KOMİSYON KONUŞMASI

REŞAT KARAGÖZ (Amasya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan ve bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesi Türkiye'nin sofrasını, kırsalın kaderini, üreticinin geleceğini ve ülkemizin gıda bağımsızlığını belirleyen stratejik bir belgedir. Ancak 2026 yılı bütçesinin bu ülkenin toprağına, suyuna, çiftçisine ve besicisine umut değil, yük, belirsizlik ve karanlık getirdiğini üzülerek görüyorum. Sunumlarda anlatılan parlak tabloların ve iddialı cümlelerin aksine rakamlar bu parlaklığın ardında derin bir çöküş olduğunu gösteriyor. Bütçeye baktığımızda, mazot, gübre, yem, tohum ve ilaç gibi temel girdilerin fiyatları son bir yılda en az yüzde 70 artmışken tarımsal desteklerin yalnızca yüzde 24 artırıldığını görüyoruz. Tarım Kanunu'nun 21'inci maddesi açıkça "Millî gelirin en az yüzde 1'i çiftçiye destek olarak verilir." derken bu bütçede çiftçiye ayrılan pay yüzde 0,31'de kalmış, yasa açıkça ihlal edilmiştir. Tarım sektörünün bankalara olan kredi borcu 1 trilyon 110 milyar liraya dayanmış, çiftçiler ve besiciler ağır bir borç yükü altına itilmiştir.

Memleketim Amasya, Ankara'dan sonra Türkiye'nin en büyük soğan üretim merkezidir. Buğday, arpa, pancar, mısır ve ayçiçeği üretiminde ülkemizin lokomotif illerindendir. Ancak 2025 yıl Amasya'daki üreticileri için kara bir yıl olmuştur. Soğan üreticisi ürününü maliyetinin altında satmak zorunda kalmış, Toprak Mahsulleri Ofisinin açıkladığı hububat taban fiyatı çiftçinin yüzünü güldürmemiştir.

Defalarca, Mecliste, "Amasya Ovası yanıyor Sayın Bakan!" diye seslenmemize rağmen bir kez olsun gelip bu ovaya yüzünüzü dönmediniz. Amasya çiftçisinin yanında olduğunuzu hissettirmediniz. Geçen sene zirai don Amasya'yı vurdu, toplam zarar 5 milyar lirayı aştı. Ancak siz çiftçiye sadece 303 milyon lira desteği reva gördünüz; toplam zararının yüzde 6'sını bile karşılamıyor.

Geçtiğimiz hafta Merzifon'da traktör satan bir esnafımızı ziyaret ettim. Son bir ayda 70'in üzerinde çiftçinin borçlarını ödeyebilmek için traktörünü satmaya geldiğini ifade etti. Yanlış anlaşılmasın, çiftçi model yükseltmiyor, yeni traktör almıyor; çiftçi traktörünü yani geçim kaynağını bankaya olan borcunu kapatmak için satıyor.

Sayın Bakan, satılan her traktörde sizin imzanız ve sizi tebrik ederken... Bütün köylülerimiz bu gidişatın nasıl çözüleceğini merak ediyor.

Hayvancılıkta ise tablo daha da vahim: Türkiye, 2025 yılında 506 bin baş canlı hayvan ve 39 bin ton kırmızı et ithal etmiştir. Son on beş yılda hayvancılık ithalatına ödenen toplam para 13,1 milyar dolara ulaşmıştır. Yerli üretici değil, ithalat lobileri destek gören taraf olmuştur.

Sayın Bakan, Gümüşhacıköy İlçe Tarım Müdürlüğü binasının yapımı ise âdeta yılan hikâyesine dönmüştür. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının resmî kayıtlarında binanın 2010'da başlayıp 2014'te tamamlanacağı yazmasına rağmen ortada on bir yıldır hiçbir çalışma yoktur. Gümüşhacıköy İlçe Tarım Müdürlüğünün bugün hizmet verdiği bina eski merkez anaokulu binasıdır. İddialara göre bu bina depreme dayanıksız olduğu için boşaltılan binalardan biridir. Memurlarımızın can güvenliği risk altındadır. Müdürlüklerde güvenlik görevlisi yoktur, temizlik görevlisi yoktur. Personel eksikliği ciddi boyuttadır. Sahanın en ağır yükünü taşıyan veteriner hekimlerimiz, sanayiden çıkmayan 1980 ve 1990 model araçlarla görevlerini yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Tayinlerde ve yurt dışı görevlendirmelerinde ise üye olunan sendikaya göre torpil uygulandığı iddiaları sahada ciddi rahatsızlık yaratmaktadır. Yüz binlerce ziraat mühendisi, veteriner hekim, gıda mühendisi, tekniker ve teknisyen Bakanlıktan atama kontenjanı beklemektedir. Kurum içi yükselme sınavı ise yıllardır yapılmamaktadır. Veteriner hekimler özlük haklarında iyileştirme ve Sağlıkta Şiddet Yasası'na dâhil edilmeyi beklemektedir. Yaşanan sorunları burada beş dakika içerisinde sizlere anlatmamız mümkün değildir ama çok temel ve derin sorunlar vardır.

Kısaca özetlemek gerekirse, bu bütçe Türkiye'nin tarımına ayağa kaldıracak bir iradeyi, üreticiyi güçlendirecek bir vizyonu, kırsalı yaşatacak bir politikayı ortaya koymamaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz tarımı bir bütçe kalemi değil, bu ülkenin bağımsızlık meselesi olarak görüyoruz. Üreticisini ayağa kaldıran, besicisini, çiftçisini, köylüsünü yeniden değerli hissettiren bütçeyi önümüzdeki ilk genel seçim sonrası hayata geçireceğimizin sözünü veriyoruz.

Saygılar sunuyorum.