KOMİSYON KONUŞMASI

BİLAL BİLİCİ (Adana) - Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tarım millî güvenlik kadar önemlidir diyorum, sözlerime böyle başlıyorum. Ama bugün bereketli topraklarımız verimsiz çünkü bir zamanlar milletin efendisi olarak anılan köylümüz ve çiftçimiz artık tarımdan para kazanamıyor. Her tarla bacasız bir fabrikadır, girdisi çıktısı vardır. Köylü toprağı ekerken masrafa girer, mahsulü alırken tekrar masraf yapar ama eğer gideri gelirinden fazla olursa üretim devam edemez. Bugün Türkiye'nin durumu da budur. Adana'da çiftçi hem dertli hem de veryansın etmektedir. Son söyleyeceğimi başta söylemek istiyorum: Adana bugünlerde Afrikalaşmaya doğru ilerlemektedir. Ormanların kesilmesi, özellikle Pozantı'daki ormanlar dâhil; susuzluk, sulama problemleri Adana'yı bir nevi Kuzey Afrika hâline getirdi. Adana'daki sulama sistemi hâlâ vahşi ve salma sulama sistemidir. Ben buradan DSİ'ye sormak istiyorum: Haziran, Ağustos aylarının dışında dokuz ay boyunca DSİ ne yapmakta? Ama şu aşikâr, Adanalıya ızdırap çektirdiği aşikâr. 2025'te Adana üreticisi için zirai don, kuraklık ve aşırı sıcaklıkların birleştiği verimsiz bir yıl oldu. Tarlalar kurudu, ürünler dallarında kaldı, narenciye ve tarla ürününde verim de dipte zaten. Çiftçi finansal yük altında ezilmekte, kredileri ertelenmedi, faizler düşmedi. Ama mesele sadece tarım desteği değildir. Dünyada tarımı desteksiz bırakan ülke yok. Önemli olan, doğru destek, doğru teşvik ve verimli üretimdir. Peki, bereketli topraklara bu kadar emek, su ve para harcanırken neden az ürün alıyoruz? Çünkü destekler yanlış, sulama doğru dürüst yapılmıyor, verim de düşük. Asıl bir diğer sorun ise belirsizliktir. Çiftçi 2026'da hâlâ ne ekeceğini bilemiyor, kestiremiyor, hangi ürüne ne destek verileceğini bilmiyor. Plan yapamayan üretici, memleketi nasıl doyursun? Ben de buradan Adanalı çiftçilerin haykırışını ifade etmek istiyorum ve kendileri diyor ki "Bu fiyatlarla nasıl üretim yapalım?" Dalında kuruşla satılan limon, pazarda lirayla satılmakta. Tarımdaki bu politikasızlık çiftçi ve köylüyü limon gibi sıkmakta ve ortada sadece posası kalmış durumda. Örnek verecek olursam, pamuk fiyatı beş yıl öncesiyle aynı fiyatta ama masraflar katbekat artmış durumda. Memleketim Ceyhan'dan örnek vereceğim: 2000'ler öncesi pamuk işlemesi işleten 30 tane çırçır "sawgin" fabrikası vardı, bunlar günde 3 vardiya çalışırdı. Şimdi 30 fabrikadan sadece 1'i, o da yirmi gün çalıştı ve kapandı. Nereden nereye geldik, diyorum. Karpuz eken bu sene battı. Portakal verimi geçen yıl 3 ton iken bu yıl 500 kilograma düştü. Bunlar alarm verici durumlardır. Girdi maliyetleri el yakmaktadır. Gübreye yetişen mazota yetişememektedir. Sulama sıkıntıları zaten verimi düşürdü ve çiftçinin talebi nettir: Adil fiyat, güçlü destek, öngörülebilir politika istiyor. Kısacası, Adana bitik durumdadır Sayın Bakan, Adana'ya sahip çıkmalıyız; bu, boynumuzun borcudur. Bir an önce doğru tarım politikalarıyla, doğru desteklerle, doğru teşviklerle, doğru sulama sistemleriyle hareket edilmesi gerektiğine inanıyorum. İthalatla bu tarım politikası da yürütülemez, çiftçiye de sahip çıkılamaz. Adana'yı ve Adanalıyı bereketli ve refah dolu güzel günlere doğru götürelim. Adana bunu hak etmiyor, diyorum. Geç kaldık ama daha da fazla geç kalmayalım, diyorum. Çiftçilerimize, ürünlerimize sahip çıkalım, diyorum.

Saygılarımı sunuyorum efendim.