| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/280) ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/279) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 31 .10.2025 |
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben de teşekkür ediyorum.
Günün ilerleyen bu saatinde ben de mümkün olduğu kadar kısa şekilde sorulan soruların bir kısmına cevap vereceğim, bir kısmına zaten süre yetişmeyeceği için onları da ilgili arkadaşlarımıza bilahare yazılı olarak ileteceğiz.
Öncelikle sabah oturumunda Sayın Turhan Çömez'in sorduğu soru vardı. Yani hakikaten söylediğine göre yanlış bir metnin kendi önüne gitmiş olması bizim için de kabul edilebilir bir şey değil ancak şöyle: 10/10/2025'te Başkanlığımıza bir soru önergesi vermişsiniz. Bu soru önergesi 22/10 tarihinde imzalar tamamlanarak ilgili Meclis Başkan Vekili arkadaşımıza iletilmiş. İlgili Meclis Başkan Vekili Bekir Bozdağ Bey de dün akşam itibarıyla bunu, sizin soru önergenizi imzalayarak akşam saat 20.00'de e-posta yoluyla ve SMS olarak sizin tarafınıza gönderilmiş. Bu SMS olarak da size, şahsınıza ve İYİ Parti Grubuna da 22.41'de iletilmiş. Yani siz burada konuşurken hata fark edilmiş yani sizin yerinize başka birinin soru önergesine cevabın size yollandığı hatası fark edilmiş ve düzeltilmiş. Size düzeltilmiş metin saat 22.41'de gönderilmiş. Ne olursa olsun, bu, kabul edilebilecek bir hata değildir. İlgili arkadaşlar hakkında, bu hatanın ve sorumlularının hakkında gerekli işlemlere başlanmıştır.
En çok soru sorulan konulardan biri de Meclisteki soru önergelerine verilen cevap meselesi. Değerli arkadaşlar, ben Meclis Başkanı olarak en son 24 Haziran 2025'te yürütmeye, Meclisten sorulan soru önergelerine cevapların zamanında verilmesini istediğimizi, vekillerin soru önergelerine zamanında cevap verilmesiyle ilgili taleplerimizi açık bir şekilde ifade ettik. Daha evvel de 3 kere daha yani bu 4'üncü şeyimiz oldu. Şimdi, bu yıl sonunda bir kez daha yani her yıl 2 kere yapıyoruz bunu, bir kere daha bunu şey yapacağız. Biz de hakikaten bunun önemli olduğunu düşünüyoruz, sizin gibi biz de takip ediyoruz. Bu takibimizin sonunda da verilen cevapların yani soru önergelerinin cevaplandırılması oranları yüzde 69'a bu yıl itibarıyla çıkmış oldu, bu yasama yılı itibarıyla. Yeterli değildir, tamamına cevap verilmesi lazım; tamamına da hem tatmin edici hem de vaktinde cevapların verilmesi lazım. Bu konuyu bizim de takip ettiğimizi bilmenizi isterim.
Şimdi, yine, bütçe kalemleri arasında 2 konuyla ilgili, hatta biraz da yanlış anlaşılmalara mahal bırakacak eleştirilerde bulunuldu. Bunlardan biri, sermaye giderlerindeki artışın nedeni. Değerli arkadaşlar, yüzde 52 civarında bir artışı buraya, bütçeye koyduk. Ümit ederim ki bunu harcamayız. Meselenin aslı şudur: Herhangi bir yeri güzelleştirmek, herhangi bir yere tezyinatı, tefrişatı artırmak falan değil. Buradan amaç da... Şimdi, siz, değerli kardeşim, gazetecilerin yerinin darlığından bahsettiniz. Bu Meclis salonuna bakın, Meclisimizin fevkalade büyük bir mekân sorunu olduğunu ben her gün yaşıyorum. Bir grup, yeni bir grup kurulduğunda, YENİ YOL Partisi Grubu kurulduğunda gruba nasıl, nerede yer vereceğiz konusu biliyorsunuz bir sorun hâline geldi, hakikaten bütün iyi niyete rağmen yer bulamadığımız için. Dolayısıyla, Meclisimizin belki kırk-elli yıl mekân sorununu çözebilecek yeni bir bina yapılmasıyla ilgili düşünce faslında, henüz projelerde ortada olmayan bir...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Yeni bir külliye yaptırmayasınız da... Yani yanlış anlamayın, öyle bir şey istememiştir mutlaka vekilim. Saraya filan taşımayasınız da Meclisi. Öyle bir niyet olduğunu duyuyoruz.
