10 milyona yakın ürün kaybı var. Elmada yüzde 48,3, kirazda yüzde 70,6, zeytinde yüzde 34,7, limonda yüzde 34,8 kayıplar yaşandı. Tahılda ve bitkisel üretimde iki yılda yaşanan kayıp da 8 milyon ton ama Bakanlığın sitesine girdiğin zaman veriler var, neredeyse her konuda yeterlilik gösterdiği dönemdeki üretime göre önemli ölçüde ürün kaybı yaşandı. 2023 yılında 22 milyon ton buğday üreten olan ülkemizde 17 milyon 900 bin tona üretim geriledi. Biri zirai donla açıklanır, biri kuraklıkla. Peki, bu buğdaydaki kayıpta çiftçiye sağlanan bir destek var mı? Yok, sıfır destek. Üretim neredeyse 4 milyon ton kaybedilmiş durumda. Hayvancılıkta da durum vahim. 2010 yılında başlayan hayvan ithalatında bugüne kadar 10 milyon baş hayvan ithal edildi, ne hayvancılıkta sorun bitti ne ette sorun bitti. Cumhurbaşkanlığı program kitabında büyükbaş hayvan varlığı 16 milyon 800 bin baş yazıyor. TÜİK'deyse 17 milyon 188 bin baş yazıyor. Bu yıl şap yaşandı, sorduk "Şaptan kaç hayvan öldü? Kaçı şartlı kesime gitti? Bu anlamda üreticinin kaybı ne? Ne kadar destek verildi." diye, açıklanmadı. Şu şaptan Türkiye'nin 81 ilinde yasaklama geldiğine göre kaç hayvan öldü? 2023 yılında 818 bin, 2024 yılında 559 bin hayvan ithal ettik. Programda bugün baktığım, okuduğuma göre 895 bin de bu yıl sonuna kadar hayvan ithalatı görülüyor. Yerli ırkımız 1 milyonun altına gerilemiş, neredeyse kendi bölgelerimize ait ırkın sonu geliyor.
Merkez Bankası Başkanı -geldiğinde- mayıs ayında Meclisteki sunumunda "Burada zirai donun önemli etkisi olmayacak." dedi, Tarım Orman Bakanı "Arz açığı bulunmayacak." dedi, Sayın Cumhurbaşkanına da bilgiler böyle arz edilmiş olmalı, o da benzer açıklamalar yaptı, sonra Merkez Bankası Başkanı bu ayın içinde geldi, zirai dondan, kuraklıktan bahsetti. Şimdi, beş ay önce bu öngörüde bulunduklarında, o zaman mayısta beni dinleselerdi Bakanlığın o kadar elemanına ya da Merkez Bankasına rağmen ben mayısta bunları anlatmıştım ve paylaşmıştım kamuoyuyla. Onun için de öngörülerde bir sorun var, verilerde bir karmaşa var. Üretici, çiftçi çalışanlar, emekliler çok zor şartlarda yaşam mücadelesi verirken fahiş fiyat mücadelesinde de sonuç alınamıyor. Türkiye israfta da yüzde 35...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Başkanım, daha 1'inci sayfa bitti.