| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 25 .11.2025 |
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Bakan, Değerli Komisyon üyeleri, milletvekillerimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hep diyorsunuz "Hukuk devletiyiz." diye. Türkiye'deki hukuk devleti gerçeklerini şimdi konuşma zamanı. Bir yıl önce yine bu salonda konuşmuştum, siyasallaşan yargı operasyonları ve yargı vesayeti aynen devam ediyor. Son bir yıl adil yargılanma hakkı ve masumiyet karinesi bakımından en karanlık yıl oldu. Kuvvetler ayrılığına son veren 2017 Anayasa değişikliği, bu yılı âdeta anayasal düzeni ilga girişimleri yılına dönüştürdü. Örnek çok Sayın Bakan, yargı reformu diyerek getirdiğiniz yargı paketleriyle AYM kararlarını yok saydınız. Hukuksuz uygulamalarınızla Anayasa’nın 2, 6, 7, 9, 10, 11, 12, 14, 38, 90, 138, 139, 140, 153, 159'uncu maddelerini yok saydınız. AYM kararlarını tanımayan mahkemelere cesaret vererek Türkiye'yi bir anayasasızlaştırma sürecine teslim ettiniz. Tayfun Kahraman, Can Atalay, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Figen Yüksekdağ AYM ve AİHM kararlarına rağmen hâlen cezaevinde. Eskiden tahliye ve tutuklama kararlarını hâkimler verirdi, bugünse siyasi partilerin genel başkanları, kimin tahliye edilip kimin tutuklanacağını kürsülerden ilan etmeye başladı. Yargı reformu strateji belgesinde "Savunma makamı güçlendirilecek." dediniz, savunmaya verdiğiniz değeri ne yazık ki gördük. Avukat Mehmet Pehlivan mesleğini icra ettiği gerekçesiyle aylardır tutuklu, kendi ayağıyla ifade vermeye giden bir avukat kaçma şüphesi nedeniyle CMK 100'e aykırı olarak tutuklandı.
Sayın Bakan size soruyorum: Avukatlık Kanunu'nun 58'inci maddesi niçin uygulanmadı? Siz bir avukat olarak bu hukuksuzluktan hiç mi rahatsızlık duymadınız? AYM, Tayfun Kahraman hakkında ihlal kararı verdi. İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesinde cübbe giymiş 3 darbeci hâkim AYM kararını tanımadığını belirterek Anayasa 153 ve Anayasa 11'i çiğneyip anayasal düzene yönelik bir darbe gerçekleştirdiler. Dosyaya yapılan itirazı inceleyen 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi de iki satırlık bir gerekçeyle itirazı reddedip bu darbeye çanak tuttu. Soruyorum: Siz hem Adalet Bakanı olarak hem de HSK Başkanısınız, neden Anayasa'yı çiğneme cüretinde bulunan bu hâkimler hakkında işlem yapmadığınız gibi tek söz dahi söylemediniz? Fotoğrafını gördüğünüz bu çocuk, Tayfun Kahraman'ın kızı Vera. Vera, babasını görüş kabinlerinde tanıdı. Adaletin yarısı yasa, yarısı da vicdan Sayın Bakan, soruyorum size: Bu sizin hiç vicdanınızı sızlatmıyor mu?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek, Adalet Bakan Yardımcısıyken 29 Ocak 2024'te kamu şirketi olan Eti Madenin yönetim kurulu üyeliğine atandı. Bu üyelik 29 Temmuz 2025'te yenilendi, Kasım 2024'ten 6 Ağustos 2025'e kadar yani başsavcılık döneminde kamu şirketi Eti Madenden dokuz ay boyunca huzur hakkı aldı. Belgeler açık, Sayın Bakan bu belgeleri bilmiyor musunuz? Bu belgelerde açık olarak belirtilen tarihleri görmediniz mi? Sayın Bakan başsavcı da olsa Adalet Bakan Yardımcısı da olsa bu kişinin resmî veya özel bir görev alması, üstelik maaş alması Anayasa’nın 140'ıncı ve Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun. 48'inci maddesi gereğince yasak değil mi? Siz İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının idari bakımdan denetleyicisi değil misiniz? Neden bu savcıyı derhâl görevden alıp hakkında adli ve idari soruşturma başlatmadınız, başlatacak mısınız? Sayın Bakan, bu konuda yetkiniz mi yoktu, yoksa bu işsizi açıyor mu?
