| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | PTT AŞ Genel Müdürlüğünün, 2013 ve 2014 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 13 .04.2016 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
3346 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri İle Fonların Türkiye Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun'un denetimi kapsamını belirleyen 7'inci maddesinin (3)'üncü fıkrasına göre Komisyonla ilgili kuruluşun faaliyetlerinin ilgili mevzuata uygunluğunu da kapsamaktadır. PTT AŞ'nin kurucusu ve işleticisi, yürütücüsü olduğu otoyollarda ve köprülerde hızlı geçiş sistemini ilişkin çok geniş çaplı sorunlar yaşanmaktadır. Sistemin gerekli olup olmadığı, maliyeti ve yaşanan sorunlar kamuoyunun gündemindedir.
Hızlı geçiş sistemine ilişkin Anayasa gereği milletvekillerinin yöneltmiş olduğu sözlü ve yazılı soru önergeleri dört yıldır sistematik ve kasıtlı bir biçimde cevapsız bırakılmaktadır. PTT, aynı zamanda bilgi taleplerini de cevapsız bırakmaktadır. Örneğin, 24'üncü Yasama Dönemi boyunca Hızlı Geçiş Sistemi'nde yaşanan sorunlara ilişkin olarak milletvekillerince verilmiş olan 28 soru önergesinden sadece 1'ine cevap verilmiş ve kalan 27'si cevapsız bırakılmıştır. Diğer yandan, 26'ncı Dönemde verilmiş olan 6 soru önergesi de hâlâ cevapsızdır.
Bu bağlamda, A: PTT'nin, kendisine Anayasal, kanuni yollardan gelen sorulara cevap verip vermediği mevzuata uygun işletme açısından Sayıştay tarafından denetlenmiş midir?
PTT, kendisine yöneltilen Hızlı Geçiş Sistemi sorularına neden cevap vermemiştir? Hızlı Geçiş Sistemi'yle ilgili olarak, Hızlı Geçiş Sistemi'nde her geçişisin hemen sonrasında kullanıcılara bilgilendirme yapılması mümkün değil midir? Kullanılan bakiye, kalan bakiye, yetersiz bakiye ile geçiş, on beş gün içinde para yükleme gerekliliği ve benzeri konularda bilgilendirilemez mi? Hızlı geçiş sisteminde ceza tebligatı yapılmadan önce çağrı merkezleriyle kullanıcılara ulaşılması ve uyarılması mümkün değil midir? Hızlı Geçiş Sistemi için Karayolları Genel Müdürlüğüyle yapılan protokolün beş yıllık olduğu ifade edilmektedir. Bu beş yıllık süre ne zaman dolacaktır? PTT Genel Müdürlüğü, Alt Komisyon toplantısında sorulduğu üzere, PTT'nin Hızlı Geçiş Sistemi için yaptığı yatırımı amorti ettiği belirtilmektedir. Beş yıl süre sonunda PTT'nin bu yatırımdan elde ettiği net kazanç konusunda herhangi bir tahmin var mıdır? Aşırı kâr edilmesi söz konusu olacaksa, PTT'nin kârından vatandaş lehine feragat ederek hızlı geçiş sistemini ucuzlatması mümkün müdür? Otoyollarda ve boğaz köprülerinde kullanılmakta olan Hızlı Geçiş Sistemi uygulamasında karşılaşılan sorunların çözümü ve tarafların sorumluluklarının daha ayrıntılı olarak belirlenmesi konusunda yapılan araştırma ve Bakanlık nezdinde yapılan çalışma var mıdır? Vatandaşın deyimiyle, Hızlı Geçiş Sistemi'nden geçmeyenlere kaçak geçiş cezası geldiği ifade edilmektedir. Bu anlamda, bana belge olarak da gelmişti. Aksaray Ilısu'da, vatandaş "Traktör evimin önünde, Fatih Sultan Mehmet köprüsünden kaçak geçtin diye ceza geldi." ifadesiyle bana bildirimde bulunmuştu.
Bir başka konu da şimdi, tabii, anonim şirket konumuna geldikten sonra, buradaki verilere de baktım, emsal teşkil eden yani rakip durumunda olan ama boyut olarak sizinle eşdeğer olmayan, hem dağıtım ağı hem büroları diğer kuruluşlarla aranızda mukayese ettiğinizdeki başarı oranınız ne? Yani, kargo hizmeti veren kuruluşlar var, onların sizinle eşdeğer güce sahip olmadığı bir gerçek, yani dağıtım anlamında ama onların alandaki payı ne, bu paydaki kazançları hangi noktada? Yani, bir mukayeseniz, karşılaştırmanız var mı?
Devlet kuruluşları sizinle mi çalışıyor? Örneğin, kurum kuruluşların kargoları var. Bunları özel kuruluşların kargo şirketleriyle mi taşıtıyorlar yoksa sizlerle mi taşıtıyorlar?
Muhtarlara gidiyorum ben. Tebligat Kanunu'nda bir değişiklik olmasını önermiştim. Muhtarlarda PTT memurlarını görüyorum, görevli olarak gidiyorlar, neredeyse bütün tebligatı oraya bırakıp ayrılıyorlar. Şimdi, muhtarları gezin, özellikle büyük kentlerde ve nüfusu fazla olan yerlerde yüzlerce tebligat bekliyor. Vatandaşın bundan bilgisi olmuyor. Evlere yapıştırılanlar da bazen alınıyor ve bunun üzerine cezalar artıyor, katlanıyor ve bunları ödeme güçlüğü doğuyor. Büyük de bir sıkıntı yaşanıyor, sonra icralar oluyor, mahkemeler oluyor. Hem kurum açısından sorun, hem sıkıntı.
Hedefe ulaşma yönünden -biraz evvel sayın vekilim söyledi- seçim öncesi ben de Niğde'de seçmenlere mektup gönderdim. Sonra bir baktım, bir kısmını fırında yakılırken gördüm mektupların, bir kısmını bir alana atılmış bulduk. Böyle olunca, onlara hangi eğitim veriliyor ki onları dağıtma sorumluluğundan kaçıyorlar? Şimdi, bu PTT anonim şirket olmadan ve taşeron eliyle dağıtım süreci gelişmeden önceki süreçte bir memur kendisini sorumlu addeder, o mektubu mutlaka yerine ulaştırırdı. Şimdi, doğal olarak, taşeron dediğimiz kişi geliri düşük, psikolojisi bozuk, ne kadar eğitim veririseniz verin mutlu olma şansı diğerlerinden daha düşük olduğu bir gerçek. Öyle olunca kendini oraya ait hissetmeyebilir, aldığını bir yere götürmedeki sıkıntısı psikolojiktir de çünkü bu ücrete insan çalıştırmak bana göre, bulunduğumuz çağda kabul edilebilir bir değer değil. Daha fazla kazanmak adına işçiyi bir türlü sömürmenin yolu olan taşeronlaşma ve onu doğru, verimli biçimde kullanılmasını düşürüyor. Yani, kurumları verimli kılmak istiyorsak, hak edene hak ettiği ücreti vermeliyiz, kafası rahat olmalı ve o yaptığı işten de mutlu olmalı. Böyle de bir sıkıntı olduğunu düşünüyorum.
Bir de son çıkacak yasal düzenlemede, sizde çalışan personelin bu kanunla ilgili etkileşimi hangi düzeyde olacak? Yani, taşeronlaşma, yeni çıkacak yasal düzenlemeyle PTT AŞ'de sona mı eriyor, yoksa onunla ilgili farklı bir düzenleme getiriliyor mu?
Teşekkür ederim.