| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | TRT Genel Müdürlüğünün 2013 ve 2014 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 27 .04.2016 |
ATİLA SERTEL (İzmir) - Şimdi, ben, biraz uzun ve eleştirel ağırlıklı bir konuşma yapacağım. Sabırla dinleyeceğiniz için baştan teşekkürümü kabul edin lütfen.
TRT, Sayıştay raporundaki mali tabloya göre, 2014'te 802 milyon lira elektrik enerji hasılat payı almış halkımızdan, vatandaştan, 601 milyon TL de bandrol gelirleri almış. Bu 1 milyon 640 bin TL'yi yani 1 trilyon 640 milyon TL'yi elde ederken bunun 518 milyonunu kendi kurum personeline ödemiş, 518 milyon lirayı. 7 binin üzerinde sanıyorum, daha yeni alımlar yapmadılarsa o civarda bir rakam. 518 milyon lirayı personele vermiş ama 776 milyon lirayı, 776 milyon 747 bin lirayı da dışarıdan sağlanan fayda ve hizmetlere vermiş yani 200 trilyonun üzerinde bir rakam, personelin üstünde bir rakamla Sayıştay raporlarında, özellikle Sayıştayın belirtmesine, programları kendi elemanlarınızla, kendi kadronuzla yapın, kendiniz kendinize yetersiniz, 7 bin civarında insansınız ve eğitilmiş insansınız... TRT'ye girmek o kadar kolay değil ve şimdi tabii çok kolay, onu da anlatacağım. İsrafçı bir yapı oturmuş TRT'nin başına, işin kolayına kaçmış. Kendi yapabileceği, kendi elemanlarıyla yapabileceği programları dahi dışarıya taşımaya başlamış ve belli şirketlere, yandaşlara ve belli hizmet gruplarına trilyonlarca lira para akıtılmış. Bunun çok büyük bir haksızlık olduğunu ve TRT'de çalışan insanlara da, TRT'de çalışan kurum personeline de haksızlık olduğunu söylemek istiyorum.
Tabii, ben birçok soru sordum orada ama yanıtlarını alamadım. Şimdi tekrar soracağım, umarım bu kez yanıt verirler çünkü vermeliler çünkü örtüldükçe, üzeri kapatıldıkça aslında orada bir şeylerin olduğu ortaya çıkar ki asıl tehlike de budur.
Ben sordum, dedim ki: Arkadaş, bu dışarıya ödediğiniz paralarda yani vatandaştan topladığınız elektrik payı, bandrol paylarını ne kadar lüzumsuz şekliyle harcıyorsunuz yani buna örnek dedim, son üç yılda dış yapım firmalarıyla çalıştınız, hangi dizi ve programlara ne kadar ödeme yaptınız diye sordum. Çok açık ve net, ne kadar ödeme yaptınız? "Dışarıdan program yapan şahıslara kişi başına ne kadar ödeme yaptınız ve bu şahıslar kimler, hangi kriterlerde program yaptı da sizden bu kadar parayı çekti?" dedim.
Bana verilen cevabı buradan okuyayım: 2013 yılında Duka Film, Osmanlı Tokadı; Sinegraf, Sakarya Fırat; 2014 yılı içinde Tekden Film Yapım, Ertuğrul Diriliş; TFT Yapım, Yeşil Deniz; Duka Film, Osmanlı Tokadı -Osmanlı Tokadı her yerde var, inşallah Osmanlı tokadı yerler de akılları başlarına gelir- Tekden Film Yapım, Ertuğrul Diriliş; Es Film LTD, Filinta; Miray Yapım, Milat, Yeşil Deniz...
Arkadaşlar, bu programları bana veriyorlar ve hiçbir kuruş para belirtmiyorlar. Bu firmalara biz bu film için ya da bu yapım için şu kadar lira ödedik demiyorlar. Böyle bir şey olabilir mi? Soru çok net, açık. Diyorum ki: Ne kadar para ödediniz? Kim bu şahıslar? Hangi kriterlere göre ödediniz? Alt komisyon üyesi olarak, bir milletvekili olarak TRT'ye bir soru soruyorum, bunun yanıtını vermiyor Genel Müdür ve vermemekte de belki ısrar edecek, bilemem.
Arkadaşlar, birçok soru sordum, onların hepsini pas geçiyorum ama önemli olanları sizin gündeminize bir kez daha getirmek istiyorum.
2013 yılında "danışmanlık" adı altında bazı kişi ve kuruluşlara 920 bin lira ödeme yapmıştınız. 2014'te danışmanlığı yüzde 177 artırmışsınız, 2 trilyon 678 milyar liraya çıkmış bu rakam. "2015'te ne kadar ödeme yaptınız? Bu isimleri, firmaları söyleyin." dedim, bana, danışmanlıkları firmaların isimleriyle beraber vermişler. Mesela bir tanesini söyleyeyim arkadaşlar: GENAR Araştırma Danışmanlık Eğitim Hizmetlerine 1 trilyon 579 milyar TL ödemiş TRT ve onun gibi -sizde de var, saymayayım- birçok şirket ismi var. TRT neyi, niçin, neden danışır, onu bilmem ama bu milletin parasını bu firmalara dağıtmak ne kadar doğru, onu bilemiyorum.
Arkadaşlar, dedim ki: Hizmet alımlarından yararlanan... Kurum dışında birçok insana program yaptırıyorsunuz, gazeteci çağırıyorsunuz, hukuk adamı çağırıyorsunuz, profesör, din adamı çağırıyorsunuz. Tamam, bunları da anlayışla karşılarız, programlar yaptırıyorsunuz ama bir kişi var -bu ismi de vereceğim, vermiştim- Yiğit Bulut. Bu arkadaş devlet memuru ve danışman statüsünde bu ülkede memur olarak görev görüyor. Yani "Derin Analiz programına katılması Devlet Memurları Yasası'na aykırı mı?" dedim. "Nasıl katılıyor ve bu Yiğit Bulut'un aldığı ücret ne kadardır?" diye sordum. Çok net, Yiğit Bulut'un TRT'den aldığı ücret ne kadardır? Bana verilen yanıta bakın: "TRT Haber Kanal Koordinatörlüğü ile Analitik Prodüksiyon Ticaret Limitet Şirketinin ortak yapımıdır bu program." diyor. Nasıl bir program biliyor musunuz? TRT'nin stüdyosuna giriyorlar, TRT'nin imkânlarından yararlanıyorlar -bir şirket- ve TRT'nin kamerasıyla, belki de TRT'nin elemanıyla bu programı çekiyorlar. Yani herhangi bir harcamaya da gerek yok, her şey TRT'den. Bana diyor ki arkadaşlar: "Dış ve ortak yapımlarda kurumumuz tarafından firmalara bölüm başı ücret ödenmektedir." Tamam. "Programın yayın ve yapımında görev alan kişiler ile sunucu, konuk gibi kişilere ödenecek ücretler firma ile ilgili kişiler arasındadır." diyor. Yani "Biz parayı Analitik firmasına veriyoruz, o, Yiğit Bulut'a ne veriyor, onu biz bilmiyoruz." diyor ama Derin Analiz programı TRT'nin içinde çekilmesine rağmen Analitik Prodüksiyonun kaç para aldığını da bana bildirmiyorlar; bize de bildirmiyorlar, size de bildirmiyorlar. Ya, ben bilmek zorundayım. TRT imkânlarıyla yapılan bu programa, vatandaşın cebinden toplanan paranın kaç parası gidiyor? Ya, bu vicdani bir şey. Yani kapanın elinde kalan bir ülke değiliz ki biz. Al istediğin gibi, götür istediğin gibi; sorgu yok, sual yok; soru yok, cevap yok.
Sordum arkadaşlar, dedim ki: "Sayın Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığının birinci yılında TRT ekranlarının haberlerinde kendisine ne kadar süre ayırdınız? Aynı şekilde, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın, Cumhurbaşkanımızın ilk yılında kendisine ne kadar süre ayırdınız?" Çok net anlaşılır bir soru, yani ilkokul çocuğuna sorsan, anında cevap verir. Ne diyorlar biliyor musunuz arkadaşlar? "Birinci yıllarında TRT'den ayrılan süreler her 2 Cumhurbaşkanının söz konusu dönemdeki günlük programlarına göre şekillenmiştir." Günlük programlarına göre şekillenmiştir; yani biri evde oturuyordu, yapamadık program, biri dışarıda, program yapıyoruz türünden bir atıfta bulunuyorlar.
AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Haksız da sayılmaz yani.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ama Abdullah Gül'e de haksızlık etmeyin, ayıp olur, yanlış yaparsınız; sizin Cumhurbaşkanınız.
"TRT her 2 Cumhurbaşkanının basına açık tüm program ve etkinliklerinin canlı yayınlanması ve haberleştirilmesi konusunda kamu yayıncısı kimliğiyle hareket etmiştir." Sorum çok açık ve net. Diyecek ki: "Arkadaş, evde oturuyordu Abdullah Gül, 150 dakika ayırdık; Recep Tayyip Erdoğan çok geziyor, il il geziyor, her yere gidiyor, her programı yapıyor, ona da 3.582 dakika ayırdık." Ben bunu istiyorum. Ben demiyorum ki size: "TRT ilkelerine, bilmem neyine göre mi hareket ediyorsunuz?" Ben süre istiyorum, siz bana cevap vermiyorsunuz. Böyle bir denetleme olur mu? Böyle bir Komisyon olur mu? Böyle bir kurum olur mu? Böyle bir anlayış olur mu? Mümkün değil.
Bakın arkadaşlar, TRT'nin yaptığı haksızlıklar çok ama en bariz, en çarpıcı haksızlıkları da gündeme getirmek istiyorum. Ben, Recep Şahin'i tanırım, Basın İlan Kurumunda bir kez beraber olduk. Kendisiyle hiçbir husumetim yok -Yönetim Kurulu üyesi, avukat- hiçbir sıkıntım da olmadı, hiçbir tartışmam, hiçbir... İnsan olarak da ayrıdır, severim ama arkadaş, böyle bir haksızlık olmaz. "TRT'de Şahinler dönemi..." diye soru soruyorum, diyorum ki: "Yönetim Kurulu üyesi Sayın Recep Şahin var. Recep Şahin 1988 yılında hukuk fakültesinden mezun olmuş, 2003 yılında da Tapu Kadastroda, AKP iktidarı döneminde genel müdür olmuş. Genel müdür olduktan sonra mı, önce mi bilemem ama bir şey bildiğim var, yeğenini -bu yeğen kıymetli bir yeğen olsa gerek- almış kadroya, Tapu Kadastroya, çalışmaya başlamış yeğen. Sonra, kızı da iyi yetişmiş, iyi tahsil görmüş bir insan, o da doğru, o da güzel, ona da bir sıkıntı yok. Sayın Recep Şahin kızını da yerleştirmiş bir yere, Basın Yayın Genel Müdürlüğüne. TRT'de Yönetim Kurulu üyesi olduktan sonra yeğeni ve kızı aynı gün TRT'ye giriş yapmışlar, aynı gün nakilleri olmuş. TRT'de basın yayın yüksekokulu mezunu, iletişim fakültesi mezunu, dört yıllık mezun, başka okullardan mezun o kadar çok insan var, onların hiçbiri müdür olmamış ama Recep Bey'in yeğeni iki yıllık okul mezunu, TRT'de müdür olmuş kısa süre sonra. Arkadaşlar, Tapu Kadastrodan TRT'ye naklolan bir insanın TRT'yi tanıması, koridorlarını öğrenmesi bile herhâlde iki sene sürer. Bu kadar sürede bu yükselişi ben sordum arkadaş. Ama orada bir yanılgı olmuş, "Baha Şahin" diye bir arkadaş var; Baha Şahin'i de ben Şahinlerin arasına katıp sormuşum "Baha Şahin de sizin yeğeniniz mi?" demişim. TRT sanki beni yanıltmak için -"Baha Şahin" denilen arkadaş hakkıyla girmiş 1999 yılında TRT'ye- bana sanki o da Şahinlerin içerisindeymiş gibi yazılı cevapta "Adı-Soyadı: Baha Şahin, TRT Spor Kanal Koordinatörlüğü" diye vermiş. Hâlbuki bu Şahin'in o Şahinlerle bir ilgisi yok.
Bir de başka Şahinler var arkadaşlar, buraya kendisi gelmedi, İbrahim Şahin; TRT'ye yıllarca Genel Müdürlük yaptı. Onu da tanırım, onunla da beraber Basın İlan Kurumunda görev yaptık, yan yana oturduk, selamlaştık. Onunla da bir husumetim yok, olamaz da ama arkadaş, Amasya Akyazı köyünden 11 kişiyi TRT'ye sokmuş. Akyazı köyünü öğrendim, toplamda nüfusu o dönemlerde herhâlde 100-110'du, şimdi 48 kişi yaşıyor bu köyde. 48 kişinin yaşadığı köyden, Akyazı köyünden 11 kişinin TRT'ye girmesini nasıl açıklayabiliriz biz arkadaş? Akyazı TRT'si mi burası? Böyle bir şey olabilir mi? Onu da sordum, dedim ki: "Bu arkadaşların isimlerini bana verirseniz..." Aynen soru şu: "TRT'de Amasya Akyazı köyü nüfusuna kayıtlı kaç tane İbrahim Şahin'in yakını var? Tarafıma bildirilmesi..." Verilen cevaba bakın, 2 satır: "TRT'de şu anda Amasya Akyazı köyü nüfusuna kayıtlı 11 personel bulunmakta. Bunların TRT eski Genel Müdürü İbrahim Şahin'le akrabalık ilişkileri ve dereceleri bilinmemektedir." Çok basit, Akyazı köyünde oturanları çağıracaksın.
"-İbrahim Şahin senin neyin oluyor?
-Amcam.
-Senin neyin oluyor?
-Dayım.
-Senin neyin oluyor?
-Emmi oğlu." diyecek.
Bu kadar basit. Ama bunlar nasıl giriyor arkadaşlar? Bir kere şunu bilin, ben basından gelen bir insanım: Bu ülkede 90 adet iletişim fakültesi var, 90 tane iletişim fakültesi var. 90 iletişim fakültesinden 100 kişinin mezun olduğunu kabul edelim -ki, üstünde, 200'ün üzerinde insan mezun oluyor- 100 kişi mezun olsa, 90'da 9 bin eder. Her yıl bu ülkeye -200 kişinin mezun olduğunu ortalamada düşündüğümüz zaman- 18 bin iletişim fakültesi mezunu çocuk katılıyor, kızlı erkekli. Ya, bunlar nerede çalışacak, nasıl girecek, nasıl iş bulacak? Yani ya soyadının "Şahin" olması lazım ya da Amasya Akyazı köyünde ikamet etmen lazım bir şekliyle girmen için ya da referans lazım. TRT'nin kurumsal sınavları ciddi olmalı arkadaşlar. Spiker alınacaksa arkadaşımız gibi olmalı, okurken kusur işlememeli. TRT'nin kendine özgün bir yapısı var. Kameraman alınacaksa o bölümden mezun olan insanın alınması lazım, ses konusunda uzman insanın alınması lazım. Hangi bölümde, ne gerekiyorsa onun alınması lazım, onun sınavının açılması lazım. Burada referans olmaz arkadaşlar. TRT referansla adam alamaz, almamalı. Fakat referans bölümleri var arkadaşlar.
Yine sordum. Bakın, o kişiyi de tanımıyorum ve burada, sanıyorum, gelmedi, yok. Genel Müdür Sayın İbrahim Eren, 1980 doğumlu bir arkadaş. Tamam, yüksekokulu bitirmiş, iyi yetiştirmiştir kendini, doğrudur. Ama TRT Genel Müdür Yardımcısı olması için kurallar uymuyor. Şenol Göka gibi olsa, hani, TRT'ye çekirdekten girse, prodüktörlükten başlasa, işte, birtakım yerlere gelse, çabalasa, amenna, hiçbir sıkıntım yok. Ama bu arkadaş dışarıdan geliyor ve 1980 doğumlu ve on iki yıllık memuriyet taşıması lazım genel müdür yardımcısı olması için ve genel müdür yardımcısı koltuğunda görev görmesi için memuriyet statüsünde belli bir görevde bulunması lazım, yasal olarak ataması. Ama hiçbir şekliyle yok ve yaklaşık 2 katrilyona yakın bir bütçe de kendisine emanet edilmiş durumda. Aslında Şenol Göka'dan da etkili TRT'nin içerisinde ve o yönetiyor TRT'yi. Bunu bilmenizi isterim.
Yine sordum arkadaşlar, dedim ki, hani, dedim ya biraz önce, 90 okul var, bu okuldan mezun olan çocuklara ne olacak? Sordum, dedim ki: İbrahim Şahin döneminde ve Şenol Göka döneminde TRT'ye kaç kişi girdi dedim, kuruma girenlerin referansları kimlerdir dedim, o kişi için "referans" diye bir bölüm açılmasının, hangi aklıselim insanın, hangi merakla bu işi yaptığını öğrenmek istedim. Söylenen şu arkadaşlar: 2007 ile 2014 arasında 2.080'i açıktan -bakın, 2.080'i açıktan- 257'si naklen, başka kurumlardan, 2.337 kişi İbrahim Şahin döneminde işe girmiş, Şenol Göka döneminde -2014 yılında başladı ekim ayının, 2016'ya kadar- 210'u açıktan, 129'u naklen olmak üzere, toplam 339 kişi TRT'ye girmiş. Sürekli insan artıyor. Emekli olanlar da var. Bu kadrolar aslında TRT'de yönetmek ve TRT'de program için yeterli kadrolar. Ama dedim ya, 508 trilyon kendi elemanlarına ödüyor, 700 küsur trilyon da dışarıya ödüyor.
Şimdi, bütün bunların yanı sıra arkadaşlar, siyasi olarak şunları söylemek istiyorum, biraz da siyasi olarak değinmek istiyorum: TRT nemalanma kurumu olmamalı, bundan çıkarılmalı. Kim iktidara yağdanlık yapıyor, kim iktidara yalakalık yapıyor, kim Cumhurbaşkanına yalakalık yapıyor, TRT ekranlarında TRT kuşu oldu, hepsi şakır şakır ötüyor. Kendi dillerinde, kendi anlayışları içerisinde ve en yandaş kanal, havuz kanallarını bile geçen bir propaganda var. Bu doğru değil arkadaşlar. Siz paranın halktan alındığı, ekranın siyasallaştığı bir TRT'yi yapamazsınız, yapmamalısınız. Eşitlik lazım, adalet lazım, süre lazım. Ayrılan süreleri söylemek istemiyorum, geçen gün Mecliste söyledim. Muhalefet partilerinin sesinin hiç duyurulmadığı, hatta Başbakanın bile sesinin belli oranda duyurulduğu ama Sayın Cumhurbaşkanına alabildiğine açık bir kanal hâline gelmiştir TRT. Siyasi olarak da böyledir ve siyaseten kim Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidarının borazanlığını yapıyor, onlara açık bir kanal hâline geldi.
Birçok şey sorulabilir ve sorsam cevap alamayacağımı biliyorum ama bu eksikliklerin gündeme getirilmesini istiyorum.
Bakın, İstanbul'da o otopark olayında TRT dolandırıldı, reklam pastasının dağıtımında -şirketleri Melike arkadaşım söyledi ayrı ayrı- dolandırıldı. Ama bunlar devede kulak rakamlar. Asıl, dışarıya ödenen rakama, Sayıştay da bu konuda dikkat çekiyor ama, asıl siyasiler olarak sizlerin çekmeniz lazım, TRT Genel Müdürüne demeniz lazım ki "Arkadaş, bu TRT'yi düzgün yönet, iyi yönet. Sen eski bir TRT'cisin, çekirdekten geldin. Şu TRT'de çalışanlara omuz ver, TRT çalışanlarını öne çıkar. Mesela, spor programını niye dışarıya pazarladın? TRT'de o kadar yetkin, o kadar etkin spor muhabirleri, maç anlatıcılar, spikerler var. Niye bu program başkası tarafından yaptırılıyor? Bu konuda niçin böyle bir karar aldın?" Bunu sormanızı isterim.
Ayrıca bir şey daha söyleyeceğim arkadaşlar ve çok uzun konuşmak istemiyorum çünkü konuştukça hakikaten canım da sıkılıyor ve üzülüyorum. Yani, böyle bir karşı karşıya gelme noktasını da doğru bulmuyorum. TRT'nin zengin ettiği yapımcılar var arkadaşlar. Ciddi biçimde bunların burada bazılarının isimlerini de vermek isterim ama bu yapımcıların da ne kadar para aldığını bu arkadaşlardan öğrenmek isterim. Yönelttiğim sorulardan biri: "2015 yılı dâhil olmak üzere, son üç yılda, dizi, belgesel, müzik programlarının, hangi firmaların, hangi programlarının, niçin yapıldığı, hangi anlaşmalar yapılmıştır?" diye sordum, "bildirin" dedim falan ama, "ücretler dâhil" bunları da talep etmiştim ama hiçbirinin rakamsal boyutuna girmemişler arkadaşlar. Belki de kendileri de utanıyorlar o rakamları belirtirken. Belki, işte, bir programda, bizim milletvekili maaşları çok konuşuluyor ya, onun 2-3 katı alan insanlar var. Bir programda konuşup da belki de. Bilemem. Ama bildirseler bileceğim. Tarafıma gönderilen tabloyu inceledim, bak, böyle, ağır çekimde inceledik. Acar Filiz'in sahibi olduğu Çekim Merkezi Prodüksiyon Firmasına 20 farklı projede 23 program yaptırılmış. Kim bu ya Acar Filiz'in sahip olduğu Çekim Merkezi? Ne kadar yetenekli insanlar bu ya? 20 farklı projede 23 program yapıyorlar TRT'ye. Niçin bunu kendi elemanlarına yaptırmıyor TRT? İnanılmaz insanlar var içerisinde. Bu arkadaşların paylaşımlarına baktım, dedim ki: Ya, kim bu Acar Filiz? İnceledim biraz. Yani, üzülerek söylüyorum, bu arkadaşın AKP'li bakanlara ve diğer siyasilere iyi bir ilgi içerisinde olduğunu, sosyal medyada güzel bir destek verdiğini de gördüm. İletişim içinde. Geçmişte de AKP'li belediyelerle de iş yapmış bu firma, şimdi TRT bu firmayı tercih etmiş. 20 farklı projede 23 program için bu arkadaşlar, bu firmaya ne kadar ödediler? Bana yanıt vermeliler. 2016 yılında bu firmayla çalışmaya devam ediyorlar mı, bildirmek zorundalar.
Bakın, yine Demir Medya 9 proje yapmış TRT'ye. E2 medya 10 proje yapmış. Rıhtım Ajans 9 proje yapmış. Tin Yapım 8 proje yapmış. Çok sayıda programlar yapmışlar. Bu örnekleri çoğaltmak çok mümkün ama kurum dış yapımlara bu kadar çok para harcarken, kendi elemanlarına niçin dönmüyor? Ben onu sormak istiyorum, asıl mesele o.
Ersin Düzen'in sahibi olduğu ERS Prodüksiyona -demin söyledim- stüdyo programını yaptırıyorlar arkadaşlar. Stüdyo programı ne biliyor musunuz? TRT'nin maçlarının gösterildiği, 2 tane eski sporcunun, futbolcunun -bizim kardeşimiz, Oktay profesyonel futbolcu, o biliyor, onların hepsini tanıyor- oraya konduğu "Efendim, ofsayt mı?" "Yok, çizgiden çıktı." "İşte, Trabzon spor yanlış yaptı." "Galatasaray'da bu sene iş yok." dediği yorumlarla bu stüdyo programına dünyanın parası ödeniyor arkadaşlar. Bunu TRT kendisi yapabilir. Stüdyo TRT'nin, maçlar Lig TV'den, 2 tane adamı bul oraya oturttur, 2 tane sporcuyu. Geçmişte de Sayın Cumhurbaşkanı Başbakandı biliyorsunuz, onun izniyle Hakan Şükür yapmıştı programı milletvekili olarak. Yani, Hakan Şükür'ün program yaptığı dönemde araları iyiydi, sonra bozuldu. O zaman da Hakan Şükür iyi para götürüyordu. Şimdi, bu adamlar ne kadar para götürüyor, ben merak ediyorum. Niye veriyorsunuz, bunu da merak ediyorum. Ya arkadaşlar, çok sayıda deneyimli spikeriniz var, çok sayıda deneyimli spor muhabiriniz var.
Bir şey daha söyleyeceğim, TRT 1'in bu filmini izledik ya, bu filmi seslendirme işi de bu arkadaşlara verilmiş. Ya arkadaş, o kadar güzel sesli, o kadar iyi tınıları olan spikerler var ki TRT'de, yani niye veriyorsunuz arkadaş dışarıya bunu ya? Siz TRT'siniz ya, dünyanın filmini çekiyorsunuz ya. Tanıtım filminin seslendirmesini Ersin Düzen'in sahibi olduğu firmaya niye veriyorsunuz arkadaşlar ya? Düzenin gereği mi bu ya? Ersin Düzen'in nesini beğeniyorsunuz arkadaşlar ya? Ben Ersin Düzen'i de tanımıyorum ha, çocuğu da ekmeğinden etmek için konuşmuyorum. Çok iyi para alıyordur ama almasın arkadaşlar ya; kendi kurumumuz, kendimiz yapalım. TRT kendi yapsın, ben bunda yanlışsam, bana yanlış deyin.
Bütün bunları konuşurken, Yiğit Bulut kaç para alıyor arkadaşlar, kaç para veriyor TRT; söylesin bize ya, biz bilelim ya! Ben bunları siyasi olarak söylemiyorum arkadaşlar. Hani "yetim, fukara hakkı" falan deniyordu, yani hani "yetimin hakkı" deniyor, hani "garibanın hakkı" deniliyor. 700 trilyon parayı siz yılda nasıl verirsiniz dış programlara ya?
İzlenmiyorsunuz arkadaşlar, TRT'yi izlemiyorlar, reytinglerde sürünüyor TRT. Bir iki "Diriliş" filmi izleniyor, o da tarihe olan, Türk halkının değeri olarak izleniyor, dizi olarak izleniyor "Diriliş", Onun dışında reytinglerde sürünüyorsunuz arkadaşlar. 100 program içinde yoksunuz, 10 programın içine programlarınız girmiyor. Sizi kimse izlemiyor çünkü tarafsızlığınızı yitirdiniz, Türk halkı üzerinde inanırlığınızı yitirdiniz. Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret ettiniz, ettirdiniz, o ekranlarda ettirdiniz. Biz yani bunu söylediğimizde kesinlikle muhalefet olarak algılamayın, TRT kimin eline geçerse onun düzeninde ve dümeninde olan bir kurum olmamalı, adaletli yönetilmeli.
Bir şeyi söylemek istiyorum arkadaşlar: Bu çiftliği dağıtın arkadaşlar, burası bir çiftlik olmuş. Bu çiftlik böyle gitmez, böyle giderse Türk halkı verdiği her elektrik payında, elektrikten dolayı cebinden alınan her parada ah ediyor TRT'ye. 821 trilyon para topluyorsunuz elektrikten. 601 trilyon bandrol topluyorsunuz. Araba alıyor vatandaş, ver 2 bin lira TRT'ye. Müzik seti alıyor, televizyon alıyor, ver 300 lira TRT'ye. Niçin TRT diğer kurumlar gibi kendi başına yönetecek payı bulamıyor? Niçin reklam alamıyor? Niçin ilanla diğer KİT'ler gibi, diğer kuruluşlar gibi kendini çekip çevirecek düzene gelemedi, gelemiyor? Bunları araştırsın bu arkadaşlar. Reklam pastasında hiç yoklar. Daha dün kurulan televizyonlar TRT'den fazla reklam alıyorlar, yaşıyorlar. 70-80 kişiyle, 100 kişiyle dünyanın programını yapıyorlar, 7 bin kişi yetmiyor arkadaşlara, bir 700 trilyonluk da dışarıdan program yaptırıyorlar. Yani, bu haksızlıkları önlemek lazım arkadaşlar.
Şimdi ben, sözlerimi bitiriyorum. Burada vicdan sahibi sizsiniz. Bütün bu söylediklerimde, ben ne söylersem söyleyeyim, siz ne kadarını anladıysanız anlayın ama benim söylediklerimi tamamen, içtenlikle anlayın. Çünkü bu kurum hepimizin, bu kurumu siyasetle yönetmek iktidarların işine gelebilir ama Türkiye'de böyle kurumlar yıpranırsa bir daha ayağa kalkması zor olur.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.