KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ KARAOBA (Uşak) - Yani şöyle söyleyeyim, ben Komisyonun bütün toplantılarında... Yani şöyle, sonuçta, Mahmut ağabey hukukçu gözüyle söyledi. Sonuçta, her fikre saygı duyacağız, belki söz aldığımızda da cevap vereceğiz ama genel anlamda Engelli Komisyonunun gerçekten partilerüstü olduğunu düşünüyoruz.

OTURUM BAŞKANI JÜLİDE SARIEROĞLU - Evet.

ALİ KARAOBA (Uşak) - Ben hani Komisyon üyelerinin bireysel olarak da bu işe çok katkı sunduğunu gördüğüm için... Mahmut ağabey, daha önce de ilettik, söyledik -Başkan da şu an yok ama- gerçekten herkes çalışıyor.

Şimdi, şöyle, öncelikle çok güzel bir sunum yani altına imza atılacak kadar, belki de Avrupa'nın çoğuna örnek gösterilecek kadar güzel bir sunum yani onun için emeğinize, hazırlığınıza teşekkür ediyorum.

Ama aklıma şöyle bir şey geliyor, Özal'ın döneminde de vardı: "'İcraatın İçinden' Programı" diye bir kavram vardı. Ben gerçekten sokağa çıktığımda, hastaneye gittiğimde, herhangi bir yere -kamu-özel fark etmiyor- gittiğimde burada yazılanların çok büyük bir bölümünü görmüyorum, burada problem bu; yazılan ile yapılanın örtüşmediği bir ortam var. Bakın, özel hastanelerin yüzde 80'i hatta yüzde 100'üne yakını neredeyse söylenen mevzuata uyarken Aylin Vekilimin de söylediği gibi, yaptığınız denetimlerde bunun kaçı uyuyor?

Şimdi, mesela, Trabzon'daki çalışmada çok güzel bir hastane ziyaret ettik. Yetmiş yıl önce yapılmasına rağmen, işte, binaların basıklığı, o koşullarda çalışmaya izin veriliyor ama özel sektörde -kendimize göre bir tıp merkezi olan biri olarak da söyleyeyim- 5 santim yüzünden duvar yıkıldığını da biliyorum. Yani burada kamu denetimini iyi yapmazsak, baştan kamuyu özele örnek göstermezsek, sadece, işte, böyle notlarla bu işin çözülmeyeceğine inananlardanım.

