| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 17 .11.2014 |
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, değerli bürokratlar, sevgili Komisyon arkadaşlarım, değerli basın mensupları; herkesi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, vakit çok ilerledi ve bir hayli de yorulduk. Genellikle çok fazla konuşmama eğilimi de ortaya çıktı bu Bakanlık bütçesinde ama belki de en fazla konuşmamız gereken, Türkiye'nin geleceğine ilişkin bir inşamız varsa, böyle bir çerçevemiz varsa, vizyonumuz varsa, belki de gençlik politikalarını, spor politikalarını en fazla konuşmamız gereken Bakanlıktayız.
Öncelikle Sayın Bakanım, başarılar diliyorum. Bu sizin ilk bütçeniz. Bir genç kardeşimiz olarak başarılı olmanızı temenni ederim.
Şimdi, dediğimiz gibi, bu meseleyi aslında mümkün olduğu kadar bir yönüyle siyaset dışı olarak görüp ve siyasetin güncel polemiklerinin ötesinde konuşmak ve değerlendirmek lazım. Ama bir yönüyle de spor politikasını ve gençlik politikasını konuşmak lazım yani bu ülkenin geleceği açısından son derece önemli. Fakat vakit çok ilerlediği için bu konuşmalara çok fazla girme şansımız olmayacak.
Ben birkaç tane hususu maddeler hâlinde paylaşmak istiyorum ve bu konularla ilgili hem bilgilenmek istiyorum hem de bu konuyla ilgili değerlendirmelerimi aktarmak istiyorum. Şimdi, bunlardan biri Sayın Bakanım, PASSOLİG'le ilgili. Gerçekten bunun üzerinde ciddi bir tartışma da yürüyor. Yapılmak istenen şeyi anlıyorum ama bunun yapılış biçimi ve işletilmesiyle ilgili birtakım problemler olduğu anlaşılıyor. Bununla ilgili bir dava da açıldı. Yarın da saat 11.00'de ertelenmiş olan bir dava görülecek bildiğim kadarıyla. Bu Taraftarlar Derneğinin PASSOLİG'in iptal edilmesine ilişkin bir dava da olacak. Dolayısıyla, konu bir boyutuyla güncel.
Şimdi, 14 Nisan 2014 tarihi itibarıyla 6222 sayılı Kanun hükümleri çerçevesine uygun olarak başlatılmış bir süreç bu. Ben PASSOLİG'le ilgili İnternet sayfasına girdiğimde, şu an itibarıyla 400 binin üzerinde bir kart dağıtılmış olduğunu gördüm. Ve İnternet sayfasında verilen bilgiler, bu kartların 15, 20 ve 25 lira -kulüplere göre- mukabilinde alınabildiğini söylüyor ve kart ihraç eden kuruma da yıllık 7,95 liralık bir kart ücreti ödendiğini söylüyor. Şimdi basit bir hesap yaptığımda; 7,95X500.000, bugün itibarıyla bu ihraç eden kuruluşun yaklaşık 4 milyon lira gelir elde ettiğini buradan biliyoruz. Türkiye'de bu kuruluşun hedefinin milyonlarca kart olduğu da tartışılıyor ve konuşuluyor ve aynı zamanda 2 lira mukabilinde bir hizmet bedelinin de her yıl bu kartın sahiplerinden tahsil edileceği söyleniyor ve bu kartı alanların aynı zamanda bir bankanın doğrudan doğruya müşterisi de olduğunu kart üzerinden biliyoruz. Dolayısıyla, bu kartı ihraç eden firmanın gelirleriyle ilgili olarak bir tartışmanın da yürüdüğünü görüyoruz.
Ben, burada bir ihale yapılıp yapılmadığını sormak istiyorum. Yani bunu alan firma bir ihale sonucunda mı bu işi almıştır? Bunu alan firma üzerinden ilgili bankanın otomatik bir biçimde bu kartları alanların o bankaların da müşterisi olmalarının bir bankacılık sistemi açısından bir haksız rekabet yaratıp yaratmadığını soruyorum ki benim kanaatim bir ekonomist olarak, bunun bir haksız rekabet yarattığıdır.
Şimdi ikinci olarak, bu yurtlar meselesi konusunda birkaç tane şey söylemek istiyorum. Sunuşunuzu dikkatle takip ettim ve genel olarak sunuşa baktığınız zaman sanki Türkiye'de bir yurt problemi yokmuş gibi, bütün problemlerin çözülmüş olduğu gibi bir algı oluşuyor ancak biz de güncel yaşamımızın içinde bize ulaşanlardan ve gözlemlerimiz bu gerçekle çok uyuşmadığı biçiminde. Gerçekten, Türkiye'de çok ciddi -bu konuda ilerlemeler sağlanmış olsa dahi- bir yurt problemi olduğunu görüyoruz. Yani bu yurtların fiziki sayı itibarıyla Türkiye'nin ihtiyaçlarına çok cevap vermeyen bir noktada olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla, bu meselenin siyasetler üstü bir biçimde bir an önce çözüme kavuşturulması gerektiğine inanıyorum.
Onun ötesinde, yurt imkânlarının ve yurtlardaki barınma imkânlarına ilişkin de ciddi kaygılar var. Geçenlerde basına da yansıdı; bir gazetede bir köşe yazarı bazı belgeler de göstererek özellikle bazı yurtların depreme dayanaksız olduğuna ilişkin... Hatta bir de liste verdi. Bu doğru mudur, bunu sormak isterim. Gerçekten, 25 bin sayısından bahsediyor, 25 bin tane öğrencimiz depreme dayanaksız olduğu ispatlanmış yurtlarda mı yaşıyor? Eğer öyleyse bu konuyla ilgili hem değerlendirmelerinizi almak isterim hem de bu konuyla ilgili çözümlerinizi öğrenmek isterim.
Bir başka nokta bu yedek listeleriyle ilgili Sayın Bakanım. Geçmiş yıllarda yurtlarda yedekte olan arkadaşların listelerde sıralarının belli olduğu ama bu seneden itibaren böyle bir sıralamanın belli olmadığı ve bunun da birtakım kayırmalara yol açtığına ilişkin bir değerlendirme var. Bu konuyla ilgili düşüncenizi de merak ediyorum.
Şimdi, biz burada 2015 yılı bütçesini konuşurken bir yandan da denetim işlevimizin bir uzantısı olarak 2013 yılındaki kesin hesap kanunlarına ilişkin düşüncelerimizi aktarıyoruz ve bunu da Sayıştay raporlarına dayandırarak belirtiyoruz.
Şimdi Sayın Kuşoğlu da söyledi, özellikle Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna ilişkin hazırlanan Sayıştay raporlarında çok ciddi iddialar var Sayın Bakan. Hatta bazı iddialar ilk görünürde -yani ben Sayıştay raporunun ayrıntılarına bakmış değilim, mutlaka raporu düzenleyenler ayrıntılarda birtakım değerlendirmeler yapacaklardır önümüzdeki gün ama- ilk görünüm, ilk izlenim itibarıyla ihaleye fesat karıştırma suçunu çağrıştıran bazı değerlendirmeler var, onları sizlerle paylaşayım. Mesela birkaç tanesini örnek olarak veriyorum. Bir bulgu da diyor ki: "Dönemsel kurum gelirlerine ait tahakkuk ve alacak kayıtları yapılmadığı için mali tablolarda kurum alacakları doğru tutarları göstermemekte ve muhasebe yetkililerinin alacakları takip ve kontrol imkânı bulunmamaktadır." Bu çok önemli bir iddia. Dolayısıyla, bu konuyla ilgili ne yapıldığını, niye böyle bir durumun olduğunu bize açıklama yükümlülüğündesiniz.
Mesela Sayın Bakanım, "Kurum tarafından verilen burs ve öğrenim kredilerinden bir kısmı ilgili öğrencilerin banka hesaplarına intikal etmemiştir." diyor, Sayıştayın raporu. Ne diyor? "İdare de mevcut uygulamanın devam etmesi yönünde iradesini ortaya koymaktadır." Yani Sayıştay raporu olmasına rağmen idare diyor ki: "Mevcut uygulama devam etsin."
"Bankaya gönderilen paraların bankaca hak sahibine bir yıl süresi içinde ulaştırılamaması hâlinde de ödeme tutarı bankaca kuruma iade edilmemektedir. Bu durumda kamu kaynağı atıl olarak bir yıl boyunca bankada kurumun tasarrufu dışında bekletilmektedir. Bu paraların kuruma tam, doğru ve belirlenen zamanda ödeneceği konusunda da otokontrol mekanizmaları mevcut değildir." Sayıştayın Kredi Yurtlar Kurumuna ilişkin bulduğu, yaptığı değerlendirme.
Bir başka değerlendirme Sayın Bakanım. Hepsini okumayacağım ama birkaç tane önemlisini söylüyorum kayıtlara girmesi açısından: "Kurum tarafından, öğrencilik vasfını kaybettiği tespit edilen kişilere tespit tarihine kadar yersiz olarak ödenmiş burs ve öğrenim kredilerinin yasal faiziyle birlikte takip ve tahsiline ilişkin işlemler yapılmamıştır." diyor 2013 Sayıştay raporu.
Bakınız, "Kurum yurtlarında barınan öğrencilere sağlanan yemek yardımı uygulaması bazı durumlarda amacına aykırı olarak kullanılmaktadır." diyor. (AK PARTİ sıralarından "Yani?" sesi)
Bilemiyorum, Sayıştay raporlarını, Sayın Bakan açıklayacak bunları herhâlde.
Bakın, yine ihaleyle ilgili olan boyutuyla ilgili bir iki örnek vereyim. Diyor ki: "İhale üzerine kalan isteklilerden alınan ve isteklilerin 4734 sayılı Kanun'un 10'uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (a), (b), (c), (d), (e), (g) ve (ı) bentlerinde belirtilen durumlarda olmadığını gösterir belgeler ihale tarihi itibarıyla mevcut durumu yansıtmamaktadır."
Bir başka şey: "İhale üzerinde bırakılan istekliler 4734 sayılı Kanun'un 10'uncu maddesinin dördüncü fıkrasının -yine bentleri saymış- belirlenen durumlarda olmadığına dair belgeleri usulüne uygun olarak -burası çok önemli- sözleşme imzalamadan önce idareye verememelerine rağmen kendileriyle sözleşme imzalamıştır." diyor 8 numaralı bulgu, Sayıştay raporu.
Bir başka şey: "ihale usullerinden biriyle yapılması gereken alımlar parçalara bölünmek suretiyle doğrudan temin yöntemiyle gerçekleştirilmiştir." diyor. Yani bir ihale yapmanız gerekiyor ama o ihaleyi yapmaktan imtina etmişsiniz ve bunu parçalara bölerek doğrudan temin yöntemiyle birilerine vermişsiniz, Sayıştayın iddiası.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Sarı, toparlar mısınız.
MÜSLİM SARI (İstanbul) - "Aşırı düşük teklif sorgulamaları hatalı şekilde yapılmıştır, iç kontrol sistemi de kurulmamıştır." diyor.
Şimdi, Sayın Bakanım, bunlar çok ciddi iddialar. Yani burada bütçelerini görüştüğümüz bakanlıklarla ilgili de yer yer bulgular ve iddialar vardı ama bir kurum hakkında bu kadar çok iddianın oluşuyor olması bu konuyla ilgili bir değerlendirme yapmanızı bence zorunlu kılıyor. Yani soru-cevap kısmındaki sorularda tekrar etmemek üzere bir kez daha vurgulamak istiyorum, bu konuyla ilgili değerlendirmelerinizi de merak ediyorum.
Bütçelerinizin hayırlı olmasını temenni ediyorum.