| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Siyasi Etik Kanunu Teklifi (2/1000) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 14 .04.2016 |
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Zannedersem ilk aşamada genel değerlendirme tamamlandı. Bununla ilgili kabaca görüş ve düşüncelerimi aktarmak istiyorum.
Tabii ki öncelikli olarak tüm üye milletvekillerimize, katkı sağlayan milletvekillerimize çok teşekkür ediyorum. Gerçekten son derece verimli ve önemli bir görüşme olduğunu düşünüyorum. Ancak, bu konuda bir hususa açıklık getirmek istiyorum. Neticede, bu, milletvekillerine yönelik bir siyasi etik yasası. Genel olarak baktığımızda, bir suç teşkil eden fiiller söz konusuysa -mesela Türk Ceza Kanunu'nda bununla ilgili düzenlemelerimiz var, milletvekillerine yönelik süreçler bellidir, fezleke süreci bellidir- bununla ilgili her türlü altyapı mevcut. Birincisi bu.
İkinci aşamada disiplin suçları geliyor. Disiplin suçları da, neticede her partinin kendi disiplin kurulları var, bu kurullarda değerlendiriliyor ve bu çerçevede bir yaklaşım ortaya konuluyor.
Üçüncü aşamasıysa bunun -ki en zayıf aşaması denilebilir ama toplum nezdinde ahlak açısından çok önem taşıyan bir husus olduğunu düşünüyorum- siyasi etik konusu. Yani, siyasi etik konusunu bir suç fiiliyle veya bir disiplin fiiliyle karıştırmamamız gerektiğini düşünüyorum yani bunun çerçevesi siyasi etik. Neticede, burada ortaya konulacak olan hususların sadece etik ve ahlak çerçevesinde ele alınması gerekir diye düşünüyorum. Neticede, ortaya çıkacak olan karar "Bu yapılan davranış etiktir." veya "Etik değildir." şeklinde ortaya çıkacaktır. Yani, burada herhangi bir şekilde bir milletvekiline "Siz şöyle bir suç işlediniz -işte rüşvetten bahsedildi- siz rüşvet aldınız, bunun cezası şudur, burada yer almalıdır." onun süreci farklı bir süreçtir ama toplum nezdinde ahlaki davranmamak, etik davranmamak önemli bir şey veya etik davranmak veya ahlaklı olmak son derece önemli bir şey. Dolayısıyla, siyasi etiğe de bu gözle bakmamız gerektiğini düşünüyorum, birinci husus bu, açıklık getirilmesi açısından.
İkinci husus: Şimdi, tabii, doğal olarak Seçim Kanunu'nda yer alması gereken, Siyasi Partiler Kanunu'nda yer alması gereken hususlar var. Bunu konuşmamın başında ifade ettim. Siyasetin finansmanına yönelik bir hazırlığı yapıyoruz, aslında taslağımızı da tamamladık. Önümüzdeki günlerde kısa bir süre içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edeceğiz. Şimdi, siyasetin finansmanı ile siyasi etiği nasıl ayırt ediyoruz? Çünkü, siyasetin finansmanı... Yasa tasarımızda işte o bahsetmiş olduğunuz cezai birtakım hükümler var, birtakım para cezaları vesaire. Yani, bir belediye başkanının, yerel yönetimlerde bir yöneticinin veya siyasi parti mensubunun herhangi bir şekilde siyasetin finansmanına yönelik yasaya aykırı davranması hâlinde bunlara yönelik uygulanacak cezalar söz konusu ama siyasetin finansmanını alıp buraya koyalım derseniz yanlış bir iş yapmış oluruz çünkü siyasi etik farklı bir şey, siyasetin finansmanında ele alınması gereken hususlar farklı bir şey. Dolayısıyla, siyasetin finansmanını zaten biz getiriyoruz yani Türkiye Büyük Millet Meclisine bunu getireceğiz. Dünyadaki örneklerine baktığımızda da bu etik ilkeler, bu biraz önce zikredilen, arkadaşlarımız tarafından son