| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Komisyonun çalışma usul ve düzeni hakkında görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 28 .04.2016 |
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli Komisyon üyeleri, değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün Türkiye'nin en önemli meselelerinden birini konuşuyoruz. Uzun zamandan bu yana gündemde olan dokunulmazlıklarla ilgili Anayasa'da bir geçici maddeyle değişiklik yapmak ya da Anayasa'ya geçici madde eklenmesine ilişkin bir görüşme yapıyoruz.
Şimdi, daha görüşmelerin içeriğine geçemedik, esasına geçemedik. Bu çerçevede usule ilişkin sorunları ön sorun olarak çözmek gibi bir noktadayız. Bir kere Komisyon toplantılarının kamuoyunun bilgisine açık olduğu konusunda bir tereddüt yok. Bütün Komisyon üyeleri, hem tutanakların okunması hem de basının bunu izlemesi konusunda mutabık. Tartışma konusu olan şey görsel basın bulunsun mu, bulunmasın mı sorunu. Şimdi, bu zamana kadar ki komisyon toplantılarında görsel basın önce görüntü alıp sonra çıkmıştır, yazılı basın kalmıştır ve basına açıklık, aleniyet böyle sağlanmıştır. Bu, bir yoldur ama bugünkü gündemin özelliğine baktığımızda bu yol yeterli ve geçerli bir yol mudur diye sormamız gerekir düşüncesindeyim. Bu, konuştuğumuz, görüştüğümüz konuya baktığımızda bizce bu yeterli bir aleniyet unsuru değil. Çünkü her siyasi partinin, her milletvekilinin -sadece siyasi partiler değil, çünkü dokunulmazlıklarla ilgili grup kararı alınamayacağına ilişkin hüküm var Anayasa'da- ne söylediğinin arzu eden kanallardan anında canlı, Türkiye tarafından duyulmasında yarar var bu konuda. Şundan dolayı: Getirilen geçici madde önerisinde milletvekilinin normal prosedürdeki savunma hakkı -bu tartışılıyor değildir, bu savunma hakkıdır, ceza hukuku anlamında mı, değil mi diye, oraya girmiyorum ama- milletvekilinin savunma hakkı, kendini ifade etme hakkının dahi tanınmadan topluca bütün dosyaların sevk edileceği bir geçici madde önerisini görüşüyoruz. Son gelen rakamlara göre 135 milletvekilini doğrudan ilgilendiren bir konu yani fezlekesi var.
BAŞKAN - Onları ben söyleyecektim ya.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Hayır, söyleyin yine. Belki sizdeki daha günceldir, bu bizim alabildiğimiz, daha değişmiştir, 600'e göre bu.
550 milletvekilini dolaylı ilgilendiren ve milleti doğrudan ilgilendiren bir konu.
Onun için, bizim önerimiz -uzatmayacağım, net- mekânın uygun hâle getirilerek görsel basının da izlemesine açık hâle getirilmesi gerekir. Biz bu görüşteyiz. Nasıl yazılı basın yazıyorsa anında söylediklerimizi bütün Türkiye duysun, anında duysun ve açıklıkla konuşalım. Bu, bir.
İkinci konu, danışmanların bulundurulması konusu. Evet, İç Tüzük'ün 31'inci maddesi kimlerin toplantıya katılabileceğini yazıyor birinci fıkrasında. 31'inci maddenin ikinci fıkrasında da kimlerin önerge verebileceği, kimlerin söz alabileceği yazıyor. Bu iki fıkrayı birlikte ele aldığımızda 31'inci madde toplantıya aktif olarak çalışmaya katılabilecekleri ifade eden bir madde. Milletvekili danışmanları ise çalışmaya katılacak milletvekillerinin, tabiri caizse, burada mütemmim cüzüdür yani ona yardımcı olacak, o konuda destek olacak, çalışmalarda onlara...
BAŞKAN - Tevzi edelim danışmanları.
MUSTAFA KÖSE (Antalya) - Mütemmim cüz yaptınız.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Hayır, hayır, bunda anormal bir şey yok, hepimiz hukukçuyuz. Tamamlayıcı parçasıdır bu çerçevede, anormal bir şey değil. Arkadaşlar, teferruat değildir. Siz "teferruat" diye ifade edeceksiniz herhâlde, onun diğeri teferruat.
Değerli arkadaşlar, tamamlayayım isterseniz.
BAŞKAN - "Mütemmim cüz" deyince hakaret kabul edebilirsiniz.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Hayır, tam tersi "teferruat" demek hakaret olur. Biz, beraber arkadaşlarımızın emeklerinden ve birikimlerinden yararlanıyoruz.
Ha, şu mekân itibarıyla belki sorun olabilir. O zaman önerimiz Anayasa Komisyonu üyesi olan milletvekillerimizin danışmanlarının bulunmasına izin verilebilir. Şunun için söylüyorum: Bugüne kadarki komisyon çalışmalarında böyle bir tartışma gündeme hiç gelmedi. Neden gelmedi? Çünkü böyle bir sorun yaşanmadı. Milletvekili danışmanları geliyordu, giriyordu, çıkıyordu, işte, evrak gerektiğinde getiriyordu, çağırdığımızda çalışmalara katılıyordu. Şimdi, bugün yerleşmiş olan bu uygulamayı değiştirmek için özel bir gerekçe olduğunu düşünmüyorum. Ha, uygun davranmayan danışman varsa gereğini hep beraber burada yaparız, o başka bir şey.
Üçüncü mesele, son konu, üçüncü tartışılan konu da mekân meselesi. Gerçekten mekân olarak, tabii Genel Kurul salonu olmaz, uygun bir şey değildir ama Plan ve Bütçe Komisyonu salonu olabilir, daha geniş bir salon...
BAŞKAN - Orası daha küçük...
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Daha önce çünkü bunu bir başka konuda da görüştük. 24'üncü Dönemde 4+4+4 görüşülürken aynı sıkıntılar yaşandı.
BAŞKAN - Ama bu salon yoktu o zaman.
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Burası yoktu o zaman.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Biliyorum, öbür tarafta Millî Eğitim Komisyonu salonları küçüktü.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) - Konferans salonu var Sayın Başkan, konferans salonu bu binada, çok büyük.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Yani buna ilişkin salonun numarası ve ismi İç Tüzük'te yazmıyor, Başkanlık tarafından belirleneceği söyleniyor. Sayın Başkan, uygun bir salonu da temin ederse bu çalışmayı sağlıklı olarak yürütürüz diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim.