KOMİSYON KONUŞMASI

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Önce sunum için teşekkür ediyorum. Önce kurumu bir anlattınız, daha sonra da yapılması gerekenleri söylediniz. Tabii bunda, yapılması gerekenler konusunda kurumun daha gelişmesi, Türkiye'deki problemlerin ortadan kalkabilmesi için biz de elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Ben de arkadaşım için Sayıştaya telefon ediyorum ama konu çok teknik bir konu, bizim alanımız olmayan bir konu.

Yalnız, Sayıştayın güzel tespitleri var. Bu tespitler de... Dönemin Enerji Bakanının tespitleri şöyle; örnekleri bir açıklayayım, bakın: 31 Mart 2015'te başımıza gelen olayı Sayıştay 2013'te, 2014'te görmüş ve size demiş ki, Bakanlıktan bir teftiş istemiş: "Bu 1 kodlu talimat nedeniyle, kapasite yetersizliği nedeniyle genişleme veya yeni yatırım gerektiren sistem güvenliği için devreye alınması büyük önem taşıyan yatırımların tamamlanmaması ve zamanında devreye alınmaması, iletim sistemindeki uzun vadeli, büyük çaplı ve süreklilik arz eden kısıtlar için gerekli tedbirlerin yeterince alınmaması nedeniyle verilen 1 kodlu talimatların Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Denetim Hizmetleri Daire Başkanlığınca incelenmesi..." Dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız bir yazı yazıyor kendisine bağlı kurumlara ve diyor ki: "Sayıştayın bu tür taleplerini asla yerine getirmeyin. Bu işte KİT üst komisyonu sorumludur." Aslında bu olaya diğer kurumlarda rastlamıyoruz. Diğer bakanlıklarda yani Kamu İktisadi Teşebbüslerinde rastlamıyoruz. Sayıştayın bu taleplerini hiç bu işlere zeval vermeden, tenezzül etmeden direkt bakanlıklar yerine getiriyor. Bu da şeffaflığın bir göstergesi aslında. "Ben güveniyorum. Gelsin, teftiş etsinler. Bir sıkıntı varsa, eksiklik varsa giderelim." diyorlar ama dönemin Enerji Bakanı bir yazıyla, 24'üncü Dönemde... Yazı şurada, sizde de var herhâlde, hepinize geldi arkadaşlar o yazı. Onu da okumak istiyorum çünkü önemli olduğunu düşünüyorum. Sonra da yeni Enerji Bakanı da bu yazıya istinaden, eski bakanın yazdığı yazıya istinaden bu işlerde de özetleyerek kararı KİT üst komisyonunun vermesi gerektiğini ifade ediyor. Niye böyle bir şey yaptı, niye böyle bir yazı yazdı, niye bağladı elini Sayıştayın, anlamak mümkün değil.

Çünkü, şöyle bir şey var: Mevzuatta bir açık var. Niye açık var mevzuatta? Başbakanlık Yüksek Denetleme Kuruluyla Sayıştayın birleştirilmesi sonucunda aslında Başbakanlık Denetleme Kurulunun mülga 72'nci maddesi yani devre dışı kalan 72'nci maddesinde bunların hepsi var.

BAŞKAN - 72 sayılı KHK.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Pardon, 72 sayılı KHK'nın... Maddeyi şimdi söyleyeyim ben size o zaman, madem... 30'uncu maddesi.

Bakın, ne diyor: "Denetleme Kurulunca Başbakanlığa sunulan raporların, gereken kuruluşlara dağıtımı Başbakanlıkça yapılır."

Geçiyorum, asıl 4'üncüsü 30'uncu maddede: "Denetleme Kurulu raporlarında, inceleme, teftiş veya tahkiki istenen durumlar Başbakanlıkça yetkili mercilere intikal ettirilir. Denetleme Kurulunca özellikle bakanlıklarca incelenmesi, teftişi ve tahkiki istenen konular, bakanlıklarca sonuçlandırılır ve sonuçtan Başbakanlığa ve Denetleme Kuruluna bilgi verilir. Denetleme Kurulu görüşünü ayrıca Başbakanlığa bildirir."

Başbakanlık Denetleme Kurulu bunu yapıyordu ve bir maddenin içinde fıkra olarak belirtilmişti, zorunlu kılınmıştı. Sayıştay da mevzuat eksikliğinden, belki düşünülmedi, belki de şimdiye kadar kurumlar bunu reddetmediği için, talepleri reddetmediği için gözden kaçtı bu olay ve bunu ilk defa Taner Yıldız kullandı. Şimdi, biz o günkü KİT Komisyonunda, bunun KİT Komisyonuna getirilerek karar verilmesi konusunda ve soruşturma açılması konusunda bir karar almıştık. Tabii, bu, şimdi, gelecekte başka kurumlara da örnek olacaktı. Sayıştayın elini zorlaştıracak, Sayıştayın tespit ettiği bir şeyi KİT üst komisyonuna gelmesini bekleyecekti. E arkadaşlar, bakın, haftaya TKİ geliyor, 2011'i inceleyeceğiz. Yani, 2016 yılındayız. Şimdi neyi inceliyoruz? 2013'ü inceliyoruz. Hangi yıldayız? 2016 yılındayız. Yani, Sayıştay bu tespitleri yapacak, teftiş talebinde bulunacak ve KİT Komisyonuna gelecek, KİT Komisyonu buna karar verecek; üç sene sonra, dört sene sonra kurumda teftiş yapılacak. Çok mantık dışı bir kanun teklifi hazırladık biz yani taslak olarak hazırladım. Arkadaşlara ve Başkan, size vereyim, bir inceleyin.

