| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 25 .11.2025 |
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, değerli komisyon üyesi arkadaşlarım; bugün, burada, olmayan adaletin bütçesini konuşuyoruz maalesef. Sabahtan bu yana yaptığımız konuşmalara, Türkiye'de yaşadığımız sürece baktığımızda, olmayan adaletin bütçesini konuşuyoruz. 19 Mart Türkiye'de "yargı darbesi" diye tarihe geçti ve bu utanç siyaset tarihimizde yeni bir darbeler sürecini başlatan tarih olarak ne yazık ki utanılacak bir şekilde kaydedildi. Sayın Bakan, askerî darbeler dönemi belki 15 Temmuzda sona erdi, inşallah, 15 Temmuzda sona erdi, ermesi gerekir. 15 Temmuz son askerî darbe girişiminde biz sizlerle, birçok arkadaşımızla beraber bu kutsal, bu mübarek çatının altındaydık, darbecilere karşı direndik ve o zaman da kararlı bir şekilde askerî darbeleri sona erdirmenin onurunu birlikte yaşayacağımıza inanıyorduk. Ama şimdi görüyoruz ki sizin iktidarınızda askerî darbeler dönemi sona ererken yeni bir darbeler dönemiyle tanıştık; bu da yargı darbeleri, sivil darbeler dönemi. Sayın Bakan, 15,5 milyon vatandaşın oyuyla Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı gösterildi. Bugün anketlere baktığınızda, tutsak aldığınız Ekrem İmamoğlu'nun görüntüsünü, sesini, sosyal medya paylaşımlarını yasakladığınız Sayın Ekrem İmamoğlu'nun anketlerde Cumhurbaşkanlığı yarışındaki oyu yüzde 60. Ne kadar bozmaya çalışırsanız çalışın yüzde 60 ve şimdi bunu normal seçmene vurduğunuzda 36 milyon seçmen yapıyor. Yani siz 36 milyon seçmeni zindana kapattınız, millî iradeyi zindana kapattınız. Bakın, burada 15 belediye başkanımız var. Buradaki 15 belediye başkanı zindanın içinde iyi bakın bu zindana. Bunu siz yaptınız, bunu biz Ankara sanayisinde, organize sanayisinde demirciye yaptırmadık, bunu AK PARTİ iktidarı yaptı, bunu sizin iktidarınız yaptı bu demir, bu zindanları. Burada 15 belediye başkanı. Bu, 15 belediye başkanı ayrıca sizin kayyum uygulamalarıyla yok saydığınız milletin iradesi bugün Türkiye'de 30 milyon nüfusa tekabül ediyor, bugün Türkiye'de 17 milyon seçmene tekabül ediyor.
Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; şimdi, burada 15 belediye başkanının iradesine çöken, onların hizmet ve siyaset üretmesine karşı yargı darbesiyle müdahale eden bir anlayışla karşı karşıyayız. Bakın, şimdi, Türkiye'de yeni bir dönem başlattınız. Bu yeni dönem siyaset dışı yapılarla siyaset alanını dizayn etme dönemi. Siyaset dışı yapılarla, siyaset alanını dizayn ediyorsunuz. Bu iktidar dizayn ediyor. Bunun adı cuntacılıktır. Hiç başka bir şey söylemeyin, bunun adı cuntacılıktır, siyaset alanını dışarıdan tanzim etmeye cuntacılık denir ve bugün Türkiye'de Akın Gürlek cuntası işbaşındadır maalesef. Bir dönem sizin yardımcılığınızı yapan, Adalet Bakan Yardımcısı. Yani düşünebiliyor musunuz, milletvekili adayı olsa hâkimlikten bir daha seçilemese listeye giremese yeniden mesleğe dönemeyecek ama siyasi bir görev olan Adalet Bakan Yardımcılığına geliyor, Sayın Cumhurbaşkanının tabiriyle siyasi görevi olan Adalet Bakan Yardımcılığından en yetkili yere, bir dönemin kudretli özel yetkili savcıları gibi Türkiye'nin her yerinde soruşturma yapabilecek şekilde bir göreve geliyor. Bunun adı tam da Akın Gürlek cuntasıdır. Şimdi, şunu unutmayın: Bakın, bu tarihe not etmemiz gereken bir şeydir: Cuntacılıktan medet umanlar bir gün cuntalara teslim olurlar. Siyaset dışı aktörlerle iş tutanlar siyaset dışı aktörlerle tasfiye edilmenin önünü açarlar. Ben bir tehlikeye işaret ediyorum, tıpkı FETÖ döneminde ısrarla sizi uyarmamıza rağmen, karşı çıktığınızda dönüp buna karşı mücadele ederken bizimle beraber mücadele etmek zorunda kaldığınız günleri hatırlayın. O yüzden, bakın, şu gazete yani Allah bize Yeni Şafak gazetesinin reklamını yapma imkânını verdi, nasıl işte, tarihin cilvesi. Sayın Bakan, şimdi, gazetede yani bu sizin burada bakın...
