| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/280) ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/279) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 05 .11.2025 |
MEHMET BAYKAN (Konya) - Evet Sayın Bakanım, Bakan Yardımcılarım, bürokrat arkadaşlarım; Ticaret Bakanlığı bütçemizin hayırlı olması dileğiyle sözlerime başlıyorum.
Sayın Bakanım, gerek Bakanlığınız mensuplarının zaman zaman yaptıkları bilgilendirmelerden gerekse tarafımıza gelen talepleri sizlere ulaşıp iletme ve çözümler üretme noktasındaki yaklaşımlarınızdan dolayı teşekkür ederek başlamak istiyorum.
Tabii, geçmişte Gençlik ve Spor Genel Müdürü olarak görev yaptığımız dönemlerde 12 kez Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlığımız bütçelerinde görev aldı. Muhalefetin eleştirilerinin zaman zaman doğruları yapma adına, zaman zaman göremediğimiz noktaları görme adına faydalar sağladığını bilen birisiyim ama bazen gelen eleştirilerin de altının dolu olmadığını ve bu noktada farklı yaklaşımlar olduğunu da yaşamış birisiyim. Arkadaşlarımızın da bugün Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlık bütçesi sırasında yaptıkları kıymetli eleştirilerin bir miktarına şahit olduk. Yine, söylediğim ikinci fasıldan olan eleştiriler de oldu.
Ben konuşmamda ülkemizin dış ticaret, iç ticaret, Avrupa Birliği siyasi ağırlığı üstüne iki gazetede yer alan iki değerli kişinin, yazarın değerlendirmeleri üstünden bir yaklaşımda bulunmak istiyorum. Bir tanesinin pasajlarını şu şekilde okuyorum: Girişimcileri, siyasi ağırlık ve güçlü ordusuyla Türkiye'nin Avrupa Birliğine girerek buranın öncü ülkesi olabileceğini söylüyor yazar. Bu durumun tarihî fırsat olduğunu ve bunun için iç cephede gereksiz siyasi gerilimlerden, ayrışmalardan, kavgalardan uzak durulmasını vurguluyor. "Avrupa artık bir güç değil, sesi yok, ağırlığı yok, vizyonu yok. Avrupa Birliğinin küresel ölçekte yeniden bir oyuncu olması için bir şeye ihtiyacı var: Siyasal ağırlık, daha fazla girişimci ve güçlü ordu ve Türkiye tam da bu eksiklikten Avrupa'nın büyük sorununu kapatma potansiyeline sahip." diyor yazar. "Sürekli krizlerle uğraşan, boğuşan Türkiye, çok hızlı uyum sağlayan, krizlerden beslenen ve fırsatları da değerlendiren nitelikli insanlar yetiştiriyor. Bugün güçlü global şirketlerin üst düzey yöneticilerinin Türkiye'den çıkıyor olması tesadüf değil." diyor, devam ediyor. "Asıl kritik önemi ülkemizin kazandıracağı politik etki genişlemesinden geliyor. Politik önemi sadece Avrupa topraklarında bir aktör olmakla değil, farklı masalarda yer almakla kazanılır. Türkiye, Avrupa, Asya ve son yıllarda Afrika'da politik bir aktör olma yolunda ilerliyor. Yani Türkiye bugün geldiği noktada Avrupa'nın figüranı değil, aktörü olma gücü ve kudretini yakalamış durumda. Sadece Avrupa değil, Asya ve Afrika'da da Türkiye artık bir aktör devlet oluyor." Yazar AK PARTİ'nin Türkiye'yi nereye getirdiğini, Erdoğan Türkiyesinin 2028'lerde nerelerde olabileceğinin işaretlerini veriyor. Bu birinci bölüm.
İkinci bölüm: Yine başka bir yazar: "Belki doğal gaz yalan değil, belki otoyol yapım maliyetinin çok üstünde ticari kalkınma getiriyor. Belki Suriye'de laik ve demokratik bir sistem kurulacak ve Suriye'nin yeniden inşasıyla Türk ekonomisi zirve yapacak." diyor. "Belki şu dronlar denildiği gibi dünya kalitesinde. Belki elektrikli otomobil işine girmek iyi oldu. Belki biz yanlışız, cami avlusundaki dayılar doğru. Belki enerji dağıtımı, ulaşım, tedarik, sağlık, gıda, iletişim gibi sektörlerde milyonlarca buluş ve yenilik sayesinde kimse gerçek anlamda yoksulluk yaşamıyor veya bu oran gitgide azalıyor." diyor. Bu da ikinci bölüm.
Efendim, birinci bölümün satırlarının yazarı Sayın Akan Abdula, ikinci bölümün satırlarının yazarı Sayın Ateş İlyas Başsoy. Mutlaka bu isimleri yakinen tanıyan arkadaşlarımız olacaktır diyorum.
Bu değerlendirmelerle konuşmama son veriyorum.
Teşekkür ederim Başkanım.