KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) - Düzenlemeyle 5651 sayılı Yasa'nın 9'uncu maddesi tamamen değiştiriliyor gibi gözükmekte ise de Anayasa Mahkemesinin iptal kararına konu ilkesel yaklaşımı dikkate alınmaksızın göstermelik değişiklikler yapılmaktır. Bu kapsamda ortaya çıkan belli başlı sorunlar şu şekildedir: Düzenlemenin (2)'nci fıkrasında Anayasa Mahkemesi kararına uygun olarak ilk bakışta ihlal kriteri eklenmiş ise de bu kriterin nasıl anlaşılacağı izah edilmemiştir. İlk bakışta ihlal kriteri Anayasa Mahkemesinin Ali Kıdık kararından bu yana hukukumuzda dikkate alınması gereken ancak uygulamada ya hiç zikredilmeyen yahut şablon olan kararlarda yer alan ancak somut olay bağlantısı kurulmadığından etkili olmayan bir ölçüttür. Öngörülen değişiklikle bu bağlantının kurulmasını sağlayacak bir açıklık yer almamakta, hâkimlere etkili bir denetim konusunda zorunluluk getirilmemektedir. Anayasa Mahkemesi Keskin Kalem ve diğerleri başvurusundan bu yana hem kararı veren makamların hem de itirazı inceleyen mercilerin etkili bir hukuki denetim yapamadığını belirtmektedir. Değişiklik, bu ihlal kararlarındaki eleştirileri bertaraf etmemektedir. İtiraz denetimlerine ilişkin süre öngörülmemesi ve kararlara yapılan itirazların sürüncemede kalması bir yana, yasa koyucu içeriğin çıkarılması için yirmi dört saatlik son derece dar bir süre tanımlayarak kendisinin uymadığı makul süre ölçütlerinin daha yoğunluğu internet servis ve içerik sağlayıcılarına yüklemektedir. Üstelik, Anayasa Mahkemesinin Keskin Kalem başvurusunda vurguladığı duruşma açılması yahut itirazların üst mercilere gönderilmesi şeklindeki öneriler dikkate alınmamakta, sulh ceza hâkimliklerinin itirazları yine duruşma açılma zorunluluğu olmaksızın başka sulh ceza hâkimlikleri tarafından değerlendirilmesi uygulaması sürdürülmekte, böylece denetime ilişkin ifade özgürlüğü güvenceleri bertaraf edilmektedir.

Yasada ilgili internet sitesine erişimin tamamen yasaklanamayacağına dair düzenleme muğlak bir kanaat oluşması kriteriyle bertaraf edilmektedir. Bu itibarla, istisnanın uygulanma sayısının kaidedeki yasağı geçmesi kuvvetle muhtemeldir. Sosyal ağ sağlayıcılarına ilişkin olarak bant daraltmasının öngörülmesi, sansür riskinin artması anlamına gelmektedir. Nitekim, itirazda bulunulmasının ilk karara etkisi dahi zikredilmeksizin bant genişliğinin yüzde 90'a varan oranlarda daraltılması ilgili şirketlerin ifade özgürlüğünü savunmasını da güçleştirecek ve Türkiye'de halk daha güvencesiz olan ücretsiz VPN benzeri uygulamalara yönelecek, bu da veri ihlallerini ve siber güvenlik krizlerini daha da yoğunlaştıracaktır. Üstelik, kanunun ek 4'üncü maddesi zaten böyle bir gereklilik hâlinde düzenleme içermektedir. Her hâlükârda ifade özgürlüğünün kullanılmasını imkânsızlaştıran bu tarz uygulamalar, Anayasa Mahkemesinin YouTube kararı gibi pek çok kararında vurgulandığı üzere toplumun genelinin ifade özgürlüğü üzerinde ihlal anlamına gelebilecek müdahaleler yaratmaktadır. Düzenleme bu yönüyle de endişe vericidir. Dolayısıyla düzenleme Anayasa'ya aykırıdır. Anayasa’nın "Başlangıç" bölümü ile 2, 5, 6, 7, 10, 13, 17, 22, 26, 28, 35, 36, 38, 40, 90, 123, 125 ve 153'üncü maddelerine aykırıdır. Bu nedenle, tekliften çıkarılmalıdır.