| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 24 .11.2025 |
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Sayın Başkan, Değerli Komisyon üyelerimizi Sayın Bakanı ve heyetini saygıyla selamlıyorum.
Bugün, evet, 24 Kasım bütün hatiplerimiz de değindi ama 24 Kasımda, özellikle emekçi öğretmenlerimiz Millî Eğitim Bakanlığının kötü eğitim politikaları yüzünden, Öğretmenlik Meslek Kanunu gibi, MESEM gibi politikalar yüzünden ucuz iş gücü ve yeterince değer görmemektedirler. Biz de Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Öğretmenler Günü'müzü kutlayalım.
Sayın Bakanım, hemen sizden alıntıyla başlayayım, ne demişsiniz, gayet de güzel ifade olarak "Hiç taviz vermeden güvenilir gıda ve denetim kontrol ve analiz faaliyetlerimizi uluslararası kabul görmüş metotlarla yürütüyoruz ve gıda güvenirliliği bizim kırmızı çizgimizdir." Bu ifade çok iyi, aslında bir şey yok, gayet güzel ama sorun şeyde, basına geçen haberler ile sizin ifadeleriniz arasında büyük çelişki var. Bütün arkadaşlarım söz etti, tabii ben de söz etmeden geçmeyeceğim. Mesela, madem bunları yapıyoruz, ya denetim ve kontrol faaliyetleri arasında uluslararası kabul görmüş metotlarda bir sorun var ya da belki de sizin söylediğiniz doğru değil çünkü bazı şeyleri yaşıyoruz işte, mesela, tane tane sayalım: Bu Almanya'dan gelen 4 kişilik ailenin yaşamını yitirmesi, yine İstanbul'da deterjanlardan zehirlenenler; bunların hepsinden haberiniz var, kısa başlık olarak geçiyorum o yüzden. Esenyurt'taki tavuk döner meselesiyle ilgili hayatını kaybeden 13 yaşındaki evladımız, Kastamonu'da, Zonguldak'ta, Trabzon'da, benim ilim Rize'de meydana gelen gıda zehirlenmeleri inanılmaz boyutta. Bunlar günlerdir oluyor ve sayıları çok yüksek boyutta. Gıda güvenliği mademki bu kadar kabul görmüş metotlarla yapılıyor "Neden biz bunları yaşıyoruz?" sorusunu sormak lazım.
Şimdi, tabii, siz de biliyorsunuz, özellikle 4 kişilik ailenin ölümüne yol açan alüminyum fosfit yani tarım zararlıları için kullanılan bir şey. Bunun kontrolsüz olarak kullanılması ve otelde çıkardığı gazdan dolayı -basına geçen bilgilere göre, siz de belki teyit edersiniz- bu yurttaşlarımız yaşamlarını yitirdiler ve cezaların caydırıcı olmaması gerekçesiyle de işin doğrusu kimse bu konuda yeni bir tedbir için bir şey yapmaya çalışmıyor.
Sayın Bakan, şimdi, çok önemli bir şey söyleyeceğim size. Size onuncu ayın dokuzunda bir soru önergesi vermişim ben; cevap gelmemiş olması yoğunluktur, bir şeydir, falan filan anlayabilirim ama ben özellikle kayıtlara geçsin diye şimdi bunu yanıtlamanızı ve sizin bu konudan haberdar olup olmadığınızı sormak üzere gözümüze bakarak soruyorum: Rize'nin Pazar ilçesinde yapılan kafes balıkçılığı projesinden haberiniz var mı? Bana başınızı sallayarak "Evet." ya da "Hayır." deyin, ona göre devam edeyim. Var mı?
TARIM VE ORMAN BAKANI İBRAHİM YUMAKLI - Var.
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Harika, tamam, çok iyi; var olmasına sevindim.
