KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, 2015 yılı bütçesinin İçişleri Bakanlığına, ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın Bakan, bildiğiniz gibi, İçişleri Bakanlığının temel görevi suçların önlenmesidir ancak artık bugün, İçişleri Bakanlığının görevlerinin bu çerçeveden çıkıp zatıâlinizin döneminde başka bir sürece doğru sürüklendiğini de maalesef, üzülerek görmekteyiz. Çözüm süreci artık, İçişleri Bakanlığının önleme görevinin bir parçası hâline mi gelmektedir veya siz teröristlerle yaptığınız müzakereleri önleme hizmeti olarak mı değerlendiriyorsunuz?

Bugünlerde televizyonlarda seyrettiğimiz üzücü hadiselerde en son, Yüksekova'da yaşanan 3 askerimizin şehit edilmesi, Diyarbakır'daki askerimizin şehit edilmesi ve bölgedeki benzer olaylarda görüyoruz ki, askerlerimiz, polislerimiz sivil kıyafetlerle sokaklara çıkarken teröristler üniformalarla, ellerinde Kalaşnikoflarla sokaklarda dolaşmaktadır. Bu husus, İçişleri Bakanı olarak sizi rahatsız ediyor mu, etmiyor mu, onu da merak ediyorum.

Tabii ki, teknoloji hızla ilerliyor, siz de bu teknolojiyi çok iyi kullanıyorsunuz. Herkesin telefonlarını, teknik cihazlarını çok iyi takip ediyorsunuz. İnsan haklarını hiçe sayarak şimdiye kadar hayal bile edilemeyecek şekilde insanların özel hayatlarını kayıt altına alıyorsunuz. Hatta buralardan elde ettiğiniz bilgilerle birtakım insanlara yaptığınız operasyonları da kameralar önünde yaparak birçok insanı bir defa, hiç yargılanmadan kamu vicdanında mahkûm etmeyi çok iyi başarıyorsunuz. Bu yanlıştan vazgeçmeyi düşünüp düşünmediğinizi de çok merak ediyorum.

Çözüm süreci aksamasın." diye Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde yeni karakol yapımının durdurulduğu değişik yazılarda iddia edilmektedir. Bu konuda sizin ağzınızdan bilgi sahibi olmayı çok arzu etmekteyiz.

Son yıllarda ülkemizde yakalanan uyuşturucu miktarı gerçekten ciddi bir artış göstermiştir. Ben bu konuda bütün güvenlik güçlerimizi tebrik ediyorum. Ama bu hususta da birkaç noktanın altını çizmek istiyorum: Bu uyuşturucuların ne kadarı ülkemizde imal edilmekte ve yetiştirilmektedir, ne kadarı başka ülkelerden değişik yollarla gelmektedir? Yani burada sunumunuzda da uzunca yer verdiğiniz entegre sınır sistemi, vesaire ne zaman uygulanacak? Sınır güvenliği ne zaman sağlanacak? Sınır güvenliği sağlanmadan sizin Türkiye'de uyuşturucuyla mücadele ve gençlerimizi koruma meselesini başarabileceğinize önce kendiniz inanıyor musunuz? Bunu ben çok merak ediyorum.

Sunumunuzda mali suçlarla mücadeleden, kaçakçılıkla mücadeleden, vesaireden uzunca bahsetmektesiniz ama 17, 25 Aralık yolsuzluk operasyonundan hiç bahsedilmemektedir. Ve bu 17, 25 Aralığın ve diğer birtakım işlerin hesabı paralel yapıya yıkılarak Hükûmet ve iktidar bundan kurtulmaya çalışmaktadır. Eğer gerçekten Türkiye'de paralel yapı varsa elbette bunlar bağımsız mahkemeler önünde hesaplarını ödeyecektir, cezalarını çekeceklerdir. Ama on iki senedir bu ülkeyi idare edenlerin... Hükûmet Sözcüsü Başbakan Yardımcısı çıkıp "Biz kırk senedir beraber yürüdüklerimizi tanıyamamışız." diyor. Siz eğer bu kadar basiretsiz bir idareye sahipseniz bu ülkeyi bundan sonra nasıl idare edeceksiniz veya onların hukuki sorumluluğuyla beraber sizlerin hiç mi siyasi sorumluluğu yok? En azından, bu basiretsizliğini kabul edenlerin Hükûmetten istifa etmesi gerekmez mi?

Her yerde kaçak sigara, kaçak mazot satışı yapılmaktadır. Şuradan, Ankara'dan çıkın 10 kilometre, 20 kilometre Ankara'nın hangi yönüne giderseniz gidin yoldaki petrollerde "ucuz mazot" tabelaları vardır. Birçok yerde, Kızılay'da, vesaire, sokakta kaçak sigaralar satılmaktadır. Bu kaçak sigaralar ve mazotlar Ankara'nın göbeğine kadar nerelerden gelmektedir?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, Sayın Erdoğan...

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Yani bu konuda birilerinin oturup bazı şeyleri iyi düşünmesi ve gerçekten bunlarla mücadele ettiğini, edeceğini söylüyorsa bizim önümüze de somut birtakım değerlendirmeler koyması lazım.

Sınır güvenliğindeki zafiyet ve üçüncü dünya ülkeleriyle vizenin kaldırılması ülkemizi kaçak göçmen merkezi yapmıştır. Suriye'den gelenler dilencilik yaparak vatandaşı taciz etmekte, karıştıkları gasp, tehdit, hırsızlık gibi suçlar hızla artmaktadır. Çalışma Bakanı bunlara çalışma izni verecekmiş, siz de vatandaşlık vermeyi düşünüyor musunuz? Ülkemizde işsizliğin resmî rakamlara göre 10,1 olduğu bir dönemde Suriyelilere çalışma izni verilmesi bundan sonra iç huzuru ve çalışma barışını nasıl etkileyecektir? Bunları da sizlerin nasıl savunacağını merak ediyoruz.

Gene, sunumunuzda köye dönüşten bahsediyorsunuz; köyleri, alanı, araziyi teröristlere teslim ettiniz; köye dönen vatandaşların güvenliğini siz mi sağlayacaksınız, yoksa teröristler mi sağlayacak?

Trafik denetimlerine sunumunuzda çok genişçe bir yer ayırmışsınız. Trafik denetimlerini bütçeye ceza geliri toplamaya dönüştürdünüz şu anda uygulamada. Denetim daha çok şehirler arası yollarda yapılmakta, şehir içi denetim ve özellikle şu Ankara'nın göbeğinde yaya geçitlerini kullanarak bir yayanın karşıdan karşıya geçmesi mümkün değil. Bu konuda bugüne kadar yaptığınız hiçbir denetimle ben Ankara'da sokakta yürürken karşılaşmadım.

Kimlik uygulamaları önemli. Bu yeni Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi ve kimlik numarası konusunda İçişleri Bakanlığı belli bir mesafe aldı ama son günlerde vatandaşımızın bu kimlik bilgilerine gayriresmî yollardan ulaşan veya haksız yollarla paylaşım elde eden birtakım dolandırıcılar ortalıkta cirit atmakta ve vatandaşımızı, maalesef, telefonla arayarak bütün kimlik bilgilerini kendisine dökmekte, "Seni polis aradı.", "Savcı aradı.", "Hâkim aradı.", "Hekim aradı." diyerek vatandaşı soymaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Erdoğan, toparlayabilirseniz lütfen...

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Yine, bu son günlerdeki yeni güvenlik paketi içerisinde Sayın Başbakanın ve zatıâlinizin yaptığı açıklamalarda, sıkça, dilekçeyle ad, soyadı değişikliğinin kolaylaştırılacağı, artık bundan sonra insanların mahkemelere gitmeden isimlerini, soyadlarını değiştirebileceğini savunmaktasınız. Bu, gerçekten namuslu vatandaşın hangi işine yarayacaktır? Bu, sadece teröristleri ve dolandırıcıları rahatlatmaktan başka ne işe yarayacaktır? Bunu da gerçekten çok merak ediyorum.

Suriyeliler hakkında burada birtakım bilgiler veriyorsunuz ama kesin sayı veremiyorsunuz. Suriyelilerin sizin kabul ettiğiniz sayının ancak onda 1'i barınma merkezlerinde kalıyor; diğerleri nerede yaşar, ne yer, ne içer, ne yapar, nasıl geçinir, bu durum nasıl bir güvenlik zafiyetiyle bizi karşı karşıya bırakacaktır; bu gelenler kimdir, nedir, terörist mi; kendi memleketinde bile huzur bulmayan, kendi memleketine huzur vermeyenlerin bizim memleketimize huzur getireceklerini nasıl düşünebiliyorsunuz, nasıl savunabiliyorsunuz? Onu da çok merak ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Erdoğan, lütfen... Sayın Erdoğan, on dakikayı buldu.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Herkese kaç dakika uzattınız, bize de...

BAŞKAN - Ama, yani, herkes bu şekilde olursa o zaman istisnayı...

Lütfen, toparlarsanız...

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Yani, korucuların durumu, mağduriyeti... Büyükşehir Kanunu'yla yine korucuların çoğunun işsizlikle, korumasızlıkla karşı karşıya kalması ve yine bu korucuların birçoğunun PKK tarafından kurulan mahkemeler tarafından yargılanıp ihanet ettiği gerekçesiyle sokak ortasında infaz edilmesi de maalesef, bugün yaşadığımız gerçeklerdendir. Bu konuda da Bakanlığınızın hiçbir çalışmasına ve somut açıklamasına bugüne kadar ben rastlamadım.

Şimdi, Bakanlığınızın yani Hükûmetinizin terörle mücadele konusundaki tavrını en net ortaya koyan Bülent Arınç. 2013 Kasım ayında Sayın Bülent Arınç, ABD'de demokratikleşme konferansında yaptığı açıklamada, PKK'yla yapılan görüşmeler çerçevesinde vadedilen her şeyin bugüne kadar adım adım gerçekleştirildiğini, Öcalan posterlerinin kullanılabildiğini, PKK paçavralarının kullanılabildiğini; Kürtçe eğitim, savunma, televizyon gibi hakların verildiğini, Kürtçe enstitünün kurulduğunu, "Bundan sonra diğer taleplerini karşılayacağız ama bunu milletin hazmetmesi lazım." diyor. İşte Hükûmetin gerçek iradesi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - ...bizzat Hükûmet sözcüsü tarafından ortaya konmaktadır. Yani, Hükûmet aslında çözüm süreciyle PKK'yı, Kandil'i, İmralı'yı değil, milleti oyalamakta ve millete bunu hazmettirmeye çalışmaktadır. "Çözüm süreci" adı altında milletimizin birliği, bütünlüğü, millî ve manevi değerlerimiz çözülmektedir.

Hükûmetiniz başından bu yana emniyet çalışanlarının özlük haklarıyla ilgili söz verdi; onların haklarını, onların duygularını istismar etti, ama bugüne kadar, ne polisin çalışma şartlarında değişen bir şey var ne fazla mesaisi verildi ne de emekliliğiyle ilgili bir düzelme yapıldı, bununla ilgili somut bir adımınız var mı, onu merak ediyoruz.

Yine, bakın, devri iktidarınıza kadar mülki idare amirlerinin maaşları, hâkim, savcı maaşlarından daha yüksekti; devri iktidarınızda, artık, bu son geçtiğimiz hafta Adalet Komisyonundan geçen yeni tasarıyla birlikte, mülkler amirleri, birinci sınıf mülkler amirinin maaşı hâkim ve savcının yüzde 60'ı kadar olacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Şimdi, Sayın Erdoğan, bunların hepsi tekrara yönelik şeyler, yani tekrar oluyor.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Yani, siz, bu adaletsizliği ortadan kaldırarak, mülki idare amirlerinin de maaşlarını hâkimlerle eşitleyecek bir adım atacak mısınız, bunu gerçekten çok merak ediyorum.

Yine, Türkiye'de son dönemde çok hızla gelişen bir güvenlik sıkıntısı var, o da özel güvenlik sayısı. Sizin de ifade ettiğiniz gibi, özel güvenlik sertifikası alanların sayısı, Türkiye'deki emniyet teşkilatının yaklaşık 3 katına ulaşmış vaziyette ve özel güvenlik çalışanlarının sayısı da aşağı yukarı emniyetin şu andaki personel sayısına yaklaşmış durumda.

Bu özel güvenlik görevlilerinin ne sendikası var ne sigortası var ne sosyal güvenliği var ne iş güvencesi var. Bu güvenlik meselesi ucuz güvenlik meselesi olarak algılanamaz, özel güvenlik konusunda Türkiye'de muhakkak yeni bir düzenlemeye ihtiyaç vardır; özel güvenliğin sınırlarının, özel güvenlik çalışanlarının sosyal haklarının, çalışma şartlarının ve güvencelerinin de muhakkak bir usule, esasa bağlanması gerekmektedir.

Ben hepinize tekrar teşekkür ediyorum.