KOMİSYON KONUŞMASI

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Teşekkür ediyorum.

Bugün burada yalnızca bir devlet kurumunun bütçesini görüşmediğimiz herkesin malumu. Biz burada yürütmenin dizginsiz şekilde merkezîleştiği ve merkezîleştiği kadar da siyasallaşmış bir aygıtın bütçesini konuşuyoruz. Sarayın finansmanının gerçek tablosu şudur: "İtibar" adı altında şatafat, "mal ve hizmet alımı" kalemi altında israf, har vurup harman savurma, "din ve diyanet" adı altında toplumun tasallut altına alınma çabası, "iletişim" adı altında basın ve ifade özgürlüğünü boğazlama ve sansür için yeni mekanizmalar geliştirme, "istihbarat" adı altında kendi yurttaşlarını gözetleme, denetleme, muhalif gazetecilere ve siyasetçilere suçlamalar icat etme. Peki, bu bütçenin gerçek gerekçesi nedir? Tüm topluma ait kaynakların artık azınlığa düşmüş bir siyasal iktidarın bugünkü ve gelecekteki çıkarlarını korumak, bu rejimin başlıca aktörlerini ve ailelerini zenginleştirmek.

Saraya 2026 yılı için ayrılan tam 21 milyar 286 milyon 534 bin lira tüm bu israfın çek koçanıdır, başka bir anlam ifade etmez. Bu, tek adam düzeninin siyasal amaçlı ödeneğidir. Bu düzenin siyasal merkezi olan saray, 2026 yılının her bir gününde en az 58 milyon lira öğütecek. İşçi sınıfının, emekçilerin, üretici köylülerin, esnafın ve küçük üreticilerin ömürleri boyunca bir arada göremeyeceği para yığınları işte, bu değirmene akacak. Toplumun ortak emeğinin, alın terinin ürünleri sermayenin yeni kâr alanları için yürütülen dış politika maceralarınıza, saray bürokrasisinin asalak zenginliğine, toplumun olan biteni öğrenmemesi adına rende binasından gazetecileri ve aydınları fişlemeye kullanılacak ve bu kara düzeni topluma bir saadet devri gibi anlatan, itiraz etmeyi, sorgulamayı Allah adına yasaklayan, günah ilan eden sözde dinî giderleri karşılamaya harcanacak. Bu bolluk, açlık sınırının altında hayatta kalmaya çalışan milyonlarca emekçiden toplananlardan oluşuyor. Halkın vergileriyle oluşturulan kamu bütçesinin aslan payı saraya gidiyor. Asgari ücretliler, emekliler, işçiler, küçük üreticiler yarım dilim ekmeğin hesabını yaparken saray bütçesinin yarıdan fazlası, 11 milyar 721 milyon 931 bin lirası mal ve hizmet alımına gidiyor. Türkiye'nin emekçileri 22.104 liraya, emeklileri 16 bin liraya aylık bütçe yapmaya çalışırken bu uğurda ne yediğine bile bakamaz hâle gelip sofrasını sağlıksız gıdaya, midesini zehre açmak zorunda kalırken saraya günde 58 milyon lira yedirmeye rıza gösterecekler mi zannediyorsunuz? Bu bütçe önümüze tam da o asgari ücretin sözde müzakere edildiği, esasında uluslararası finans kuruluşları başta olmak üzere yerli ve yabancı sermaye güçlerinin dayattığı 2026 miktarını tartışırken geliyor. Orta vadeli programda 2026 yılı sonu için hedeflenen yüzde 16'lık enflasyon oranına atıfla yüzde 20 dayatıyorsunuz. TÜSİAD'ından MÜSİAD'ına dek sermayenin tüm kesimleri bu sefalet oranında uzlaşmış durumda. Sendikal bürokrasideki iş birlikçilerinizi de en etkisiz pozisyonda kalarak bu süreci bir oldubittiye getirme konusunda terbiye etmiş durumdasınız ama bakın, ikiyüzlülük tam burada ortaya çıkıyor. Madem ekonomi yönetiminin yüzde 16'lık enflasyon hedefi bir çıtadır, enflasyonun düşmesi için altında kalınması gereken bir barajdır, o hâlde Cumhurbaşkanlığı bütçesi niye yüzde 26 artıyor? Bunu halka, bunu asgari ücret zammını bekleyen milyonlara açıklamak zorundasınız. Cumhurbaşkanlığının 2026 bütçe teklifi 2025'e göre yüzde 26 zamlandı. Et, süt, kalem, defter, ayakkabı, yumurta, sabun, otobüs bileti, ekmek, kira orta vadeli program ve Şimşek'in kurmaca oranlarına, sahte hayallerine sığmıyor, tüm hedeflerin üzerinde pahalanıyor. Görünüyor ki Cumhurbaşkanlığı bütçesi kendine buradan bir pay çıkarmış; 16,9 milyar liradan 21,3 milyar liraya çıkıyor, sarayın maliyecisi Mehmet Şimşek'in 2026 enflasyon hedefinin 10 puan üstünde zamlanıyor ama sıra emeğin ücretlerine gelince o hedefler milyonların karşısına dikiliyor. İşte, bu yüzden saray bütçesi yalnızca bir devlet kurumunun yıl boyu yapacağı harcamaların bilançosu değil. Türkiye'deki kara düzenin siyasi ve mali bir cetvelini karşımıza bütçe olarak getirmişsiniz, onaylamamızı bekliyorsunuz. Boğazından kendi alın teriyle kazanmadığı tek lokma geçmeyen halkımızın bu şatafata, bu haksızlığa...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)