KOMİSYON KONUŞMASI

GÜLDEREN VARLİ (Van) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Bakan, hoş geldiniz.

Tabii, Sayın Bakan, biz buraya gelmeden önce Van'ın esnaflarıyla, STK'leriyle, halkıyla bir araya geldikten sonra buraya geliyoruz. Rakamlarla değil aslında bugün halkın aktardıklarıyla bunları anlatacağım. Bakanlıkların verileri, artan rakamlar ve büyüme yoksulun evine cebine yansımıyor. Yaşamdaki gerçek tablo aktarılan verilerle değil halkın evinde kaynayan tenceresindedir. Halk "Perişanız, battık, yeter artık!" diyor. Sayın Bakan, bu sözleri söyleyenlerin sayısı her gün gittikçe artıyor. Size göre hiçbir yerde sıkıntı yok, ihracat harika, işsizlik bitiyor, her şey kontrol altında ama gelin görün ki gerçek böyle değil. Bölgeler arası eşitsizliğin derinleştiğini, yoksulluğun gittikçe arttığını TÜİK verileri de açıklıyor. Şimdi, bu bütçeyi konuşurken halkın yaşadığı gerçek sorunlardan söz etmek, gerekiyor. Türkiye kara sınırlarının uzunluğu bakımından avantajlı bir ülkedir. Türkiye'de halklar yüzyıllardır sınırların öte yakasında sadece ticaret değil, aynı zamanda akrabalık ve kültürel bağlarını da sürdürmektedir. Ancak uygulanan yanlış ve keyfî politikalar nedeniyle bugün çoğu sınır ili ülkenin en yoksul kentleri arasındadır. Çünkü bölgeye ekonomik canlılık kazandıran sınır kapıları ekonomik gerekçelerle değil, siyasi tercihlere göre açılıp kapanıyor. Buna karşı ise bölgenin ticaretini canlandıran hiçbir önlem alınmamaktadır çünkü sınır hattında Kürt illeri çoğunlukta dolayısıyla bu illeri geri bırakma politikaları uygulanmaktadır. Bakın, Van kenti bu politikaların en açık örneklerinden biridir. Van'da borç altında ezilen esnaf, kepenk indiren lokantacı, evine ekmek götüremeyen işçiler var. Van'a bakın, Van esnafının ve Van halkının yaşadığı sorunları görün. Van'da aylardır havaalanı kapalı, yıllardır bitmeyen çevre yolu hâlen bitmedi. Açık olan sınır kapısında halk "Zulüm var!" diyerek yaşanan yetersizlikleri dile getiriyor. Şimdi, Van nasıl gelişsin, ticari faaliyetler nasıl sürsün? Bakın, Van, İran'la yaklaşık 300 kilometrelik bir sınır hattına sahiptir. Sınır hattındaki 4 ilçeden sadece Saray ilçesindeki Kapıköy Sınır Kapısı aktif, yılda yüzbinlerce İranlı turist Van'a geliyor. Şimdi bir ticaret potansiyeli var ancak bu potansiyel merkeziyetçi yönetim anlayışı nedeniyle değerlendirilmiyor. Kapıköy Sınır Kapısı'nda yaşanan uzun bekleme süreleri, yetersiz altyapı, keyfî uygulamalar ve bürokratik engellemeler hem ticareti hem de turizmi baltalıyor. Bu kapı, Van'ın İran'la kültürel ve ticari ilişkilerinin ana damarlarından biridir ancak uygulanan kısıtlamalar Van esnafını âdeta nefessiz bırakıyor. Vanlı esnaf ne diyor Sayın Bakan? "Kapı kapalıysa ticaretin ve umudun da kapısı kapalıdır." diyor.

13 meslek grubunu kapsayan Van Lokantacılar ve Fırıncılar Odasının verilerine göre son bir ayda 100 esnaf kapısına kilit vurmuş. Bu kapanan dükkânlar yalnızca işletme değil, birer hayat hikâyesidir, geçim umududur, halkın emeği ve alın teridir. Kapıköy Sınır Kapısı'ndaki lavabo sorununun devam etmesi, bekleme alanının olmaması, taşımacılara ceza kesilmesi, sınır kapısından sonra tekrar kontrollerin olması ve 3 girişinden 1'inin kullanılmaması Van ticaretini engelliyor. İşte, bu tablo, 21'inci yüzyılın ticaret politikasının gerçek resmidir ama bunlarla da bitmiyor, Kapıköy'de yürütülen sınır duvarları çalışmaları nedeniyle hayvancılık da yok edilmektedir. Van'daki yatırımlar sanayiye, tarıma, istihdama değil vitrine yapılmaktadır. Sayın Bakan, bu tablo gerçekten izaha muhtaçtır çünkü kaynaklar üretime değil talana ve ranta gitmektedir. Soruyorum: Van'da neden esnaf borç içinde, üreticiyi iflasın eşiğinde? Gençler iş...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)