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Sizinle beraber yaparız projesini, gösteririz.
Ama bundan daha önemlisi, kurumun ismini söylemeyeyim ama burada bize yakışacak, kendilerinin, burayı terk eden bir kamu kurumunun binasını alırsak zaten herhangi bir bina yapma ihtiyacımız kalmayacak. Burada görülen harcamayı da zaten harcamayacağız.
Sadece bir tek şeyi düzeltmek isterim: Değerli arkadaşlar, tasarruf tedbirleri paketinde Türkiye Büyük Millet Meclisi kapsam dışıdır. Yürütme böyle bir karar aldı, biz de buna üç yıldır uyuyoruz yani kapsam dışında olmamıza rağmen. Mesela, birçok arkadaşımız yurt dışı şeylere gidiyor. Yurt dışı temasları eğer genel kurullarsa, mesela Avrupa Parlamentosu AKPM Genel Kurulu vesaire... Genel kurul değilse en fazla 3 milletvekilimiz ve üç günü geçmeyen yurt dışı temasları öngörüyoruz. Dolayısıyla, her kalemde ciddi azalmalara gidiliyor. Şimdi, bu sermaye giderlerindeki artışın -5 milyarlık bir artış görünüyor- bunun 3 milyarı bu muhtemel, musavver, muhayyel bina yapımıyla ilgili ayrılmış ihtiyat payıdır; altını, üstünü çizerek söylüyorum. İnşallah, o kamu binasını aldığımız zaman Meclisimizin yine otuz kırk yıl süreyle bir şeyi olmayacaktır.
ŞENOL SUNAT (Manisa) - Meclisin içinde mi?
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Meclisin yakınında.
Şimdi, ayrıca, burada 500 milyonluk bu sermaye giderleri artışındaki şey, bu da bizim Atatürk Köşkü'yle ilgili ayırdığımız bir şeydir. Gerçekten fevkalade zor bir bina; ben birkaç sefer ziyaret ettim, incelemelerde bulundum. Dolayısıyla, bunu bu şekilde görmenizi istirham ederim.
Ayrıca, yine çok eleştirilen, yanlış anlaşıldığı için eleştirilen konulardan biri de cari transferlerdeki yüzde 92'lik artıştır. Cari transferlerden bir tek sivil toplum kuruluşuna bir ödeme yapılmamıştır ve yapılmayacaktır, zaten böyle bir şey söz konusu olamaz. Burada önceki yıllarda da olduğu gibi önceki dönem milletvekillerimizin sağlık harcamaları cari transferler yoluyla karşılanıyor. Onun vermiş olduğu... Rakamı da tam söyleyeyim: 3 milyar 170 milyon liralık sağlık giderleri söz konusudur. Zaten mevcut şu andaki milletvekillerimizin giderleri de sağlık harcamaları bünyesinde, kapsamında ifade ediliyor.
Yine, bir başka arkadaşımızın dile getirdiği kreşte "değerler eğitimi" verilmesiyle ilgili bir konu. Değerli arkadaşlar, daha evvel de bu bir iki arkadaşımız tarafından bize de dile getirildi. Biz de konunun üstüne giderek ne oluyor, ne yapılıyor bunu anladık. Burada şunu söyleyebilirim: Haftada bir gün sorumluluk, sevgi, saygı, hoşgörü vesaire gibi -burada hepsi, bir gün, o da seçmeli olarak- işte, bayrak sevgisiyle başlayan, millî değerlerimizi aşılayan, sorumluluk bilinciyle ilgili, içinde tiyatral, çocukları özendirici şeylerin de olduğu, iyilik gibi konuların gündeme getirildiği, kararlılıkla ilgili hasletlerin çocuklara öğretilmeye çalışıldığı seçmeli bir dersten bahsediyoruz ve şu anda 300 çocuğumuz var, bu 300 çocuğumuzdan 266'sı değerler eğitimi alıyor ve bu değerler eğitimini de din dersi falan gibi de hiçbir arkadaşımız algılamasın ve algılatmasın. Ayrıca, başka konularda da seçmeli dersler var. Yani müzikten el işlerine, sanatlarına kadar şeyler var. Dolayısıyla, bunu da bu şekilde ifade etmek isterim.
Şimdi, danışman arkadaşlarımızın özlük haklarıyla ilgili talepleri dile getirdiler. Bu bir iki senedir bizim de bildiğimiz, bizden önceki Meclis Başkanlarının da gündeminde olan bir konu. Aslında birkaç alternatifli olarak ele alınabilir. Burada siyasi parti gruplarının vereceği desteğe de Meclis Başkanlığı olarak ihtiyacımız olduğunu ifade etmek isterim. Biz arkadaşlarımıza talimatı verdik, çalışmalar yapılıyor birkaç alternatifli olarak. Bu konuda, maalesef, İdari Teşkilat Kanunu'muzdan kaynaklanan bazı sınırlamalar var, açık sınırlamalar yani o sınırlamalar varken düzenleme yapmamız zor görünüyor. Bunun için bir kanun teklifine ihtiyaç var. Teknik boyutunu, inşallah, hep beraber çalışarak bunu aşmak mümkün olabilir.
Banka promosyonu hakkında bir arkadaşımız soru sordu. Bu banka promosyonu hakkında şunu çok açık söyleyebilirim ki herhâlde kamu kuruluşları içerisinde en yüksek promosyonu alan Türkiye Büyük Millet Meclisidir. İlgili bankanın genel müdürü, yönetim kurulu başkanlarıyla da görüşmeler yaparak, sağ olsunlar, onlar da bu yolu açtılar. Şu anda bile, bizim geçen sene promosyonla aldığımız seviyeye yaklaşan kamu kurum ve kuruluşu oldukça azdır.
Diğer konuları, teferruatıyla, sizlere, dileyen arkadaşlarımıza anlatabiliriz. Burada pratik, güzel teklifler oldu, onların üstüne gidip çalışmalarını yapmamız lazım. Sadullah Kısacık Bey'in sabahki oturumda dostluk gruplarıyla ilgili söylediği şey hakikaten enteresandır, hiç toplanmayan dostluk grupları. Bunu, dostluk grubu başkanı arkadaşlarımıza bir yazı yazarak -hemen pazartesi, salı- bütün dostluk gruplarının en azından senede bir kere mutlaka toplanması ve temaslarını hangi düzeyde yapabiliyorlarsa yapmaları lazım.
Mustafa Kalaycı Bey'in söylediği, siyasi etik kanunu meselesi de uzun yıllardır konuştuğumuz, Türkiye siyasetinin geleceği bakımından da fevkalade önemli, değerli olan bir tekliftir. Bunu da hep beraber çalışarak geçirmemiz gerektiği kanaatindeyim.
Ayrıca, yeni anayasa, İç Tüzük, Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasası'nın düzenlemeleri ve bu metinlerimizin daha demokratik hâle getirilmesinin de Meclisin sorumluluğu olduğu kanaatindeyim. Çünkü, değerli arkadaşlar, özellikle bu 4 metin -anayasa, iç tüzük, siyasi partiler yasası ve seçim yasası- bir ülkenin siyasi topoğrafyasını gösteren metinlerdir. Yani bir ülkeye gitmenize gerek yok, bu metinlerine baktığınız zaman ne kadar demokrat olup olmadığını anlamanız mümkündür.
Bunları söyledikten sonra bir de şunu söyleyeyim: PAB'la ilgili Nurhayat Hanım, vallahi biz millet olarak bir bardak su değil iki bardak su veririz.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Verelim Başkanım.
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - PAB'la ilgili şunu söyleyeyim: Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesinden gelen misafirlerle ilgili, onların konaklaması ya da yol giderleriyle ilgili bir kuruş harcama yapılmayacaktır. Bildiğiniz gibi, herkes kendi masrafını yapıyor, geliyor. Biz ama misafirperver bir milletiz, bir değil iki bardak su veririz, hiç merak etmeyin.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Orası öyle Başkanım. O kadarına bir şey demiyorum ama böyle tekne gezileri, hamam programları falan...
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - İstanbul'u da bir gösterelim millete. İstanbul başlı başına bir dünya markası.