Şimdi, orayla ilgili size bazı sorular sordum. Burada yeniden, aslında, biraz dillendirmek istiyorum ve bunu devletimizi, sizi, beni tehdit eden şirketin yetkilisinin ağzından çıkan sözlerle ifade ederek anlatacağım. Yani geçen yıl Antalya'da Su Ürünleri Yetiştiriciliği Merkez Birliğinde Kuzuoğlu Grubun sahibinin kullandığı ifadelerden size söz edeceğim; kim haklı, kim değil. Var bunlar soruda, keşke elinize gözünüzü bunlar gelse cevap verirsiniz ya da bir savunma olabilir. Ne diyor biliyor musunuz Hasan Kuzuoğlu isimli şahıs, hani şu GÜNVAK 1 ve GÜNVAK 2'yle -vakıflarla niye ortaklık yapılması gerekiyorsa- ortaklık yapan, su ürünleri ticareti yapan firmanın sahibi? "Karkamış, Almus, Keban Barajlarında ruhsat dışında çok miktarda balık çiftliği var, üretiliyor ve Bakanlık görevlileri bu kaçak çiftliklere göz yumuyor. Ruhsat harici yapılar var, kaçak üretimler, bunlar, sektörü de olumsuz etkiliyor; üreticilerden âdeta haraç alıyorlar, Bakanlık görevlileri de bu işlere yol göstericilik yapıyor." Bunların hepsi videolarda var, o video linkini veririm size. Ne diyor başka? Hopa Limanı özelinde diyor ki: "Ya, bu Su Ürünleri Genel müdürü -eskisi- Vali, işte AKP'li bir eski milletvekili kooperatif adına pazarlık yapıyor. Diğer limanlarda da benzer şeyler var." Nasıl cüretkâr, nasıl güçlü bir şahıs ya da bunlar doğru mu? İşte, soru bu.
Şimdi, bir de şey demiş, Bakana ve Bakanlık yetkilileriyle yaptıkları toplantılarda su ürünleri yetiştiriciliği zihniyetinin yatırımcılarda çok para olduğu ve o parayı onlardan almaları gerektiği şeklinde bir ifadesi olmuş ve sonra da -en önemlisi-diyor ki: "Bu ruhsatlar, su ürünleri ruhsatları birilerine peşkeş çekiliyor, Bakanlık da buna seyirci kalıyor." Bunlar videolarda var.
TARIM VE ORMAN BAKANI İBRAHİM YUMAKLI - O ne zamanın şeyi?
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Geçen yıl, Antalya'daki videodan benim aldığım notlardır bunlar, videoyu size de veririm.
Şimdi, bunu bu kadar ayrıntılı bilmiyor olabilirsiniz ama benim derdim şudur Sayın Bakan: Orada havalimanının yanında yapılmak istenilen su ürünleri balıkçılığı ticareti havalimanı uçuş güvenliğini tehlikeye sokmaktadır, bunu o ilgili havalimanının müdürü de yazılı olarak size beyan etmiştir ama Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü "Orada sinyalizasyon sistemiyle kuşları kaçırın, yeter ki kafes balıkçılığı olsun." diyecek kadar cüretkâr olmuştur. Bölge halkının geçim kaynağı olan, 400 balıkçımızın tam avlak alanları olan bu yerin önlenmesi için konu Sayın Cumhurbaşkanına kadar gitti. Sizin ne kadar vâkıf oldunuz bilmiyorum.
TARIM VE ORMAN BAKANI İBRAHİM YUMAKLI - Balıkçılarla ben de toplantı yaptım.
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Görüştünüz mü?
TARIM VE ORMAN BAKANI İBRAHİM YUMAKLI - Tabii, tabii.
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Peki, hâlâ bu tehdit orası için duruyor; o ilgili şirketin yöneticisinin bir günlüğüne ihale açtırıp, koordinatları verilip iş aldıklarını duyuyoruz. Koordinatları belli olup, kendisine verilip "Şu lokasyonda su ürünleri balıkçılığı yapacaksınız." diye bir günlüğüne ihale açılmış mı, açılmamış mı, bunu da lütfen bir kontrol edin; ben bu bilgiyi size bildirerek söylüyorum, kontrolünü siz yapın.
Sayın Bakan, şimdi, o tehlikeli bir iş yani o ve buralardan... Bu arada, bu şirketin sahibi beni de çok tehdit ediyor ama kulak vermiyorum yani beni kollayan vatandaş çoktur yani beni kollayan.
CEVDET AKAY (Karabük) - Tehdit eden o muydu Vekilim?
