| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 04 .12.2025 |
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu düzenlemede nitelikli hırsızlık 142/2-e, nitelikli dolandırıcılık 158/1-f,l ve banka kredi kartlarının kötüye kullanılması madde 245 suçlarında makul şüphe hâlinde ilgili mali kurumlarca hesabın kırk sekiz saate kadar askıya alınmasına imkân tanınmakta, askıya alınan hesaba Cumhuriyet savcısının yazılı emriyle gecikmesinde sakınca varsa veya hâkim kararıyla askıya alma süresi içinde el konulabilir, suçtan elde edilen menfaatin mağdura ait olduğunun anlaşılması hâlinde soruşturma ve kovuşturma evresinde iadesi sağlanmaktadır. Yargı makamlarınca istenen bilgi ve belgelerin on gün içinde gönderilmemesi, eksik gönderilmesi hâlinde mali kurumlara, banka, ödeme hizmeti sağlayıcısına 50 bin TL'den 300 bin TL'ye kadar idari para cezası verilmesi öngörülmektedir.
Değerli arkadaşlar, bu düzenleme Anayasa'daki mülkiyet hakkı ve masumiyet ilkesi karinesi bakımından hak ihlali doğuracak bir düzenlemedir. Aynı zamanda, Anayasa'daki yargı yetkisini de gasbederek savcılığın el koyma kararı verme yetkisini özel bir kuruluşa devretmek de Anayasa'yı ihlal açısından önemlidir. Birtakım kuruluşlara bu yetkinin tanınması ve bu kuruluşlara sorumsuzluk zırhı giydirilmesi de keyfîliğe yol açabilecek niteliktedir. Bu düzenlemeyi değerlendirirsek, üç ayrı ekonomik suç -biraz önce saydığım ekonomik suçlar- nitelikli hırsızlık, nitelikli dolandırıcılık ile banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması yani 142, 158 ve 245 söz konusu olduğunda, banka ödeme hizmeti sağlayıcısı veya kripto varlık hizmet sağlayıcısı nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılan ya da yapılmaya teşebbüs eden işlemlere konu suçta kullanılan her türlü hesabın askıya alınmasına karar verilecektir. Eğer banka bu askıya alma işlemini tamamlayamadan varlık transfer edilirse bu kez ilgili kuruma bildirerek onun askıya alma işlemi yapması sağlanacaktır. Böylelikle, kırk sekiz saate kadar askıya alma konusunda yetki doğruca ilgili büyük sermayedar olan özel hukuk tüzel kişilerine -banka vesaire- verilmekte, böylece bu kurumlara âdeta bir kolluk vazifesi yüklenmektedir. Bankaların bunu yapabilmeleri için şüpheli işlem algoritmaları kullanacakları düşünülebilir. Bunun yanı sıra, kolluk yahut savcılıktan gelecek şifahi talepler de uygulamada kendini gösterecektir. Nitekim, maddenin 6'ncı fıkrasında öngörülen hukuki sorumsuzluk düzenlemesi, bu yetkinin kötüye kullanılması hâlinde kişilerin mülkiyet hakkının korunamayacağını düşündürmekte ayrıca şifahi talepler bakımından banka kurum personellerinin de soruşturmaya resmen dâhil olmayan talepler bakımından teşvik edici bir imkân yaratmaktadır. Hesap sahibi askıya alma işleminin kaldırılması için cumhuriyet başsavcılığına başvurabilecek, cumhuriyet savcısı başvuru hakkında yirmi dört saat içinde karar verecektir. Böylece, sadece bankanın kararıyla kişinin üç gün boyunca hesaplarının askıya alınmasına imkân sağlanmaktadır. Denetimin savcıya bırakılması, soruşturma görevini yürüten savcıya orantısız bir yetki tanınması anlamına gelmektedir. Oysa, ceza muhakemesi hukuku sistematiğinde, soruşturma aşamasında savcının mülkiyet hakkı üzerindeki yetkileri gecikmesinde sakınca bulunan hâl istisnasıyla sınırlı olup, sonrasında hâkim onayının alınmasını gerektirir. Burada ise, değerlendirme savcıyı bırakılarak hesabın askıya alınması konusunda hâkim değerlendirmesinin önüne geçilmektedir. 4'üncü fıkra uyarınca, savcı hâkimden CMK sistematiği çerçevesiyle genel olarak örtüşen bir usul çerçevesinde el koyma talep edebilecektir. Ancak, madde metninde askıya almayı reddeden ve fakat el koyma da talep etmeyen savcının nasıl denetleneceği, bu hâlde hesapların akıbetinin ne olacağı belirsizdir. Yine, bu tip bir el koyma için MASAK, BDDK ve ilgili kurumlardan rapor alınması zorunluluğu da özellikle istisna tutulmuştur. Bir diğer deyişle, bankanın değerlendirmesini ayrıca bir bilirkişiyi denetletme ihtiyacı bulunmamaktadır, böylece bankanın karar alıcı olması da mümkün hâle gelmektedir. Maddenin son fıkrasında, banka ve ödeme kuruluşlarında istenen belgeleri on gün içinde gönderme sorumluluğu yüklenmekte, buna mugayir davranışlara dair ise ceza muhakemesi hukukunda atipik bir uygulama olan savcılığın idari para cezası vereceği şeklinde yaptırıma bağlanmaktadır. Kişisel verileri güvencesizleştiren bu uygulama, aynı zamanda mahkemenin talebini yanıtlamayan kuruma savcının ceza vermesi gibi ilginç sonuçlara da yol açacaktır. Bu çerçevede, mülkiyet hakkı, masumiyet karinesi bakımından hak ihlali doğuracak bir düzenlemedir, yargı yetkisi de gasbedilerek el koyma kararı verme yetkisini özel bir kuruluşa devretmek Anayasa'ya aykırıdır ve sorumsuzluk zırhı açısından birtakım kuruluşlara bu yetkinin tanınması ve zırh giydirilmesi de keyfîliğe yol açabilecek bir niteliktedir. Bu nedenle, bu itirazlarımızla, bu maddenin çekilerek yeniden düzenlenmesi gerekir diyoruz.
Teşekkür ederim.