Değerli arkadaşlar, tabii, bir de bütçesini konuştuğumuz Türkiye Büyük Millet Meclisi -hatırlatmak bakımından söylüyorum- 41 kamu kurumu içerisinde 26'ncı sırada olan bir yerdir ve bu bütçeyi inanın ki en az her biriniz kadar kuruşu kuruşuna hesap ederek, her birini en yerinde harcamayı düşünerek bu bütçe çalışmalarını sürdürüyoruz. İnşallah, oylarınızla, Genel Kurulun da oylarıyla kabul edildikten sonra hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Son olarak Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonuyla ilgili birkaç konunun üzerinde durmak isterim. Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi, Mecliste yasayla kurulan komisyonlar var, ihtisas komisyonlarımız var, başka komisyonlarımız var; bir de defakto komisyon dediğimiz Türkiye Büyük Millet Meclisi teamüllerinde şimdiye kadar çokça uygulanan, çokça toplanmış olan Meclis Başkanının çağrısı üzerine toplanan komisyonlar var. 18'inci, 20'nci, 21'inci, 23'üncü, 24'üncü ve 26'ncı yasama dönemlerinde 10 kez Meclis Başkanları tarafından defakto komisyonlar kurulmuştur. Bu komisyonlar, evet, yasayla kurulmuş komisyonlar olmamakla birlikte, biliyorsunuz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin mevzuatı bakımından -Büyük Millet Meclisinin teamülleri de fevkalade kuvvetli mevzuat parçasıdır- dolayısıyla bu teamüller gereğince kurulmuştur. Birkaç arkadaşımız bana teşekkür etmek bakımından "Kurduğunuz Komisyon." dedi; bu Komisyonu ben kurmadım. Bu Komisyon siyasi partilerin, bir parti hariç 11'inin genel başkanlarının, parti yönetimlerinin uygun görmeleriyle, desteklemeleriyle ve katılımlarıyla... Bakın, bir günde de kurulmadı. Ben o süreçte... İnşallah ileride neler yaşandığını anlatırım. O süreçte, çok teşekkür ediyorum, başta Sayın Devlet Bahçeli, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Özgür Özel, DEM PARTİ'nin Eş Genel Başkanları, YENİ YOL Partisinin başkanları olmak üzere, grup başkanları olmak üzere defaatle yapılan görüşmeler, konuşmalar sonucunda oluşmuş olan bir Komisyondur. Bütün partiler burada elini taşın altına koydu, herkes burada bu sorunun çözülebilmesi için üzerine ne düşüyorsa bu tarihî sorumluluğu yerine getirmek için gayret sarf ettiler. İnşallah sonuç alacağımızı ümit ediyorum.
Şunu ifade etmek isterim: Arkadaşlar, 102'nci yılını kutladığımız bir cumhuriyetten bahsediyoruz. Yüz iki yılın elli yılı terörle geçti. Bu elli yıl içerisinde, bu salonda bulunan herkes, ben de başta olmak üzere görevlerim dolayısıyla onlarca, belki yüzlerce şehit cenazesine katılmış olan birisiyim, her biriniz şehit cenazelerine katıldınız, nice acılar yaşandı, on binlerce bu ülkenin insanı öldü, genç yaşta öldü. 2013 yılında üniversiteden bir grup arkadaşımızla yaptığımız çalışmada, o günün rakamlarıyla terörün Türkiye'ye maliyeti 1,3 trilyon dolardı alternatif maliyetleriyle birlikte. Şimdi, en az bunun 2 katıdır, belki daha fazlasıdır, yeni hesabı yapmak lazım. Şimdi, bu kadar ağır bir bedeli ödemiş bir millet, Allah aşkına, artık bu acılardan kurtulmasın mı, bunlar geride kalmasın mı? "Terörsüz Türkiye" diye ortaya koyduğumuz bu çabalar, aynı zamanda yine birçok arkadaşımız ifade etti, bütün bölgenin terörsüz hâle gelmesinin de önünü açmaz mı? Bunun için her birimizin fedakârca bu çalışmalara destek vermesi lazım.
Sürecin bütün ayrıntısını bilen birisi olarak şunu çok açık bir şekilde kayıtlara geçsin diye de söylüyorum: Bu sürecin başından bu yana kadar Anayasa’nın ilk 4 maddesiyle ilgili hiçbir tartışma gündeme gelmemiş, gündeme getirilmemiştir. İki: Bu sürecin hiçbir yerinde federasyon, ayrı bir devlet kurmak vesaire gibi konular gündeme getirilmemiştir, asla konuşulmamıştır. Dolayısıyla, burada, şimdi resmî bir yerde konuşuyoruz ama biraz da elimizi vicdanımıza koyarak söyleyelim. Terör örgütü diyor ki: "Tamam, ben silahımı bırakıyorum." Ya, "Silahını bırakma" mı diyeceğiz? Silahını bırak, ilan ettiğin gibi bütün bileşenleriyle birlikte bu silahsızlanma meselesini tamamla, artık bir eli sandıkta, bir eli silahta Türkiye siyaseti olmasın.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Başkanım, basın toplantısını gördünüz, silahlarla çıktılar ve Amerikan ordusunun modern silahlarıyla ve inanılmaz sofistike silahlarla çıktılar.
