| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 03 .12.2025 |
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli üyeler; Anayasa'ya aykırılık konusunda 27'nci Dönemde ve 28'inci Dönemde konuşa konuşa, anlata anlata anlatmaya devam ediyoruz. Yani gelen bu metinler Anayasa'ya aykırı? Nereden aykırı? Bakıyoruz, sayıyorum, Anayasa 2 Anayasa 7, Anayasa, 9 Anayasa, 10, 11, 13, 20, 22, 25, 26, 34, 35, 36, 38, 88, 153; o kadar çok aykırılık var ki neresinden tutsak, ne yapsak elimizde kalıyor. Anlatamadığımız mesele şu: Anayasa'ya aykırı olduğu için daha önce getirmiş olduğunuz yargı paketindeki maddeleri çekiyorsunuz, daha sonra bir bakıyoruz, sekizde çekilen on birde geliyor, dokuzda çekilen on beşte geliyor. Niye ısrar ediyorsunuz? Anayasa Mahkemesi karar vermiş "BTK konusunda bir idareye siz yargı yetkisi veremezsiniz." demiş, "Anayasa’nın 9'uncu maddesine aykırı." demiş, açık ve net söylemiş, siz gene 30, 31, 32'yi getiriyorsunuz. Sonra getirdiğiniz yasa tekliflerinin içerisinde biz o kadar uzmanlaştık artık acaba bu teklifin içinde ne var diye bakıyoruz. Bakıyoruz, Anayasa Mahkemesi iptal ediyor "Hakaret suçlarındaki eşitlik konusunda ön ödeme konusunda ayıramazsın." diyor, bir bakıyoruz, kamu görevlisine hakarette hemen uzlaşmayı da kaldırıyorsunuz, ön ödemeyi de kaldırıyorsunuz. Neden, neden? Nedeni şu: Cumhuriyet Halk Partisinin kurumsal kimliğine, Cumhuriyet Halk Partisinin belediye başkanlarına, Cumhuriyet Halk Partisinin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun önünü kesmek amacıyla çıkarıyorsunuz. Ya, böyle bir şey olabilir mi? Anayasa Mahkemesi iptal ediyor. Burada kadınlarımız var; Anayasa Mahkemesinin kadınlarımıza yönelik soyisimle ilgili yapılması gereken düzenleme için siz dokuz aylık süreyi geçirdiniz. Nerede? Yok, o da kayıp. Yani siz şunu yapıyorsunuz: Sözler çok güzel, adalet çok güzel.
Sayın Başkan söyledi, Sayın Başkan dedi ki: "Yargı Reformu Strateji Belgesi 4'üncü." 2025 4'üncü Stratejik Belgesi, 4 tane geldi. İnsan Hakları Eylem Planı; ne güzel laflar bunlar, ne güzel sözler bunlar. İnsan Hakları Eylem Planı deniyor, 4'üncü Yargı Reformu Strateji Belgesi deniyor ama siz 11 tane yargı paketi getirmişsiniz, Türkiye'de millet bağırıyor, adalet çığlıkları atıyor. Bakın, şu istatistikleri ben nereden aldım, AYM istatistiklerini? Anayasa Mahkemesi istatistiklerini nereden aldım? Adalet çığlığı atan, "yargı" diye, "adalet, adil yargılanma hakkı, güvenlik hakkı, özgürlük hakkı" diye AYM'e bireysel başvuruda bulunup dava açan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının davalarından aldım. Bakınız, her şey sütliman, yargı reformu sağlanıyor, yargı paketleri geliyor, Türkiye Yüzyılı adalet sistemi çerçevesinde Türkiye'de adalet yükseliyor, Sayın Cumhurbaşkanımız da dünkü açıklamasında da diyor ki: "Adil, adaletli yargı sistemini getirdik." Ya, arkadaşlar, biz yanlış yerde mi yaşıyoruz, biz başka bir ülkede mi yaşıyoruz?
Bakın, 23 Eylül 2012'de Anayasa Mahkemesi kurulduğundan beri yüksek mahkemenin şu anda derdest dosya sayısı 113.304; 113.304 tane derdest dosyası var, bireysel başvuru. Bu yılın ilk altı ayında Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru sayısı 36.031. Bu insanlar kimler? Bu insanlar sokakta, meydanda, iş yerlerinde yaşayıp da hakkını alamayan, adalet isteyen ve adil yargılanma hakkı ihlal edilen, güvenlik hakkı ihlal edilen, bireysel ifade özgürlüğü ihlal edilen, Anayasa hak ve özgürlükler içerisinde kullanamayan vatandaşların hakları. Yani bu insanlara on üç yıllık sürede AYM'de 79.565 dosyada hak ihlali verilmiş durumda; 7.587 adil yargılanma hakkı ihlali var, 56.443 makul sürede yargılanma ihlali var, 5.813 de mülkiyet hakkı, 4.552 de ifade özgürlüğü, 1.976 da özel hayat ve aile hayatına saygı, 1.548 de toplantı ve gösteri, yürüyüş hakkı ihlali var.
Ya, hadi buradan çıkıyoruz yani Sayın Cumhurbaşkanı dün dedi ya hâkim, savcıların kura çekiminde, "adalet" "adalet" dedi ya; AİHM verilerine bakıyorum, 2024'te aleyhinde en fazla dava başvurusu bulunan ülke hangi ülke, biliyor musunuz? Sizin Türkiye Yüzyılı, adalet yüzyılı dediğiniz Türkiye, en fazla dava başvurusu bulunan ülke Türkiye 2024'te. AİHM'e yapılan şikâyetlerin yüzde 35,8'i Türkiye kaynaklı hak ihlali iddialarından oluşuyor, her 3 davadan 1'i Türkiye'den. Bunlar neler? Özgürlük ve güvenlikle ilgili ihlaller 1'inci sırada, 2'nci sırada ifade özgürlüğü ihlalleri var, 3'üncü sırada ise adil yargılanma hakkı ihlalleri var. Yani en önemlisi şu: Emsal kararı da öğrettik biz. Kime öğrettik? AİHM'e öğrettik. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 2025 yılı itibarıyla en çok emsal karar verdiği ülke Türkiye arkadaşlar, uluslararası camiada en az 124 emsal dava Türkiye kararı olarak anılıyor.
Ya, arkadaşlar, biz nerede yaşıyoruz? Şu anda milletvekilleriyle beraberiz, Can Atalay nerede ya? Can Atalay nerede? Kendisine mazbata verilen, danışman verilen, oda verilen ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda Komisyon üyesi seçilen Can Atalay nerede?
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Cezaevinde.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Demirtaş nerede?
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Cezaevinde.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - "İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 18'inci maddesine göre siyasetin yargıya yönelik müdahalesiyle tutukluluk ve yargı süreci kabul edilmiş." diye karar verilmiş AİHM'de. Nerede Demirtaş? Cezaevinde. Figen Yüksekdağ nerede? Cezaevinde. Kavala nerede? Cezaevinde. 19 Martta kumpas İBB davasıyla, 15,5 milyon kişinin oyuyla Cumhuriyet Halk Partisinin adayı olan Ekrem İmamoğlu nerede? Boş iddianamelerle cezaevinde 15 belediye başkanımızla beraber. Ondan sonra çıkıyoruz, burada yüzyıl, Yargı Reformu Strateji Belgesi 4'üncü belgeymiş 2025, sonra İnsan Hakları Eylem Planı... Çok merak ediyorum bu İnsan Hakları Eylem Planlarını. Bu İnsan Hakları Eylem Planı'nı yapan, bunu düzenleyen Adalet Bakanı mensuplarını ve iktidar partisinin milletvekili arkadaşlarımı alıp götüreceksin cezaevlerine, oturtacaksın, idare ve gözlem kurullarının kararlarını vereceksin önlerine, "Okuyun." diyeceksin. Ya, idare ve gözlem kurullarının verdikleri kararlarda ne hak ihlalleri var, biliyor musunuz? Anayasa 14'e göre yaşam hakkı ihlalleri var. Yani CAG-DER'in Başkanını notu tutmadı diye bir gün sonra cezaevine alan kafa, Selçuk Mızraklı'yı 1,2'yle cezaevine geri alan, tahliye etmeyen idare ve gözlem kurulu kararlarıyla siz hangi adaleti savunacaksınız? Savunamazsınız. Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanması meselesinde, bakın, bizim Komisyona vermiş olduğumuz 29 maddelik demokratikleşme paketimiz var. Bu paket çok basit. Ne diyoruz? Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmasını istiyor arkadaşlar ya. Her getirdiğiniz yargı paketlerinde "Anayasa Mahkemesi kararlarını uyguluyoruz." diyorsunuz, içeriğini değiştiriyorsunuz. 30'uncu madde içeriğin çıkarılmasını değiştiriyor yani ne yazıyor orada? "İnternetten çıkarılması, içeriğinin çıkarılması" diyor. Sonra unutmuşlar, altında aynı iddianamede savcı bazı hususları unuttuğu gibi, Aydın'ın unuttuğu gibi unutmuş, orada yine "içeriğin çıkarılması" yazıyor. Arkadaşlar, bari yapıştır-kopyalayla yapmayın, "Yaz kızım, kâtip kızım."la yapmayın, biraz okuyun, çalışın, ondan sonra yapın.
Bakın, neler yok, bunları tartışalım yargı reformu paketlerinde; demokrasiyi tartışalım, anayasal hak ve özgürlüklerin uygulamada yaşananları tartışalım. Çıkıp da bir madde getiriyorsunuz, ulaşımın engellenmesi suçunu oluşturuyorsunuz ve oradaki cebir, şiddeti kaldırıp bizim yüzümüze baka baka hukuka aykırılığı getiriyorsunuz kasıt unsurunu değiştirip. Bizim Yozgat mitingindeki o traktörler var ya ya da burada demokratik haklarını kullanıp demokratik toplantı ve gösteri yürüyüş hakkını barışçıl bir şekilde kullanarak basın toplantısı yapacak gençler var ya, Saraçhane var ya, ne olacak? Saraçhane'nin kenarındaki o Bozdoğan Kemeri'ne giden yolda otobüs çalışamayacak, orada eylem yapan gençlerimizi, demokratik haklarını kullanan, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını, ifade özgürlüğünü kullanan gençleri çağıracaksınız, siz otobüsün ulaşımını engellediniz diye bir yıldan üç yıla kadar ceza vereceksiniz. Ya, içine bakıyorum, güvenlikle ilgili yasal düzenlemeler, demokrasi yok, özgürlük yok, hukuk yok; arkadaş, bu paketlerde bir şey yok. 11 paket geldi, 11 pakette de bir şey yok. Yokları sayalım mı? İBB iddianamesi nasıl boşsa, nasıl boşsa bu da boş. Bakıyorum, siz bu getirdiğiniz paketlerle toplumsal barışın inşası için ifade özgürlüğünü mü genişletiyorsunuz? Hayır. Kürt sorununun çözümünü demokratik siyasetle birlikte çözmeyi mi düşünüyorsunuz? Hayır. 19 Mart darbe girişimi kapsamında CMK ve Türk Ceza Kanunu'na aykırı, savunma hakkı ihlallerine aykırı olarak avukatları dahi cezaevine atıp -Mehmet Pehlivan dâhil olmak üzere- tutuklanmış siyasetçi ve bürokratların tutukluluk konusuna çözüm mü getiriyorsunuz? Hayır. Gezi davasını kafaya takmışsınız, şu anda Gezi davası yüzünden Tayfun Kahraman'dan tut, birçok kişi cezaevinde. Terörle Mücadele Kanunu'nda hukuki belirlilik ilkesini mi getiriyorsunuz? Yahu, herkesi terörist yapıyorsunuz; çıkıp da hakkını arayan vatandaş terörist, çıkıp da ifade özgürlüğünü kullanan vatandaş terörist yani sizden olmayan herkes terörist. Ne diyor Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında? "Terör konusunda kapsamın geniş tutulması İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırıdır." diyor, bunun dahi düzenlemesini getirmiyorsunuz. Sonra, Cumhurbaşkanına hakaret... Ya, nedir bu ya! "Cumhurbaşkanına tehdit" diye bir suç şey yaptınız, Fatih şu anda kaç yıl ceza aldı? Dört yıl ceza aldı.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Küsuratı da var.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Yani gazetecilere yönelik "Susun." diyorsunuz.
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Hakaret diye bir suç yok mu?
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - "Susun." diyorsunuz, "Susun, tehdit, susun." diyorsunuz. Sonra bakıyoruz, kadın ve çocuklara yönelik şiddetle etkin mücadele diyorsunuz, getirdiğiniz infaz kanunlarında ne yapıyorsunuz? Açıyoruz, bakıyoruz infaz kanunlarında -çoğu ilginç- cinayet suçluları, kadın cinayeti işleyenler, tecavüz, istismar suçları, gasp, yaralama, kaçırma suçları... En önemlisi ne, biliyor musunuz? İki gün önce -gözlerim yaşardı- bir kadın aradı beni, bir anne aradı, 3 çocuğunu depremde kaybetmiş kadın, 3 çocuğunu ve daha sonra, firar eden kişiler bir AK PARTİ milletvekilinin damadının evinde yakalanmış, kadın bağırıyor, "Adalet istiyorum." diyor. Düşünebiliyor musunuz? Daha dün gelen bir vatandaşın da avukat oğlu Maraş depreminde, yine Maraş depremde vefat etmiş, "Biz adalet arıyoruz." diyor. Siz diyorsunuz ki: Yani bu infazda adalet, eşitlik yok, anayasal düzene karşı işlenen suçlar, casusluk suçları, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar kapsam dışında. Bir de Terörle Mücadele Kanunu denilince akla, öyle bir şiddete bulaşmış örgüt üyeleri gelmesin ha; burada onlarca gazetecinin yargılandığı hedef gösterme suçu da bu kapsamda, örgüte yardım suçu da; okuyan, yazan insanlar kapsam dışında arkadaşlar yani orada da adalet yok, infazda eşitlik yok, infazda adalet yok. Devam ediyoruz; halkın haber alma hakkı önündeki engelleri kaldıran, erişim hakkının yargı yetkisiyle kullanılmasına ilişkin, özgürlük ve ifade özgürlüğünü ortaya koyan bir düzenleme getiriyor musunuz? Hayır. Sansür yasası, dezenformasyon yasasında 217/A'da ne yaptınız? Geleni gönder, gideni gönder. Onunla ilişkin sansür yasasının kaldırılmasıyla ilgili demokratik bir düzenleme getirdiniz mi? Hayır. Basın özgürlüğü önündeki kurumsal ve yasal engellerin kaldırılmasıyla ilgili bir düzenleme var mı? Hayır. Ya, örgütlenme özgürlüğü... 3-4 kişi bir araya gelse, bir dernek kursa, biri dernek kursa başına bela geliyor. Sendikal haklar, örgütlenme özgürlüğü önündeki kanun ve uygulamadan kaynaklı engellerin kaldırılmasıyla ilgili bir şey var mı bu paketlerde? Yok. Adil, kapsayıcı, insan onuruna yaraşır bir infaz mevzuatı -biraz önce söylediğim gibi- yok. Gizli tanık uygulamasıyla adil yargılanma hakkı ihlaline neden veren uygulamaları ortadan kaldıran bir düzenleme var mı? Yok. Etkin pişmanlık kurumunu almışsınız, iftiracılığa dönüştürmüşsünüz, İBB davalarında kullanıyorsunuz bu işleri. Buna ilişkin bir düzenleme var mı? Yok. Savunma hakkıyla ilgili bir düzenleme var mı? Yok. Ama ne var? Disiplin işlemleriyle ilgili Anayasa Mahkemesi karar verdi, "Buna ilişkin düzenlemeler yaptık." diyorsunuz. Ne yaptınız? Noterlik Kanunu'ndaki düzenlemeyle, eczacılarla ilgili yaptığınız düzenlemeyle ne yapıyorsunuz? "Nitelik ve ağırlık itibarıyla benzer eylemlerde bulunmak" şeklinde muğlak ifadeler koyuyorsunuz, belirlilik ilkesi yok. Bir de diyorsunuz ki: "Hâkim, savcılarla ilişkilerde hizmetin özelliklerinden gelen ölçülere uygun davranmamak ve adliye personeliyle olan ilişkilerde mesleğin onur ve vakarına aykırı davranmak" şeklinde bir madde getiriyorsunuz, keyfî madde. Kim karar verecek buna? Şöyle bir şey var mı diye sordum Sayın Adalet Bakan Yardımcımıza ve Genel Müdürümüze: "Burada hâkim, savcılarla ilişkilerde hizmetin özelliklerinden gelen ölçülere uygun davranmak var ya, disiplin suçu getiriliyor ya, hâkimler için var mı, şöyle bir metin var mı? Avukatlarla ilişkilerde hizmetin özelliklerinden gelen ölçülere uygun davranmamak, disiplin suçu var mı hâkimlere yönelik, savcılara yönelik?" Yok, yok. Savunma hakkını kullanan avukatları savunma hakkını kullandığından dolayı cezaevine atıyorsunuz -buradan Mehmet Pehlivan'a selam göndermek istiyorum- iddianamelere koyuyorsunuz ve savunma hakkını, özünü kullanmış kişileri kuyu tipi cezaevinde yatırıyorsunuz; sonra, avukatlık mesleğinin onurunu, itibarını, ekonomik ve sosyal imkânlarının arttırılmasını sağlayacağız diye yargı reformu metinlerine yazı gönderiyorsunuz.
Ya, arkadaşlar, KHK'ler ne oldu, KHK'ler? Yani bu paketlerde KHK'lerle ilgili bir şey yok, mahkeme kararlarını uygulamıyorsunuz. Kanun hükmünde kararnamelerle görevlerinden ihraç edilenlerin durumu nerede, nasıl? Aç bıraktınız aç, aç. Ne oldu, düzenleme var mı? Mahkeme kararlarını uygulamıyorsunuz.
Ayrıca, devletin inançlara karşı tarafsız olduğu bir düzenin hayata geçirilmesi için hiçbir şey yapmıyorsunuz. Ben hatırlamıyorum yani burada ayırımcılık yapmak istemiyorum ama Alevi kesimden bir vali var mı, komutan var mı? Bir araştırın bakalım, yok.
MUSTAFA ARSLAN (Tokat) - Çok var, dolu.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Nerede, nerede var?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Vali yok.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Vali yok, vali bulamadık 81 vali içinde Alevi kesimle ilgili olarak.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Dinleyin, dinleyin arkadaşlar, dinleyin, dinleyin, dinleyin.
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) - Böyle bölücü bir dili nasıl dinleyelim! Yani ne demek Alevi-Sünni ya? Ne demek Alevi vali? Bu dil bölücü bir dil ya! Ne demek Alevi-Sünni ya?
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Bakın, devletin inançlara -bak, net diyorum- karşı tarafsız olduğu bir düzenin hayata geçirilmesini düzenleyemiyorsunuz.
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) - Alevi-Sünni dili bölücü bir dil.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Doğruyu söylüyoruz burada, ne yapalım?
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) - Başkanım, bu dil bölücü bir dil.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Değerli arkadaşlar, bir saniye... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) - Ne demek Alevi-Sünni, ne demek?
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Ayrımcılık yapıyorsun, ayrımcılık yapıyorsunuz.
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Asıl sen kullanıyorsun o dili.
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) - Böyle bir dil mi olur ya? Ne demek, böyle bir dil mi olur ya?
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Ayrımcılık yapıyorsunuz. Biz iktidar mıyız?
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Değerli arkadaşlar...
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) - Ne demek Alevi?
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Başkanım, uyarır mısınız?
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Değerli arkadaşlar, hatibi dinleyelim.
Evet, devam edin Sayın Bülbül.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Esas ayrımcılığı siz yapıyorsunuz, iktidar olarak siz yapıyorsunuz burada.
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) - Siz laik değil misiniz? Laikçiliği meydanlarda bağıran siz değil misiniz? Ne demek Alevi-Sünni, ne demek?
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Süleyman Bey uyardı, "Ben ayrımcılık yapmak için söylemiyorum." dedi, uyardı oradan dağılmasın konu diye. Dalmayın konuya oradan.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, açık ve net söylüyorum: Devletin inançlara karşı tarafsız olduğu bir düzenin hayata geçirilmesi konusunda yargı paketlerine bir şey getirmiyorsunuz. Siyasi soruşturmalarda başsavcılıkların yetkilerini... Yargı paketleriyle 81 başsavcıyı HSK'ye bağladınız ve orada yetki gasbıyla ilgili, siyasi soruşturmalarda yargının siyasallaştırılması çerçevesinde yargı aparatlarıyla siyasi düzenlemeler yapıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bakın, anayasal hak ve özgürlüklerin uygulanmadığı, yargının adaleti ortaya koymadığı, yargının siyasallaştığı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine ve Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruların sayısının artık Türkiye olarak 1'inci durumda olduğu bir ülkede "Hukuk devleti var." demek, o ülkede doğruyu söylememek anlamına geliyor. Gerçek şu: Türkiye'de hukuk devleti yoktur, Türkiye'de hukuk devleti yoktur; Türkiye'de yargıya güven yüzde 20'lere düşmüştür. Türkiye'de itibar, adalet, yargının itibarı ve savunma hakkının kenara itilmesi nedeniyle Türkiye'de yargı ve yasama tam anlamıyla saraya bağlanmıştır. Tek kişinin verdiği kararlarla, HSK'nin tek taraflı yargısının saraya bağlı olduğu bir toplumda, bir ülkede adaleti aramak mümkün değildir. Bu nedenle "On birinci yargı paketi olarak gelen pakette biz Anayasa’nın birçok hükmüne aykırılık var." diyoruz ve Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararların maddelerde açıkça kelime değişiklikleriyle, "-mış"la, "-miş"le değiştirildiğini düşünüyoruz. Bu yargı paketinin Anayasa'ya aykırı olan maddelerinin geri çekilmesini talep ediyoruz.
Bir de Sayın Başkanım, biz, İç Tüzük 38 gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kanunlar ve Kararlar Başkanlığı tarafından ön norm denetiminin yapılıp yapılmadığını, yapıldıysa buna ilişkin görüş yazısını talep ediyoruz. Etki analizi konusunda Sayın Grup Başkanınız dünkü açıklamasında etki analizinin yapıldığına ilişkin beyanlarda bulundu. Adalet Komisyonu üyelerinden, muhalefetten etki analizi alan arkadaşımız var mı bu gelen yasal düzenlemelerle ilgili? Biz alamadık, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak etki analizini bulamadık, alamadık ama AKP Grup Başkanı Sayın Abdullah Güler Milletvekilimiz "Etki analizini AKP'li milletvekillerine gönderdik." diye açıklamada bulundu, onların aldığı konusunda da kuşkularımız var. Bu çerçevede, etki analizi yapıldıysa bizim tarafımıza etki analizinin verilmesini talep ediyoruz.
En son olarak şunu söylüyoruz: Yargı reform paketleriyle, 11'inci paketle Türkiye'de uygulamada, yaşamda demokrasi, özgürlükler ve hukuk devleti açısından bir katkı sağlanmamıştır. Anayasa'ya aykırı olan bu yargı paketinin geri çekilmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Evet, çok teşekkür ediyorum Sayın Bülbül .
Sadece bir hususu dile getirmek istiyorum. Burada ifade etmiş olduğunuz Alevilere yönelik...
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Bir de eşit yurttaşlığı unutmuşuz arkadaşlar. Memlekette de eşit yurttaşlık hakkının tanımasını talep ediyoruz yurttaşlarımıza. Bu işe Aleviler de geliyor, Kürtler de geliyor, Kürt kökenli vatandaşlar da geliyor.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Değerli Vekilim, bu sözü üzüntü duyarak dinledim.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Vallahi, üzüntü değil, demokrasi özgürlükler çerçevesinde yurttaşların eşitliği bizim için çok önemli. Sayın Başkan, eşit yurttaşlık konusunda yapılması gereken düzenlemelerin yapılması gerektiğini, bu yargı paketlerinde demokratik yasal düzenlemelerin getirilmesini diliyoruz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, bir tespitte bulundu, gerçek olmayan bir şey söylemedi.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın Bülbül, sizin de bildiğiniz gibi Anayasa'mızın ilgili maddelerinde de Türkiye Cumhuriyetinde vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesin...
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Uygulanmayan Anayasa maddeleri, 10'uncu madde.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - ...dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrımcılık yapılamayacağı düzenlenmiş.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Yazıyor Sayın Başkan, yazıyor onlar, yazıyor.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Ve bu şekilde de hiç bir şeklide Türk, Kürt, Alevi, Sünni ayrımı yapılmamaktadır, bunu tekrar belirteyim Sayın Bülbül.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Bu memlekette Kürt sorunu var, bu memlekette Alevilere yönelik eşit yurttaşlık sorunu var; bu memlekette bunlar var Sayın Başkanım.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Yazılı olan uygulansın istiyor Başkanım.