Sayın Bakan, Akın Gürlek'in İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olarak atandığı Ekim 2024'ten sonra her sabah bir başka şafak operasyonuyla Türkiye uyanmaya başladı. Bu kişi, İstanbul 37'nci Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesinde görülen en kritik davaların hâkimiydi, gezen bir heyetti. Kaftancıoğlu, Demirtaş, ÇHD, Türk Tabipleri Birliği ve en önemlisi AYM'ye "Berberoğlu kararını tanımıyorum." diyerek rest çekmiş birisiydi. Test edildi tarafınızdan, saray tarafından, ödüllendirildi, operasyon merkezinin başına oturtuldu
Sayın Bakan 19 Martta İBB kumpas darbesiyle haksız, hukuksuz operasyonlar yapıldı. İBB iddianamesini de gördük, bugün biraz önce de mahkeme tarafından kabul edildi. 15 gizli tanığın, kadrolu iftiracıların ifadelerine dayanan, tutarsız, bomboş bir kumpas belgesi. CMK 157'ye göre gizli yürütülmesi gereken soruşturmaların akıbetini yandaş TV'lerden, Twitter'daki yandaş gazetecilerden öğrenir olduk. Soruşturma bilgilerini, ifadeleri, iddianamelerin kaç sayfa olduğunu, kimin tutuklanacağını yandaş gazetecilere sızdıran yargı mensuplarının kimler olduğunu soruşturdunuz mu? TCK 285'e göre soruşturmanın gizliliğini ihlal etmek suç değil midir? Size soruyorum: Bu yargı mensupları hakkında bir tane soruşturma açtınız mı? İtibar cellatlığına soyunan yandaş medya, asılsız iftiralar başta Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu olmak üzere belediye başkanlarımızı, bürokratlarımızı, partililerimizi hedef aldı. Bu itibar cellatları hakkında halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçundan bir soruşturma başlattığınızı duyacak mıyız Sayın Bakan yoksa TCK'nin 217/A maddesi sadece eleştirel gazetecilere ve muhaliflere mi uygulanıyor? Masumiyet karinesi, lekelenmeme hakkı, adil yargılanma hakkı ve diğer anayasal güvenceler siyasallaşmış yargı tarafından paspas misali çiğnenirken hiçbir icraatını görmediğimiz HSK ne iş yapar diye sormak istiyorum Sayın Bakan. Soruyorum: Bunca hukuksuzluğa sessiz kalıp yapılan şikâyetleri sümen altı edecekse HSK neden var? Hâkim ve savcılara yönelik baskılara karşı bir teminat olması gereken HSK sürgün kararnameleriyle hukuka uygun kararlar veren hâkim ve savcıları sürgün ediyor. Ekrem İmamoğlu 2015'ten beri Beylikdüzü dönemine ilişkin bir ihaleden dolayı yargılanıyordu. Bu dosyada 5 celsedir mütalaayı vermeyi reddeden, karar duruşmalarından bir gün önce rapor alan ve görevini aksatan savcının adı bu kararnamelerde yoktu. Kim vardı biliyor musunuz Sayın Bakan? Davada 4 celsedir mütalaayı bekleyen hâkim vardı. Bu hâkim son duruşmadan önce Diyarbakır'a sürgüne gönderildi. İZBETON soruşturmasında tutuklanan kişiler hakkında tahliye kararı veren İzmir 17 ve 28'inci Asliye Ceza Mahkemesi hâkimlerinin görev yeri niçin değiştirildi? İmamoğlu'nun Akın Gürlek'e yönelik