| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 04 .12.2025 |
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) - Teşekkür ediyorum Başkanım. Ben de tekrar bu akşamki çalışmamız için de herkese iyi akşamlar diliyorum.
Tam Hocamın bıraktığı yerden devam edelim, şimdi, gerekçede öyle demiyor Hocam. Gerekçede "Cebir ve şiddet suçun unsuru olmaktan çıkarılmıştır." diyor; şimdi gerekçeyle kanun metni uyumsuz o zaman. O gerekçe üzerinden yürürsek şimdi, bu ceza siyaseti ve ceza adaleti açısından iki yönden bakmak gerektiğini düşünüyorum. Evet, böyle bir ceza siyaseti açısından bunun neden gerekli olduğunu, bu suçtaki, bu düzenlemenin neden gerekli olduğunu sorgulamak gerekir diye bakıyorum. Yine, gerekçeden hareketle "Son dönemde trafikte çıkan tartışmalar ve akabinde ulaşım araçlarının hareketinin engellenmesine veya durmasına neden olan eylemler hem trafik güvenliğini tehlikeye sokmakta hem de kişilerin yaralanmasına, hatta ölümüne sebebiyet verebilmektedir." deniliyor. Ancak bence buradaki, bu gerekçedeki bu ifade yapılan işin üzerine kaplanan şeker. Şimdi, AK PARTİ'nin kanuni düzenlemelerde yaptığı bir uygulama; bir zehir, dışında bir şeker sonra o hapı bütün toplum yutsun istiyor. Esasında, burada yapılmak istenen şeyin protesto amaçlı eylemlerin cezasız kaldığı inancı veya caydırıcı bir müdahale etmenin mümkün olmadığı inancıyla getirilmiş bir düzenleme olduğunu düşünüyorum ben. Karayolları Trafik Kanunu'nda da bu konu üzerinde ısrarla durdum. Orada kara yollarına çıkan, konvoy oluşturan araçlarla ilgili cezaların artırılması noktasındaki düzenlemeyle ilgili de ısrarla durdum ve bunu ifade ettim, Yozgat çiftçilerini örnek vererek ifade ettim. Sonra o kanunu burada çalıştık, tartıştık, konuştuk, ettik ama Genel Kurulda hâlâ kanunu kabul ettirmeyi, getirmeyi, orada görüşülmesini maalesef sağlayamadınız. Şimdi, bu tür işlerde biraz daha iyi düşünüp bunları getirmek gerekir. Tepkisel düzenlemelerden, tepkisel düzenleme yapma alışkanlığından vazgeçmek gerekir diye düşünüyorum.
Dünkü konuşmamda, dünyada çeşitli uluslararası endekslerden ve raporlamalardan bahsederek Türkiye'nin son on yılda özgürlüklerin en çok gerilediği ilk 10 ülke arasında yer aldığını ifade etmiştim. Bu özgürlüklerden birinin de toplanma hürriyetinin engellenmesi olduğunu ifade etmiştim, bu ifademi tekrar ediyorum. Bilindiği üzere, Anayasa'mızın 34'üncü maddesi barışçıl gösteri ve toplanma hürriyetini düzenlemektedir. Barışçıl olmak kaydıyla, gösteri ve toplanmanın herhangi bir yaptırıma tabi olmadığını ifade etmektedir ama bu yapılan düzenlemeyle bu hakkın kullanımının, bu anayasal hakkın kullanımının engellenmesi ve cezai müeyyideye bağlanması maalesef söz konusu olacak. Niyetin bu olduğunu ifade etmek istiyorum. Türkiye'yi daha çok boğan, sıkan, özgürlüklerini kaybeden bir ülke durumuna sokmamak gerektiğini ifade etmek istiyorum. Mesela, bu konuda gösterilen hassasiyet bir yana, evet, insanların seyahat etme hürriyeti var, bir yerden bir yere gitme hürriyeti var ama mesela -bu anlamda bu hassasiyet tabii düzenlemeyle ilgisi yok ama hassasiyetin göstergesi olarak ifade etmek istiyorum- Cumhurbaşkanı konvoyları var, bakan konvoyları var, protokol konvoyları var, bunlar da insanların seyahat etme hürriyetine birçok zaman engel oluyor. Buna itiraz eden vatandaşlar çeşitli yaptırımlara muhatap kalabiliyor. Mesela, son dönemde bir tiyatrocu, Eda Saraç isimli bir hanımefendi bu duruma itiraz ettiği için tutuklandı, geçmişte yine bir meslektaşımız, Avukat Sertuğ Sürenoğlu 2019'da bir düğün sırasında yol kesmeden dolayı itiraz ettiği için tutuklandı falan. Aslında burada insanların haklarını kullanırken gösterdikleri davranışlar karşısında özgürlükçü bir tutum almak gerektiğini ifade etmek istiyorum. Mesela, şimdi ceza adaleti açısından baktığımız zaman -hocam ifade etti ama ben gerekçedeki ifadeye sadık kalarak söyleyeceğim- cebir ve şiddetin olduğu yerde suçun cezası bir ve üç yıl iken -basit hâlinden söylüyorum- cebir, şiddeti kaldırıyoruz iki yıldan beş yıla yükseltiyoruz yani buradaki artış ceza adaleti açısından bence uygun değil, fahiş bir artış. Cebir şiddeti kaldırıyorsunuz, ceza artışını bu kadar fahiş yapmamak lazım. Buradaki amaç, az önce dediğim yerde beni haklı çıkaran bir sonuca ulaştırıyor yani iki yılın üzerine çıkardığımız zaman suçun alt sınırı ne oluyor? Hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulamasının dışına çıkıyor. Dolayısıyla, insanlar toplanmasın, bir araya gelmesin, gösteri ve yürüyüşlere katılmasın, korksun diye getirilmiş bir düzenleme. Bunun özgürlükçü bir ülke, özgürlükçü bir siyaset gütme iddiasında olan bir partinin geçmişine yakışmadığını ama bugün için ise tereddütler oluşturduğunu ifade etmek istiyorum. Bu düzenleme bu hâliyle yapılması bence uygun değil. Bunu ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.