KOMİSYON KONUŞMASI

SİNAN ÇİFTYÜREK (Van) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, bütün katılımcılar; sizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanın konuşmasını dinledim, not alarak dinledim ama şunu gördüm ki: Tarım Bakanlığının dolayısıyla Hükûmetin hatta devletin tarıma ilişkin bir zihniyet değişimi yok, bir stratejik değişim yok. Benim aklıma Şener Şen'in filmini getirdi. Urfa'da Şener Şen bir film çekti, biliyorsunuz, köylüler yağmur duasına gitmişler, yağmur yağmıyor, bir, iki damla düşüyor fakat yağmurun kendisi yağmıyor, beklenti devam ediyor; ben Sayın Bakanın sunumunda onu gördüm.

Tarım meselesi esasında yer yer dile getirildi, herhangi bir sektör değil ve sektör olarak adlandırılmasını da doğru bulmuyorum. Sektör değil tarım, toplumun, yaşamın ta kendisidir. O nedenle, aslında tarım, başta savunma olmak üzere bütün bakanlıkların üstünde yer alması gereken bir meseledir. Eğer tarım olmazsa, eğer üretim olmazsa, su olmazsa savunma, sanayi, eğitim, sağlık; bunların hiçbirisinin bir anlamı yok. Bu gözle bakılması gerekirdi, ben hâlâ bu gözle bakıldığı kanaatinde değilim. Dolayısıyla, daha önce de dile getirilmiştim, altını çizerek söyleyeyim: Bir parçası olduğumuz Mezopotamya'nın uyarlılıkları tarihte Sümerler, Akadlar, Babiller tam da yapay sulama, tam da toprağın tarım dışı kalması nedeniyle yıkıldılar. Denilebilir ki "Ya, ne alakası var bizimle? Ya, biz onunla mı yüz yüzeyiz?" Bal gibi alakası var. Sadece birkaç şey paylaşacağım sizinle. Şimdi hepimiz gördük, değil mi? 240 tane gölün 186 tanesi kurudu. Hani buğdaya gidersin, buğdayın büyüdüğünü her gün göremezsin içine girersin ama hani on beş yirmi gün arayla gidersen buğday boy atmış, görürsün. Bizim gözümüzün önünde 240 gölün 186 tanesi kurudu, kalan 54 var. Onlardan bir tanesi de Erçek Gölü'dür, ben oradan geliyorum. Çamurun içerisinde Erçek Gölü, bakın, su çekilmiş. Küçük bir göldür, kuş cennetidir, önemli ölçüde çekildi Erçek Gölü. İkincisi, Gölbaşı Gölü'dür, yine oradan geliyorum; Adıyaman Gölbaşı Gölü'dür, birbirine entegre 3 tane göl var. Küçük bir göldür, göl çekiliyor ve üstelik bu göl deprem molozlarının basıncı altındadır. Bakın, 50 metre yok arada şu yani. Arkasında moloz var ve yapı şeye devam ediyor.

Diğeri, siyasetüstü olarak bütün partilere çağrım şudur: Konya Ovası, Amik Ovası, Çukurova, bir adım geride Ege, sonra GAP bölgesi sahi önümüzdeki elli yılı çıkarır mı değerli dostlar, sayın vekiller, Sayın Bakan? Yani 2075'te siz Konya Ovası'nın bu zihniyetle, bu siyasetle tarımsal konumunun, üretiminin devam edeceğine inanıyor musunuz gerçekten? Ben birçok insana sordum; inanmıyorlar. Bu tempoyla, bu zihniyetle, bu yaklaşımla devam ederse... Aynı şekilde bir adım geriden İzmir geliyor. Ben İzmir'den geldim yirmi gün önce, hâlâ su kesintileri var. Bursa malum, biliyorsunuz, Evliya Çelebi Bursa için "su kenti" diyor ama Bursa su sıkıntısı yaşıyor. Yani göz göre göre aslında biz derin bir iklim kriziyle, bir beka meselesiyle yüz yüze geliyoruz.