Bugün birlikte bir karar alıp Sayıştaya bu yetkinin bir kanunla -torba kanun, bir iki maddelik bir şey- yerleştirebiliriz. Bunu yaparsak... Her kurum için gelip burada biraz sonra bir ortak öneri vereceğiz. Bunların tümünün Bakanlık teftiş kurullarınca incelenmesi... Söylememde bir sakınca yok değil mi Başkan?

BAŞKAN - Tümü demeyelim de, müzakere edelim. O doğrultuda bir eğilim var tabii ki.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bence Sayıştayın talep ettiklerini verelim yani bunda...

BAŞKAN - Konuşalım, tartışalım.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Neyse, onu da konuşuruz, sizin önerinizi...

Bunun da incelenmesini... Bunu birlikte verelim istiyorum. Yani, böyle bir, düzeltilebilir, eksiği varsa giderilebilir, eklenebilir ve Sayıştayın elini kolaylaştıralım. Sayıştay bizim adımıza denetim yapıyorsa, TBMM adına denetim yapıyorsa yıllar geçmeden ve o anda tespit etmiş olduğu, denetim sırasında tespit etmiş olduğu olumsuzlukların Bakanlıktan teftişini isteyebilsin. Bunda saklanacak, gizlenecek bir şey yok. Ben niye Enerji Bakanlığında bunun yapıldığını anlayamadım şahsen. Çünkü, diğer hiçbir kurumda bu yapılmadı. Enerji Bakanlığı kendi teftiş kurullarının kendi Bakanlığını teftiş etmesine izin vermedi yani Sayıştayın talep ettiği teftişlerin yapılmasına izin vermedi.

Şimdi, ne düşünür insan bu konuda? Ben Bakanım -Allah nasip ederse, gelecekte CHP iktidarında diyelim- ve bir tespit yapılmış benim kurumumla ilgili, bir olumsuzluk tespit edilmiş Sayıştay tarafından, doğru veya yanlış. Diyor ki Sayıştay Bakanlığa, bir genel tespit yapmıyor: "Bu konuyu teftiş edin, bu konu önemli." Bakanlık "Hayır, KİT Komisyonunu bekleyin." diyor. Benim anladığım bu. Bu işin düzeltilmesi için de bir kanun teklifi hazırladık. Bakın, okuyun. Gerekirse birlikte imzalayalım, bunu bir teklif hâline getirelim. KİT Komisyonu üyeleri olarak imzalayabiliriz ve hem bu Komisyonun elini güçlendiren -mevzuatta o eksiklik de var, 2'nci maddedeki- hem de Sayıştayın teftiş isteme konusundaki bu sıkıntılarının önünü açmış oluruz diyorum, teşekkür ediyorum.

Ha, şurada bu soruyu da sorayım madem konu buraya geldi: Şu 2015'teki kesintinin nedeni ne? Bu bir.

Bir de, bakın, şeyden bahsettiniz, aslında sıkıntıdan siz bahsettiniz sunumunuz sırasında, Çanakkale ve Bandırma olayından bahsettiniz. Şimdi, Türkiye'nin enerji ihtiyacı ne? Verilen izinlerin kapasitesi, yaratacağı, üreteceği enerji ne, eğer verilirse talep edilen lisanslara karşı? Bu kadar üretilen enerjiye ne zaman ihtiyacımız olacak? Bunların önemli olduğunu düşünüyorum.

Çanakkale olayı çok vahim arkadaşlar. Şu anda 18 tane termik santral yapılmaya çalışılıyor Çanakkale'de. Niçin Çanakkale'de? Herhâlde orada iletişim hattı ihtiyacı olmayacak, herhâlde orada hazır kurulu tesisler var. "Olacak." diyorsunuz, siz zaten sunumunuzda buna "Olacak." dediniz de sanayici kendisi yatırım yapmamak için belki... Çünkü, iletim tesislerini de kendileri yapıyor, sonra da kurum satın alıyor onları, devralıyor, birçoğunu öyle yapıyorlar. Ama Çanakkale'ye, Bandırma'ya yazık arkadaşlar. Tabii, bu üretim tesisleri sizin sorumluluğunuzda değil, onu biliyoruz ama Çanakkale'ye ve Bandırma'ya yapılacak minimum 18 tane termik santral talebi var. Gerçekten o havzanın, o bölgenin ölmesi anlamına gelir.

Termik santralleri de iyi biliyorum. Akışkan yataklı termik santraller çok zarar vermiyor çevreye ama bunların hepsi ithal kömürle üretiliyor. İthal kömürde liman gerekiyor, liman da -Türkiye'nin 3 tarafı denizlerle çevrili- her tarafa yapılabilir, sizi de sıkıntıya sokmaz, değil mi? Doğru bir planlama olursa, Türkiye'nin ihtiyacı olan bölgelere doğru bir planlama olursa TEİAŞ'ın biraz evvel sunumda da söylediği o sıkıntıları yaşamaz; bence doğru, bölgesel bir enerji ihtiyacı ve onlara da üretimi olur diye düşünüyorum. Bu konuda da dikkat edilmesi gerektiğini söylüyorum.

Teşekkür ediyorum.