KOMİSYON KONUŞMASI

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Ben de sözlerimin başında, başta şehitlerimizin kıymetli aileleri olmak üzere tüm milletimize başsağlığı diliyorum.

Benden önce söz alan değerli milletvekillerimi büyük bir dikkatle dinledim -eleştirileri, endişeleri- ancak özellikle bazı milletvekillerimizce yapılan değerlendirmelerde temel bir yanılgı olduğunu görüyorum. Eğer bu bütçeye hâlâ çeyrek asır öncesi gözlüğüyle sadece bir yardım bütçesi olarak bakarsak Bakanlığın gerçekleştirdiği köklü zihniyet devrimini gözden kaçırmış oluruz ancak şunu ifade edeyim ki bu bir dönüşüm bütçesidir. Bu dönüşümün ne anlama geldiğini ve insanımızın hayatına nasıl dokunacağını birkaç örnekle açıklamak istiyorum: Kıymetli arkadaşlar, ben bir hukukçuyum, yıllarca ara buluculuk ve uzlaştırmacılık yaptım. İnsanların en zor anlarına, en karmaşık meselelerine şahit oldum. Gördüm ki bir sorunun çözümü her şeyden önce o sorunu doğuran riskleri öngörmekte ve henüz ortaya çıkmadan müdahale etmekte yatar. Bu anlamda Bakanlık sadece yaraları sarmıyor, aynı zamanda yaralanmaları önleyecek kalkanları da inşa ediyor. Hemen bir örnek vermek isterim: Türkiye Sosyal Risk Haritası uygulaması bunun en somut örneği. Ne yapıyor bu sistem? Kadına yönelik şiddetten çocuk istismarına, bağımlılıktan sosyal dışlanmaya kadar tüm risk faktörlerini mahalle mahalle, hatta hane hane analiz ederek sorun kapıyı çalmadan çözüm bulmayı hedefliyor ki bu çok kıymetli.

Bu bütçedeki dönüşüme bir diğer örnek de Aile Rehberi Sistemi. Sistemle her ailenin bir sosyal danışmanının olacak olması, bütçedeki bir başka zihniyet devrimi. 2026-2035 döneminin "Aile ve Nüfus 10 Yılı" olarak belirlenmesi de bu uzun vadeli bakış açısının bir manifestosu. Bu bütçe bu manifestonun ilk ve en önemli adımlarından biri olması açısından önemli.

Bakınız, çocuklarla ilgili meselelerdeki yaklaşım bu dönüşümün en net ispatıdır. Devlet korumasındaki evlatlarımız koğuş sisteminden kurtarılmış ve aile sıcaklığındaki evlere yerleştirilmiştir. Aynı zamanda sosyal ve ekonomik destekle yaklaşık 180 bin çocuk ailesinin yanında kendi sıcak yuvasında büyümekte. Bu, aileyi ayakta tutan, çocuğu ortamından koparmayan bir anlayışın yatırımı.

Şunu söylemek istiyorum tabii: "Kadına yönelik şiddetle mücadelede hiçbir şey yapmıyoruz." demek doğru bir yaklaşım değil. Görünmeyeni görünür yaptık hiçbir şey yapılmadıysa. Eskiden kapı komşusu için bile "Hane içindedir, karışılmaz..." düşüncesini şimdi 5 kat üstündeki şiddete göz kapamayan bir düstura dönüştürdük. ŞÖNİM kimin zamanında ve kim tarafından yapıldı? 81 ilde bulunan ŞÖNİM'ler 7/24 esasıyla hizmet veriyor. Elektronik kelepçeyle 32 bin vaka engellendi.

Tabii, elbette ki tek bir kayıp bile bizim için çok fazla ancak yapılan uygulamaların da kıymetli olduğunu ifade etmek lazım. Tabii ki hedefimiz ve idealimiz şiddetin hiç olmadığı bir toplumsal iklim inşa etmek. Bu bütçe bu iklimi oluşturacak farkındalık eğitimlerinin, aile danışmanlık hizmetlerinin ve kadınları ekonomik olarak güçlendirecek projelerin de finansmanıdır aslında.

Değerli arkadaşlar, ben İstanbul Milletvekiliyim. Milyonlarca insanın bir arada yaşadığı, her sokağında ayrı bir hayatın aktığı bir şehirde sosyal hizmetlerin ne kadar hayati olduğunu her gün görüyorum. Bir yandan modern hayatın getirdiği yalnızlaşma, diğer yandan aile bireylerinin birbirine tutunma çabası. İşte, Bakanlık bu iki dünya arasında köprü kuruyor. Evde bakım maaşıyla vefasını evladına, eşine, anasına, babasına bakarak gösteren gizli kahramanların yanında duruyor. Engelli kardeşlerimizin istihdamından eğitimine, sosyal hayata katılımından erişilebilirliğine kadar atılan her adımda aslında "Engel fizikte değil, zihindedir." sözünü somut bir şekilde ortaya koyuyor. Gölge algısından çıkarak bu bütçenin dokunacağı hayatlar, yeşerteceği umutlar ve güçlendireceği aileler olarak görülmesi gerektiğine inanıyor, hayırlı olmasını diliyorum.