KOMİSYON KONUŞMASI

ÖZNUR BARTİN (Hakkâri) - Sayın Başkan, Değerli Komisyon üyeleri, Türkiye halkları ve emekçileri; sizleri coğrafyamızın en kadim ancak ne yazık ki en çok geri bırakılmış kentlerinden biri olan Hakkâri halkımız adına selamlıyorum.

Bugün Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının bütçesini ele alıyoruz ancak bu mali plan, sadece bir harcama tablosu değil, kamusal kaynakların yüz yılı aşkın süredir alınan siyasi kararlarla bölgesel eşitsizliği derinleştiren bir gasbın ve yapısal ayrımcılığın en somut kanıtıdır. Bu bütçe, toplumsal refahı ve sanayi yatırımını belli bir zümre ve coğrafyada yoğunlaştırırken Hakkâri ve bölge kentlerini yoksulluğa, sanayi ve yatırım yoksunluğuna mahkûm etmeyi politik bir tercih hâline getiren iktidarın ayırımcı belgesidir. Merkeziyetçi politikalar, ülkenin coğrafyasını, kalkınma ve teknoloji yatırımları açısından ikiye bölerek büyük bir ekonomik ve sosyal krizin temellerini altmıştır. Bu tarihsel krizin güncel iz düşümü bölgeler arasındaki yapısal farklılıklardır. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının bütçesi bu eşitsizliği derinleştiren bir gasbın aracıdır.

Değerli Komisyon üyeleri, elimizdeki veriler hakikatin boyutlarını net bir şekilde yansıtıyor. TÜİK'in 2024 Gelir Dağılımı İstatistikleri bu ayrımcılığı kendi resmî verileriyle ilan etmektedir. Türkiye genelinde yıllık ortalama kullanılabilir hane halkı fert geliri 187.728 TL iken zenginliğin merkezi olan İstanbul bölgesinde bu refah zirvesi 257.891 TL olarak gözlenmiştir. Ancak en düşük yıllık ortalama eş değer hane halkı kullanılabilir fert geliri ise sadece 91.818 TL'yle Van, Muş, Bitlis, Hakkâri bölgesinde gerçekleşmiştir. İstanbul'daki bir yurttaşın geliri Hakkârili bir yurttaşın gelirinin neredeyse 3 katıdır. Bu uçurum ne ekonomik bir döngü ne de coğrafi bir kaderdir; bu, yüz yıllık siyasi kararlarla kurgulanmış, yatırım ve kalkınma planlarıyla beslenmemiş bir yapısal ayırımcılıktır. Bu ayrımcılığın en çıplak kanıtı bizzat sizin yayımladığınız Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı İllerin Sosyoekonomik Gelişmişlik Sıralaması yani SEGE 2025 Raporu'dur. Bu rapora göre Hakkâri'nin durumuna bir bakalım: Genel sıralamada Hakkâri 81 il içerisinde 77'nci sırada yer almakta ve en düşük gelişmişlik kademesi olan 6'ncı kademede bulunmaktadır. İlin endeks değeri 1,471 olarak belirlenmiştir. Bu, Hakkâri'nin sosyoekonomik göstergeler bakımından ülke ortalamasının ne denli gerisinde olduğunu göstermektedir. Ayrımcılığın boyutları ve kasıtlı yatırım yoksunluğu ise şu alt boyutlarda daha da netleşmektedir: Rekabetçi ve yenilikçi kapasitede Hakkâri 81 il içerisinde en son sırada yani 81'inci sırada yer almaktadır. Bu, bölgenin üretim altyapısının, sanayi çeşitliliğinin ve girişimcilik ekosisteminin tamamen yok sayıldığı, teknoloji ve inovasyon yatırımlarından kasıtlı olarak mahrum bırakıldığı anlamına gelir. Yaşam kalitesinde Hakkâri bu alt boyutta da 81 il içerisinde en son sırada yer almaktadır. Bu, sosyal yaşam standartlarının ve kamusal hizmetlerin en alt düzeyde tutulduğunu gözler önüne serer. Sağlık ve istihdamda Hakkâri'nin sağlık alt boyutunda 79'uncu sırada yer alması, personel ve tesise erişimdeki vahim yetersizliği, istihdamda 76'ncı sırada olması ise genç kadın işsizliğinin kronikleşmesini göstermektedir. Erişilebilirlikte Hakkâri'nin 77'nci sırada olması, ulaşım, iletişim ve dijital altyapı eksikliklerinin kalıcılaştırıldığını göstermektedir. Bir ilin rekabetçi ve yenilikçi kapasitede 81'inci sırada yer alması, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının bu bölgeyi kalkınma ve üretim üssü olarak görmediğinin, sürekli kontrol altında tutulması gereken, bütçe pastasından erişimi kasıtlı olarak engellenmiş bir periferi olarak kodladığının somut ispatıdır.

Sayın Başkan, bu bütçe, kalıcı barışı tesis etmekten kaçındığı için yoksulluğu ve adaletsizliği kalıcı hâle getiren bir bütçedir. Güvenlikçi politikalara aktarılarak heba edilen ve bugün tahminî 4 trilyon doları bulan bu muazzam kaynak çatışma yerine kalıcı barışa, üniversitelere, sanayiye, Hakkâri ve bölge kentlerin üretim altyapısına yönlendirilseydi ilimizin SEGE 2025'teki 81'inci sıradaki yeri tarihe karışacaktı.

