KOMİSYON KONUŞMASI

YUNUS EMRE (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli bürokratlar; ben de hoş geldiniz diyorum.

Şimdi, geçtiğimiz hafta Sayın Bakan, sizin oturduğunuz yerde Sayın Dışişleri Bakanı oturuyordu. Kendisine Avrupa Konseyinde Türkiye'nin durumu hakkında Türkiye'ye ihlal prosedürünün başlatılmış olduğunu, uygulanmayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını sorduğumuzda bize şöyle bir yanıt verdi: "Adalet Bakanı geldi mi buraya?" Bu ifadeyi tutanaklardan okuyorum. Gelmediğini, geleceğini söyledikten sonra bizler, "Adalet Bakanımızla konuştunuz mu?" diye tekrar sordu. Bunun üzerine -şu anda yanımda- Veli Bey de yine ön sırada bulunuyordu, kendisine "Adalet Bakanı yapmıyorsa onun yakasına yapışalım, siz görüşünüzü söyleyin." dedi ama Sayın Bakan görüşünü söylemedi. Konuşmanın devamında, süresinin sonuna doğru geliyordu, yine milletvekillerimiz uyardılar, İnan Akgün Alp Vekilimiz, Kars Milletvekilimiz "Niye uymuyorsunuz?" diye sorduğunda, Sayın Bakan tekrar "Adalet Bakanımız gelecek, Adalet Bakanımız geldiği zaman." dedi; yine tutanaklardan bunu okuyorum. Efendim, hoş geldiniz.

ADALET BAKANI YILMAZ TUNÇ - Hoş bulduk.

YUNUS EMRE (İstanbul) - Lütfen, bu konuda sizden bir açıklama bekliyoruz. Bakın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmaması konusu Türkiye açısından çok büyük bir problemdir. Buna "Efendim, biz kararların şu kadarını uygulamaktayız, yüzde 90'ını uyguluyoruz, 91'ini uyguluyoruz." diyemezsiniz efendim. Bakın, bu doğru değildir çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin gerek Demirtaş gerek Kavala kararları, bildiğiniz gibi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 18'inci maddesinin ihlali anlamına gelen kararlardır. Şimdi, bunu niye söylüyorum? Aslında, bildiğiniz gibi, burada üçlü bir ihlal vardır. Sayın Bakan, çok uzatmak istemiyorum ama öncelikle, bu tutuklamaların somut kanıtlara dayanmadığını ortaya koyan 5'inci madde ihlali vardır. Esas bizi ilgilendiren 18'inci madde ihlali ise bu tutuklamaların, cezaevinde tutma işleminin kanunlarda yazılı olan amaçlardan farklı amaçlarla gerçekleştirdiğini ortaya koyuyor. Yani mahkeme diyor ki: "Siz bu insanları tutuklama gerekçelerinizden farklı amaçlarla cezaevinde tutuyorsunuz." Sayın Demirtaş'la ilgili verdiği kararda, bir siyasi partiye siyaset yaptırmamak üzere, o dönemki HDP'ye siyaset yaptırmamak üzere Demirtaş'ın cezaevine konulduğu söyleniyor. Osman Kavala'yla ilgili de Türkiye'deki insan hakları alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarını, aktivistleri caydırmak, korkutmak amacıyla Osman Kavala'nın cezaevine konulduğu söyleniyor. Bu ihlalin ortadan kaldırılması için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği karar hemen salıverilme kararıdır; bakın, bunun altını çizmek istiyorum, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği karar hemen salıverilme kararıdır. Burada birçok defa söylendi; Anayasa’nın 90'ıncı maddesi, ayrıca CMK'nin 311'inci maddesi var. Burada, açıklıkla, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmesi'nin veya eki protokollerinin ihlali suretiyle verildiğinin ve bu hükmün bu aykırılığa dayandığının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması yazıyor efendim, yeniden yargılamanın gerekçesi olarak 311'inci maddede.

Şimdi, bunların hepsi orta yerde dururken biz Dışişleri Bakanına soruyoruz, "Benden sonra Adalet Bakanına sorun." diyor. Birazdan Adalet Bakanımız, Sayın Bakan yanıt verecek ama efendim, lütfen, bu olayı "Biz mahkemenin şu kararlarını uyguladık." diye yanıtlamayınız. Bu kararlar 18'inci madde kapsamında ihlal kararlarıdır ve Avrupa Konseyinde -buna dikkatinizi çekmek istiyorum- yapılan tartışmalarda 18'inci madde ihlalinin Avrupa'da insan haklarını koruyan, garanti altına alan sistemin kalbine atılmış bir nükleer bomba olduğu değerlendirilmesi yapılıyor; bu kadar büyük, önemli bir karar olduğu söyleniyor. Birçok defa verilen bir karar da değildir. Bakın, sözleşmenin yetmiş beş yıllık tarihi var, sadece birkaç defa verilmiştir 18'inci madde bakımından ihlal kararı. O nedenle, bu çok önemli bir olaydır. Bunun, bu olayın, hem Demirtaş'ın salıverilmemesi hem Kavala'nın salıverilmemesi olayının Türkiye'nin Avrupa Konseyinden çıkarılmasına kadar gidebilecek büyük bir olay olduğuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Yıllar geçiyor efendim, bakın, yıllar geçiyor; Demirtaş dokuz yıldır cezaevinde, Kavala sekiz yıldır cezaevinde. Bu büyük ihlaller orta yerde dururken lütfen, ciddiyetsiz şekilde buna yanıtlar vermeyin. Sizden önceki burada oturan bakanlara da biz bu soruları sorduk ve biliyorsunuz ki ayrıca, Demirtaş kararında Adalet Bakanlığının yalan söylediği yani mahkemede, huzurda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde, Büyük Dairede yapılan duruşmada Adalet Bakanlığının yalan söylediği ifadesini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Demirtaş'ın ikinci kararında yazdı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YUNUS EMRE (İstanbul) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.

YUNUS EMRE (İstanbul) - Bunların hepsi ortadayken sizden doyurucu, açıklayıcı yanıtlar bekliyoruz Sayın Bakan.

Teşekkür ediyorum.