Hakeza, şimdi, önemli dağlarımız artık kar tutmuyor. Bolu Dağı, Erciyes, Süphan, say sayabildiğini, Ağrı, Cilo ve benzeri su tutmuyor. Mesela, Cilo Dağı'nda yirmi bin yıllık buzullar erimeye başladı, hakeza biz izliyoruz.

Buradan şuraya varacağım uzatmadan: Demin bir arkadaşımız dile getirdi, bir hatibimiz dedi ki "İran Cumhurbaşkanının açıklaması var." İran Cumhurbaşkanı, evet, diyor ki "Biz Tahran gibi bir kentin yerini değiştirmekle yüz yüze kalabiliriz." Bunu yeni de söylemiyor, birkaç defadır bunu tekrarlıyorlar ve benzer bir durum İzmir'in, Bursa'nın, bir adım geride Mardin'in Tahran'la yüzleşmeyeceğini önümüzdeki otuz yılda burada hiç kimse iddia edemez tersini. Bu politika devam ederse bu kadar net tablo.

Dolayısıyla, eğer beka arıyorsanız sayın vekiller, Sayın Bakan, Sayın Başkan, işte size beka yani sınır ötesinde "Aman ha, etrafımız, dört tarafımız düşmanla kaplıdır." ya da sınır ötesinde, Kürdistan federal bölgesinde ya da Suriye'de Irak bölgesinden, özerk Rojava'dan tehdit algılamayın, içeride Kürt meselesinden beka meselesini algılamayalım. Beka meselesi demin söylediğim meselelerimizin ta kendisidir yani toprak hızla tarım dışı kalıyor, hızla.

Şimdi, TEMA Vakfının verileri var elimde, zaman yok, onu aktarmayacağım ben size. Küresel ısınma, iklim krizi ve yanlış politikalar sonucu tatlı su kaynakları hızla kuruyor ve en önemlisi, başta Antalya, Çukurova olmak üzere güneydeki çölleşme iklimi hızla Antalya, Çukurova'ya doğru geliyor. Önümüzdeki elli altmış yılda bu bölgenin çölleşme iklimi ihtimali yüksek. Bu nedenle, zaten Orta ve Doğu Karadeniz'e ilgi var. Bu nedenle, hatta Körfez ülkelerinden bile Orta ve Doğu Karadeniz'e ilgi var çünkü çölleşme riski söz konusu, 30 derece güney ve kuzey enleminden kuzeye doğru geliyor.

Buradan varmak istediğim şey şurasıdır: Eğer Türkiye bu politikalarla devam ederse, tarım meselesini bir sektör olmaktan çıkartıp toplumun, devletin, uygarlığın temeli algılayan bir zihniyetle, bir stratejiyle bu meseleyi ele almazsa, hatta siyasetüstü ele almazsa "Ben şunu yaptım, şunu yapamadım." Muhalefet de diyor ki "Sen şunu yaptın, sen şunu yapmadın." Bunun ötesinde bir mesele olarak ele almazsa önümüzdeki kırk elli yıl, altmış yıl ben görmeyeceğim ama buradaki genç kuşaklar bunu görecekler yani önümüzdeki elli altmış yılda Türkiye çok ciddi bir beka sorunuyla yüz yüze gelecek.

Çözüme ilişkin birkaç şey söyleyeceğim ve bitireceğim. Pardon, çözüme geçmeden önce, yine, Antep'e gittim, Antep'te GES var. Biz yıllarca GES'i savunduk, GES'i ve RES'i savunduk fakat Sayın Bakan, ya, fıstık bahçesinin tam ortasında GES yapmışlar. Bakın, size örnek vereyim: Burası -şöyle tutayım- GES alanı, dağ kısmı 10 kilometre ötede. "Niye dağda yapmıyorlar?" dedim, diyorlar ki: "Maliyeti artar diye dağda yapmıyorlar." "E, tamam, maliyeti artıyor da köylü vatandaş da şeysiz kalıyor, bahçesi GES'in etkisi altında." Orada basın açıklaması yaptım, köylü diyor ki bana: "Zaten Antep'te sıcaklık yazın 45 dereceye varıyor, eğer bir de GES yapılırsa bu bahçe ve evlerin içerisinde 55'e çıkıyor; dolayısıyla, fıstık, bağ-bahçe bundan çok ciddi, olumsuz etkileniyor."

