KOMİSYON KONUŞMASI

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Sayın Başkan; değerli Komisyon üyelerini, Sayın Bakanımızı ve heyeti saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, sorularla başlamak istiyorum müsaadenizle, sorularla başlamak istiyorum. Canımızı yakan sorular. Sizlerin de üzüldüğünüzü biliyorum elbette. 6 Temmuzda 19 askerimizin gaza maruz kalarak 12'sini şehit ettiğimiz, mağaralarda şehit ettiğimiz durumla ilgili bizim de bir araştırma önergemiz verilmişti. Seçmenlerimiz, kamuoyu bununla ilgili ihmal ve sorumsuzluğu olanlarla ilgili herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığı konusunda bir merak içinde. Bir tanesi bu.

Bir diğer husus da... Bunlara, tabii, askerlerimizin tümüne, şehit olanlara Allah'tan rahmet diliyoruz. Yani Türk Silahlı Kuvvetlerimiz için de ülkemiz için de çok önemli ama canımızı yakıyor bunlar.

İşte, yine, 11 Kasımda C-130 kargo uçağımızda 20 askerimizin şehit olmasıyla ilgili karakutuya 20'sinde ulaşılmış durumdaydı bildiğimiz kadarıyla. Yine, bu uçağın neden düştüğüyle ilgili kamuoyunda yeterli bir bilgi olmadığı, yaşının veya modernizasyonunun yapılıp yapılmadığı... Yani düşme sebebiyle ilgili bir bilgi sahibi olunmadığı, bundan dolayı da bir rahatsızlık duyulduğu kamuoyunda konuşuluyor.

Yine, 25 Temmuz 2025'te İskenderun'daki Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığımızda acemi askerlerimizin eğitim sırasında güneş altında yüksek ısıya vücutlarının maruz kalması nedeniyle, vücutta yaşanan susuzluk nedeniyle orada da şehit askerlerimizin olduğu bilgisini biliyoruz, tedavileri süren de var; bunların da üzerinden dört ay geçmiş. Yani bunlar Türk milletinin canını sıkan şeyler. Bunlarla ilgili -biraz daha önlem, tedbir- ihmali olanlarla ilgili ne tür soruşturmalar yapıldığı konusu önemli; onlarla ilgili bilgi sahibi olmak istiyoruz.

Şimdi, Sayın Bakanım, geçen hafta Dışişleri Bakanı geldi, burada Bakanlık sunumunda, "Biz Gazze'ye asker göndermeye hazırız." açıklaması yaptı. Tabii, bu Netanyahu tarafından doğru bulunmadığını yani "Biz Türk askerini burada istemeyiz." gibi cümlelerin de kullanıldığını duyduk ama ben şunu merak ediyorum, Dışişleri Bakanımıza da sordum aynı soruyu aslında: Bu açıklamaları yaparken acaba sizden bu konuda herhangi bir görüş aldı mı? Yani Türk askerinin oraya gönderilmesine hazır olup olmadığı konusunda Dışişleri Bakanı sizden bir görüş aldı mı?

Tabii, soykırım yapılırken, oraya asker gönderme fikrimizin neden olmadığı hususu da yine Türk milletinin merak ettiği bir şeydir. Şimdi, bunca, onca soykırım yapılmış, insanlar ölmüşken İsrail'e asker göndererek yani orada yapılacak imar ve inşaat işlerinin askerlerimiz bekçiliğini mi yapacak ki oraya gidecekler? Niye gitsinler oraya? Trump'ın, özellikle "Gazze'yi tatil bölgesi yapacağım." sözünün esiri olup Netanyahu'nun korumacılığını Türk askerine yaptırmanıza milletimizin gönlü razı değil; bunun böyle bilinmesini isteriz.

Savunmayla ilgili... 24 Kasım 2015'te hava sahamızı ihlal ettiği için Rus uçağını düşürmüştük. Cumhurbaşkanı'yla Başbakan arasında "Emri ben verdim." "Hayır, ben verdim." tartışmaları oldu. Ondan sonra Putin'in öfkesini dindirmek için gittik 2,5 milyar dolar ödeyip S-400 satın aldık ama şimdi onu kullanamıyoruz.

