KOMİSYON KONUŞMASI

HİLMİ DURGUN (Antalya) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım, Bakan Yardımcılarımız ve Bakanlığımızın kıymetli temsilcileri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye'nin stratejik ve mukayeseli üstünlüğü olan tarım, tarımın sorunları ve üreticilerimizin sıkıntılarından bahsetmek istiyorum. Bilindiği üzere ülkemiz birçok tarımsal üründe kendi kendine yeten güçlü bir ülkedir, hatta fındık, kiraz, incir ve kayısıda dünya lideriyiz. Bu başarı Türk çiftçisinin emeği, sabrı ve vatan sevgisiyle mümkün olmuştur ancak bu bereketliliğin devamı için yalnızca üretmek yeterli değildir, üreticiyi yani çiftçilerimizi koruyamazsak üretimde devamlılığı sağlayamayız.

Üretimin devamlılığı için olmazsa olmazlarımızdan bir tanesi de sudur. Su sadece bir kaynak değil millî güvenlik meselesidir. Türkiye'deki su kaynaklarının yüzde 70'inden fazlası tarımsal faaliyetlerde kullanılmaktadır, bunun da büyük bir kısmı açık kanallarla taşınmakta, taşınma esnasında buharlaşma nedeniyle zaten suyun yüzde 25-30'luk bir kısmını maalesef, kaybetmekteyiz. Ayrıca, vahşi sulama yöntemleriyle toprakta tuzlanmaya neden olarak hem verim ve kaliteyi hem de su kaynağının kaliteli bir şekilde yönetilememesine neden oluyoruz. Dolayısıyla vahşi sulama yöntemini kullandığımızda da önemli miktarda su kayıpları yaşıyoruz. Tarımsal amaçlı su kullanımında, suyun taşınmasında açık kanallar yerine "sulama hidrantı" denilen kapalı boru sistemine yani basınçlı sisteme ülke sathının tamamında geçmemiz gerekmektedir. Su stresi yaşayan bir ülke olarak yağmur suyu hasadı ve deşarj ettiğimiz atık sularının tarımsal amaçlı kullanılabilirliği ve benzer konular üzerine de çalışmaların yapılması gerektiğini düşünüyoruz ancak hâl böyleyken hâlihazırdaki yer altı sularımızla da ilgili olarak maalesef, kayıt dışı sondajlarımızın sayısının bir hayli fazla olduğu görülmektedir. Burada da Yeraltı Suları Kanunu'nu etkin bir şekilde uygulayarak ilgili kurumların kayıtlarının hızla güncellenmesi, kayıt dışı kuyuların sayaç sulandırılması ve gereksiz kullanımın önüne geçilerek rezervlerimizin güçlendirilmesi gerekmektedir.

Sayın Bakanım, ülkemizde "seracılık" olarak adlandırdığımız örtü altı yetiştiriciliğinin yüzde 50'si tarımın başkenti olan memleketim Antalya'da gerçekleştirilmektedir. Burada da en büyük pay yüzde 50'yle domates ve sırasıyla salatalık, biber, karpuz, patlıcan ve diğerleridir ancak maalesef ki sabahın erken saatlerinden akşamın geç saatlerine kadar emeğinin peşinde olan çiftçi kardeşlerimizin yüzü gülmemektedir. Bugün ortalama olarak bir kilogram domatesin toptancı halinde çiftçiden alım fiyatı yine bir kilogram domatesin güncel üretim maliyetinin altındadır. Ayrıca, geçtiğimiz yıldan bugüne kadar olan süreçte "tarımsal girdiler" olarak adlandırdığımız tohum, fide, ilaç, naylon, gübre, işçilik ve mazot gibi etkenlerin fiyatı ortalama yüzde 50 oranında artmışken toptancı halinde çiftçinin ürününün satış fiyatı yine geçen sene bugünlere göre neredeyse maalesef, yarı yarıya düşmüştür. Bu durumda çiftçilerimiz mahsullerini maliyetlerinin çok altında yani zararına satmak durumunda kalmaktadırlar. İhracatta da yoğun çalıştığımız ülkelerden biri olan Ukrayna'nın gümrük vergisine yapmış olduğu zam hem komisyoncularımızı hem de tüccarlarımızı zor duruma düşürmüş, yaş sebze, meyve ihracatımız yüzde 25 oranında azalmıştır. İhracatla ilgili sorunlarımız siyasi veya diplomatik ilgili diğer bakanlarımızla da koordineli bir şekilde yürütülecek çalışmalar neticesinde çözülemez ise seneye de bu zamanlar ne yazık ki birçok üreticimiz ekim dikim yapamayacak hâle gelecektir. Bu hâle gelmeden önce mevcut pazarların geliştirilmesi ve yeni pazarlar bulmak suretiyle çiftçilerimizin üretimine devam etmeleri sağlanmalıdır. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi'nin de söylemiş olduğu gibi toprağı kucaklayan eller dualıdır, her takdirin ve övgünün üstündedir. Çiftçilerimiz toprağı sevdayla yoğurup emekle işleyenlerdir, helal kazançtır, alın teridir. Bundan dolayı çiftçi kardeşlerimizin yüzünün gülmesi, ürünlerini doğru fiyata pazarlaması, muhannete muhtaç düşmemeleri başlıca hedeflerimiz arasında olmalıdır çünkü bu milletin mayasında üretmek, paylaşmak, emeğini helal kılmak vardır diyor, Tarım ve Orman Bakanlığımızın 2026 yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyorum.