| Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye'deki tarım politikası, uygulanan tarımsal desteklemeler ve bu konuda yapılan çalışmalara ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 20 .04.2016 |
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum. Bu üçüncü toplantıda, gerçekten, aslında çok asli bir görevimiz olan tarımsal üretimde desteklemeler konusundaki çalışmalar hakkında bizleri bilgilendirme amaçlı bu toplantıyı gerçekleştirdiniz. Gerek Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığımızın gerek Ekonomi Bakanlığımızın yetkililerine de teşekkür ediyorum.
Tabii, siz de ifade ettiniz, tarımı siyaset üstünde tutmak gerekir. Aslında ülkemizin menfaati olan her konuyu siyasetin üzerinde tutmak, bu konuda ortak bir noktada buluşulabiliyorsa onu öne çıkarmak gerekir diye ben de aynı şekilde düşünüyorum ama tarım sektörü, tabii, çok özellikleri olan bir sektör. Bunun detayına girmeyeceğim ama şunu da bekliyorum açıkçası: Bu sektörle ilgili bir konu gündeme geldiğinde, örneğin bir torba yasada İstanbul'un Avrupa Yakası'ndaki mera alanlarının vasıf, niteliğinin değiştirilmesi yetkisi Ulaştırma Bakanlığına veriliyor ise bunun önce Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonumuza gelip bir görüşülmesinde, bir tali komisyon olarak yok olma ihtimali olan mera alanları üzerinde bir görüş ortaya konmasında, siyaset üstü bir anlayışla mera alanlarının korunması adına gelmesinde fayda olur idi diye düşünüyorum.
Sayın Tarım Bakanımıza saygı duyuyorum. Gurur duyabileceği çok özel bir geçmişi olan, çok müstesna bir şahsiyet olabilir, öyledir, inanıyorum ama tabii, tarımsal üretimle ilgili bir geçmişin olmayışı, bu sektöre bakış açısını düşündürüyor, yani hangi pencereden, hangi açıyla bakıldığı konusu da, desteklemeler de dâhil düşündürüyor. Yine aynı şekilde Bakanlık Müsteşarımızın da İŞKUR'un önceki Genel Müdürlüğünden gelen, yine kendi alanında uzman, yetkin, önemli bir şahsiyet olmasını da asla tartışmaya bile açmak istemem ama liyakati düşünerek bunları ifade ediyorum. İşte o nedenle tarım sektörüne siyaset üstünde nasıl bakacağız? Bu sektörün gerçekten sektörü iyi bilen, içinde yaşamış, örneğin sizin gibi Sayın Başkan, sektöre doğru yön verebilecek kişilerce ve konunun, sadece bir -ekonomik- niteliğini değil, esas olan, bunun sosyal niteliğini de dikkate alan bir anlayışla yürütülmesinin faydalı olacağını düşünüyorum.
Şimdi, efendim, desteklemelerin ne amaçla olduğu, neden verilmeye çalışıldığı çeşitli şekillerde, bilimsel makalelerde bizim Tarım Kanunu'nda da yazar. Birinci amacı verim artışını sağlayabilmektir, daha doğrusu verimliliği artırabilmektir, birim alandan daha fazla ürün elde edilebilirliği artırabilmektir, kaliteyi artırabilmektir. Tabii ki bunlarla birlikte sosyal etkileri de yani üreticiyi üretimde tutabilmek, üretim alanlarının korunması, toprağın, suyun korunması, çevrenin korunması gibi daha birçok şeyi de bununla beraber düşünebiliriz. Ama bu anlamda baktığımızda, tabii, desteklemenin çok çeşitli olduğunu görüyorum. Şunu da belirtmek isterim: Tarımsal destekler, hayvancılık destekleri diye ikiye ayrılıyor. Oysa kanunda bile "tarımsal destekler" dediğinizde, bitkisel üretim, hayvansal üretim, hepsi bunun alt tanımlarıdır. Dolayısıyla, bitkisel üretime de yönelik, hayvansal üretime de yönelik yapılan desteklerin tümüne biz "tarımsal destek" diyoruz. Böyle bakmak gerekir, ki "tarımsal destek" diye sunulan şey de... Gayrisafi millî hasılanın 2015 yılı cari değerinin 1,9 küsur trilyon olduğu ifade edildi, gene 2015 yılındaki tarımsal desteklemenin 10 küsur milyar TL olduğu ifade edildi. Tarım Kanunu'nun 21'inci maddesini hepimiz biliyoruz. Burada bir uyumsuzluğun olduğunu, kanuna dair uygulamada bir sıkıntının olduğunu söyleyebiliriz. Ha, bunun üstüne daha sonra hayvancılık destekleri... Şu dendi: Hadi tamam, onu da tarımsal destekleme kapsamına aldığımızda topu topu 12-13 milyar yapıyor ki kanunun öngördüğü desteklemede yine en az bir 6-7 milyar bir eksikliğin olduğunu görmek, söylemek gerekir.
Şimdi, çok çeşitli destekler var, doğrudur. Tabii, zaman içerisinde bu çeşitleniyor, çeşitleniyor, talep ona göre falan. Tabii, çeşitlilik önemli olduğu kadar bu desteklemenin ne kadar olduğu, o amaca yönelik verimi, kaliteyi, verimliliği artırmaya yönelik nasıl etkiler yarattığı, sosyal anlamda üreticinin refahına yönelik ne gibi etkiler yarattığı da çok önemli. Bu etkiden şuraya gelmek istiyorum: Bir destek veriyoruz, orada bırakıyoruz; verdiğimiz desteğin verime ne etkisi olmuş, bunun etkilerine bakmıyoruz; kaliteye ne etkisi olmuş ve yarattığı katma değere ve o destekleme sonucunda ülkeye yarattığı değerin ne düzeyde olduğuna bakmıyoruz. Bunların da araştırılmasında, aslında bu gibi sunumlarda, "İşte, şu desteklemeyi uyguladık, şu düzeyden şu düzeye geldik." gibi bir fayda ilişkisini de ortaya koymakta fayda var diye düşünüyorum.
Tabii, şimdi, IPARD önemli. IPARD kapsamındaki illerde örneğin Trakya bölgesi yoktu gördüğüm kadarıyla, İzmir yoktu. Tabii, burada taşra ve diğer... Yani bunun haksızlık olduğunu düşünüyorum açıkçası. İzmir için söylemiyorum ya da gelişmiş bir il için değil. Aynı ürünü üreten iki üretici, birisi orada, birisi burada, girdi maliyetleri aynı, yapılan iş aynı, sulaması vesaire hepsi aynı ama bir tarafta alınan desteklemenin diğerine göre, rekabet açısından bakıldığında, üreticiler arasında da bir haksızlığa neden olduğunu söylemek mümkün. Dolayısıyla, bu bölgesel teşvik yerine havza bazlı destekte de bu sıkıntının olacağını şimdiden görmek lazım. Belli bir havzada, o havzada üretimi öngörülen ürünlerin havza dışındaki üreticilerle bir rekabet sorunu yaratacağını da görmek, bilmek lazım. Onun da bir haksızlık olacağını şimdiden görmekte fayda var.