3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nde tüm bakanlıklara soru sordum, 17 bakanlığa, hepsine. Bu faaliyet raporlarının neredeyse tamamını inceledim, ne acıdır arkadaşlar "engelli" kelimesi bazı bakanlıkların faaliyet raporunda bile yok. Üst düzey yöneticilerini sordum, -hani kadın kotasını falan geçtim arkadaşlar- engelli olarak üst düzey çalışan yönetici yok denecek kadar az. Yani hani bizim bir hoca vardı, göğüs hocası, şöyle derdi: Yani anlattıklarımızın yarısının doğru olmadığını biz de biliyoruz ama acı olan, hangi yarısı doğru kimse bilmiyor. Yani sizin bu yazdıklarınızın yarısının doğru olmadığını ben de biliyorum ama hangi yarısı doğru, sahaya çıktığımızda vallahi bilmiyoruz. Ben o açıdan, sizin samimiyetinize inanmakla birlikte, bu işin aslında sahada denetiminin, rakamların bilinmemiş olmasından inanılmaz huzursuzum. Biz Trabzon'da size bağlı kaç tane kurum amiriyle görüştük? Ya, insan rakamını bilmez mi? Bu kadar mı istatistikten uzak oluruz? Yani bu ülkede kaç tane işitme engelli var, kaç tane görme engelli var, kaç tane ortopedik özürlü var, otizmli çocuk sayısı kaç? Tamam, tanı koyamadıklarımız olabilir de olup ilaç alanların bile adını koyamıyoruz. Yani bir yerden bir istatistik, bir soru önergesi istediğimizde, sizin bize o kadar kolay verdiğiniz bir rakam olmalı ki... "Erişilebilirlik" diyorsunuz, biz size erişemiyoruz. Buradaki kastım fiziksel anlamda erişim değil yani rakam olarak soruyorum, bir çalışma yapmak istiyorum arkadaş, çok zor bir şey mi? Down sendromlu sayıyı bile net söyleyemiyorsunuz. Bakın, doğumların neredeyse yüzde 100'ü hastane oluyor, Down sendromlu oranlarını bile net bilmiyoruz. Yani oturup o zaman sorguluyorum, ilk düğmeyi yanlış iliklemişsiniz, bu kadar istatistik hazırlamanıza gerek yok ki. Sakın bunu emek küçümse, yaptığınız hizmeti hor görmek olarak algılamayın; gerçekten mutlaka işinizde on numarasınızdır; gerçekten, şu sunuma baktığımda, buraya gelenler içerisinde en güzel, en kaliteli sunumlardan birini yaptınız ama ben sonuca bakarım yani. Bebek ölecek, sezaryen yapmam lazım; yapmıyorsunuz arkadaşlar, ne anlamı kaldı yani? "Gebe" demenin bir esprisi bile yok. Siz istatistiksel olarak sınıfta kalıyorsunuz her seferinde; bunu ben de söylemiyorum, iktidar milletvekilleri de söylüyor. Bakın, kaçıncı toplantımız, tam hatırlamıyorum, 9'uncu toplantımız, burada iktidar da muhalefet de hep aynı şeyi sordu: "Kaç kişi var?" diyoruz. "Yani..." "Yani"yle başlayan... Klasiğe dönmüş, "Toplumda yüzde 10 engelli var." demek... Bu, yerel yönetimler için de geçerli. Bakın, buraya büyükşehir belediyelerinden -Cumhuriyet Halk Partisinden de AK PARTİ'li belediyelerden de- gelenler oldu. Gerçek anlamda rakamlara ulaşmak çok zor. Ha, burada da aklıma art niyetli siyasi şeyler geliyor, acaba sosyal yardımlar açısından mı bunu yapıyorsunuz? İnanmak istemiyorum ama var mı? Olabilir arkadaşlar. O açıdan, yazılmayan şey yapılmamıştır ama "Her yazılan yapılmıştır." diye bir kural yoktur arkadaşlar. Siz buraya yazmışsınız ama bunlar yapılmıyor, yapılmıyor. Özel sektör çok daha sıkı denetleniyor ama devlet kurumları "saldım çayıra" durumunda. Yani Meclisin bile... Bakın, biz bir komisyonun içerisinde, bir alt komisyonda ya da işte, bir araya gelerek Sayın Numan Kurtulmuş'a iletilmek üzere "Meclisin eksiklerini yazın." diye... Bugün Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu Başkanımız bize iletiyorsa burası bile hazır değil. Yani Türkiye'nin kalbi, en tepesi, en önemli yeri, seçilmişlerin geldiği yer, kanun çıkaran yer; engellilere uygunluğu ne kadardır, oturup konuşalım. Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok arkadaşlar yani bu işlerle bu kadar uğraşmaya da gerek yok; net, sonuçlar da belli, maddeler de belli. Görme engellinin isteyeceği şeyleri en iyi kendileri anlar, dün o kadar güzel anlattılar ki yani işitme engellilerin ya da sağır derneklerinin -kendilerini öyle ifade ediyorlar- anlattıkları çok daha iyi. İstatiksel olarak takdir ettiğim ama sahada görmekte biraz zorlandığım bu konuları söylemek istedim. İşte, mesela, hastanelerimiz, huzurevlerimiz, cezaevlerimiz erişilebilirliğin bir maddesidir ki Sayın Vekilim Mahmut Tanal o konuda yüzde 100 haklı. Cezaevlerinde erişilebilirlik ne kadar? Yani engelli biri her gittiği yerde... Şunu gördük dün: İşte "Retina tanıma düzeni olan bir yerde görme engelli, birini ziyaret etme şansına sahip değil." dediler çünkü okuyamıyor gözünü ve giremiyor. O açıdan, aslında bunlar bütünsel bir yaklaşım içerisinde kurumların birbiriyle koordineli bir şekilde yapması gereken şeyler. Bu Komisyonun da buna ben öncülük edeceğine gerçekten inanıyorum çünkü herkes ortak acılarda, ortak eksikliklerde ortaklaşıyor ve dile getiriyor.

Ben de beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Yine, emekleriniz için saygılar sunuyorum, sağ olun.