| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/280) ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/279) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 31 .10.2025 |
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Meclis Başkanım, Komisyonunun saygıdeğer üyeleri, sayın milletvekilleri, bürokratlarımız, basın mensuplarımız, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok bilinen bir şey vardır, kuvvetler ayrılığını hem Anayasa'mız hem bizler sayarken şöyle başlarız: Yasama, yürütme, yargı yani "yargı, yürütme, yasama" demeyiz ya da "yürütme, yasama, yargı" demeyiz. Bu, şudur: Anayasa'da da zaten buna göre tanzim edilmiştir, 7'nci maddeyle yasama, 8'inci maddeyle yürütme, 9'uncu maddeyle de yargı yetkileri tanımlanmıştır. Bu girizgâhı şunun için yapıyorum Sayın Başkanım: Temsil ettiğiniz makam hem bizlerin hem aziz milletimizin en yüce makamıdır, bu makamdan daha büyük bir makam yoktur, Külliye buna dâhildir bence yani yürütme buradan üstün değildir. Anayasa'mız zaten kuvvetler ayrılığını birbirlerine üstünlük olarak değil, uyum ve eşgüdüm bakımından tanımlamıştır. Şimdi, hâl böyle olunca hem bugün Meclis bütçemizi, Sayıştayı ve -kanunu yaparken çok umutlandığım ama beni hayal kırıklığına uğratan- Ombudsmanlık müessesemizin bütçelerini görüşeceğiz. Hayırlı olmasını peşinen temenni ediyorum.
Bugün görüşülen bütçeler devletin vicdanını, denetimini ve itibarını temsil eden 3 kurumun bütçesidir, böyle bakabilmek lazım. "Türkiye Büyük Millet Meclisi nedir?" diye yoldan geçen kime sorsanız "Millî irade" der, yediden yetmişe herkes böyle söyler. "Türkiye Büyük Millet Meclisi millî iradenin tecelligâhıdır." deriz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1920'de Meclisin açılışında şöyle demiştir: "Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır." Yani çatısı altında bulunduğumuz bu müessese milletin ta kendisidir, millî iradenin ta kendisidir ve burası milletin sorunlarının konuşulması gereken ve çözüm bulunması gereken, milletin derdiyle dertlenilmesi gereken, milletin hâliyle hemhâl olunması gereken bir müessesenin içinde üyeleri olarak bulunuyoruz. "Türkiye Büyük Millet Meclisi" deyince akla 86 milyonun temsili gelir, millî irade gelir; baskıyı, dayatmayı, tahakkümü reddeden Gazi Meclis gelir. Bu Meclis iki defa gazilik unvanını boşuna almamıştır. İkisinde de baskıya, işgale, haksızlığa, hukuksuzluğa direnen ve millî iradeye, milletin egemenliğine sahip çıkan bir Meclisten bahsediyoruz. Onun için çok kutlu, çok yüce bir Meclisin üyesi olduğumuzu da hiçbirimizin unutmaması gerekir.
Ancak fiiliyatta milletin derdiyle dertlenilmesi, çözüm bulunması gereken Mecliste -şimdi tek tek sayarsam çok zaman alacak ama- birçok konuyu gereği gibi konuşmadık, çözüm üretmedik. "Neye çok konuşmadık, çözüm üretmedik?" derseniz, kayyum atanan belediyelerde yürütülen süreçlerle ilgili çok konuşamadık, çözüm üretemedik. İsrail'in Gazze'de yaptığı soykırıma rağmen Türkiye'nin İsrail'le ticaretini çok konuşamadık, çözüm üretemedik. Suriye'de gerçekleşen yönetim değişikliğini çok konuşamadık, çözüm üretemedik. AK PARTİ iktidarlarının yanlış politikalarından dolayı oluşan göçmen ve sığınmacı politikalarının ülkeyi düşürdüğü hâli konuşamadık, çözüm üretemedik. Okul içi ve okul çevresi güvenliğini, öğrencilerimizin uyuşturucu bataklığına düşürülmesini konuşamadık, TOKİ mağdurlarını konuşamadık, tarım sektöründe yaşanan sorunları hiç konuşamadık; KDV ve ÖTV oranlarındaki yükselmeleri, temel ihtiyaç ürünlerindeki aşırı fiyat artışını, ekonomik krizi, ülkemizin vergi sistemindeki adaletsizlikleri, orman yangınlarındaki kifayetsizlikleri, öğretmen istihdamını, eğitim alanında son yirmi yılda yaşadığımız garabeti konuşamadık, çözüm üretemedik. Liselere geçiş sisteminden üniversiteye giriş sistemine kadar yaşanan sıkıntıları, haksızlıkları konuşamadık. Organize suç örgütlerinin devletle bağlantılarını, illiyetini ve bu kadar yaygınlaşmasını, dünyanın bütün mafya liderlerinin Türkiye'de çöreklenmesine âdeta seyirci kaldık maalesef. Akbelen Ormanı'ndaki maden arama faaliyetleri için seyirci kaldık. Türkiye'ye ait bazı Ege adalarının, aidiyeti belirsiz coğrafi formasyonların Yunanistan tarafından âdeta işgaline ve silahsızlandırılmakla mükellef oldukları adaları Yunanistan'ın silahsızlandırmamasını konuşamadık, çözüm üretemedik. Deprem riski taşıyan bölgelerde araştırma yaparak alınması gereken önlemleri konuştuk, çözüm üretemedik. Deprem nedeniyle kaybolan vatandaşlarımızı konuştuk, bulamadık.
Sayın Başkan, sunuşunuzda çok güzel bir şey söylediniz, "Biz, Meclise verilen 189 yazılı soru önergesinin neredeyse tamamını süresi içinde cevapladık." dediniz, teşekkür ederim. Ama mesela, 28'inci Dönemde 34.026 adet yazılı soru önergesinin sadece 4 bin tanesinin süresi içinde cevaplanması da Sayın Başkanım, hepimiz adına sizin yürütmeye "Ne yapıyorsunuz kardeşim?" demeniz gereken bir noktadır. Eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi denetim faaliyeti yapmıyorsa kapatalım gitsin. Türkiye Büyük Millet Meclisi yürütmeyi denetlemiyorsa, uhdesindeki Sayıştay üzerinden, Sayıştay raporlarına da dayalı olarak "Bu nedir kardeşim?" diyemiyorsa... Arkadaşlar, evet, siyasi aidiyet içerisinde bağlı bulunduğunuz partiyi, iktidarı desteklemek sizin doğal göreviniz. Muhalefet olarak da bizim orta yerdeki yanlışları söylememiz... Kimi zaman bazı şeylerin partilerüstü olduğu konusunda bir mutabakatımızın da olması gerekir, o şudur: Milletin kör kuruşunun partisi olmaz. Milletin kör kuruşuna kim gadrediyorsa, kim ona el koyuyorsa, el uzatıyorsa bu, AK PARTİ'nin de CHP'nin de HDP'nin de İYİ Partinin de MHP'nin de YENİ YOL'un da meselesidir. Burada particilik, partizanlık olmaz, olmamalıdır. Biraz sonra zamanım olursa örnekleriyle bazı şeyleri zaten söyleyeceğim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi bu sistemle birlikte -en yüce organ dediğimiz- atanmış bakanların geçmiş dönemlerde milletvekillerine yönelik küstahlıklarına tanık oldu. Bu bütçede, umarım ve dilerim, bunlara hem siz Sayın Meclis Başkanı olarak müsaade etmez, önden yürütmeyi uyarırsınız hem de bu küstahlıklara artık fazla seyirci kalınamayacağının da bilinmesi gerekir.
Arkadaşlarımız söyledi, geçen dönem Meclis Başkanımız Sayın Şentop danışmanlarımızla ilgili bir kanun teklifi verdi fakat sonuç alınamadı maalesef. Biz, şimdi siz de belirttiniz, bir toplantı yapılmış, memnun olduk. Danışmanlarımız burada çok önemli bir görev ifa ediyorlar. Amerikan Parlamentosunu, Senatosunu ve kongresini bilenler bilir; orada millet senatörlerden, kongre üyelerinden çok "staff"larla meşguldür, bu işleri sevk ve... Yani "staff"lar çok etkili, yetkilidir, daha işlevseldir. Türkiye'de de danışmanlarımızı biz çok geride bırakıyoruz hak hukuk konusunda. Türkiye'nin genelinde olduğu gibi Mecliste de danışmanlarımıza yönelik bu haksızlıklar, tazminatları başta olmak üzere... Meclis içinde danışman; ameliyat olacak, hastaneye gidecek; Meclis Koruma Müdürü burada mı bilmiyorum, niye bu danışmanların arabalarla Meclis içinde mesela turnikeye gelmesi yasak kardeşim, ben anlamıyorum bunu maalesef. Yani danışman turnikeye arabasıyla gelebilmeli; arabayı oraya bıraksın demiyorum, gelebilmeli ihtiyaç hâlinde. Danışmanların Meclis kampüsü içinde arabalarına bile bir tahdit var, bunları da doğru bulmuyoruz.