Burada JES'ten ret alıyor şirketler. Hani, çıkan Maden Yasası ve "Gerekirse eğer, ihtiyaç duyulursa, bir zeytin bahçesinin dibinde bir kömür ocağı varsa, bir maden ocağı varsa, bu stratejik önemdeyse ne yapılır? Zeytin bahçeleri sökülür, başka yere götürülür." yaklaşımı, üstün kamu yararı bakışı ne yapıyor şirkete? Olağanüstü yetkiler tanıyor. Yavuzeli'nin Bülbül köyü üreticileri ısrar ettiler, isyan ettiler, tepki verdiler; biz birkaç defa gittik, yanlarında olduk; sonuç ne oldu, biliyor musunuz? Şirket aldığı destekle geri adım atacağına, bu defa, tapulu 5 tane evi ve 3 tane bahçeyi üstün kamu yararına dâhil etti Sayın Bakan; tablo bu kadar net.

Zamanım herhâlde daraldı. Şunu söyleyeyim, şimdi, çözüme ilişkin şunu söylemek istiyorum Sayın Bakan: Aslında söylediklerim yani her sunum, genel olarak her konuşma, sorgulama çözümü de kendi içinde içerir. Dolasıyla, çözüm diyorsak -demin söyledim zaten- çözümün başında tarım sektörü stratejik sektör olarak ele alınmalı. Biz "sektör" demeyelim, affedersiniz, özür dilerim, bir toplumun başı, temeli, geleceği olarak ele almalı, stratejik bakılmalı, bir bu.

İkincisi: Şimdi, bu mega felaketlerin sonuçları üzerine çok uğraştık, sanırım Sayın Bakan da şu anda çok uğraşıyor. Eğer nedenlerini ortadan kaldıran bir strateji, bir politika izlemezsek her yıl artan oranda daha fazla sonuçlarla uğraşacağız. O nedenle, Hükûmetin, başta Tarım Bakanlığının ve esas itibarıyla Hükûmetin, hatta devletin sonuçlardan çok nedenlere odaklı bir politika izlemesi gerektiğine inanıyorum. Bu nedenlerin ise ortadan kaldırılması Bakanlığa sunulan bütçeyle mümkün değildir; bu bütçeyle o nedenler ortadan kaldırılamaz, iklim krizinin sonuçları ortadan kaldırılamaz; gelecek yıl çok daha büyük, mega felaketlerle yüz yüze gelir ve o sonuçların altında kalırız; öyle değil. Yani, sonuca değil, nedenlere odaklanmamız lazım.

Ya, Sayın Bakan, sayın vekiller; bu toprak, su ticari nesne olarak algılanamaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI NİLGÜN ÖK - Teşekkür ediyoruz Sayın Çiftyürek.

SİNAN ÇİFTYÜREK (Van) - Bir dakika hakkımız vardı.

OTURUM BAŞKANI NİLGÜN ÖK - Uzatamıyoruz, herkese öyle. Çok teşekkür ediyoruz, çok sağ olun. Zaten otuz saniyeniz, kırk beş saniyeniz şeyle bitti...

SİNAN ÇİFTYÜREK (Van) - Ormanlaştırma konusunda bir şey öneriyorum Sayın Bakana, daha önce bir şey önermiştim.

Van benim seçim bölgemdir. Van ormansız yani lütfen Van'a pozitif politika izleyin. Eğer "ormanlaştırma" deniliyorsa Çin örnek alınsın; Çin son elli yılda ormanlaştırmasını...