KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) - 5651 sayılı Kanun'da madde 8/4'le yapılan değişiklikle bir idari merci olan Başkana ifade özgürlüğüne resen müdahale yetkisi tanınmaktadır. Üstelik, orantılılık gerekçesiyle Başkanın yetkilerine içeriğin çıkarılmasına karar verilmesi yetkisi verilmesi esasında orantılılığı desteklemekten uzaktır. Zira, Başkanın hangi hâlde hangi kararı isteyebileceği hususu yasada belirtilmemiştir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararında vurguladığı üzere, hâkim onayı şartı aranmaksızın yalnızca Başkanın kararıyla yargılama dahi başlamaksızın nihai bir karar verilebiliyor olması eleştirileri karşılanmamaktadır. Oysa, Anayasa Mahkemesinin Anayasa madde 13 uyarınca defaatle vurguladığı şekli bir yasanın yetmeyeceği ve yasanın mutlaka maddi içeriğinin de önemli olduğu yaklaşımına aykırıdır. Zira, maddi içerik ölçütü gözetildiğinde, normun belirlilik ilkesini karşılamadığı, kişilerin temel hak ve hürriyetlerine ilişkin güvence ve uygulayıcıların da yetkilerine ilişkin açıklık içermediği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesinin konuyla ilgili verdiği iptal kararının tespitlerine aykırı ve görünüşte bir değişiklik yapıldığı açıktır. Bu hâliyle ifade özgürlüğüne ilişkin ulusal ve uluslararası standartları karşılamayan düzenleme aynı zamanda Anayasa Mahkemesinin işaret ettiği üzere hâkim onayı ve yargılama sonunda verilebilecek olmak şeklindeki hukuki güvencelerle sağlanması gereken açıklığı karşılamamakta, fırsattan istifade edercesine Başkanın sınır çekilmesi gerektiği tespit edilen yetkilerini artırmaktadır.

Yine, 5651 sayılı Kanun'un madde 8/11'e ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilen idari para cezasına dair yetkinin de diriltilmeye çalışıldığı tespit edilmiştir. Bu durum, hukuk devleti ilkesine, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığına ilişkin temel hukuk kurallarımıza aykırıdır. Görüldüğü üzere, bu değişiklikte de Anayasa Mahkemesinin kararları iptal kararının gerekleri yerine getirilmemektedir. Bu maddenin kanun teklifinden çıkarılmasını öneriyoruz.