Sayın Başkanım, Anayasa Mahkemesinden sürekli dayak yiyen bir Meclis olmaz. Enis Berberoğlu, Ömer Faruk Gergerlioğlu kararları ortadayken Şerafettin Can Atalay davasıyla ilgili Meclisin başının yerde olması kabul edilebilir değildir değerli arkadaşlar; bunun da tekrar altını çizmek isterim. Bugün hâlâ milletin seçtiği milletvekili tutukluysa "Egemenlik kimde?" diye sormak biraz gerekir diye düşünüyorum. Seçilmişin yerine atanmışın, halkın yerine kayyumun, denetimin yerine sessizliğin geçtiği bir Türkiye, Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetin ruhuna da aykırıdır. Siyasallaşmış yargıya yasama organı seyirci kalamaz. Maalesef, üzülerek söyleyeyim, bütün yargı mensuplarını tabii dâhil edemem, tenzih ederim ama gerçekten, siyasetin yani yürütmenin sopası gibi çalışan bir yargı karşısında Türkiye Büyük Millet Meclisinin daha duyarlı olması, daha refleks gösterir olması lazım.
Sayın Başkan, temsil ettiğiniz makam Türkiye'nin bana göre en yüce makamdır; altını bir kere daha çiziyorum. Evet, orta yerde bir yürütme vardır, milletin seçtiği bir Cumhurbaşkanı da vardır ama işte o millet diyor ki "Ben buna devletin direksiyonunu veriyorum. Ey Meclis, sen bunu denetle, harcadığı kör kuruşu denetle." diyor. Ama bu denetimi biz hem Sayıştay marifetiyle hem Türkiye Büyük Millet Meclisinde farklı denetim mekanizmalarıyla yapmak istiyoruz. Ama açın bakın geriye dönük de -sizin döneminizi kastetmiyorum- her hafta AK PARTİ grup önerisi gelir, "Bu hafta denetim konularının görüşülmemesi..." diye başlar, böyle bir şey olabilir mi? Denetim yapmıyorsa... Meclisin üç tane mühim görevi var: Bir denetim, bir yasama, bir bütçe. Bu üçünden birinin hiç yapılmadığı bir Meclisin... Hani, eskiden sacayaklar vardı, üstüne kazan koyardınız, 3 tane ayağı vardır; o 3 ayağın 1'ini kesin bakayım, o kazan orada duruyor mu? Kazan devrilir. Türkiye'de kazan devrilmiştir çünkü denetim ayağı olmayan bir yasama organı olamaz, işlevsizdir. Tıpkı -biraz önce söyledim- kamu denetçiliği... Bu kanun çıkarken ben çok umutluydum Kapadokya'da üç günlük bir kampa gittik, ombudsmanlık çalıştayı yaptık başka ülkelerden gelenlerle. Bunun en güzel örneği Finlandiya'dadır, Kuzey İskandinav ülkelerindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bitti mi sürem?
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bitti.
Bir dakika ekliyorum.
Buyurun lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Yahu, ben çok umutluydum ama maalesef, gelen ombudsmanlıkta beklediğimizi bulamadık.
Değerli arkadaşlar, şöyle bitireyim madem, Sayın Başkanı da zorlamayayım: Sayıştay denetim yapıyor. Allah aşkına, 2024'te 580 kurum denetlemişiz, 2023 yılında Sayıştay 344 yargılamaya esas rapor koymuş orta yere Sayın Başkanım, 344 yargılamaya esas rapor, bana bir tanesinin sonucunu birisi versin Allah aşkına! Sayıştay verilerine göre, 2024 yılında kamu kaynaklarının mevzuata uygun kullanım oranı yüzde kaçtır? Sayın Sayıştay Başkanım, lütfen bunu söyleyiniz. Tekrar ediyorum, 2024 yılında kamu kaynaklarının mevzuata uygun kullanım oranı yüzde kaç? Eğer bu oran yüzde 100'ün altındaysa bile burada bir ahlaki zafiyet vardır, ahlaki erozyon vardır. Yüzde 99'sa bile burada bir zafiyet vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Kamu kaynaklarının mevzuata uygun kullanım oranının yüzde 100 olduğunu söyleyecek bir Sayıştay Başkanı bekliyorum, bunu açıklamalısınız. Sayın Başkanımızın da bu çerçevede duruma el koyması lazım. Bu ülkenin bu yağmaya, bu talana daha fazla tahammülü ve sabrı yoktur.
Meclis bütçemizi yüzde 53 artırdık -bitiriyorum Başkanım- ihtiyaç var da artırdık, itirazım yok. Bakalım, asgari ücreti ne kadar artıracağız mesela?
Aziz milletimize buradan son sözüm: Meclisin geçen seneye göre bu seneki ihtiyacı yüzde 53 arttıysa asgari ücretin de en az refah payıyla beraber yüzde 60 artması lazım diye düşünüyorum.
Sabrınızı zorlamıyorum.
Çok teşekkür ediyorum.
Bütçeniz hayırlı olsun