KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, buradan başlayayım da bakın, ben sizin adınıza üzgünüm. Niye? Hükûmetin en zayıf, kamuoyu araştırmalarında en çok eleştirilen Bakanlığını yönetiyorsunuz. Bütün kamuoyu araştırmalarında "Adalet en sorunlu alan." diye gözüküyor. Bakın, şimdi, bu ne biliyor musunuz? Fahri Kasırga -buradaki yargıçlar bilirler, siz de bilirsiniz- Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısıydı, beni bu beyaz Toros'tan kendisi kurtardı, bu beyaz Toros'tan beni kendisi kurtardı. Şimdi, bu ne demek biliyor musunuz o masaya konması bu başsavcı ya da savcı neyse çocukluğu sırasında Toros'a mı binmiş, maket araba mı yapmış, ne yapmış yani, niye bu onun masasında, hiç düşündünüz mü? Araba koleksiyonu mu yapmış? Neden Beyaz Toros? Ya bu ayıp bir şey, gerçekten ya, yani buna sessiz kalmanız, bakın, bir tane AK PARTİ'linin bugüne kadar bir şey söylememesi ayıp gerçekten ya. Bakın, ben söylüyorum, kendim söylüyorum. Fahri Kasırga sağ, kendisi beni kurtardı. Evimin önüne gelmiş, eliyle götüreceklerdi. Bu travmayı bilmezsiniz. Kalmadı, bakın, kalmadı. Bak ta buraya geldi.

ADALET BAKANI YILMAZ TUNÇ - Hangi tarih?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - 1993-1994, o civar.

ADALET BAKANI YILMAZ TUNÇ - Kimdi iktidar?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Allah Allah. Ben bunu soruyorum size, bunu soruyorum. Bakın, bunu soruyorum.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdiki ortağınız Mehmet Ağar.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Bugün kim iktidarda? Bugün kim iktidarda? Bakın, Sayın Bakan, bunu nasıl ya, nasıl sormazsınız bunu gerçekten ya, bu ne anlama geliyor? Bakın, bir savcının masasında bu nasıl olur ya, gerçekten nasıl olur? Gerçekten bir sorun kendisine "Maket mi yaptın, baban mı seviyordu bunu, baban mı biniyordu, çocukluğunun arabası mı?" Bir sorun bunu gerçekten bakın, size meydan okuyorlar, size. Bize değil, size meydan okuyorlar. Bunu bilin yani ha. Yarın aynı meydanı size okuyacaklar.

İZZET AKBULUT (Burdur) - Sayın Bakanım, bakın, burada, buyurun.

ADALET BAKANI YILMAZ TUNÇ - "Beyaz Torosları tarihten sildiniz, teşekkür ederim Recep Tayyip Erdoğan'a." diyeceğinize böyle diyorsunuz.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Peki, bu savcı ne?

Sayın Bakan, bakın, ben 1990'lı yıllarla bu yılları karşılaştırma imkânına sahibim.

ADALET BAKANI YILMAZ TUNÇ - O günlere kimse geri götüremeyecek.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Orada avukatlık yapıyordum. İnsan Hakları Derneğinin, İnsan Hakları Vakfının, Uluslararası Af Örgütünün kurucusuyum, bakın, insan haklarını korumada...

ADALET BAKANI YILMAZ TUNÇ - O zaman öğrenciydim, faili meçhul olurdu.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Ben Tahir Elçi'yi size sorarım bakın, böyle söylerseniz. Tahir Elçi'de kimdi hükûmet? Siz değil miydiniz? Sizin Başbakanınız "Siyasal cinayet." dedi buna. Nerede failler, soruyorum size nerede failler? Sizin döneminizde Lice JİTEM davası, Kulp JİTEM davası, Kızıltepe JİTEM davası hepsi ama hepsi beraat etmediler mi, hepsi zaman aşımına uğramadı mı?

ADALET BAKANI YILMAZ TUNÇ - O asit kuyuları...

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Bütün davalar, asit kuyuları davası Adıyaman'da zaman aşımına uğramadı mı? Siz Bakandınız veya önceki Bakan vardı.

ADALET BAKANI YILMAZ TUNÇ - Bu cinayetler ne zaman yapıldı? Ta, 1990'lı yılların hesabını bize soruyorsun. Kırk yıl önceki hesabı bize soruyorsun.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Hepsi bakın, hepsini korudunuz, bütün sanıkları korudunuz. Bütün sanıkları o davaları aldınız, Diyarbakır'dan, Hakkâri'den aldınız Ankara'ya getirdiniz, hâkimler tayin ettiniz, hepsi zaman aşımına uğradı. Vartinis davasını aldınız Muş'tan götürdünüz Kırıkkale'ye. Niye götürdünüz bana söyler misiniz? Neden götürdünüz? Bir tane mahkûmiyet var mı, bakın, bir tane mahkûmiyet? Bakın, 1990'lı yıllarla bu yılları karşılaştırma imkânına sahibim. Arkadaşlar, dikkatle dinlesin bakın, 6 tane kriter var insan haklarının korunmasında, denetlenmesinde ve insan hakları bilincinin oluşmasında. O zaman yargı vardı bakın, yargı vardı o zaman. Yargı vardı o zaman, yargı.

ADALET BAKANI YILMAZ TUNÇ - Niye bulamadı? Niye o faili meçhulleri bulamadı?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - O zaman yargı vardı yine bakın, bağımsız ve tarafsız değildi ama kapılarına gittiğimiz, kapısını çaldığımız yargıçlar vardı, başsavcılar vardı. Ben kendim... İstanbul'da işkence görmüş, ağlayan bakın, ağlayan, taciz edilmiş bir kız çocuğunun, bir kız öğrencinin tamam dilekçesini savcıya veremedi avukatlar ya, kâtibine ulaşamadılar, kâtibine. İşkence, kâtibine ulaşamadılar, kâtibine. Bakın, kâtibine ulaşamadılar. O zaman bakın...

ADALET BAKANI YILMAZ TUNÇ - İşkencede zaman aşımını kaldıran biziz, zaman aşımına tabi değildir.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Değildi, ya gidelim beraber İstanbul adliyesine. Şunu söyleyeceğim Sayın Bakan, bakın o zaman bir, yargı, iki, TBMM, üç, medya, dört, sivil toplum, beş, uluslararası mekanizmalar, altı, akademi, 1990'lı yıllarda hepsi güçlüydü, şimdikinden güçlüydü. Şimdi İnsan Hakları Komisyon Başkan Vekiliyim, o zaman hatırlayın, siz de hatırlarsınız, İnsan Hakları Komisyonu Başkan Vekili karakollara gidip işkence aletleri topluyordu. Şimdi işkence yok değil mi? Gelin beraber İstanbul Emniyetine gidelim, beraber gidelim İstanbul Emniyetine. Vatan'a gidelim, beraber gidelim bakın. İşkenceyi hani silmişsiniz ya, sıfır tolerans. Bakın, o zaman TBMM vardı, faili meçhullerle ilgili olarak en kapsamlı raporu hazırlayan TBMM vardı, Susurluk'la ilgili en kapsamlı raporu hazırlayan TBMM vardı. O zaman boşaltılan köylerle ilgili rapor hazırlayan TBMM vardı. Şimdi ne var? Bunu çürüttünüz bakın.

1) Yargıyı çürüttünüz.

2) TBMM'yi çürüttünüz.

3) Medya vardı medya, manşet atarlardı, manşet. Bir işkence olayı olduğu zaman manşet atarlardı.

NURETTİN ALAN (İstanbul) - 28 Şubat yargıçları vardı.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Şimdi, bir ölüm olayı bile bir gazetede haber olamıyor.

4) uluslararası mekanizmalar. Ondan çekinen, ondan utanan siyasetçiler vardı, siyasetçiler. "İsimleri o raporlara geçmesin." diyen siyasetçiler vardı ama şimdi gerçekten de utanmayan, bunları böyle ellerinin tersiyle iten, izleyen bir siyaset ortamı var.

5) Akademi vardı, akademi; bunlarla ilgili olarak rapor yazan, makale yazan akademi vardı; ortadan kaldırdınız, ortadan kaldırdınız hepsini.

Sivil toplum... Sivil toplumun yöneticisi olmak şimdi örgüt yöneticiliğine dönüştü, örgüt yöneticiliğine dönüştü şu anda. Bunların tümünü, bakın, tümünü yok ettiniz. O nedenle, yani Türkiye böyle güllük gülistanlık falan... Size soru soracağım... Hani derecelendirme kuruluşları var; B+'dan B-'ye geçtik, B-'den... Bunu ne kadar sevinçle karşılıyorsunuz değil mi? "Gördünüz değil mi?" falan filan diyorsunuz, Maliye Bakanı "Türkiye'nin kredisi arttı." Peki, size soruyorum: Aynı derecelendirme kuruluşları hukuk devleti için de var, aynısı; yargı bağımsızlığı için de var; Türkiye kaçıncı sıraya gelmiş sizin iktidarınız döneminde? Hep düşmüş, hep düşmüş, hep düşmüş ve sizin Bakanlığınızda en dibe düşmüş. Ya, bakın, böyle, kafanızı kuma gömmeye gerek yok.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Hangi istatistik?