Güvenlikçi siyasetin bedeli, bölge ekonomisinin çöküşüdür. OHAL, kayyum uygulamaları, sınır ticaretinin durması ve özellikle mera, yayla yasakları gibi özel uygulamalar, bölgenin sanayi, tarım ve hayvancılık altyapısını yok etme aşamasına getirmiştir. Bölgedeki genç ve kadın işsizlik oranları Türkiye ortalamasının çok üzerindedir. Bu bölgenin kaderini değiştirmesi gereken Güneydoğu Anadolu Projesi otuz beş yıla rağmen bölge illerini hâlâ Türkiye ortalamasının yarısı kadar kişi başı gelir düzeyinde tutmaktadır. Sayıştay raporuna yansıyan en sarsıcı gerçek ise GAP idaresi bütçesinin 2024 yılında dahi yalnızca yüzde 58'inin fiilen kullanılmış olmasıdır; bu kasıtlı bir ihmaldir. Proje kapsamında sulama yatırımlarının yüzde 45'i tamamlanmamıştır. Tarımsal sulamanın temel gereği olan elektriğin bölgeye hizmet sağlayan DEDAŞ tarafından yaz ayları dâhil günün yarısında kesiliyor olması tarımsal üretimi bitirme noktasına getirmiştir.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı sadece bölgesel ayrımcılıkla değil aynı zamanda ulusal sanayi politikasını büyük sermaye şirketlerinin tekeline terk ederek de suç işlemiştir. En büyük 500 sanayi şirketinin faaliyet kârı 2023'te yüzde 39,7 artarak 937 milyar liraya çıkmıştır. KOBİ kredilerinin toplam kredi hacmindeki payı yüzde 23,4'ten yüzde 17,6'ya düşmüştür. Bu, küçük üreticinin büyük sermayenin çıkarına feda edilmesi demektir. Bu tablo, kadın girişimci oranının hâlâ yüzde 11,7'de kalmasıyla KOSGEB desteklerinin kâğıt üzerinde kaldığını göstermektedir. Teknokentlerin ve teşvik sisteminin bölge kentlerinde neredeyse hiç olmaması ise Hakkâri'nin SEGE 2025'te 81'inci sırada olduğu, rekabetçi ve yenilikçi kapasite alanındaki geri bırakılmışlığının bilinçli bir sonucu olduğunu kanıtlamaktadır. Kamusal teşviklerle desteklenen bu teknokentler bölgesel eşitsizliği teknoloji alanında da derinleştirme niyetini gözler önüne sermektedir.

Sayın Bakan, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ülkenin aydınlık geleceği olan gençleri de kaybetme krizini yönetmektedir. TÜİK verileri, Türkiye'den göç edenlerin yaş grubu dağılımında en fazla göç edenin sırasıyla yüzde 14,4'le 25-29 yaş grubu ve yüzde 12,2'yle 20-24 yaş grubu olduğunu göstermektedir. Bu beyin göçünün temel nedeni, üniversitelerdeki kayyım rejimi, akademik özgürlüğün ve eleştirel düşüncenin önündeki yapısal engellerdir. TÜBİTAK'ın proje desteklerinde liyakat zayıflamış, bilimsel ölçütler yerine ideolojik yakınlık belirleyici hâle gelmiştir. Bu bilim krizini, ifade özgürlüğü krizi tamamlamaktadır; Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde Türkiye 2002'de 99'uncu sıradan bugün 180 ülke arasında 159'uncu sıraya gerilemiştir. Nisan 2024 verilerine göre 37 gazeteci tutuklu, 122 gazeteci hakkında yargı süreci sürmektedir.

Sayın Başkan, Değerli Komisyon üyeleri; tüm bu ekonomik, siyasi ve sosyal çıkmazın kökeninde kamusal kaynakların ve kalkınma imkânlarının adaletsiz dağılımı yatmaktadır. Bu kilitlenmiş çıkmazdan çıkışın yolu, siyasi iradenin ayrımcı ve merkeziyetçi politikalarından vazgeçerek toplumsal barışı ve eşit yurttaşlığı esas almasından geçer. Merkeziyetçi rant dağılımını tersine çeviren, yerel yönetimleri güçlendiren, hesap verebilirliği ve eşit yurttaşlık ilkelerini merkeze alan bir yaklaşım ortak refahı sağlayacak tek yoldur. Bu, ülkenin tüm kentlerine, özellikle de Hakkâri gibi geri bırakılmış bölge kentlerine sanayi, üretim ve teknoloji yatırımlarının adilce yönlendirilmesiyle sağlanır. Bu bütçe, yoksulluğu büyüten, eşitsizliği derinleştiren ve adaleti erteleyen bir bütçedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Evet, teşekkür ederim.

Bitirin hemen açmadan.

ÖZNUR BARTİN (Hakkari) - Açsaydınız Başkanım, son cümlem.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen... Bir karar var, uyguluyorum.

ÖZNUR BARTİN (Hakkari) - Bizler DEM PARTİ olarak, bu bütçeye "ret" oyu verirken emeğin, ekmeğin ve adaletin bütçesini savunduğumuzu; halkların eşitliği ve onurlu yaşam hakkı için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi buradan bir kez daha ifade ediyoruz. Gerçek kalkınma, ayrımcılığı bitirmekten ve eşitliği tesis etmekten geçmektedir.