sözleri nedeniyle "Yargılamada tüm suçlardan beraati gerekir." diyerek şerh koyan Mehmet Can Kozan'ın adı vardı kararnamede, iş mahkemesine tenzilirütbe gönderildi. Ayşe Barım'ın tahliyesine hükmeden sulh ceza hâkimi Fatih Kapan tüketici mahkemesine sürgün edildi, baskılara dayanamayıp emekliye ayrıldı. İBB soruşturmasında gözaltına alınan 8 kişi hakkında somut delil bulunmadığından tutuksuz yargılama kararı veren hâkim Uğur Yeşildal görevden alındı. Diploma davasında İstanbul Üniversitesine "Açık hata nerede?" diye soran İstanbul Beşinci İdare Mahkemesi heyeti daha cevap gelmeden dağıtıldı. Geçtiğimiz günlerde karma komisyonda yapılan HSK aday seçimlerinde Anayasa’nın 159'uncu maddesi açıkça çiğnenerek üçüncü tur oylama gibi Anayasa'da yeri olmayan bir yöntemi icat ederek yürüten Meclis Grubunuz tüm HSK'yi kendi üyeleriyle dizayn etmeyi başardı. Neredeyse tüm üyelerini doğrudan ve dolaylı olarak yürütmenin atadığı HSK işte böyle sürgün kararnameleriyle, soruşturmalarla yargıyı dizayn ediyor. Ben hep söylüyorum: Hitler'in hâkimleri vardı, tek tek talimat almaya ihtiyaç duymadan, Hitler gibi düşünüp öyle karar veren hâkimler. Nazi Almanyasının halk mahkemelerinde "Kanun demek Hitler demektir." diyen yargıçlar olmasaydı Hitler zulüm diktatörlüğünü kurabilir miydi? İşte, Hitler'i Hitler yapan Alman yargısıydı, diktatörlüğe giden yollarda taşları Alman yargısı döşedi. Sayın Bakan, yargıya güven için sokağa çıkın, güven yüzde 20'lere indi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bekleyen her 3 davadan 1'i Türkiye'den gidiyor. AİHM, en çok Türkiye aleyhinde adil yargılanma hakkı ve güvenlik ve özgürlük hakkı ihlali kararı verdi. AİHM'in en çok emsal kararı verdiği ülke Türkiye. Bu yılın ilk altı ayında AYM'ye 36 bin bireysel başvuru yapıldı, 113 bin derdest başvuru AYM'de hâlâ bekliyor. Sayın Bakan, geçenlerde bir açıklamanız oldu: "Türkiye AİHM kararlarına yüzde 91 oranında uyuyor." Anayasa’nın 90'ıncı maddesi mi değişti Sayın Bakan? Anayasa'da "AİHM kararlarının yüzde 91'ine uyulur." diye mi yazıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Bülbül, süreniz bitti, bir dakika vereceğim.
Buyurun.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Bitiriyorum.
Tüm bu veriler ortadayken siz hangi hukuktan, hangi adil yargılama hakkından, hangi lekelenmeme hakkından, hangi masumiyet hakkından, hangi demokratik hakların uygulanmasından bahsediyorsunuz? Bu mu sizin hukuk devleti anlayışınız? Geçiniz Sayın Bakan. Türkiye'de demokrasi, özgürlükler ve Anayasa'daki özgürlükler uygulanmadan, hukuk devleti inşa edilmeden Türkiye'de vatandaşın da milletvekilinin de herkesin hukuki güvenliği ve can güvenliği yok; bunu siz de biliyorsunuz. Bu nedenle, sandık gelecek ve Türkiye'ye demokrasi, özgürlükler ve hukuk devleti inşa edilecek.
Teşekkür ediyorum.