Şimdi, "Çelik Kubbe yapacağız." diyorsunuz ama "2035'ten önce bunun olması mümkün değil." diyorsunuz. Bu on yıllık süre içerisinde hava sahamızdaki güvenlik açığı nasıl olacak? Yine parasını ödediğimiz F-35 projesinden çıkartıldık, ABD bize şimdi eski teknolojili F-16ları satmaya çalışıyor ya da ikinci el -eurofighter diyelim- alabilelim diye uğraşıyoruz yani bu Hükûmetin yanlışları yüzünden ülkemizin savunmasında ciddi bir zafiyet oluştu. Dış politikada savrulmalar yaşandığı için ülkede bugün güvenlikle ilgili bir beka sorunu âdeta yaşanıyor. Komşularıyla ilişkilerini sürdüremeyen iktidarın ise anlayışı hiç değişmedi. Orta Doğu'yu kana bulayanların yanında değil, karşısında olunması gerekiyor. Meşruiyetini ABD'den alıp içeride kendi vatandaşına efelenen bir yönetimden kimseye hayır gelmez.

Sınır güvenliği... Kaçakların sınırlardan rahatlıkla geçebilmesine ilişkin -basında da yazdığı biçimiyle- ciddi bir algı var ya da böyle midir, değil midir; bununla ilgili de bir açıklama bekliyoruz.

Nükleer savaş tehdidiyle ilgili Dışişleri Bakanı Fidan geçen yıl nükleer savaş tehdidi olduğunu söyledi, Bakana göre nükleer tehdit çok uzak değil, bu değerlendirme Putin'in Ukrayna-Rusya savaşında sıkışırsa bu seçeneğe başvurabileceği ihtimaline dayanıyor, göz ardı edilemez elbette, Putin zaten bunu açıkça da ifade ediyor ama bu ilk kez olmuyor, geçtiğimiz yıllarda ABD Başkanı Biden nükleer tehditten bahsetmişti ama dünyada ne kadar yankı bulmuştu? Çok fazla bulmamıştı. Bu kez durum daha ciddi olabilir, Avrupa, vatandaşlarını uyarıyor, mesela maskeler dağıtıyor, alarm durumunda kullanılmak üzere sığınaklara hazırlanıyor, barikatlar yapılıyor, tatbikatlar yapılıyor. Millî Savunma Bakanlığı olarak siz bu nükleer savaş tehdidiyle ilgili hangi hazırlıkları yapıyorsunuz, bununla ilgili bir hazırlığınız var mıdır; bunu da öğrenmek isteriz.

Şimdi, son olarak da birkaç şey daha söyleyeyim, bitireyim Sayın Bakanım: Askerî personelin yargısal sorunları var, bunlarla ilgili ne öngörüyorsunuz? Mesela bizim rahatsızlık duyduğumuz bir konu da doğal afetler yaşandığında askerimizin izin almayı beklemeden hemen harekete geçme kabiliyeti olabilme şartının ya yasal düzenlemelerle ya da sizin görüşmelerinizle Cumhurbaşkanından alınması gerektiğine inanıyoruz. Bununla ilgili bir temasınız olacak mı? Yani acil bir müdahalede hiç kimseden talimat beklemeden siz, askerimiz oraya gidebilecek mi?

Bir başka konu da -bundan olumlu işaretler duyduğumu söyleyeyim, hoşumuza gidiyor- askerî hastanelerin açılması meselesi. Özellikle bununla ilgili büyük bir beklenti var ve tabii ki kapandıktan sonra eksilen modernizasyonunun da yapılması şartıyla.

Bir başka talep de gazilerimizin fizik tedavi ve rehabilitasyondan yararlanabilmeleri meselesidir. Bununla ilgili bir çözümünüz veya öneriniz var mıdır, öğrenmek isteriz.

Bir başka konu da uzman er ve erbaşların yedi yıl sonra devlet memuru olabilme haklarının olmasına rağmen -birçok bakanlığın "Bütçemiz yok." diye gerekçe yaptığı gibi- bunlar ne yazık ki kadro olarak hiçbir yerde iş bulamıyorlar. Mesela sizin 11 milyarlık -Sayın Akay bahsetmişti- bir bütçe tasarrufu yaptığınız iletilmişti. Dolayısıyla, bu tür işler için acaba bunlar kullanılamaz mı? Bunu da Sayın Cumhurbaşkanıyla görüşmeniz gerekmez mi?

Bir diğer rahatsızlığımız -yine, bir sürü hatibimiz söz etti- bizim gerçekten çok özel bir hassasiyetimizdir, sizin için de öyle olduğuna inanıyorum aslında ama Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün törenlerinde yönetmeliklere aykırı olarak yapılan tutum ve davranışlara karşı bir önlem alınması hususu. Orada siyasi sloganlara dönen yollar, siyasi şov hâline getirilen zamanlar yaşandı. Bu, sizin sorumluluğunuzda Sayın Bakan, bunun önlenmesi için lütfen gerekli tedbirleri almanızı ve adımları atmanızı bekliyoruz.

Bütçenin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Çok teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum.