| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 17 .11.2014 |
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Plan ve Bütçe Komisyonunun saygıdeğer üyeleri, değerli bürokratlar, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İçişleri Bakanlığı bütçesinin de şimdiden hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Evvela bir düşüncemi ifade etmek istiyorum: Türk vatanı içerisinden kendilerine bir vatan çıkarmak isteyenlere, Türk milleti içerisinden de başka bir millet çıkarmak isteyenlere karşı açık ve net bir tavrımız var. Bazıları bulundukları pozisyon gereğiyle elde ettikleri avantaj, imtiyaz ya da menfaat sebebiyle bu süreçlere ses çıkarmayabilir ancak bizim sesimiz her zaman çıkacak, bu konuda bir kararlılığımız var, bunu paylaşmak istiyorum.
Sayın Bakan, uzun zamandan beri PKK terör örgütüyle bir müzakere devam ettirmektesiniz. PKK terör örgütünün zaman zaman Hükûmetinize, partinize bir şantaj tavrı takındığını da hepimiz biliyoruz. Bu şantajlardan belki de en belirgin olanı 6-7 Ekim olaylarında meydana gelen asayişe tesir eden olaylardır. Kandil'dekiler, İmralı'daki katil en büyük şantajını yapmak suretiyle belli ki Hükûmetinizi belli bir izaha, belli bir noktaya getirdi. Fakat bu olaylardan sonra Hükûmetinizin mensuplarının da dile getirdiği alanda hâkimiyet kaybolması, asayişin bozulması, kamu düzeninin bozulması gibi kavramlar, sizin de benzer ifadeleri söylediğiniz basında yer aldı. Ben merak ediyorum, kamu düzenine kimse itiraz etmez ama bu kastettiğimiz bölgede kamu düzenini Türkiye Cumhuriyeti devleti mi tesis edecek, otorite Türkiye Cumhuriyeti devleti midir, yoksa PKK mıdır? Bu konudaki net düşünceyi hepimizin öğrenme hakkı olduğunu düşünüyorum. Eğer orada kamu düzenini devlet sağlayacaksa üniforma giyemeyen, "Üniforma giymeyin." diye görevlilere, vazifelilere tebliğ eden jandarma ve emniyet birimlerine nasıl açıklayacaksınız? PKK'nın asayiş timlerini, kazılan çukurları, paralel mahkemeleri ve vergi düzenini, şehit edilen sivil giyimli asker polisleri, korucuları nasıl açıklayacaksınız, merak ediyorum.
Her seçim öncesinde dile getirilen, PKK tarafından ve Hükûmet yetkilileri tarafından dile getirilen bir "eylemsizlik" kavramı var, bugün de gündemde. Eylemsizlikten maksat, seçimlerde iktidar partisini sıkıntıya sokacak eylemlerin olmaması, PKK tarafından yapılmaması ama aynı zamanda devlet güçlerinin, asker ve polis güçlerinin de operasyon yapmaması anlamına geliyor. Seçimden sonra da PKK'nın istediği yasal düzenlemeler maalesef gündeme geliyor. Bu süreci meşrulaştırmak için akillere başvurdunuz. Akiller aslında PKK'yı topluma kabul ettirmek için yola çıkmışlardı, oysa aklı başında bir anlayış, akilleri PKK'ya göndererek PKK'nın silahlarını bırakması için iknaya gitmeleri gerekirdi. Maalesef bunu tersinden yaptınız. Akiller, PKK'yla anlaşma yapılmazsa her yerin kan gölüne döneceğini söylemişlerdi, geçenlerde Sayın Başbakan da bunu tekrarları ve PKK'yla anlaşma olmazsa ülkenin yönetilemeyeceğini ifade etti. Akillerle yaptığı toplantıda Başbakan yine PKK'nın Oslo'da verdiği sözleri tutmadığını ifade etmişti, bu sözü siz de tekrarladınız, Oslo mutabakatına PKK'nın uymadığını ifade ettiniz. Oslo mutabakatı nedir, bizimle paylaşır mısınız? Başbakan, akillerle yaptığı toplantıda PKK'nın çekilmediğini ve bunu toplumdan gizlediğini, halktan gizlediğini yani halka doğruları söylemediğini ifade etmişti. Halka ve bize söylemediğiniz, hâlâ gizlediğiniz bir şeyler var mı? Bu süreçte size nasıl güvenelim? Bunu açıklayabilir misiniz?
2015 genel seçimleri öncesi, tıpkı önceki seçimlerde olduğu gibi, PKK sizden aldığı taahhütler doğrultusunda eylem yapmayacak gibi görünüyor. Bu taahhütler nelerdir? PKK'nın anayasal statü ve ana dilde eğitim ile özerklik taleplerine karşı nasıl duruyorsunuz?
Sayın Bakan, sizden önceki bakanların verdiği bir söz mülki idare amirlerinin özlük hakları hâkim, savcı ücretleriyle paralellik içermekteydi. Mülki idare amirlerinin ücretleri şu anda hâkim, savcı ücretlerinin üçte 2'sine bile ulaşmıyor. Bu konuda, özellikle mülki idare amirlerinin ek göstergeleri, 6.400 ek göstergesi talebi düzenlemesi gelmeyecek mi, yapmayacak mısınız? Yoksa burada da paralel alerjiniz mi var? Paralel alerjiniz nüksetti de onun için mi mülki idare amirlerinin hâkim ve savcılarla eşit ücrete kavuşmasına karşısınız, yoksa mülki idarenin orta ve uzun vadede kaldırılmasını mı düşünüyorsunuz? Bu konudaki fikrinizi öğrenmek istiyorum.
Bakanlığınız merkez ve taşra teşkilatında çalışan genel idare personeli üzerlerine yıkılan birçok işi, angaryayı başarıyla yerine getirmekteler. Hem Bakanlık merkezinde hem valilik ve kaymakamlık bürolarında fedakarca çalışmaya devam etmekteler. Özellikle Nüfus ve Vatandaşlık çalışanları âdeta mesai dışında perişan bir hâlde çalışmaktalar. Bir müjdeniz yok mu onlar için? Diğer bakanlıklardaki genel idare hizmetleri sınıfındaki çalışanların avantajları onlardan niçin esirgeniyor?
Polislerle ilgili ciddi sorunlar var. İzin, mesai konusunda, çalışma şartları açısından Avrupa'nın belki de en ağır şartlarına sahip şartlarda çalışıyor emniyet mensubu polislerimiz. Bugün Avrupa'da emniyet güçlerinin mesai saatleri yedi buçuk saate düşürülüyor. Bugün Avrupa'da emniyet güçlerinin üniforma giymek için geçirdikleri kırk beş dakikalık zaman mesaiden sayılıyor, biz de ise emniyet mensupları mesai dışında, hafta sonları, bayram günlerinde bile çok komik denilebilecek fazla çalışma ücretlerine tabi olarak çalıştırılıyorlar. Üstüne üstlük barışçıl gösterilerde bile sizlerden gelen talimatlarla vatandaşa yaptığı kötü muamele yüzünden polisin imajı yerle bir olmakta. Bütün bunların üstüne bir de paralelcilik suçlamasıyla sap ve saman birbirine karıştırılmak suretiyle polis bunalıma sokulmuştur. Sayın Bakan, polis cinnet geçirmektedir. Geçen yıl 50'den fazla polis memurunuz intihar etmiştir, bu sene 15, dün de 1 tanesi Diyarbakır'da intihar etti, polisimiz intihar etmiştir. İntihar eden polislerimizden 4 tanesi karısı ve çocuklarıyla, 1 tanesi nişanlısıyla beraber intihar etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Türkoğlu, toparlarsanız.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Toparlayacağım Sayın Başkan.
Dolayısıyla, 2007 yılında Tayyip Erdoğan tarafından söz verilen polislerin özlük haklarının, çalışma şartlarının düzeltilmesine ilişkin bir müjdeniz var mıdır, merak ediyorum.
Açılımınızın şüphesiz en önemli mağduru Türk milleti, Türk devleti ve Türk ülkesidir ancak bir de korucular var ki Hükûmetiniz, korucuları PKK ve PKK'lı belediyelerin inisiyatifine terk etmiş durumdadır. Özellikle PKK'yla başarıyla mücadele edenler başta olmak üzere, korucular bir bir şehit edilmektedir. "Koruculuk sistemini kaldıracağız." derken acaba Hükûmetinizin kastı, korucuların tek tek öldürülmesi suretiyle tasfiyesi midir? Bu konudaki düşüncenizi de merak ediyorum.
Geçtiğimiz günlerde komisyonlardan geçen bir düzenlemeyle hukuk fakültesi mezunu olmayan idari yargıda görevli hâkim, savcıların hukuk fakültelerine sınavsız girişini sağlayan bir düzenleme gündeme geldi. Benzer düzenlemeyi mülki idare amirleri için de düşünüyor musunuz? Ayrıca, belirli bir süre hukuk müşavirliği yapan mülki idare amirleri için avukatlık yapma yetkisi getirilmesi gündeminizde midir? Bu sorularımla ilgili cevaplarınızı bekliyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.