| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 26 .11.2025 |
METİN İLHAN (Kırşehir) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin millî savunması herhangi bir siyasi tercihin konusu değil, devletimizin bekasını, milletimizin güvenliğini ve bölgesel dengeleri doğrudan etkileyen siyasetüstü bir zorunluluktur. Böylesine zor bir coğrafyada ayakta kalmanın en temel güvencelerinden biri, binlerce yıllık devlet geleneğinin birikimi, disiplini ve millî karakteriyle öne çıkan Türk Silahlı Kuvvetleridir. Ne yazık ki AKP iktidarı döneminde süregelen bazı yanlış uygulamalar TSK'nin kurumsal yapısına zarar vermektedir. Örneğin, iktidarın askerî eğitimde yaptığı plansız ve ideolojik düzenlemeler yalnızca TSK'nin köklü eğitim geleneğini zayıflatmakla kalmamış, artan dış güvenlik tehditleri karşısında ülkemizde risk oluşturmuştur. Askerî eğitim kurumlarının düzen ve eğitimlerinin Genelkurmay Başkanlığından alınarak Millî Savunma Üniversitesine bağlanmasıyla nitelikli personel kaynağı daralmış, eğitimin sürekliliği bozulmuştur.
Bu sorunları ifade ederken bir dâhiliye doktoru olarak TSK'nin olmazsa olmazı askerî sağlık sistemini de konuşmamız gerekir. Bakınız önceden GATA en gelişmiş eğitim ve tedavi merkeziydi. Bünyesinde eğitim okulları ve üniversite hastanesi düzeyinde 2 eğitim ve araştırma hastanesi vardı. Deniz ve Hava Kuvvetlerinin özelliklerine göre uzmanlaşmış Deniz ve Hava Kuvvetleri Hastaneleri de vardı. Bu noktada iktidar şunu bilmelidir ki askerî sistemin yeniden tesisi bir zorunluluktur. Zira askerî sağlık sisteminin en önemli görevlerinden biri de savaş esnasında ilk müdahaleyi yapacak nitelikli personeli yetiştirmek ve o personelin kritik kararları alabilme sorumluluğunu sağlamaktır fakat bunların Sağlık Bakanlığına devredilen ve kurumsal yapısı tahrip edilen hastanelerle yeterince yapılamadığı açık bir gerçektir. Hâlbuki GATA, askerî sağlık sisteminde en gelişmiş eğitim, tedavi, rehabilitasyon merkeziydi. Çok önem arz eden travma ve savaş cerrahisi, ortez, protez ve bu dallarda uzmanlaşmış bölüm ve kadroları da mevcuttu. Büyük bir öneme sahip olan bu sorun ne yazık ki iktidarın gereksiz inadı ve siyasi saikleri yüzünden hâlâ çözüm beklemektedir. Unutmayalım ki siyaset değişir, iktidarlar gelir geçer ancak devletin savunma kurumları kalıcıdır. Bu gerçek hepimiz için ortak bir sorumluluğu işaret etmektedir. Bu nedenle, millî savunmamızın güçlendirilmesi, TSK'nin kurumsal yapısının korunması ve ordunun günlük siyasi tartışmalardan uzak tutulması yalnızca bugüne değil, Türkiye'nin geleceğine karşı da tarihî bir sorumluluktur.
Değerli milletvekilleri, özellikle son zamanlarda yaşanan talihsiz kazalarla ülkemiz gündemine gelen TSK'nin modernizasyonu meselesi var. Örneğin, Hava Kuvvetleri Komutanlığımızın muharip uçak ihtiyacı, yirmi iki yıldır tek bir modern platformun envantere kazandırılamaması nedeniyle artık millî güvenliğimizi doğrudan etkileyen bir zafiyete dönüşmüştür. F-35 programından çıkarılmamız yeni nesil savaş uçağı kabiliyetine ulaşmamızı engellemiştir. Ayrıca, mevcut F-16 filosunun yapısal ömrünün hızla tükenmesi ve Eurofighter sürecinin hâlâ belirsizliklerle ilerlemesi, ülkemizin hava üstünlüğü kapasitesini zora sokmaktadır. Bu tablo, iktidarın uzun yıllardır süregelen plansız ve öngörüsüz savunma politikalarının ağır bir sonucudur. TSK'nin modernizasyon projeleri, yıllardır açıklanan hedeflere rağmen gecikmeler, kaynak yetersizlikleri ve stratejik tutarsızlıklar nedeniyle arzu edilen seviyeye ulaşamamıştır. Soruların çok fazla olduğu bu kritik tablo, savunma politikalarının uzun vadeli planlama anlayışından uzaklaştığını ve kurumsal yapının bilimsel, şeffaf ve hesap verilir bir yöntem anlayışıyla güçlendirilmesi gerektiğini açık biçimde ortaya koymaktadır.
Değerli milletvekilleri, burada millî savunmamızı konuşurken TSK bünyesindeki asker ve sivil personellerin süregelen sorunlarını da dile getirmemiz gerekmektedir. 2018'den bu yana derinleşen ekonomik kriz, görevdeki ve emekli TSK personelinin yaşam koşullarını zorlaştırmıştır. Astsubaylara verilen makam ve görev tazminatı sözü hâlâ tutulmamış, emekli astsubay maaşları asgari ücret seviyesine kadar gerilemiştir. Kıdemli binbaşılar, astsubay başçavuşlar ve kıdemli başçavuşlara ilişkin emekli maaşlarına yansıyacak şekilde tazminat ödemeleri de yıllarca sürüncemede bırakılmıştır. TSK personelinin özlük haklarını iyileştirecek kapsamlı bir düzenleme artık ertelenmeyecek kadar acil bir ihtiyaçtır.
Bir diğer önemli sorunla seçim bölgem olan Kırşehir'de her hafta düzenlediğim halk gününde sürekli karşılaşmaktayım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Teşekkür ederim.
METİN İLHAN (Kırşehir) - Uzman erbaşlarımızın 657 sayılı, 3269 sayılı kanunlarla tanınan...
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Okan Konuralp, buyurun.
METİN İLHAN (Kırşehir) - ...yeniden memurluğa atanma hakları özellikle...
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen, bitti süreniz.
METİN İLHAN (Kırşehir) - Bu çok önemli.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Okan Konuralp, buyurun.
OKAN KONURALP (Ankara) - Tamam, benim vaktimden biraz...
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Tamam.
METİN İLHAN (Kırşehir) - ...kadro açılmaması gerekçesiyle uygulanmamakta ve ne yazık ki devlet memurluğuna geçiş için yaptıkları başvurular reddedilmektedir. Şu ana kadar görüştüğüm tüm uzman erbaşlarımız kanun uygulamasının artık keyfiyete bırakılmasını istememektedirler.
Son olarak, şahsımın da sürekli dile getirdiği ve geçen yaz dernek yönetiminin Türkiye Büyük Millet Meclisi Millî Savunma Komisyonu Başkanıyla yaptıkları toplantıda sorunun çözümü noktasında sözünü aldıkları terörle mücadelede yaralanıp gazi sayılmayanların kanuni düzenlemesinin bir an önce hayata geçirilmesi var.
Teşekkür ediyorum.