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Siz, devleti kollayın, devletin haklarını kollayın, ben de kendimi kollarım. Kaldı ki mesela benim bir... Bilginizde olsun diye söylüyorum: Bu şahıs -firmanın yetkilisi- bir milletvekiline hakaret edip, el kol kaldırıp "Ulan! Sen kimsin?" diyecek kadar cesur davranıyor, savcılığa şikâyetimizde de savcılık soruşturma izni vermeyerek şirketin ne kadar güçlü olduğunu aslında ispat etmiş oluyor; bu da bilgi notu olarak yanınızda bulunsun.
Sayın Bakan, şimdi, hayvancılık meselesinde çok kötü sorunlar var. Şimdi, bana bölgeden, Kars'tan, Iğdır'dan, özellikle Ardahan'dan ve şimdi bugün de Şavşat'tan ve Artvin'in bazı ilçelerinden şap hastalığıyla ilgili karantinaların uygulandığı bilgisi geldi, size de geldi mi bilmiyorum. Bu yaygınlaşmaya karşılık vatandaşların bu sorunlarla dört-beş günlük ilaç paralarını kendileri vererek baş etmeye çalıştıkları yönünde bize ifadede bulunuyorlar. Ben size notlarını tane tane veririm. Dolayısıyla bu konuda, vatandaşlardan, özellikle Artvin'in Murgul ilçesinden olay bugün bana verilen bir bilgiden ibarettir, isim de veririm yani. Dolayısıyla hayvancılık konusunda çok eksik kalıyoruz, hayvancılıkta yeterince zaten girdi maliyetleri çok yüksek ve bir şey yapamıyor insanlar. O yüzden bu ithalat modelinden kalkıp hayvancılığı destekleyecek bir metodolojiye gitmek lazım.
Vaktim bitiyor, onun için biraz da çayla ilgili biraz konuşayım. Aslında bölge olarak -bizim Karadeniz'de- tarımda fındık, çay, balıkçılık vesaire gibi çok sayılı geçim alanlarına sahip bir bölgeyiz biz ama şöyle bir şey var tabii: Yani bu ürünü üretenlerin, bu çiftçilerin çok yakın tarihe kadar buradan çocuklarını okutabiliyor, büyütebiliyor, ev sahibi olabiliyor vesaire gibi hâlleri vardı. Mesela, şimdi, bir çay üreticisi olarak ben tarla sahibiyim, ürettiğim çayın sadece gelirinden yüzde 25 alabiliyorum çünkü artık yüzde 60'ına yakınını toplayan kişi alabiliyor. Dolayısıyla onların da bir memnuniyetsizlik hâli var. Yani çay üreticilerimiz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Süreniz bitti, bir dakika vereceğim Sayın Tahsin Ocaklı.
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Bir dakika nasıl yetecekse yetecek tabii ki.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Ama şöyle: Çaya veya fındığa yapılan destekler kesilmiş durumda. Dolayısıyla, hemen vaktim bitmeden şunu izah edeyim: Özellikle Rize'de -bunu Çaykur Genel Müdürüme tavsiye niteliğinde söylemiş olayım, arkanızda bir yerdedir- kuru çay satışlarıyla ilgili vatandaşlar arasındaki hani, böyle endişeyi veya şeyi ortadan kaldırmak için özellikle davet yoluyla değil ihale yoluyla yani Rize Ticaret Borsasını davet ederek kuru çay satmak yerine açık ihaleyle çay satılmasını özellikle ben sizin aracılığınızla söylemiş olayım. Bu arada, Sayın Genel Müdürle demin sohbet ettim, buna da gayet de olumlu baktı, zaten kendi yetkisindedir ama tartışmaları kaldırabilir çünkü özel sektöre ucuza çay verildiğiyle ilgili ciddi bir şey var.
Sayın Bakan, dışa bağımlılığımız hâlâ sürüyor tarımda, bununla ilgili de yine sizin göreviniz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum Sayın Ocaklı.
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Yani özetle, ormanla ilgili, ormanlarla ilgili mesela demin Yaşar Vekilim dedi ki...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ocaklı, bitti.
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Bitiriyorum, son.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ocaklı, teşekkür ediyorum.
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Yaşar Vekilim dedi ki: "Ya, orman yangınıyla ilgili biz çok ciddi başarılı mücadele ediyoruz."
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ocaklı...
TAHSİN OCAKLI (Rize) - E, o zaman yazın biz dizi, film izler gibi her akşam televizyondan niye bu yangınları izledik? Yani bir de buna bakmak lazım.