KOMİSYON KONUŞMASI

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonumuzun çok Değerli Başkanı, çok değerli üyeleri, çok değerli sivil toplum örgütü temsilcilerimiz, değerli çalışma arkadaşlarım, değerli basın mensupları; öncelikle her birinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Ülkemiz için çok önemli olduğunu düşündüğümüz Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı'yla ilgili görüşmelere başlıyoruz. Bugün aynı zamanda Dünya Fikri Mülkiyet Günü. Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı'nın Komisyon görüşmelerine bugün başlıyor olmamız zannediyorum hoş bir tevafuk. Bu tasarıdaki düzenlemeler yasalaştığında ülkemizin sınai mülkiyet alanında çok daha güçlü bir yapıya kavuşacağına inanıyoruz. Bu düzenlemelerin yürürlüğe girmesiyle birlikte sınai mülkiyet mevzuatımız tek çatı altında toplanacak, kanun hükmündeki kararnamelerle ilgili belirsizlikler de son bulacaktır. Sınai mülkiyet mevzuatımızın uluslararası uygulamalara ve Avrupa Birliği mevzuatına uyumu sağlanmış olacaktır. Sınai mülkiyet başvuru ve tescil süreçleriyle ilgili uygulamalarda yaşanan sorunlar da büyük ölçüde giderilecektir. Daha nitelikli, hızlı ve işlevsel bir sınai mülkiyet yapısı kurulacaktır. Markada cezai koruma, diğer alanlarda da hukuki olarak etkin bir koruma anlayışı hayata geçirilecektir. Bütün bunların sonucu olarak Türkiye yerli ve yabancı yatırımlar açısından daha cazip ve öngörülebilir bir ülke konumuna gelecektir. Zira, bir ülkenin yatırım cazibesini belirleyen en önemli başlıklardan bir tanesi de sınai mülkiyet sistemidir. Bu açıdan çok önemli bir kanun tasarısı üzerine çalıştığımızı özellikle ifade etmek isterim.

Bu kanun tasarısının hazırlık sürecinde gerçekten de çok yoğun bir mesai harcadık, çok yoğun bir emek sarf ettik. İş ve yatırım ortamını doğrudan ilgilendirecek olan bu mevzuat çalışmasında ortak aklı azami ölçüde hayata geçirmeye çalıştık. Özellikle konunun doğrudan muhatapları olan iş dünyamızın temsilcileriyle uzun görüşmeler, toplantılar yaptık. Bu konuda "Benim de bir fikrim var." diyen herkesi dinledik.

Müsaade ederseniz bu kanun tasarısının serencamı hakkında sizlerle kısaca bir bilgi paylaşmak isterim. Öncelikle, biliyorsunuz, 64'üncü Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti 24 Kasımda açıklandı, yeni Hükûmetimiz ve iş başına geldi. Ben de Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı görevini tekrar üstlendikten hemen sonra 3 Aralık 2015 tarihinde arkadaşlarıma fikrî ve sınai mülkiyet haklarıyla ilgili, özellikle bizim alanımız olan sınai mülkiyet haklarıyla ilgili mevzuatın toparlanması ve ihtiyaç duyduğumuz kanun değişikliklerinin yapılmasına yönelik bir çalışmanın başlatılması talimatını verdim. Arkadaşlarımız yoğun bir çalışma yaptılar, gerçekten gece yarılarına kadar süren yoğun bir çalışma yaptılar ve bu çalışma belirli bir seviyeye geldikten sonra özellikle 20 Şubat 2016'da Patent Kanunu'yla ilgili çok önemsediğimiz görüşleri olan bazı sivil toplum örgütlerimizi Gebze'de TÜSSİDE'de bir toplantıya davet ettik. MÜSİAD Başkanımızı heyetiyle birlikte, TÜSİAD Başkanımızı heyetiyle birlikte, yerli ilaç üreticilerimizin temsilcilerini heyetleriyle birlikte ve Yabancı Sermaye Derneğinin Başkanını heyetiyle birlikte Gebze'de TÜSSİDE'de buluşturduk. Altı buçuk saat bizzat benim Başkanlığımda süren çok verimli bir toplantı yaptık. Orada aslında pek çok ayrı düşündüğümüz noktalarda mutabakat sağlama imkânımız oldu. Daha sonra, bu çalışmayı yaptıktan sonra konusunda uzman, hâkim, akademisyen patent ve marka vekilleri, Türk Patent Enstitümüzün çalışanları, uzmanları 3 defa bir araya geldiler, âdeta dünyadan koparak çok yoğun teknik çalışmalar yaptılar. Bunları çok önemsiyoruz. Neden önemsiyoruz? Bu kanun hakikaten Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren çok önemli ve temel bir kanun. Bu kanunun hazırlanma sürecinde mümkün olan en geniş mutabakatın sağlanması bizim en önemli önceliğimiz. Bu çalışmayı bitirdikten sonra da, özellikle 22 Şubat 2016 tarihinde Sayın Başbakan Yardımcımız Mehmet Şimşek'in Başkanlığında Ekonomi Koordinasyon Kurulunda saatler süren bir görüşme yaptık. Bu görüşmenin sonucunda da, hemen 24 Şubatta, hemen iki gün sonra bütün taslağı kamuoyunun ve diğer kamu kurumlarının görüşlerine açtık. Burada sevindirici olan şu: Kanun taslağıyla ilgili 118 görüş geldi. Bunlardan 26 tanesi Bakanlık, kamu kurum ve üniversitelere, 19 sivil toplum kuruluşlarına, 28'i marka, patent vekillerine, 8'i akademisyenlere, 9'u şirketlere ve 7 tanesi de Türk Patent Enstitüsü personeline ve 21 adedi de diğer farklı kişilere özellikle ait görüşler. Bunların tamamını biz yoğun şekilde değerlendirdik ve 14 Martta Patent Kanunu Bakanlar Kurulumuza sunuldu. Bakanlar Kurulundan sonra da Başbakanlıkta redaksiyon anlamında, "wording" anlamında yapmamız gereken çalışmaları da yaptık, tamamladık ve Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk ettik. Komisyonumuza sevk edildikten sonra da özellikle milletvekillerimizin bilgilendirilmesi amacıyla Türk Patent Enstitüsü Başkanımızı bizzat görevlendirdim ve arkadaşlarımız parti gruplarıyla tek tek görüştüler. Amacımız, bu kanun tasarısıyla ilgili en geniş anlamda bilgilendirmeyi yapabilmek. Hakikaten önemli bir kanun. Bu kanunla ilgili özellikle her arkadaşımızın en detaylı şekilde bilgilendirilmesi de bizim en temel önceliğimiz oldu. Netice itibarıyla sınai mülkiyet alanında ülkemizin ihtiyaçlarını uzun yıllar karşılayacağını düşündüğümüz bir tasarı ortaya çıktı. Gerek Komisyon gerekse Genel Kurul sürecinde siz değerli milletvekillerimizin ve paydaşlarımızın da katkılarıyla tasarının daha da gelişeceğine ve olgunlaşacağına inanıyorum.

Sayın Başkan, değerli üyeler; klasik ekonomide üretim faktörleri olarak üç hususa vurgu yapılır: Toprak, sermaye ve emek. Zamanla girişimci faktörünü de bu üç faktöre ekleyen yorumlar gelişti. Bütün bu yorumlarda dikkatimizi çeken temel husus, üretim faktörü olarak tanımlanan kavramın maddi kavramlar olması. Günümüz iş dünyasında ise gayrimaddi varlıkların çok daha ön plana çıktığını, fikrî sermayenin maddi sermayeye göre çok daha büyük önem kazandığını hep birlikte müşahede ediyoruz.

Mesela, başarılı bir hava yolu firması düşünün. 80 bin çalışanı olan bir hava yolu firmasının uzun yıllar içerisinde ulaşabildiği bir piyasa değerinin üzerine 55 çalışanıyla Facebook'un kısa sürede ulaştığını görüyoruz. Yine, elektronik alanda ticaret yapan, biliyorsunuz Amazon. Amazon'un kısa sürede ulaştığı piyasa değerinin, 12 binden fazla şubesi olan Wal-Mart'ın piyasa değerinden fazla olduğunu hepimiz biliyoruz.

Bilginin, fikrin, yeniliğin ekonomideki ağırlığı her geçen gün artıyor. Böyle bir dünyada fikrî ve sınai mülkiyet haklarıyla ilgili gelişmeler ekonominin seyri ve rekabet gücü açısından çok belirleyici oluyor. Mesela, patent başvuruları açısından özellikle son yirmi yılda en fazla artış gösteren 5 sektör bilgisayar teknolojileri, dijital iletişim, elektrikli makineler, ölçme aletleri ve tıbbi teknolojiler. Aynı zamanda, bugün küresel ekonomiye damga vuran birçok firmanın da faaliyet gösterdiği sektörler bu sektörler. Günümüzde bazı firmaların marka değeri dünya ölçeğindeki pek çok ülkenin millî gelirini aşmış durumda. Özellikle teknoloji yoğun sektörlerde marka değeri çok daha yüksek firmalar her geçen gün ortaya çıkıyor. Bakınız, bugün dünyada ilk 10 şirket arasında ilk 10'un 7 veya 8'i artık teknoloji tabanlı şirketler olmaya başladı. Bugün dünyanın en büyük ekonomisi hâline gelen Çin'in patent başvurularında da dünyada ilk sırayı aldığını hepimiz biliyoruz. Bütün bu örnekler bize sınai mülkiyet haklarının ne kadar önemli konular olduğunu açıkça gösteriyor. Biz Türkiye olarak dünyaya yeni teknolojiler, güçlü markalar, kendimize özgü tasarımlar sunmak istiyoruz. Daha fazla katma değer üretmenin yolunun bu alanlardaki başarılardan geçtiğini çok daha iyi biliyoruz.

AR-GE ve tasarım çalışmalarına yönelik desteklerimizi her geçen gün artırıyoruz. Komisyonumuzun da büyük desteğiyle hayata geçirdiğimiz AR-GE Reform Paketi bu açıdan çok ciddi bir dönüm noktasıdır. Ancak, Türkiye'de bir yandan AR GE ve tasarım faaliyetlerini desteklerken aynı zamanda bu faaliyetler sonucunda ortaya çıkacak marka, patent ve tasarımları da daha iyi ve etkin korumak, daha hızlı ticarileştirmek durumundayız.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli katılımcılar; son on dört yılda, diğer birçok alanda olduğu gibi, sınai mülkiyet alanında çok ciddi gelişmeler yaşadık. Sizinle bu alanda yaşadığımız gelişmeleri kısaca paylaşmak isterim. 2015 yılında Türkiye 5.500'i aşan başvuruyla yerli patent başvuru sayısını bir önceki yıla göre yüzde 13 oranında artırdı. 2016 yılının Ocak, Şubat ve Mart aylarında yerli patent başvuru sayımız, geçen yılın aynı dönemine göre bu kez yüzde 23 oranında artış gösterdi. 2015 yılında uluslararası başvuru sayımızı ise yüzde 18 artışla 1.009'a yükselttik. Bugün birçok ülkede yüzde 1'lik, yüzde 2'lik artışlar dahi çok büyük bir başarı olarak görülüyor. Bu nedenle ülkemizdeki başarı oranları bizi geleceğe yönelik çok daha umutlandırıyor. Ancak şunu da unutmayalım ki biz geriden geliyoruz. Farkı kapatmak ve hatta öne geçmek için bu artış oranlarını sürdürmek durumundayız. Son on dört yılda birçok ülkeyle aradaki farkı kapattık ve pek çok ülkeyi de aslında geride bıraktık. Dikkatinizi çekiyorum, bu zaman zarfında patent başvuru sayımızı 13 katına, patent tescil sayımızı ise 23 katına çıkardık. 2015 yılında 40 bini aşan tasarım başvurusuyla Türkiye, en fazla tasarım başvurusu yapılan ülkeler sıralamasında Avrupa'da 2'nci, dünyada ise 4'üncü oldu. 2011 yılından bu yana Avrupa'da en fazla marka başvurusunun yapıldığı ülke olan Türkiye, 110 bin marka başvurusuyla 2015 yılında da aynı başarıyı sürdürdü. Bu süreçte Türk Patent Enstitüsü de çok büyük bir atılım yaptı ve gelişme gösterdi. Düşünün, Türk Patent Enstitüsü 2000'li yılların başında patent başvurularını araştırıp inceleyemiyor, başvuruları yabancı ülkelerin patent kurumlarına göndermek zorunda kalıyordu. Bugün ise Enstitü, uluslararası patent araştırma ve inceleme otoritesi olma seviyesine erişti. Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatına başvurumuzu yaptık; inşallah, bu yılın sonunda uluslararası otorite olacağız. Bunun ülkemize çok büyük katkıları olacak. Bunun anlamı şu: Sadece Türk firmaları değil, Türk girişimcileri, dünyanın herhangi bir yerinden bir şirket veya girişimci Türkiye'ye patent incelemesi için başvurduğunda bu incelemenin sonuçları tüm dünyada geçerli olacak. Artık, ayrı ayrı ülkelerde patent başvurusu yapmak zorunda kalmayacağız. Allah'a hamdolsun, bu geldiğimiz nokta bizim açımızdan bir gurur ve kıvanç tablosudur. İnşallah, hedefimiz, bu yılın sonuna kadar bu uluslararası patent otoritesi olma yetkisini almak. Bugün görüştüğümüz kanun tasarısı bu açıdan Enstitümüzün kurumsal kapasitesini daha da güçlendirecek bu düzenlemeler nedeniyle çok daha fazla önem taşıyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bu kanun tasarısıyla, öncelikle, çok dağınık hâlde bulunan ve bazıları kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmiş olan mevzuatı tek çatı altında toplamış olacağız. 369 maddeden oluşan ve kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenen tüm sınai mülkiyet mevzuatını 165 madde olarak, tek bir kanun çatısı altında topluyoruz. Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı'nın toplamı ise 190 madde; diğer 25 madde de kurumumuzun kurumsal kapasitesini güçlendirmeye yönelik maddeler. Bir yandan mevzuatı tek çatı altında topluyor, sadeleştiriyor ancak aynı zamanda bu mevzuatı Türkiye ekonomisinin, sanayimizin ve girişimcilerimizin ihtiyaçlarına çok daha uyumlu hâle getiriyoruz.

Kanun tasarımız "marka", "coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı", "tasarım", "patent ve faydalı model", "ortak ve diğer hükümler" olmak üzere toplam beş kitaptan oluşuyor. Her kitap altında hayata geçirmeyi planladığımız düzenlemeleri burada sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum.

Birinci kitap olarak "marka" kapsamında; ekonomik ve teknolojik gelişmelere bağlı dünya piyasalarında ortaya çıkan ses markası gibi, hareket markası gibi yeni marka türlerinin tescilinin önündeki engelleri kaldırmak istiyoruz. Marka başvurularının ilan süresini üç aydan iki aya indirerek tescil süresini bir ay kısaltmayı planlıyoruz. Özellikle, uygulamadaki süreçleri de kısaltacağız ve biraz sonra değineceğim şekilde marka patent başvurusu süresini toplamda çok daha kısaltmış olacağız. Biraz sonra değineceğim.

Marka tescilinde mutlak ret nedenlerini ve nispi ret nedenlerini yeniden düzenliyoruz. Markanın tescilinden doğan hakların kapsamı ile kapsam dışı hâlleri ve marka sahibince yasaklanabilecek fiilleri AB Tüzüğü ve Direktifleri'ne uyumlu hâle getiriyoruz.

Yine, markanın tescilinden sonra kullanılmasına ilişkin şartları yeniden düzenliyoruz. Bu kapsamda, kullanılmayan tescilli markaların yeni girişimcilerin önünü kesmeyi engellemesini hedefliyoruz. Mesela, itiraz edenden markasını kullandığına dair belge ve delil istenecek. Ayrıca, Türk Patent Enstitüsünün, kullanılmayan markaları iptal edebilmesinin de önünü açıyoruz.

İkinci kitap olan "coğrafi işaret ve geleneksel ürün" adı kapsamında; geleneksel ürün adlarının da korunabilmesi için düzenlemeler yapmak istiyoruz. Coğrafi işaret başvurularının yayın süresini altı aydan üç aya indirmeyi ve coğrafi işaret tescil maliyetlerini azaltmayı hedefliyoruz. Coğrafi işaretlerin gazetelerde yayınlanma zorunluluğunu kaldırarak başvuru sahiplerini önemli bir mali yükten kurtarmak istiyoruz. Coğrafi işaret ve geleneksel ürün adlarına ilişkin denetim sistemini etkinleştirmeyi düşünüyoruz. Bu noktada, denetim raporu sunma zorunluluğunu on yıldan iki yıla indirmek istiyoruz. Bu tasarıyla, Türk Patent Enstitüsünde coğrafi işaretler daire başkanlığını kurmayı öneriyoruz.

Üçüncü kitap olan "tasarım" kapsamında; tasarımlara yenilik incelemesi getirmeyi ve böylece daha nitelikli ve özgün tasarımların tescil edilmesini hedefliyoruz. Tasarım başvurularının bültende yayınlanma süresini altı aydan üç aya düşürerek tescil sürecini kısaltmayı hedefliyoruz. Modası hızlı değişen ve tasarım ömrü kısa olan tekstil, giyim ve ambalaj gibi sektörlerde tescilsiz koruma imkânı getirmeyi planlıyoruz. Yedek parçaların muadili olan eş değer parçaları tasarım korumasının kapsamında değerlendiriyoruz. Böylece bu sektörlerimizi geliştirmeyi ve tüketicinin bu ürünlere daha az maliyetle ulaşmasını da hedefliyoruz. Yine, birleşik ürünlerin görünmeyen kısımlarını da tasarım kapsamının dışına çıkarmayı teklif ediyoruz. Tasarımlarda çoklu başvuru yapma kapsamını genişletiyoruz. Öğretim elemanlarının yaptığı tasarımların hakkını üniversitelere vermeyi ancak bu tasarımın ticarileşmesinden elde edilecek gelirin en az yarısının tasarımcıya verilmesini öneriyoruz.

Dördüncü kitap olan "patent ve faydalı model" kapsamında; patent tescil sürelerini kolaylaştırmak ve kısaltmak istiyoruz. Patent verilme süresini -dikkatinizi çekmek istiyorum- on yedi-kırk iki aydan yedi-yirmi yedi aya kadar düşürecek düzenlemeleri hayata geçirmeyi istiyoruz. En önemli düzenlemelerden biri olarak, artık incelemesiz patent sistemini kaldırmak istiyoruz. Faydalı modellerin niteliğini artırmak için araştırma raporu zorunluluğu getiriyoruz. Üniversitelerde gerçekleşen buluşların hak sahipliğini üniversitelere bırakmayı ancak bu patentin ticarileşmesinden elde edilen gelirin en az üçte 1'inin buluşçuya verilmesini öneriyoruz. Kamu kaynaklı projelerde ise buluş hakkının projeyi yürütene verilmesini teklif ediyoruz. Bunlar son derece önemli ve devrim niteliğinde düzenlemeler.

Beşinci kitap olarak "ortak ve diğer hükümler" kapsamında ise; sınai mülkiyet haklarında "uluslararası tükenme" ilkesini benimsiyoruz. Bu ilkeye göre, hak sahibinin izniyle yurt dışında piyasaya sürülen bir ürünün ithalatına engelleme getirilemeyecek. Sınai mülkiyet hakkına tecavüz durumunda ödenecek tazminatı hesaplama yöntemini de değiştirmeyi amaçlıyoruz. Böylece, hukuki yaptırımları hak sahipleri lehine önemli ölçüde güçlendirmeyi hedefliyoruz. Yine, taklit ürünlerin, yargılama sona ermeden önce imha edilebilmesinin önünü açmayı planlıyoruz. Türk Patent Enstitüsünün kurumsal yapısını güçlendirmek için yeni daire başkanlıkları kurmayı, uzman, uzman yardımcısı ve avukat kadroları ihdas etmeyi istiyoruz. Mesela, teknoloji transferi faaliyetlerine katkı sağlamak için Patent Enstitüsü bünyesinde yenilik ve tasarım dairesi başkanlığı kurmayı teklif ediyoruz. Ayrıca, patent ve marka vekilliği sistemini güçlendirecek düzenlemeler yapmayı da hedefliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli katılımcılar; AR-GE reform paketimizin görüşmelerine başladığımız bu yıl Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonumuzun sık sık kapısını çalmayı planladığımızı ifade etmiştim. AR-GE reform paketinde olduğu gibi Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı için de birlikte çok verimli ve faydalı çalışmalar yapacağımıza, tasarıyı burada birlikte daha da olgunlaştıracağımıza inanıyorum. Meclis çatısı altında tüm milletvekillerimizin bu hayati önemi haiz konulara gündelik politik yaklaşımların dışında bir anlayışla yaklaşacaklarına inanıyorum.

Konuşmamın sonunda, Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı'nın ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum. 3 Aralıktan bugüne kadar, gerçekten, bu taslağın olgunlaşması için gece-gündüz çaba gösteren bütün çalışma arkadaşlarıma, başta Türk Patent Enstitüsü Başkanımıza, onun değerli çalışma arkadaşlarına ve bu patent kanun tasarısının olgunlaşmasında emek gösteren bütün paydaşlarımıza tekrar teşekkür ediyorum.

İnanıyorum ki burada çok verimli çalışmaları birlikte yapacağız. Komisyon üyelerimizin çok ciddi katkılarıyla bu kanun tasarısı olgunlaşacak, en kısa sürede de Türkiye Büyük Millet Meclisimizin gündemine gelecek ve oradaki görüşmelerle birlikte kanunlaşacak.

Ben şimdiden sizlere katkılarınız için teşekkür ediyor, bütün heyeti saygıyla selamlıyorum.