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Kâğıt parçası.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Neyse, kâğıt parçası doğru.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı röportaj yapıyor. Sayın Bakan, siz avukatlıktan geliyorsunuz, milletvekilliği yaptınız, Bakanlık yapıyorsunuz, arkanızda birçok Bakanlık bürokratları var; ya, başsavcı iddianame, savcı iddianamesiyle konuşur, hâkim kararıyla konuşur. Savcılar kalkıp da bu tip basın toplantıları yapamazlar, röportaj veremezler ama Allah'a şükür yapıyor, o kadar kendini kudretli hissediyor ki. Ne demiş? "Dönüm noktası Ertan Yıldız'ın itirafçı olması." demiş. Ne güzel, işte söyledi, bizim günlerdir anlatmaya çalıştığımızı röportajda kendisi söylemiş. Yani diyor ki: "Ben bu soruşturmaya başladığımda elimde bir şey yoktu ama Ertan Yıldız'ın konuşmasıyla çözüldü iş." Ertan Yıldız'ı ne zaman konuşturdunuz, itirafçı yaptınız? Bize göre iftiracı. Soruşturma başladıktan bir ay sonra. Bir ay o kadar insanı hangi delille tutukladınız, hangi delille içeri aldınız? Demek ki oturup gizli tanıklarının iftiralarıyla, iftiranamelerle bu süreci yürüttünüz.
Şimdi, beyaz Toroslar... masasında beyaz Toros koyan savcılar var. Bak, bunu iyi görün. Beyaz Toros. Beyaz Toros'un ne olduğunu hafızamız çok iyi biliyor. Beyaz Toroslarla dönüp tam da Sayın Cumhurbaşkanının iki gün önce "Beyaz Toroslar dönemi bitti." dediği bir dönemde, Türkiye'nin çözümünün yeniden konuşulduğu, toplumsal barışın yeniden konuşulduğu bir dönemde bunu koyabilen bir savcı var. Bu şımarıklık nereden geliyor? Sayın Bakan, bunu bir düşündünüz mü? Bu şımarıklık nereden geliyor? Bu gücü nereden alıyorlar? Ben size söyleyeyim: İktidarınızdan alıyorlar. Bu şımarıklık sizin iktidarınızdan geliyor çünkü bu şımarıklığı aldığınız hizmetin karşılığını verdiğiniz için bu kadar cesaretliler. Ne o aldığınız hizmet? E, siyaset dışı yollara sapan cuntacılara tenezzül ederseniz, onlarla yol yürürseniz, onlarla iş tutarsanız, böyle istediklerini söyleyebilme hakkını kendinde görürler.
Bakın, Can Atalay Anayasa Mahkemesi kararını 3. Ceza Dairesi tanımadı gözünüzün önünde. Tayfun Kahraman Anayasa Mahkemesi kararını 13. Ağır Ceza Mahkemesi tanımadı, ilk derece mahkemeye düştü artık bu tanımama lüksü, keyfiyeti gözünüzün önünde Anayasa ihlal edildi. Sayın Bakan, HSK Başkanısınız, hâlâ neyi bekliyorsunuz bu ihlaller karşısında? Selahattin Demirtaş Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına rağmen hâlâ serbest bırakılmadı. Figen Yüksekdağ hâlâ serbest bırakılmadı. Osman Kavala hâlâ serbest bırakılmadı. Sayın Bakan, neyi bekliyorsunuz, neyi bekliyorsunuz? Bu kadar bunları şımartacak... Fatih Altaylı yüz elli günü aşkın tutuklu. Hüseyin Kocabıyık şu anda elli gün dür tutuklu. Ha, şimdi diyeceksiniz ki, her zaman söylediğiniz gibi: "Yargı bağımsızdır."
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Tezcan, süreniz bitiyor, ona göre planlayın.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - "Yargı bağımsız." diyeceksiniz, bana bunu söylemeyin Sayın Bakanım. Bunu söylemeyin çünkü mesela, Mehmet Can Kozan'ı hoşunuza gitmeyen muhalefet şerhi nedeniyle sürgün ettiniz 14. Ağır Ceza Üyesi. Mesela İzmir 18. ve 28. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlarını sürgün ettiniz "Tahliye kararı verdi." diye. Mesela, ahmak davasındaki o meşhur Hüseyin Zengin'i Samsun'a sürgün ettiniz ve en son İstanbul 5. İdare Mahkemesindeki ara kararını beğenmediğiniz Başkan Recep Şendil'i sürgün ettiniz. Ha, demek ki işinize gelmeyince, hiç de öyle sizin müdahale edemeyeceğiniz bir alan yok.
Sayın Bakan, yarattığınız dönemde, bakın, Mehmet Pehlivan, sadece yargıyı değil, savunmayı tutsak aldınız. Mehmet Pehlivan, avukatlık görevini yapıyor. İşte, burada zindanın içerisinde bakın, iyi bakın buna. Siz de cübbe giymiştiniz bir zaman, bu zindanın içerisinde, bunu da siz yaptınız, bu zindanı da. Mehmet Pehlivan avukatlık görevini yaptığı için bugün zindanda. Sadece Mehmet Pehlivan değil, Onur Büyükhatipoğlu, Kazım Yiğit Akalın, Serkan Günel, Yiğit Gökçehan Koçoğlu. Teslim alamadığınız savunmayı tutsak aldınız konuşturmamak için. Yarattığınız yargı düzeni böyle bir düzen.
Sayın Bakan, son olarak şunu söylüyorum: Hodri meydan, canlı yayın. Getirin canlı yayını yargılama, milletin gözünün önünde olsun. El mi yaman bey mi yaman görelim.
Teşekkür ederim.