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - TÜİK istatistiklerine bak, TÜİK'e bak, adalete güven var mı?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Bakın, dünya Türkiye'yi artık hukuk devleti görmüyor, görmüyor hukuk devleti, görmüyor. Bakın, böyle bir durum, böyle bir ortam var.

Bakın, şunu size söyleyeyim: Sizin döneminizde ne oldu biliyor musunuz? Yani sorsanız insanlara, medeni insanlara, herkese sorsanız "Korkunuz nedir?" Ne der? İşte "Çocuklarımın başına gelmesin." der, gelecekle ilgili bir şey der korku olarak, "Emekliliğimde ne olacağım?" der, "Hastalansam ne olur?" der. Bunlar insanların medeni korkularıdır. Türkiye'de ölçülen korkuya sabah gözaltına alınmayı eklediniz; 3'üncü sırada, 3'üncü sırada.

ORHAN YEGİN (Ankara) - O, yolsuzluk, hukuksuzluk yapanların korkusu, vatandaşın öyle bir korkusu yok.

TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Vatandaş konuşmaya korkuyor, konuşmaya.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Bakın, sabah erken gözaltına alınma korkusu yurttaşlarımızın 3'üncü korkusu hâline gelmiş, 3'üncü korkusu.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Yanlış yapan korksun tabii.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Bu hâle gelmiş bakın, Türkiye yani güvenilir kamuoyu şirketlerin ölçtüğü korku bu ve bu sizin Bakanlığınız döneminde oldu. Bunları görün, görmek zorundasınız aynı zamanda.

Şimdi sorayım... Dün cezaevine gittim, Tayfun'la görüştüm, Osman Kavala'yla görüştüm. Ya, Allah rızası için ya; ya, bu 13. Ağır Ceza Mahkemesi ne İstanbul'da, özerk mi; İstanbul'da ayrı bir özerk alan mı var? Özerk alan mı var? Ya, nasıl Anayasa Mahkemesi kararına uymaz? Nasıl uymaz Anayasa Mahkemesi kararına? Ben Diyarbakır'daydım, Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay, ortak Bakanlık projesiyle ilgili, Anayasa Mahkemesi kararlarının yerine getirilmesiyle ilgili sempozyum yaptılar, ben de oradaydım.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Son bir dakikanız.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Gittim, Anayasa Mahkemesi Başkanımızı ziyaret ettim. Ne güzel konuşmuşlar. Ya, ertesi gün... Bakın, Avrupa Konseyinden para almışsınız, dünyanın parası; hâkim ve savcıları eğitiyorsunuz bu karara uyulsun diye -dünyanın parası- 7 bölgede kaç toplantı yaptınız, bu toplantının ertesi günü İstanbul'da Ağır Ceza Mahkemesi Anayasa Mahkemesi kararına uymuyor ya, uymuyor; 14. Ağır Ceza Mahkemesi uymuyor! Bu ne peki? O zaman çıkartın Anayasa'yı, atın, yüce 3'üncü madde niye orada yazıyor, söyler misiniz? Osman Kavala davası, Demirtaş davası, Figen Yüksekdağ davası, Can Atalay; ya, bunlar ne? Gerçekten, bakın, bunlarla ilgili bir adım atmadığınız ölçüde, atmadığınız ölçüde kimse Türkiye'ye "hukuk devleti" demez, diyemez yani. İstanbul Büyükşehirle ilgili açılan davalar... Hepsi, bakın, hepsi hukuka aykırı delil yöntemleriyle başlatılmış ve öğütülmüş soruşturmalar; tümü. Burada çok değerli hukukçular var, onlar bilmiyorlar mı bunu? Biliyorlar. Aynı zamanda...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Tanrıkulu, teşekkür ederim.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Evet, son olarak şunu söyleyeceğim: Kent Uzlaşısı... Siz, Bakanlık olarak bu sürece karşı mısınız, değil misiniz? Karşı mısınız, değil misiniz? Karşıysanız, sizin bürokratlarınız, yargınız neden bu uygulamaları yapıyor?

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Tanrıkulu, Sayın Bakana da ifade edersiniz.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Teşekkür ederim, görüşmek üzere. Hukukumuzdan bağımsız bunları söyledim. (Gülüşmeler)