derece yüzeysel veyahut çok genel anlamlar olduğu ifade edilen etik ilkeleri aslında uluslararası standartlarda konulmuş olan ilkeler. Biz de bunları oradan aldık buraya koyduk yani temel ilkeler. Burada işte esas bazı hususlar yer almıyor, örneğin işte "Başvuruda şunlar net değil, şunlar da yer almalı." şeklinde elbette çok güzel öneriler oldu, ben teşekkür ediyorum ama bunların detayı yine Türkiye Büyük Millet Meclisinde oluşturulan komisyon tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle ortaya konulacak yani bir rehber oluşturulacak, bir ilkeler manzumesi oluşturulacak, hatta milletvekillerimizin her birisinin yapacağı bir davranışla ilgili olarak "Ben şöyle bir iş yapacağım, şunu gerçekleştireceğim, acaba bu etik midir, değil midir? Bu konuda tavsiyeniz nedir?" diye sorabileceği bir mekanizma oluşturuyoruz yine, bir danışma mekanizması oluşturuyoruz. Dolayısıyla, bir taraftan milletvekillerimizin bu etik alanda daha da bilinçlendirilmesi, diğer taraftan toplum nezdinde milletvekillerimizin gerçekten onurunun, haysiyetinin daha da yüceltilmesini de içeren bir yaklaşım. Bunu bir ceza kanunu gibi düşünmememiz ve algılamamamız gerektiğini düşünüyorum. Onun arenası farklıdır. Dolayısıyla, bu iki konuyu birbirinden ayrı düşünmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Burada bir başka önemli husus çıkar çatışması, işte ilke olarak konuldu buraya. Şimdi, burada esas olan husus, eğer bir çıkar çatışması söz konusu olacaksa o milletvekilinin açıkça bir beyanda bulunması; biz "Şunu yapma veya etme." diye bir yasak getirilsin veya "Seni şöyle cezalandıracağız." şeklinde değil, "Bakınız, ben şöyle bir iş yapıyorum, bilginiz olsun. Böyle bir işletmem var, şu işi yapıyorum ben. Dolayısıyla ben açığım, şeffafım." demesi milletvekilinin. Hiçbir milletvekilimizi biz itham edemeyiz.
Bakın, elbette yanlış yapan olursa yanlış yapan kanunlar karşısında -işte onların süreçleri farklıdır- cezasını çekmeli, ben ona bir şey demiyorum ama burada önemli olan etik ilkelerinin toplum nezdinde, milletvekili nezdinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi nezdinde ne kadar önemli olduğunun ortaya konulması ve bu konuda bir bilinçlendirme yaklaşımının da ortaya konulması. Bu da son derece önemli. Bakın, örnekler verdiniz, arkadaşlarımız örnekler verdi. İşte "Bir kredi kartı kullanımından dolayı istifa etti." dediniz, değil mi efendim?
EROL DORA (Mardin) - Evet.
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Şimdi, işte bu değerlere sahip olabilmek önemli, bu değerleri toplum nezdinde ve tüm kurumlarımızda oluşturmak önemli. Her ne kadar biz, Meclisimiz tabii milletvekillerimize kredi kartı falan vermiyor yani biz o konuda daha katıyız, onu söyleyeyim ama gerçekten bu yapıyı, bu atmosferi oluşturmak önemli. Olaya bu açıdan bakmamız son derece anlamlı diye düşünüyorum çünkü ceza konusu başka bir şey yani suç işlemek başka bir şey, disiplin işi başka bir şey ama işte ahlak, etik dediğiniz zaman farklı bir alana giriyorsunuz, daha çok değerlerin ön plana çıktığı bir alana giriyorsunuz. Ve bu alanda da her birimizin gerçekten bunun önemini... Tabii ki ben, Meclisimiz bunun önemini kavramış durumdayız ama toplum nezdinde bu hassasiyetin oluşturulmasının, Meclis nezdinde bu hassasiyetin oluşturulmasının son derece önemli olduğunu düşünüyorum.
Bir husus daha ifade edildi "Özellikle bakanlar, Başbakan niye bu kapsamda değil?" şeklinde. Şimdi, burada, değerli arkadaşlar, her bir milletvekili, dışarıdan bakan olanlar dâhil -burada, dışarıdan bakan olan bir kişi bile- milletvekillerinin sahip oldukları sorumluluklara sahip olmak zorunda. Anayasa'mızın 112'nci maddesi gayet açık bu konuda. Dolayısıyla, burada bir bakan -milletvekili olsun veya olmasın- bir milletvekili için uygulanan, siyasi etikle ilgili uygulanan yöntem neyse o uygulanacak bu kanuna tabi olacak. Ancak, bir bakanın kendi sorumlu olduğu alanla ilgili -diyelim ki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı veya Ulaştırma Bakanı- kendi alanıyla ilgili yapmış olduğu icraatlar var, bu icraatların hesabını verdiği bir mekanizma var. Yani, işte ilgili Sayıştay var, ilgili denetleme kurulları var, gerekirse mahkemeye gidiyor. Mahkemede suç teşkil eden bir şey varsa bununla ilgili düzenlemeler var, işte gensoru mekanizması var, Anayasa Mahkemesine gönderilmesi mekanizması var, var da var. Dolayısıyla, bakanın yürütmeye yönelik yapmış olduğu icraatlar hususunda bir etik davranıştan bahsetmemiz mümkün değil çünkü burada atmış olduğu imza yanlışsa onun hesabını verecek, ben yanlış atmışsam bunun hesabını ben de vermek zorundayım ve vereceğim. Ama, etik konusunda, evet, bakan da bir milletvekili olarak bu çerçevenin içerisindedir, bu yasanın içerisindedir diye düşünüyorum.
Bir başka husus, burada yapılan şey aslında -bir anlamda GRECO'nun da o yönde bir tavsiyesi olmuş- milletvekillerinin yapamayacağı işler, mal bildirimi, hediye konusu, etik konular, bunların hepsini bir bütün olarak ele alınıp tek bir yasa çerçevesinde hazırlanması hâlinde gerçekten örnek olabilecek bir yaklaşım olduğu ifade edilmiş. Geldiler, Türkiye Büyük Millet Meclisimizi de geçen dönemde ziyaret ettiler. Dolayısıyla, biz bürokrat arkadaşlarla konuştuğumuzda -elbette benim onlarla bir temasım söz konusu olmadı- hem Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev alan üst düzey yöneticileri hem de Adalet Bakanlığımızın üst düzey yöneticileriyle yapılan görüşme neticesinde böyle bir yaklaşım ortaya konulmuş. Dolayısıyla, bu yaklaşımın tesisi de, bir bütün hâlde burada yer alması da son derece önemli ama burada zikredilen bir husus var. Şimdi, diyelim ki avukatlık yapacak mıyım yapamayacak mıyım? Eğer bu yasa teklifi metninde yer almayan bir husus varsa bunun, diğer kanunlardaki hükümlerin saklı olduğu çok açık bir şekilde burada ifade edilmiştir. Tabii, tasarruf tamamıyla size ait bu konuda.
Burada önemli olan, işte "Milletvekilleri şu, şu, şu işi yapamaz." demenin ötesinde, evet, milletvekilleri o işleri yapabilsin, benim şahsi kanaatim bu, yapabilsin ama bu açıklık ve şeffaflık içerisinde olsun. Şimdi, örneğin Almanya'da bir milletvekili avukatlık yapabiliyor ama şeffaf bir şekilde kendisinin avukatlık yaptığını, avukatlıkla ilgili yapmış oldukları iş ve eylemleri, kendi meclisini, parlamentosunu ilgilendirmeyen hususlarla ilgili çalıştığını beyan ediyor, ifade ediyor.
Burada özet olarak şunu ifade etmek istiyorum: Önemli olan, gerçekten bu yasayla -ben bu yasa teklifini çok önemsiyorum- bununla birlikte gerçekten hem toplumumuzda hem Meclisimizde bu konuda uygun bir atmosferin oluşturulması. Yanlış yapılan bir işin... Evet bir kişiye siz on yıl mahkûmiyet cezası verirseniz onun belki toplum nezdinde çok fazla bir değeri olmayabilir ama ahlaken yanlış yapılan bir şey, ceza gerektirmeyen bir şey toplum nezdinde çok daha ağır bir yaptırımla karşı karşıya kalabilir, önemli olan budur. Bunu ifade etmek istedim özet olarak.
Sayın Başkanım, ben çok teşekkür ediyorum; milletvekillerimizin, Komisyon üyelerimizin katkıları için de çok teşekkür ediyorum. Elbette bizler sizlerin emrinizdeyiz, bunu çok açık ve net olarak ifade edeyim. Teknik olarak bir destek istenmesi hâlinde -bu bir tekliftir ama- hem Başbakanlığımızın hem Adalet Bakanlığımızın tüm bürokratları sizlere gerekli teknik desteği her an vermeye de hazırdır.
Çok teşekkür ediyorum efendim.