KOMİSYON KONUŞMASI

İSKENDER BAYHAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Basın emekçilerini, Bakanlık heyetini ve milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, ihracat rekoru, rekabet gücü, dünya liginde Türkiye; bunlar sarayın bakanlarının bütün bütçe sunumlarında dilinden düşürmedikleri nakaratlar ama bütçe sunumlarında söylenenlerin arkasına bakıldığında görünen tablo parlak bir kalkınma tablosu değil; işçinin, emekçilerin sırtına yıkılmış bir sömürü ekonomisi tablosudur. Bugün, Türkiye'de ihracatın yüzde 55'inden fazlasını yalnızca 500 şirket yapıyor. İlk 10 şirket Ford, TOFAŞ, Arçelik, Tüpraş, Toyota, STAR Rafineri, HABAŞ ve diğerleri ve bu şirketlerin ortak bir özelliği var; kârlarına kâr katarken ücretleri baskılamaları, teşviklerle büyümeleri, toplu sözleşme ve sendikal hakları yok saymaları, grev yasaklarından yararlanmaları, hadi hadi meslek hastalıkları, üretim baskısı, gece vardiyası, tempolu bant sistemi, performans, prim baskısı; işte, böyle bir çalışma düzeni. Yani bu ülkenin üretim yükünü taşıyan milyonlarca işçi var ama pastayı bir avuç tekelci sermayedar yemektedir. Kişi başına düşen millî gelir tespiti dünya genelinde sermaye iktidarlarının halkı aldatmak için kullandığı yalancı bir istatistikten başka bir şey değildir, bir sermaye oyunudur. Bunu önümüze koyup durmaktan vazgeçin. İddiaya göre her yurttaşımızın aylık 150 dolar geliri olması gerekir. Hani nerede? Kendi Bakanlık çalışanlarınıza sorun, ayda 4 kişilik bir aileyi oluşturan herhangi bir bakanlık emekçisinin 6 bin dolar evine gidiyor mu? 6 bin dolarlık bir geliri var mıdır? İşte, o zaman size gerçeği söylerler.

Yine, bütçede şöyle yazıyor: "Risk odaklı, ihracata dayalı büyüme." Bu cümlenin tercümesi nedir peki? Sermaye için denetimi azaltacağız, serbest bölgeler yetmedi, bütün ülkeyi serbest bölgeye çevireceğiz. Yani vergisiz alanlar, sendikasız alanlar, ucuz emek cehennemleri yaratacaksınız, bunlara yenilerini ekleyeceksiniz. Dış ticaret açığı 93 milyon dolara dayanmışken ihracat artışı diye övünüyorsunuz. İhracatın yüzde 80'i yabancı ortaklı şirketlerden geliyor. Bu bütçe, uluslararası sermayenin ve onların yerli işbirlikçilerinin bütçesidir. Her bir dolarlık ihracat işçinin sofrasından bir tabak eksiltiyor. İhracat rekorlarıyla övünülüyor ama bu rekorlar işçinin sefaletine, TL'nin erimesine, ithal girdiye bağımlılığa dayanıyor. Türkiye, küresel zincirlerin ucuz tedarikçisi hâline getiriliyor. 27 Eylülde parti olarak bir bildirge yayınladık: "Ekmek, barış ve özgürlük için saray düzenine son verelim." başlıklı bir çağrı bildirgesiydi bu. Bu çağrıda yer alan acil talepler içerisinde Bakanlığınızı ilgilendiren maddeleri buradan sizlere hatırlatmak istiyorum. Bu maddeler, ticarette tekellerin egemenliğine son vermek için acil olarak atılması gereken adımları içeriyor.

Birincisi; aylık net geliri yoksulluk sınırının altında olan küçük esnafların, köylülerin ve üreticilerin bankalara, emperyalist ve işbirlikçi tekellere, tefeci ve büyük toprak sahiplerine olan bütün borçları silinmelidir. İpotekler ve diğer yükümlülükler kaldırılmalıdır. Bu kesimler faizsiz kredilerle desteklenmeli; gübre, yakıt gibi tarımsal üretimin temel girdileri ülkede üretilmeli ve ucuza sağlanmalıdır.

İkincisi; ürünlerin pazarlanması ve fiyatların belirlenmesinde küçük esnaf ve köylü örgütleri mutlaka söz sahibi olmalıdır.

Üçüncüsü; kooperatifleşme teşvik edilmeli, aracı mekanizmalar derhâl devreden çıkarılmalıdır.

Dördüncüsü; küçük esnaf ve üretici köylüler emperyalist tekellere ve yerli iş birlikçilerine karşı korunmalıdır.

Beşincisi; ülkenin tarımsal ve hayvansal üretim bakımından kendine yeterli hâle gelmesi için gerekli önlemler gecikmeden alınmalıdır.

Bakanlığınızda çalışan emekçilerin ücretleri mutlaka iyileştirilmelidir. AVM'lerde çalışan on binlerce işçinin ücret ve çalışma koşulları iyileştirilmelidir. Tatil hakları bile olmadığını biliyorsunuz. AVM'lerde işçi temsilciliklerinin oluşturulması ve AVM yönetimlerine katılmalarının sağlanması için bir an önce adımlar atılmalıdır. Yoksulluk sınırının altında olan en düşük ücretin yoksulluk sınırının üzerine çıkarılması ve vergiden muaf tutulması şarttır.

Sayın Bakan, burada bir de ticaret konusunda bütçe taslağınızda övündüğünüz Filistin konusuna değinmek istiyorum, İsrail siyonizmiyle ticaretin durdurulmasına... Bakınız, "Ticareti durdurma kararı almadınız." diyen yok ama siz bunu ne zaman yaptınız? Katliam ekimde başladı, siz yedi ay adım atmadınız, Nihat Zeybekçi bunu savundu "Ticaret başka, siyaset başka." dedi, hâlâ da savunuyor ama halkın tepkisi nedeniyle bu adımı atmak zorunda kaldınız. Mesele ticarete kota koymanız veya iptal etmeniz değil; mesele, bunu halkın size zorla yaptırdığını inkâr etmeniz ve kayda geçirmemenizdir. Bunu kayda geçirmenizi istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)