Tabii, desteklemenin alan bazlı değil, verim bazlı veya kalite bazlı olması, kalite artışını, verim artışını sağlar. Tabii ki yarattığı ve yaratacağı katma değerin istihdama yönelik de değerlendirilmesinin istihdam artışına da neden olacağının veya mevcut tarımsal üretimde küçük üreticilerin de üretimde kalmasını sağlayacak bir anlayışta olmasının, bunun da etkilerinin göz ardı edilmemesi mutlaka gerekiyor. Siz söylediniz Sayın Başkan: "Üretimi parasal değerlere tahvil etmeyelim." Katılıyorum ama tabii, bir Ukrayna örneği verdiniz, ayçiçeği. Türkiye'deki ayçiçeği, verim bizde de fazla. İşte, Brezilya örneği verdiniz, şeker pancarı ve şeker kamışı arasında bir karşılaştırma yaptınız. Tabii, orada şeker pancarı üretiminden sonraki atıkların değerlendirilmesi yoluyla üretilen etanol, alkol ve bunun yakıt amaçlı kullanılıyor olması ayrı bir değer yaratıyor. Sadece şeker nihai ürün değil, onun dışında başka yan ürünleri de belki değerlendirmek gerekir ama şunu söylemek istiyorum: Bir Ukrayna'daki üretim girdi maliyetleri ile bizdeki üretim girdi maliyetlerini, bir oradaki satın alma paritesi, satın alma gücü ile bizdeki satın alma gücünü, oranın yaşam standartları ile bizim yaşam standartlarımızı da karşılaştırmak gerekir. Öyle salt maddi değer olarak bakmak, karşılaştırmak çok doğru değil. O üretimden geçimini sağlayan halk kesimimin, geniş üretici kesimin de refahını göz ardı etmeden bunu sağlamak gerekir.
Sayın Bakan geçen bir toplantıda bizlere Toprak Mahsulleri Ofisinden, örneğin, depolama özelliğini kaldırmayı düşündüğünü ifade etti. O zaman Toprak Mahsulleri Ofisinin bir anlamı kalmayacaktır. Piyasayı regüle etme görevi olan, üreticinin ürününü depolama maliyetini en azından üreticinin üzerine yıkmadan ürününü alıp kendi depolarında tutan ve dünya piyasalarındaki dalgalanmalara bağlı olarak ürün arzı ve talebi ile iç piyasayı düzenleyen Toprak Mahsulleri Ofisinin depolama niteliğinden, fonksiyonundan uzaklaşması aslında -üretici kendi ürününü ne yapacak, bir an evvel elden çıkarması lazım- üreticiyi tüccara teslim etmektir. Ürününü bir an evvel elden çıkarma çabasıyla ederinin, fiyatının altında piyasa değerinin oluşmasına neden olacaktır. Lisanslı depoculuk gibi depoculuk uygulamalarının da maliyetlerinin tabii ki doğrudan üreticiye yansıtıldığı bir süreci yaşayacağız. Destekleme verip vermemek değil ama bu da bir destektir, Toprak Mahsulleri Ofisinin fonksiyonu da bir üretici desteğidir. Bu fonksiyonun da mutlaka yok edilmemesi, ortadan kaldırılmaması gerekir diye düşünüyorum. Tabii ki bütün bunlar -ben bu sunumları da rica ediyorum, vereceksiniz herhâlde bizlere-önümüzde olursa rakamlar üzerinde, belki daha teknik konular üzerinde konuşma imkânı bulurduk ama benim şu anda aldığım...
Ha, bir de bu desteklemeler, Çiftçi Kayıt Sistemi vesaire, burada bir zamanlar ben öyle bir projenin içerisine de girdim, GIS destekli, harita destekli Çiftçi Kayıt Sistemi'nin. Çok büyük bir projeydi, Tarım Bakanlığının bu konuda bir çalışması vardı. GIS destekli yani Coğrafi Bilgi Sistemleri destekli uygulamaların mutlaka ve mutlaka, mutlak surette etkin bir şekilde uygulamaya aktarılması gerekir diye düşünüyorum. Benim şu anda aldığım notlardan aklıma gelen şeyler bunlar ama bu noktada gerek Toprak Mahsulleri Ofisi gerek tarım alanlarının tarım dışı amaçla kullanılmasını önleyecek önlemlerin de desteklemeler kapsamında yer alması gerekir diye düşünüyorum.
Bu arada ben Kamil Okyay Sındır, Cumhuriyet Halk Partisi Komisyon üyesi, isim bildirilmesi, belki bürokrat arkadaşların not alması anlamında ifade edeyim.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.