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Turhan Bey, siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum, dünyadaki bütün terör örgütleri zaten arkalarında birtakım ülkeler olmasaydı bir gün ayakta duramazlardı. Bugün de terör örgütlerinin hepsi birtakım desteklerle ayakta duruyorlar. Akıl şunu gerektirir: Elin oğlu bilmem kaç bin kilometre öteden gelip burada Türklerin, Kürtlerin, Arapların, Acemlerin, Sünnilerin, Şiilerin arasına birtakım fitne fesat sokarak bunları "proxy"leri olarak kullanıyorlar. Biz, Allah aşkına, niye bölge halklarının insanları olarak ortak bir kaderi, ortak bir geleceği hep birlikte oluşturmayalım? Burada devletimizin birliği, bayrağımızın, vatanımızın yıkılmazlığı asla konu bile edilemez, mevzubahis dahi edilemez. Dolayısıyla bu, tarihî bir dönemeçtir. Bu tarihî dönemeçte olumlu adımlar atılmıştır ama bu, sonuç alındı manasına tabii ki henüz gelmiyor. Tabii ki köşesinde bekleyen birtakım çakalların gerçekten bu iş başarılmasın diye nice hesaplar içerisinde olduğunu biliyoruz, nice istihbarat örgütlerinin bölgenin neresinde hangi toplantıları yaptığını biliyoruz, bazı başkentlerde ne toplantılar yapıldığını biliyoruz. Allah aşkına, biz terör örgütünün elindeki son tabancaya kadar alsak, getirseler, teslim etseler ama terörü besleyen sebepler var olmaya devam etse, bunun içerisine uluslararası destekleri de katıyorum, bunlar devam ettiği sürece bugün bu örgüt gider, yarın başka bir örgüt gelir, bugün bu örgüte verdiklerinden çok daha fazla silahları yarın başka örgüte verirler.
Bakın her akşam televizyonlara, özellikle sosyal medyaya, Sudan'da Darfur bölgesinde yaşananlar geliyor. Allah aşkına, birisi şunu izah etsin: Sudan'daki insanları birbirine bu kadar husumetli hâle getiren nedir? Emperyalizmin planından başka bir şey değildir. Adamın elinde yarım bardak suyu yok, içecek suyu, elinde 40 bin dolarlık otomatik tabancası var, tüfeği var. Bu oyunu bozmak... Dün Komisyonda da söyledim, "üst akıl" diyoruz vesaire, bazen işimize geliyor, kolay da geliyor; onlarınki akılsa bizimki akıl değil mi? Akıl akıldan üstündür, biz daha yüksek bir aklı ortaya koyacağız ve Allah'ın izniyle, bu ülkenin insanlarının arasına konulan fitneyi fesadı, terör örgütünün de kendisini tasfiye etmesiyle birlikte, demokratik bir olgunluk içerisinde, kapsayıcılık, kuşatıcılık içerisinde inşallah bu süreci tamamlayacağız.
Ben şunu bir kere daha buradan ifade etmek istiyorum: Komisyon çalışmaları çok kolay olmadı, dışarıdan belki kolay gibi görünüyor ama çok teşekkür ediyorum. Bütün siyasi partiler, katılan bütün milletvekilleri, 51 milletvekili arkadaşımız büyük bir olgunlukla, sadece bu konuya has değil, Türkiye'de Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde çok farklı siyasi kanaatlere sahip olan insanlar bir araya gelebilir, birbirine hakaret etmeden, birbirinin ayağına çelme takmadan bu süreçte ortak noktaya doğru adımlar atabilir.
Ayrıca şunu dün de söyledim, burada da ifade etmek isterim: Değerli arkadaşlar, bu süreç sadece kendi yankı odalarımızda konuşacağımız bir süreç değildir. Hepimizin bir siyasi aidiyeti var, hepimizin bir karşılığı, toplumda bir şekilde muhatap olduğumuz kitleler var. Mesele, sadece kendi kitlemizi, kendi siyasi aidiyetimiz olan gurupları tatmin etmek değildir; mesele, 86 milyonun tamamının ortak faydasını ortaya koyabilmektir. Bunun için mücadele ediyoruz, bunun için gayret ediyoruz, belli bir noktaya gelmiştir.
Diyarbakır'daki Dicle Üniversitesinde yaptığım konuşmanın sonunda söylediğim Kürtçe sözler anonim sözlerdir, herhangi bir şaire ait değildir, herhangi bir divanda yer almamaktadır, anonim, Kürt halkının bildiği dizelerdir, 2-3 dizedir.
ŞENOL SUNAT (Manisa) - Hayır, öyle değil Sayın Başkan, öyle değil.
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Şimdi, bunu ben orada söyledim. Ne diyor? "El ele, gönül gönüle, hep beraber barış ve birlik içinde yaşayalım."
ŞENOL SUNAT (Manisa) - 1903 yılında...
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Bu sözün herhangi bir kimseye bir zararı var mıdır?
ŞENOL SUNAT (Manisa) - Kimin söylediği önemli Sayın Başkan.
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Dolayısıyla bu sözün Türkiye Büyük Millet Meclisinin sosyal medya hesabından yayınlanmış olması da ayrı bir polemik konusu yapılmamalıdır.
ŞENOL SUNAT (Manisa) - Şeyhmus Hasan'a aittir.
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Türkiye Büyük Millet Meclisinin sosyal medya hesabı resmî bir ortam değildir, resmî bir toplantının kurallarının geçtiği bir...
ŞENOL SUNAT (Manisa) - Ama siz resmî hesapta paylaşıyorsunuz Sayın Başkan.
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Bak, Hanımefendi, siz konuştunuz, müsaade eder misiniz? Böyle müzakere usulü yok.
ŞENOL SUNAT (Manisa) - Hayır yani doğru olanı da söylemek zorundayım.
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Peki, ben doğruyu söylüyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Sunat, siz eleştirinizi dile getirdiniz, Sayın Meclis Başkanı da konuşsun lütfen.
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi sosyal medya hesabından, resmî Başkanlık hesabından şimdiye kadar, benim dönemimde de benden önceki dönemlerde de 100'ün üstünde Türkçenin dışında dille yayın yapılmıştır.
ŞENOL SUNAT (Manisa) - O ecnebi ülkeler için geçerli olan bir şey.
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Ne demek ya!
ŞENOL SUNAT (Manisa) - Diyarbakır bir başka memleketin mi ya!
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Öyle bir şey olabilir mi?
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Ya, yapmayın gözünüzü seveyim yani Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bu işlerin resmî... Türkiye'nin resmî dili Türkçedir, Türkçeden başka dilin resmî dil olarak kullanılması mümkün değildir, böyle bir talep söz konusu değildir ama Türkiye Büyük Millet Meclisinin medyasından böyle bir yayının yapılmış olması...
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - TRT Kurdî var.
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - TRT'de her gün Kürtçe yayınlar yapılıyor.
...milyonlarca vatandaşımızın ana dili olan bir dilde herhangi bir paylaşımın yapılmış olması sadece dönemin ruhuna uygun değil, Türkiye'deki barış ve kardeşliğin ruhuna uygundur. Bizim derdimiz Türkiye'de bir daha terörün "t" sinin bile telaffuz edilmediği, birtakım bölücü akımların asla siyasal zemin bulamadığı, güçlü, müreffeh bir Türkiye'yi inşa etmektir. Bu, hep beraber hepimizin yapacağı iştir, bir siyasi partinin, birkaç siyasi partinin programı olamaz. Türkiye'de Allah'ın izniyle bu meseleyi aşacağız.
Son söz olarak şunu söylüyorum: Bu sefer mutlaka başaracağız, başka çaremiz yoktur. Ya biz başaracağız ya emperyalistler başaracak; bu kadar da açık konuşuyorum. İnşallah başaracağız.
Çok teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli milletvekilleri, böylece, gündemimizdeki bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporu üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Kusura bakmayın, bitti ama şunu söyleyeyim: Şimdi, değerli arkadaşlar, bazı şeyleri arkadaşlarımız biliyor, karşılaşıldığında, sorun bana aktarıldığında mutlaka ilgilisine, yürütmedeki ilgili arkadaşımıza söyleyip gerekli hassasiyetlerimizi ifade ediyorum.